Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Bizim bir iddiamız var. Türkiye'nin geleceğinde daha çok demokrasi, daha fazla özgürlük ve daha fazla insan hakları var" dedi.
İngiltere'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Chatham House'da, "Türkiye'de Demokrasinin Geleceği: Algılar ve Gerçekler" konulu bir konuşma yapan Arınç, demokrasiyi Türkiye'nin vazgeçilmezi ve her zaman kutup yıldızı olarak gördüklerini belirterek, "Bu duruşumuzu bozmadan, günlük ve konjonktürel olayların algılar ve gerçekler dünyasında ayrım yapılarak tartışılmasını istiyoruz" diye konuştu.
Her konunun ve olayın kendi şartları ve kapsamı içinde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Arınç, şöyle devam etti:
"İngiltere'nin şartları ile Türkiye'deki konuları konuşursanız, hiçbir sorunu çözemezsiniz. Her ülkenin kendi şartları ve konumu içerisindeki gerçekliğe odaklanarak olayları değerlendirmenin en doğru algılama olacağına inanıyorum. Demokrasiyi yavaş ilerleyen, değişimler ile büyüyen ve sağlam temellerle yükselen bir eşitlik yolculuğu olarak görüyorum. Bir hukukçu olarak eşitliğin önemini hak ve özgürlüklerin koruyucusu olarak görüyorum. Türkiye Cumhuriyeti, 90 yıllık geçmişi ile birlikte son 12 yılda devlet aygıtının en fazla demokratikleştiği bir dönem yaşamıştır. 12 yılda demokrasiye yaptığımız bu yatırımı elimizin tersiyle itmeye hiç niyetimiz yok."
Türkiye'de eşitlik, hukukun üstünlüğü, refah ve hakların olabildiğine genişlediği bir gelecek inşası için çabaladıklarını vurgulayan Arınç, "Biz milletimize ve dünyaya bir söz verdik, bir nevi (Jean Jacques) Rousseau'nun Toplum Sözleşmesi'ni milletimizle imzaladık. Milletimizle aramızdaki sözleşmeyi, Magna Carta'ya da benzetebiliriz çünkü yeni anayasa çalışmamız ne yazık ki gerçekleşemedi. Her yolu denedik ancak bugün için yapılamadı" ifadesini kullandı.
-"Yeni bir Türkiye ile dünyanın karşısına çıktık"
"Darbe döneminden kalan anayasaya rağmen, 12 yılda hak ve özgürlükler için hukukun sınırları içinde yeni bir Türkiye ile dünyanın karşısına çıktık" diyen Arınç, "Demokrasiyi, hakları ve özgürlükleri önceleyen bir anayasa olmadığını ancak milletine verdiği sözleri tutan bir iktidar olduğunu" söyledi.
Türkiye'nin, dünya siyasetinde hem bölgesinde hem de küresel ölçekte farklı bir ses ve duruşla insanlığa seslendiğini ifade eden Arınç, "Güvenlik ve özgürlüğün sınırları da demokratik bir ülkede ince işçilik isteyen bir konudur" diye konuştu.
Arınç, AK Parti hükümetlerinin ilk icraatının olağanüstü halin kaldırılması olduğunun altını çizerek, bu icraatla birlikte 12 yıllık dönemde onlarca düzenleme ile özgürlüklerin alanının genişletildiğini söyledi.
Önceliğin, Türkiye'nin barış ve huzur coğrafyası olması olduğunu belirten Arınç, şöyle konuştu:
"Artık terör konusunda bir kişinin daha hayatını kaybetmesini istemiyoruz. Demokrasinin en temel niteliği insan hayatının korunması değil mi? İşte yeni Türkiye'nin en büyük zorluğu olan terör sorununa karşı, büyük bir siyasi risk olarak çözüm sürecini başlattık. Amacımız, siyasetin önünü alabildiğine açmak ve şiddeti bitirmektir."
Kürt sorununa yeni demokratik haklar perspektifinde baktıklarını vurgulayan Arınç, "Katılımcı demokrasi eksenli bir çözüm sürecini sürdürürken, demokratikleşme noktasında tüm vatandaşların haklarını ve taleplerini merkeze alan bir yaklaşımla hareket ettiklerini" aktardı.
Arınç, son 5 yılda Kürtçe ve Kürt meselesinde yaşanan değişimin, güvenlik teorilerine hapsolan Kürtçenin tekrar bir insan hakları konusu haline gelmesini sağladığını dile getirerek, "Bizzat benim takip ettiğim Kürtçe-Türkçe sözlük, Türk Dil Kurumu tarafından çok kısa bir süre sonra basılı olarak milletimizin hizmetine sunulacaktır. Ne olursa olsun, demokrasilerde silahın ve şiddetin yeri yoktur. Bizim Kürt meselesinde tek bir gerçeğimiz vardır; demokrasiyi, özgürlükleri alabildiğine genişletmek ve terörü olabildiğine minimize etmek" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin daha fazla demokrasiye ihtiyacı olduğunu belirten Arınç, "Türkiye'nin geleceğinde terörü artık görmek istemiyoruz. PKK ve Kürt meselesini arkamızda bırakarak, müreffeh ve barış içinde güçlü bir Türkiye arzuluyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye'deki demokratik yükselişin son ürününün 30 Eylül 2013'te açıklanan demokrasi paketi olduğuna" işaret eden Arınç, "Paket dört duvar arasında değil, farklı kesimlerin sesine kulak verilerek etkin katılım perspektifiyle hazırlanmıştır. 'Bu çalışmamız ne bir son ne de bir başlangıçtır' demiştik ve yeni bir demokrasi paketini Meclis'e taşıdık. Yeni demokrasi paketi ile tutukluluk sürelerinin 5 yıla düşürülmesi, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gibi değişimleri de gerçekleştireceğiz" dedi.
Arınç, "Türkiye'nin kim olursa olsun kendini özgürce ifade edebilen, geleceği konuşabilen, özgür insanların yaşadığı bir ülke olma yolunda ilerlediğini" söyledi.
Türkiye'yi "Tutuklu gazetecilerin olduğu bir ülke olarak yazan, konuşan ve tanımlayanları görmekten üzüldüklerini" ifade eden Arınç, "Türkiye basın özgürlüğünün alanını genişleten ve bütüncül bir ilerleme kat eden bir ülkedir" diye konuştu.
Manipülasyon vurgusu
Bu konuda "Rapor yazan, fikir veren ve dünya kamuoyunu yönlendirenlere" seslenen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de gazetecilik yaptığı için tutuklu olan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Raporlarınızda isimleri yazarak bir sonuca ulaşamazsınız. Hukuk delille hareket eder. Ayrıca bu konuda bir kasıt da olduğunu düşünüyorum. Bir yere bomba yerleştiren, bir polis memurunu öldürdüğü iddia edilen kişi yakalandığı zaman 'gazeteciyim' diyor, bu kişi tutuklu gazeteci olarak raporlara giriyor. İngiltere'de yaşanan basınla ilgili olayları da yakından takip ediyorum. Leveson raporuna konu olan dinleme skandallarını yapan kişilerin eylemlerini gazetecilik olarak değerlendirebilir miyiz? Türkiye'yi tutuklu gazetecilerin olduğu bir ülke gibi gösterme algısını pekiştirmek için, gazetecilikle ilgisiz konulardan tutuklanan kişilerin kasıtlı şekilde gazeteciyim diyerek bir manipülasyon yaptığına da inanıyorum."
Hazırlanan üç yargı paketiyle terörün propagandası ve basın özgürlüğü arasındaki sınırların özgürlük lehine olabildiğince genişletildiğine dikkati çeken Arınç, "Ancak bir gazeteci suça bulaşmışsa, gazeteci olduğu için bir ayrımcılık yapmak demokrasinin eşitlik ilkesiyle bağdaşır mı?" dedi.
Konuşmasında azınlık hakları bağlamında atılan adımlara da detaylı bir şekilde değinen Arınç, "Ruhban okulu meselesinde de kısa zaman içinde olumlu neticeler alınacağına inanıyorum" diye konuştu.
Demokrasinin azınlıkların kendilerini ifade edebildikleri ve iktidar olma yollarının açık olduğu rejim olduğunun altını çizen Arınç, "Çoğunluğun azınlığa tahakkümünü demokrasinin en ciddi sorunu olarak gördüğünü ve bu sorunun ancak çoğunluk ve çoğulculuk arasındaki farkla aşılabileceğini" söyledi.
Arınç, "İyi niyetli ve demokrasinin bir parçası olan protestoların, yasa dışı örgütlerin, hükümeti seçimle yıkamayan grupların istismar alanına dönüştüğü günleri Türkiye'de yaşadık . Artık vatandaşlarımızın güvenliğini tehdit eden bir görüntü oluşmaya başlamıştı. Bu konuda, özellikle haziran ayında Türkiye'de yaşanan olayları kastediyorum, sınandığımızı söyleyebilirim" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin terör örgütleriyle mücadele eden bir ülke olduğunu dile getiren Arınç, "Gezi olaylarıyla terör arasındaki ince çizgiyi hep muhafaza etmeye çalıştık. Olaylar ne zaman ki şiddete ve silaha kayan bir görüntü aldığında buna 'dur' demenin vaktinin geldiğini gördük. Bir sınav atlattık ama ben demokrasimizin geldiği seviye ve hükümetimizin ortaya koyduğu yönetim açısından Gezi'nin iyi bir ders olduğuna inanıyorum" açıklamasında bulundu.
"Bu uygulama örnek bir uygulama olacaktır"
TBMM'de kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan internetle ilgili düzenlemeye de değinen Arınç, "Temel amacımız, internetin büyük faydaları yanında zararlı yönlerini yasal düzenleme altına almak. Öncelikle, yeni internet düzenlemesinin ana amacı bireyin haklarını korumaktır" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, internet mağduru çok fazla insan olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"İnternetin daha hümanist olması için yeni bir düzenleme hazırladık. Bireyler kendileri ile ilgili internette bir hak ihlali varsa, bağımsız bir kurul olan Erişim Sağlayıcılar Birliği tarafından önce içerik kaldırılacak, sonra mahkeme karar verecek. Bunun sebebi şudur, bir kişiyle ilgili içeriğin yayınlanmasından belli bir zaman geçtikten sonra mahkeme kararının veya sayfanın kapatılmasının bir anlamı yok. Bu sistemi değiştiriyoruz ve inanıyorum ki, bu uygulama örnek bir uygulama olacaktır."
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne atıfta bulunan Arınç, insanların onurunu tehlikeye atacak girişimler için önceden tedbir almanın hükümetlerin görevi olduğuna işaret ederek, "Ayrıca internet düzenlemesinin Gezi olayları ve son gelişmelerle de bir ilgisi yoktur. Çünkü bu yasa taslağı iki yıldır süren bir çalışmadır" diye konuştu.
- London, City of
Son Dakika › Güncel › Arınç: Yeni Bir Türkiye İle Dünyanın Karşısına Çıktık - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?