Güneş ve UV ışınları ile karşılaşmanın, hücre DNA'larını bozarak, bağışıklık sistemini baskılayarak, başta deri kanserleri olmak üzere çeşitli hastalıklara neden olduğunun birçok çalışmayla kanıtlandığını anlatan TOBB ETÜ Hastanesi dermatoloji uzmanı Dr. Murat Baykır, "Ancak güneş ışınları, sadece zararlı etkiler taşımazlar, özellikle UVB ışını D vitamininin en önemli kaynağıdır. Görme duyusu üzerine olumlu etkileri, patojen mikroorganizmaların yok edilmesi, insan psikolojisine olumlu etkileri ve bazı deri hastalıklarında da yararlı etkileri vardır" diye konuştu.
Işınların sağladığı yararlar sebebiyle güneşten kaçmanın doğru olmadığını ifade eden Dr. Baykır, D vitamini ve güneş ışınları arasında kurulması gereken hassas dengeyle ilgili bilgiler verdi, dikkat edilmesi gereken önerilerde bulundu ve asla yapılmaması gerekenleri paylaştı.
NORMAL DÜZEYDE KALMALI
Vücudumuzdaki D vitamininin ana kaynağı güneş ışınlarından gelen UVB diye adlandırılan ışındır. Günlük D vitamini ihtiyacının yaklaşık %80-90'ı güneş ışınlarından elde edilir. Besin ve gıdalardan ise maalesef çok düşük bir miktar alınır.
Sağlık üzerindeki olumlu etkilerin ortaya çıkabilmesi için D vitamini düzeyinin normal seviyede kalması gerekmektedir.
D vitamini vücutta; kemik oluşumu, mineralizasyonu, büyüme ve onarım için gerekli olan kalsiyum ve fosfatın kanda yeterli düzeyde kalmasını sağlar. Vücudun savunma sisteminde görev alır. İnce bağırsaktan kalsiyum emilimini arttırır.
GIDAYLA D2 VE D3 DESTEĞİ
Vitamin D'nin iki formu mevcuttur; Ergokalsiferol (Vitamin D2) ve Kolekalsiferol (Vitamin D3). Karaciğer ve böbreklere giderek aktif formu olan Kalsitriol yani 1,25-Dihidroksivitamin D'ye dönüşür.
Ana D vitamini kaynağı güneş ışınlarından özellikle UVB olmakla birlikte; içerdiği süt, yoğurt, ekmek, tahıllar, balık, et, peynir ve yumurta da D vitamini içeren gıdalardır. Güneş daha çok D3 kaynağı iken, bu gıdalarda hem vitamin D2 hem de vitamin D3 vardır.
Bazı kaynaklara göre yaşlı bireylerde, koyu tenlilerde ve güneş ışığına yetersiz maruz kalanlarda gıdalar ve/veya gıda takviyeleri yoluyla dışarıdan vitamin D alınması gerektiği belirtilmiştir.
Vitamin D eksikliği kemik metabolizmasının bozulmasına yol açarak; çocuklarda Raşitizm, yetişkinlerde Osteomalazi ve Osteoporoz diye adlandırdığımız kemik erimesi oluşturabilir.
AZ MİKTARDA UV BİLE ZARAR VERİR
Ultraviyolenin esas kaynağı güneş ışınlarıdır ve UV ışınları 3'e ayrılır;
UVA (>315-400nm)
UVA2(320-340nm)
UVA1 (>340-400nm)
UVB(>280-315nm)
UVC (>100-280nm)
Yeryüzüne geçiş esnasında atmosferde UVC radyasyonunun tamama yakını ve UVB radyasyonunun %70-90'ı engellenmektedir. Bu nedenle ultraviyolelerden yeryüzüne çok az bir miktar ulaşır. Ancak bu az miktar UV bile zararlı etkiler göstermek için yeterlidir.
Bizim UV ışığına temasımızı etkileyen faktörler arasında; yaşadığımız ülke, hangi ayda olduğumuz, günün hangi saatinde olduğumuz, havanın bulutlu olup olmadığı ve denizden ne kadar yüksek olduğumuz yer alır.
GÜNEŞTEN UZAK OLMAMAK GEREK
Ultraviyolenin deri kanserini arttırıcı yönde olumsuz etkileri pek çok çalışmada gösterilmiştir. Elbette bunu öğrenince güneşten korunma önlemlerinin de önemi ortaya çıkmıştır. Ancak güneş ışınlarıyla karşılaşmanın bazı hastalıklarda yararlı etkilerinin de bir takım çalışmalarda gösterilmesi, bizim tamamen güneşten uzak yaşamamamız gerektiği gerçeğini işaret eder. Birçok çalışmada UV ışınının prostat, meme, kolon, over, mesane, özefagus, böbrek, akciğer, pankreas, mide ve rahim kanserlerinin özellikle mortalitesinde yani ölüm oranlarında azalmaya yol açtığı sonucuna ulaşılmıştır. Koruyucu etkinin de daha çok UVB ışını tarafından vücutta D vitamini sentezine yol açarak etki gösterdiği düşünülmektedir. Ancak bu çalışmaların yapıldığı dönemler, güneşten korunma çabalarının olmadığı ve yoğun ultraviyole ışını aldığımız dönemlerdi. Şimdi biliyoruz ki yeterli D vitamini düzeyini sağlamak amacıyla UV radyasyona aşırı maruz kalmak ( Dünya Sağlık Örgütü'nün de önerisiyle) hem gerekli değildir hem de önerilmemektedir.
AÇIK TENLİLER AZ ÇIKMALI
Yeterli serum D vitamini düzeyini sağlayabilmek için gereken güneş ışınlarını alma süre ve saati, bölgenin enlemsel özelliklerine göre değişmekle birlikte ortalama yaz mevsiminde 15 dakika, kış mevsiminde 20 dakikadır. Siyah tenliler bu sürenin yaklaşık iki katına ihtiyaç duymaktadır
Güneşle temasta; yüz olabildiğince korunmalı, açık tenli kişiler olabildiğince az güneşe çıkmalı, çok az güneş görenler ayrıca D vitamini içeren gıda, gerekirse ilaç takviyesi almadırlar.
ÖNERİLER
- Özellikle çocukları D vitamini alacaklar diye direkt güneşe maruz bırakmayın. 2 yaşın altındaki çocukları çok daha iyi koruyun, mümkünse direkt güneşe çıkartmayın.
- Saat 10.00- 16.00 arasında özellikle güneşten uzak durun. Güneşten kaçmak güneşten korunabilmenin en iyi yoludur.
- Bronzlaşmak amacıyla güneş altında asla kalmayın.
- Güneşe çıkmadan yarım saat önce doğru güneş koruyucuyu doğru miktarlarda sürün. Açık alanda iseniz 2 saatte bir tekrar güneş koruyucu sürün.
- Şapka takın.
- Solaryum asla önerilmiyor.
GÜNDE 15 DAKİKA YETERLİ
- Güneş, yüz kırışıklıklarının en önemli sebebidir.
- Hayat boyu maruz kaldığımız güneş, cilt kanserlerinin oluşmasında etkilidir, etkisi birikerek ortaya çıkar.
- Ömür boyu aldığımız güneş ışınlarının yaklaşık yüzde 70-80'ine 18 yaşına kadar maruz kalırız. Bu yüzden doğumdan itibaren güneşten korunmalıyız.
- Gün içinde tesadüfen güneşe maruz kalma oranı, isteyerek maruz kalmaktan 5 kat daha fazla.
- Sadece yaz aylarında değil her mevsim güneşin zararlı ışınlarını alırız. Bu yüzden yaz kış korunmalıyız!
- DSÖ'ye göre günlük D vitamini ihtiyacınız için gün içerisinde el sırtlarınızdan ve yüzünüzden 15 dakika aldığınız güneş ışınları yeterlidir.
- Güneş lekeleri sizin güneşten yeterince korunamadığınızı gösteren önemli bir belirtidir. Dikkat!
Son Dakika › Güncel › Güneş Işınlarının Azı Karar Çoğu Zarar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?