Adem Kadam- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, The Istanbul Review dergisine verdiği röportajda, "Sansür, sadece edebiyatta değil, sanatta, medyada, siyasette ve diğer alanlarda da kabul edilmez bir engelleme yöntemidir" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, "The Istanbul Review" adlı edebiyat dergisine verdiği röportajda soruları yanıtladı. Erdoğan, en etkili bulduğu yazar ve metin ile ilgili sorulan bir soru üzerine, bu soruya bir ya da birkaç isim ve eserle cevap vermesinin mümkün olmadığını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şüphesiz, başta Kur'an-ı Kerim olmak üzere kutsal kitaplar evrensel bir nitelik taşırlar. Ama, bunların ötesinde, her millet, her toplum, her medeniyet için farklı metin ve eserler önem ve değer taşırlar. Burada tabii Mevlana ve Yunus Emre'yi hassaten anmak isterim. Her ikisi de, bu topraklardan, Anadolu'dan çıkmış olmakla birlikte, hem yüzyılları, hem de sınırları aştılar. Yerele sıkışıp kalmadılar, eserleriyle ve mesajlarıyla tüm dünyayı kucakladılar. Yüzlerce yıl önce yazılmış bu metinlerin, bu şiirlerin, bugün bile insanlığa yol gösterici olmaları gerçekten hayrete şayandır, takdire şayandır. Böyle iki zenginliğe sahip olduğumuz için gerçekten gurur duyuyorum.
Elbette bu topraklar son derece bereketli topraklar. Burada ismini sayamayacağım nice isim; Yusuf Has Hacip'ten Ahmet Yesevi'ye, Fuzuli'den Nedim'e, Hacı Bektaş'tan Kemal Tahir'e, Yahya Kemal'den Cemil Meriç'e, Oğuz Atay'dan Nurettin Topçu'ya, Orhan Pamuk'a kadar nice büyük isim, nice büyük eserler verdiler. Her bir yazarın, her bir eserin, hatta her bir dize ve satırın insanların üzerinde az ya da çok etkisi olur. - Söz uçar, yazı kalır- denilmiştir. Yazılan her eser, mutlaka insanların kendi kişisel yaşamında bir şeye tekabül etmiştir ve değişime neden olmuştur."
-"Hedefiniz millete hizmet üretmekse, bu milletin diliyle konuşmanız gerekir"-
Başbakan Erdoğan, siyasete atılmak isteyenlerin mutlaka okumasını tavsiye edeceği kitap ya da şiir olup olmadığına ilişkin soru üzerine, kendisinin Hazreti Mevlana ve Yunus Emre'den çok istifade etmiş, AK Parti siyasetinin ve hareketinin ilham kaynaklarından ikisi olarak bu ulu insanları her zaman hatırlamış ve hatırlatmış bir siyasetçi olduğunu dile getirdi.
Siyasi anlayışlarının temeline bu eserleri koyanların, Türk Milleti'nin diliyle ve ruhuyla konuşuyor pozisyonda olacaklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hedefiniz millete hizmet üretmekse, bu milletin diliyle konuşmanız gerekir. İşte bu milletin dili ve gönül dünyası, Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli ve onlar gibi nice ulu zatın eserleriyle şekillenmiş ve zenginleşmiştir. Yunus-un o arı duru, saf, süt gibi temiz Türkçesiyle, gönülden konuşan bir siyasetçi profilinin Türkiye-ye ve siyasetimize çok değer katacağına her zaman inanmışımdır.
Daha önce farklı platformlardaki konuşmalarda isimlerini zikrettiğim için, burada da tekrarlamakta beis görmüyorum: Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı adlı eseri ve Fahrettin Paşa'nın Medine Müdafaası'nı anlatan eserler, bence her siyasetçinin, sadece siyasetçi değil, her çocuğumuzun, her gencimizin mutlaka okuması gereken eserler. Bu toprakları anlamak ve anlamlandırmak, bugünlere nasıl ulaştığımızı görebilmek adına bu ve benzeri eserler mutlaka okunmalı ve okutulmalı."
-"'Biz, tüzüklerle çarpışarak büyüdük"-
Başbakan Erdoğan, "Sizce dünya tarihinde, insanlığa iyilikten çok zarar getirmiş olan bir edebi eser var mı-" sorusuna, "Bildiğiniz gibi edebiyat,
"Edeb" kökünden gelir. Özellikle bizim edebiyat tarihimizde, edebiyatla edeb her zaman paralel olmuş, iç içe geçmiştir. Edebe ait hiçbir şeyin zararlı olacağına inanmıyorum. Şiraze, kitabın sayfalarını bir arada tutan kumaş parçasıdır. Şiraze dağılırsa, kitap dağılır. Şirazesi dağılmadığı sürece, her kitap yararlıdır" yanıtını verdi.
"Edebiyatta sansür" konusundaki görüşlerini açıklayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sansür, sadece edebiyatta değil, sanatta, medyada, siyasette ve diğer alanlarda da kabul edilmez bir engelleme yöntemidir. İfade özgürlüğü, bizim de üzerinde hassasiyetle durduğumuz ve standartlarını her geçen gün yükselttiğimiz bir alandır. Başkalarının özgürlük alanlarına müdahale etmemek, hakaret ederek kişisel hak ve özgürlükleri incitmemek kaydıyla, fikirlerin en özgür şekilde ifade edilmesini savunduk ve savunmaya da devam edeceğiz.
Yasakların, kısıtlamaların, sınırlamaların ülkenin, gençliğin, fikir, edebiyat ve medya dünyasının üzerine çöktüğü dönemlerden bugünlere geldik. Sadece gençliğimizde değil, yakın siyasi tarihimizde de bu baskıları yakından hissettik. Ben, ders kitaplarında bile yer alan bir şiiri okuduğum için mahkum olmuş, hapis yatmış bir siyasetçiyim. İfade özgürlüğünün, fikir özgürlüğünün ne manaya geldiğini çok iyi bilen bir Başbakanım. Şair Ece Ayhan'ın şu dizesini ben geçmişte de birkaç kez alıntılamıştım; 'Biz, tüzüklerle çarpışarak büyüdük'. Dolayısıyla, genç nesillerin, yeni nesillerin, tüzüklerle, yasaklarla, sansürle imtihan edilmesine tahammül de rıza da göstermeyiz."
-"Günlük tutuyorum ve gelişmeleri not ediyorum"-
Başbakan Erdoğan, röportajda, çok yoğun mesaisine rağmen, kitap ve edebiyat dünyasından kopmamaya, bigane kalmamaya gayret gösteriyorum. Baştan sona okuma fırsatı olmasa da, "matbuat alemini" mümkün olduğunca takip ettiğini ve bilgi aldığını ifade etti.
Erdoğan, "Kendiniz hiç yazıyor musunuz- Yazmıyorsanız 'keşke bunu ben yazabilmiş olsaydım' dediğiniz bir kitap veya şiir var mı-" sorusuna, "Günlük ve hatırat bildiğiniz gibi edebiyat formları olarak değerlendirilirler. Bu anlamda, evet, yazıyorum. Her gün, fırsat bulabilirsem, günlük tutuyorum ve gelişmeleri not ediyorum. Belki ilerde, bu günlüklerden yola çıkarak hatıraları da yazma fırsatım olabilir" yanıtını verdi.
(Bitti)
Yayıncı: Ertuğrul Cingil - ANKARA
Son Dakika › Güncel › Başbakan Erdoğan, 'The Istanbul Review' Adlı Edebiyat Dergisine Röportaj Verdi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?