1992'de Harp Akademisi'nden Türkiye 'nin 'en genç' F-16 pilotu olarak mezun olan, ancak 2011'de tümgeneral rütbesindeyken Balyoz davası kapsamında tutuklanan Yalçın Ergül, 3 yıl tutuklu kaldı ve hakkında 'darbe' suçlamasıyla 16 yıl hapis cezası verildi.
Ergenekon ve Balyoz tutuklularının konulduğu Silivri Cezaevi'nde geçirdiği günleri Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'e anlatan Yalçın Ergül, geçtiğimiz hafta intihar eden Münevver Karabulut cinayetinin hükümlüsü Cem Garipoğlu ile ilgili de çok ilginç detaylar aktardı
Ertuğrul Özkök'ün bugünkü Hürriyet gazetesinde "Balyoz zindanında bir Top Gun" başlığıyla yer alan yazısında konuyla ilgili bölüm şöyle:
Yalçın Ergül, Silivri'nin 5 numaralı binasındaki hayatını anlatıyor. Sekiz kişilik koğuşlarda kalıyorlarmış. Koğuşun ortak bir salonu varmış. Biri zeminde, öteki merdivenle çıkılan bir ara katta olmak üzere dörder kişilik koğuşları bulunuyormuş.
"O ÇOCUK DA BİZİM BÖLÜMDE KALIYORDU"
Haftada bir gün ortak alanda bir arada olma izinleri varmış. Orada el sanatları falan gibi dersler veriliyormuş. Bunları anlatırken bir ara susuyor.
"Geçen gün intihar eden çocuk da bizim bölümde kalıyordu."
Tabii gazeteci olarak kulaklarım dikiliyor. Üzerine gidiyorum. "Cem Garipoğlu mu" diyorum ve cevabını beklemeden devam ediyorum.
"Nasıl yani, sizin koğuşta mı yatıyordu?"
"İLKER PAŞA DA AYNI YERDEYDİ"
"Hayır, koğuşta değil, aynı binadaydı" diyor ve ilginç başka ayrıntılar veriyor: "Haftada bir gün binanın ortak bir alanında bir araya gelme hakkımız vardı. Orada sohbet ederdik. İlker Paşa da gelirdi. O çocuk da gelirdi. Arada sohbet ettiğimiz de oldu."
Doğrusu son zamanlara kadar orayı Yassıada gibi sadece siyasi mahkûmların konulduğu bir yer sanıyordum.
"Nasıl bir çocuktu" diye soruyorum.
"Çok konuşmayan, sessiz bir çocuktu. Kalem falan ihtiyacımız olunca, çok nazik bir sesle 'Ben getireyim komutanım' derdi."
GARİPOĞLU O İPİ NEREDEN TEMİN ETTİ?
-Çocuk kendini asmak için o ipi nasıl buldu?
"Gazetelerden okuduğum kadarı ile başına plastik torba geçirip, iple sıkmış."
-İyi ama bize hep, ayakkabı bağcıklarına bile izin verilmez deniyordu. O ipi nasıl buldu?
"Biz çamaşırları eve gönderiyorduk. Ancak bazı mahkûmlar kendileri yıkıyordu. Tabii yıkadıkları çamaşırları koğuşta kurutuyorlardı. Bunun için de kantinde ince ipler satılıyordu."
-Yine de tatmin olmuş değilim. İnsan o incecik iple kendini asabilir, boğazını sıkabilir mi?
"O ince iplerin üç-beş tanesini bir araya getirip sararsan urgan haline gelir."
Son Dakika › Güncel › Balyoz Sanığı Paşa: Cem Garipoğlu ile Arada Bir Sohbet Ederdik - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (5)