"Terör örgütü DHKP-C'ye üye olmak ve yönetmek" suçlarından haklarında dava açılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın da aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 22 avukatın yargılanmalarına başlandı.
"KAHROLSUN FAŞİZM, YAŞASIN MÜCADELEMİZ"
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin yanındaki adliye binasındaki salonda yapılan duruşmaya katılan aralarında Kozağaçlı ve ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay'ın da bulunduğu 9'u tutuklu 14 sanık, "Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz" şeklinde slogan attı.
Sanıkları savunmak üzere Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelen çok sayıda avukat, duruşma salonunun avukatlar için ayrılan bölümünü tamamen doldurdu.
FEYZİOĞLU İLE KOCASAKAL DA DURUŞMAYI İZLİYOR
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da gözlemci sıfatıyla duruşmaya katıldı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP milletvekilleri İlhan Cihaner, Süleyman Çelebi, Kadir Gökmen Öğüt, Musa Çam, Candan Yüceer, Veli Ağababa, HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, yabancı barolardan avukatlar ile sanıkların yakınları da duruşmayı izliyor.
İzleyiciler, el sallayarak sanıklara destek oldu.
ÇEVREDE GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMLERİ ALINDI
Duruşma salonunun bulunduğu Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. E-5 Karayolundaki Silivri Cezaevi sapağı ile TEM'den gelirken kullanılan cezaevi sapağına da arama noktaları kuruldu.
FEYZİOĞLU: BİZ YARGIDAN YİNE YARGIYA SAHİP ÇIKMASINI BEKLİYORUZ
Duruşma öncesi açıklama yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, bugünün Türkiye'de hukuk devletinin yeniden tesisi açısından son derece önemli bir gün olduğuna dikkat çekti.
Feyzioğlu, "Biz yargıdan yine yargıya sahip çıkmasını bekliyoruz. Çünkü avukatlar yargının kurucu unsurudur. Şu anda içerideki arkadaşlarımız savunma hakkını yurttaşlar adına kullandıkları için yargılanıyorlar. Siyasi iktidar tarafından bakan çocuklarına gösterilen hassasiyetin yurttaşların haklarını savunan avukatlar açısından da gösterilmesini beklemek kuşkusuz en doğal hakkımızdır" ifadelerini kullandı.
KOCASAKAL: AVUKATIN GÜVENCESİ YOKSA MÜVEKKİLİNİ NASIL SAVUNACAK
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ise mesleki dayanışma kapsamında davayı izlemeye geldiklerini söyledi. Avukatların bir ülkede hak arama özgürlüğünün güvencesi olduğunu söyleyen Kocasakal, "Eğer avukatın kendisi güvence içinde olmazsa müvekkillerinin haklarını nasıl savunacak" dedi.
Ümit Kocasakal, "Bana göre bu hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek. Biz şunu söylemiyoruz; hukuk devletinde hiç kimsenin dolayısıyla avukatların da suç işleme ya da ayrıcalığı yok. Ancak suç isnadlarının belirli bir dayanağı olması, belirli usullere göre yapılması lazım. Eğer mesleki faaliyetler sorgulanıyorsa ve bundan hareketle bir dava açılıyorsa bu kabul edilemez. Biz mesleki dayanışma kapsamında davayı izlemeye geldik. Avukatlar bir ülkede hak arama özgürlüğünün güvencesi, vasıtası eğer avukatın kendisi güvence içinde olmazsa müvekkillerinin haklarını nasıl savunacak. Burada hem avukatlık mesleği itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor hem de vatandaşa yönelik bir gözdağı verilmiş oluyor. Yargı dizayn edildikten sonra ayakta kalan yegane güç savunma ve avukatlık. Türkiye'nin kimyası bozulmuş bütün kavramlar alt üst olmuş. Malesef yargı ve emniyet bir takım güçlerin çarpışma, bilek güreşi alanı haline geldi" diye konuştu.
"DEVRİMCİ AVUKATLAR ONURUMUZDUR"
Öte yandan bir grup avukat duruşmanın görüleceği mahkeme binasının çevresinde bulunan güvenlik tellerine 9 tutuklu avukatın resimlerinin olduğu 'Devrimci avukatlar onurumuzdur' yazılı büyük bir pankart açtılar.
Sanık yoklaması ve avukatların kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, kimlik sorgulamalarının ardından iddianamenin okunması bekleniyor.
Davanın görülmesine yarın ve 26 Aralık'ta da devam edilecek.
İDDİANAME
DHKP-C terör örgütüne yönelik operasyon kapsamında TMK'nın 10. maddesiyle görevli İstanbul Cumhuriyet Savcısı Adem Özcan tarafından hazırlanan 622 sayfalık iddianamede, Halkın Hukuk Bürosu'nun, DHKP-C terör örgütü adına faaliyet yürüten avukatların bir araya geldiği bir yapılanma olduğu öne sürülüyor.
İddianamede, DHKP-C terör örgütünün oluşumu ve yapısının anlatılarak, örgütün kültür-sanat alanındaki faaliyetlerinin halen Okmeydanı'ndaki İdil Kültür Merkezi tarafından yürütüldüğü, bu merkezde düzenlenen saz ve enstrüman kurslarıyla örgüte sempatizan kazandırmanın amaçlandığı kaydediliyor. İdil Kültür Merkezi'nin ayrıca Grup Yorum isimli müzik grubunu da içinde barındırdığı aktarılan iddianamede, Grup Yorum'un düzenlediği konserlerle bir taraftan örgüte sempatizan kazandırırken, bir taraftan da örgüte gelir elde ettiği öne sürülüyor.
Arama yapılan Halkın Hukuk Bürosu'nda ele geçirilen belge ve dokümanlara yer verilen iddianamede, bu büroda çalışan avukatların sadece ofisle değil, kendi özel yaşantılarıyla ilgili konularda da örgütün talimatlarına göre hareket ettikleri belirtiliyor.
Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının örgüt içinde kod isimle anıldığı ifade edilirken, büroda çalışacak avukatların örgüt tarafından belirlendiği, büro ve avukatların ihtiyaçlarının örgütçe karşılandığı, alınacak davaları örgütün belirlediği, örgüt mensuplarına büro çalışanları tarafından ücretsiz avukatlık yapıldığı, yurt dışında bulunan örgüt yöneticisi ile büro avukatlarının birbirlerine direkt olarak rapor gönderdikleri, avukatların cezaevindeki örgüt mensuplarıyla örgüt sorumluları arasındaki bilgi aktarımını sağladıkları iddia ediliyor.
Gizli tanık beyanları, sanıkların bireysel durumlarıyla eylemlerinin tek tek anlatıldığı iddianamede, sanıklardan Selçuk Kozağaçlı ve Oya Aslan'ın, Suriye'ye gidip bir dizi toplantılara katıldıkları da belirtiliyor.
CEZA İSTEMLERİ
İddianamede, sanık Selçuk Kozağaçlı için "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 15 ile 22,5 yıl, "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 1,5 ile 7,5 yıl olmak üzere toplam 16,5 ile 30 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay'ın "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 15 ile 22,5 yıl, 5 kez "terör örgütü propagandası yapmak"tan 7,5 ile 37,5 yıl ve "görevi yaptırmamak için direnme" suçundan da 1 yıl 2 ay ile 6 yıl olmak üzere toplam 23 yıl 8 ay ile 66 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, avukat Ebru Timtik'in "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, diğer suçlardan ise toplam 35 yıl 8 aydan 88 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.
İddianamede, örgüt üyeliği suçlamasının yöneltildiği diğer sanıklardan Barkın Timtik'in 17 yıl 8 ay ile 66 yıl, Oya Aslan'ın 16,5 ile 60 yıl, Günay Dağ'ın 17 yıl 8 ay ile 66 yıl, Naciye Demir'in 15 ile 52,5 yıl, Şükriye Erden'in 13,5 ile 45 yıl, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı'nın 10,5 ile 30 yıl, Özgür Yılmaz, Avni Güçlü Sevimli ve Gülvin Aydın'ın 9 ile 22,5'ar yıl, Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serkan Arıkanoğlu, Zeki Rüzgar, Mümin Özgür Gider, Metin Narin, Sevgi Sönmez, Alper Tunga Saral, Rahim Yılmaz ve Selda Yılmaz'ın da "terör örgütü üyeliği" suçundan 7,5 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor.
Son Dakika › Güncel › ÇHD Davasında İlk Duruşma - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?