Beşiktaş'ta, 25 Temmuz 2013'te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konvoyunun geçişi sırasında, biri Başbakan Erdoğan'a, diğer 3 kişinin ise koruma polislerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada, 4 sanığın yargılanmasına başlandı.
İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, sanıklar Adem Malak, Koray Çağlıyan, Burcu Kara ve Deniz Tosyalı ile 3 müşteki koruma polisi katıldı.
Duruşmada ifade veren sanık Koray Çağlıyan, Beşiktaş'ta bulunduğu sırada Başbakan'ın konvoyunda birçok araç ve koruma polisi olmasının dikkatini çektiğini belirterek, "Ben de bunları görünce elimi yukarı kaldırıp sallayarak şaşkınlığımı ifade ettim. Bunun suç teşkil etmemesi gerekir. Başbakan'a hakaret etmedim" diye konuştu. Çağlıyan, polis memurlarının yanına geldiğinde, genel bilgi toplama amaçlı olarak karakola götüreceklerini ifade ettiklerini belirterek, polislerin üniformalı olmadığını ve polis olduklarına dair kimlik de göstermediklerini öne sürdü.
Sanık Deniz Tosyalı, olay günü ilk defa bir Başbakan konvoyu gördüğünü anlatarak, "Bu sırada sivil giyimli insanlardan birinin gelip, önce 'Konvoya tükürdün' dediğini, sonra da hakaret olayının olduğunu söyledi. Bize de merkeze gelip gelemeyeceğimizi sordular. Biz de gelebileceğimizi söyledik. Kesinlikle 'Faşist polis' ibaresini kullanmadım. Kendilerine direnmedim. Benim polis memurlarına saygım sonsuzdur. Bizim için şaşkınlıkla geçen bir süreç oldu. Araca bindirilirken, bir polis ayaklarım dışarıda olduğu halde kapıyı kapattı ve elleriyle tehdit işareti yaptı. O polis memuru şu an huzurda bulunan mağdur Murat Yeşilkaya'dır" diye konuştu.
Sanık Burcu Kara ise sanıklardan Koray'ın kimliğini bilmediği kişiler tarafından götürülmesine doğal bir tepki verdiklerini anlatarak, "Polis memuru Murat Yeşilkaya'nın, Başbakan'a hakaret edildiğini ifade etmesi üzerine polis memuru olduklarını öğrendik. Bu arada Murat Yeşilkaya ile aramızda tartışma yaşandığı doğrudur. Ayrıca Murat Yeşilkaya'nın bize 'Bunlar anarşist, bunları da alın' şeklinde beyanı oldu" dedi.
Sanık Adem Malak ise, polis memurlarının sanıklar Koray Çağlıyan, Burcu Kara ve Deniz Tosyalı'nın gözaltına aldığı sırada olaya vakıf olduğunu belirterek, "Yoksa ben 3 sanığın neler söylediğini bilmiyorum. Ben kimseye direnmedim. Ancak gördüğüm kadarıyla herhangi bir suç işlemeyecekleri sonucunu çıkardım. Bende oluşan kanaat, gözaltına alınanların demokratik bir tepkide bulundukları yönündeydi" diye konuştu.
Müştekilerin ifadesi
Müşteki "sıfatıyla" ifade veren Murat Yeşilkaya, Başbakanlık koruma polisi olarak görev yaptığını belirterek, "Koray Çağlıyan'ın götürülmesi sırasında sanıklardan Burcu Kara'ya yüksek sesle bir şeyler söylediğim doğrudur. Ancak suç unsuru içerecek bir sözüm olmamıştır. Ben sadece devlet büyüklerine hakaretin suç olacağını ifade ettim. 17 yıldır koruma olarak görev yapıyorum. Yeterli tecrübeye sahibim" dedi.
Yeşilkaya, olay anını şöyle anlattı:
"Biz koruma presedürü gereği, araçların camları açık olarak seyretmek zorundayız. 120-130 Kilometre hızda bile aracın camı dinleme amacıyla açıktır. Biz 20 metreye kadar her şeyi duyarız. Görevimiz Başbakan'a yapılan her türlü fiili ve cebri engellemektir. Çok net şekilde sanık Koray Çağlıyan 'Allah belanı versin, senin gibi başbakanın, diktatör...' kelimesini aynen kullandı. Şahsımıza karşı kullanılmış bir tehdit, hakaret veya cebir olmadı. Polis merkezine kadar bu 3 kişinin herhangi bir şekilde direnmesi söz konusu değildir. Biz sanıklara 'anarşist' türünden kelimeler kullanmadık. Ancak etraftan bize 'faşist' ve 'devletin köpekleri' kelimeleri kullanıldı" diye konuştu.
Müşteki sıfatıyla ifade veren polislerden Adil Kılıç ise, sanıklardan Koray Çağlıyan'ın "Diktatör" kelimesini kesin olarak duyduğunu ifade ederek, "Devletin köpekleri' ve 'faşist polis' kelimelerini kesin olarak duydum. Bu sözler etrafta söyleniyordu. Sanıkların kullanıp kullanmadıklarını bilemem' dedi.
Koruma polisi Mehmet Özpişkin ise, "Koray Çağlayan'ın 'Diktatör' kelimesini kesin olarak duyduk. 'Devletin köpekleri' ve 'faşist polis' kelimeleri de etraftan söyleniyordu. Biz varsayımsal olarak davrandık yani etraftan söylenen bu sözlerin büyük olasılıkla sanıklara ait olduğunu tahmin ettik" ifadelerini kullandı.
Hakim Mustafa Erdoğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın vekili avukat Ali Özkaya'nın, celse öncesinde mahkemeye, davaya katılma talebini içeren dilekçe sunduğunu belirtti.
Hakim, Başbakan Erdoğan'ın davaya katılma talebini kabul etti. Sanıklardan Koray Çağlıyan'ın yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasına da hükmeden hakim, eksikliklerin giderilmesi amacıyla duruşmayı erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve polis memurları Mehmet Özpişkin, Murat Yeşilkaya ve Adil Kılıç müşteki olarak yer aldı.
İddianamede, Başbakan Erdoğan'ın 25 Temmuz 2013 günü konvoy eşliğinde Dolmabahçe Sarayı'nda bulunan Başbakanlık Çalışma Ofisine gittiği sırada, içerisinde bulunduğu aracın Barbaros Bulvarı üzerinde seyir halindeyken yol kenarında bulunan şüpheli Koray Çağlıyan'ın, "Lanet olsun senin gibi diktatöre, Allah belanı versin..." diyerek Başbakan Erdoğan'a görevinden dolayı hakaret ettiği belirtildi.
Bunun üzerine konvoyda bulunan polis memurları Adil Kılıç, Mehmet Özpişkin ve Murat Yeşilkaya'nın araçlarından inerek, sanık Çağlıyan'ı yakalamaya çalıştıkları anlatılan iddianamede, olay yerinde bulunan sanıklardan Deniz Tosyalı'nın "Siz faşist polissiniz" demek suretiyle polis memurlarına hakarette bulunduğu, tehdit kullanmak suretiyle görevlerini yapmalarına engel olmaya çalıştığı anlatıldı.
İddianamede, diğer sanıklardan Burcu Kara'nın ise, "Biz direnişçiyiz. Bizi alamazsınız, devletin köpekleri" şeklindeki sözlerle polislere hakaret ettiği, ayrıca tehdit kullanmak suretiyle görevlerini yapmaya engel oldukları anlatılarak, sanık Adem Malak'ın ise diğer sanıklar gözaltına alınacağı sırada polis memurlarının yanına gelerek, görevlerini yapmalarına engel olmaya çalıştığı iddia edildi.
İddianamede, sanıklar Deniz Tosyalı ve Burcu Kara'nın "hakaret" ve "görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından 1 yıldan 6 yıl 4'er aya kadar, sanık Koray Çağlıyan "hakaret" suçundan 3 aydan 2 yıl 4 aya kadar, Adem Malak'ın ise "Görevi yaptırmamak için direnme" suçundan 8 aydan 4 yıla kadar hapis cezaları ile cezalandırılmaları talep edildi. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Başbakan'a Hakaret Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?