Resim sanatına olan tutkusu ile paha biçilmez bir koleksiyona sahip olan İzmirli işadamı Lucien Arkas, Post-Emresyonist döneme ait 76 eserini tarihi bir şaheser olan Arkas Sanat Merkezi'nde sergilerken, yoğun ilgi serginin süresini uzattı.
Arkas Koleksiyonu'nda bulunan "Post-Emreyonizm" akımı ressamlarının 76 eseri, 1. Kordon'daki Arkas Sanat Merkezi'nin tarihi atmosferinde sanatseverlerle buluştu. Açıldığı günden beri 4 bine yakın kişinin ziyaret ettiği ve Aralık ayında kapılarını kapatacakken Ocak sonuna kadar uzatılan serginin yeniden uzatılması gündemde. Pazar günü hariç haftanın her günü saat 10.00 ile 18.00 arasında ücretsiz olarak gezilen, kompozisyonunu uzmanların yaptığı sergiyi devam ettirmek isteyen Arkas ailesi, önümüzdeki sergiyi de Türk ressamlara ayırmayı planlıyor.
İlk sergi ise değişik disiplinleri benimseyen ancak bağımsız görüşlerini gerçek bir dayanışma örneği ile paylaşmaktan çekinmeyen "Post-Empresyonist" dönem sanatçılarından Maxime Maufra, Louis Anquetin, Emile Bernard, Maurice Denis, Maurice de Vlaminck, Edouard Vuillard, Louis Valtat gibi ressamların eserlerine ev sahipliği yapıyor. Fransız ressam Pierre- Auguste Renoir'in tablosu da bulunuyor.
HIZLAN İstanbul'DAN SERGİ İÇİN GELDİ
Yediden yetmişe pek çok insanın ziyaret ettiği sergi büyük ilgi görürken Türkiye'nin en önemli sanat ve edebiyat otoritelerinden Hürriyet Gazetesi Yazarı, eleştirmen Doğan Hızlan da sergiyi görmek için İstanbul'dan geldi. Hızlan'la birlikte tabloları inceleyen Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, serginin gördüğü ilgiden çok memnun olduklarını belirterek "Ben bu resimleri senelerdir topluyorum. Paylaşmak istedim çünkü güzellikleri paylaşmak kadar güzel bir şey yok. Aşağı yukarı 150 yıllık mazisi olan bu bina da ayrı bir güzellikti. İlk açtığımızda bu kadar ilgi göreceğini tahmin edememiştik. 17 Aralık'ta kapatırız demiştik ama gördüğü ilgi sonunda Ocak sonuna kadar uzadı. Tamamen halka açtık. Çok ilgi görürsek biraz daha uzatırız" diye konuştu.
"PAYLAŞMAK KADAR GÜZEL BİRŞEY YOK"
Gördüğü ilgiden sonra koleksiyonunun diğer parçalarını da paylaşabileceği bir sergi planladıklarına da işaret eden Arkas, "Bu bina İzmir'in sanat merkezi olacak. Hem bina müsait hem de biz Arkas olarak bu yola baş koyduk. Resim başa çıkamayacağınız bir tutku, sonu yok. Paylaşmak kadar da güzel bir şey yok. Ben paylaşılmayan, tek başına mutluluk tanımadım. Madem o kadar çok seviyordum bu resimleri, o zaman tek başıma bunları seyretmenin faydası yoktu. Şimdi insanlar mutlu olunca ben iki misli mutlu oluyorum" dedi. Arkas sergi kapandıktan sonra 15 günlük bir hazırlık süreci olacağını ve Türk ressamlarından oluşan yine kendisine ait bir koleksiyonun da Şubat ayı sonlarında İzmirlilerle buluşturacaklarını sözlerine ekledi. Arkas, İzmir'de gerçekleştirdikleri bu etkinliğin başka illere de örnek olmasını istediğini vurgulayarak "Güzel bir galeri görmek için illa İstanbul'a taşınmak şart değil" dedi.
ZİYARETÇİLERİN NOTLARI DUYGULANDIRDI
Arkas ayrıca ziyaretçi defterine yazılan notların da kendini çok duygulandırdığını kaydederek "14 yıllık ömrümde gezdiğim en etkileyici sergiydi' yazması ve emekli bir ressamın 'Bugüne kadar İzmir dışına çıkma şansı bulamamıştım, bu eserleri bizlerle paylaştığınız için minnettarım' demesi beni çok etkiledi" yorumunu yaptı.
HIZLAN'DAN ARKAS'A ÖVGÜ
Doğan Hızlan ise "Koleksiyoncuların yalnız kendisine faydası olmasıyla yetinmemesi gerekir. Lucien Arkas da böyle yapıyor, burayı açarak bu önemli koleksiyonunu paylaşıyor" dedi. Görsel estetiği kazanan bir toplumun çirkinliğe tahammül edemeyeceğini ve bu serüvenin mimariye kadar gideceğini vurgulayan Hızlan, özellikle sanat eğitimi alanlar başta olmak üzere liseli ve üniversiteli gençlerin bu tür etkinliklere mutlaka katılmaları gerektiğini vurgulayarak "Ben İstanbul'dan buraya geldim. Onlar da İzmir'den gelsinler de seyretsinler" diye konuştu.
=======KUTU========
SERGİ BİNASI HAKKINDA
1875 yılında Fransız Hükümeti'nin hizmetine tahsis edilen bu bina 1904 yılında, depremde zarar görmüş, ancak 1905- 1906 yıllarında yeniden yapılmıştı. Bina kendisini İzmir yangınında da korumayı başarmış. 1922 yılındaki İzmir yangını, 19. yüzyılın başlarında dönemin ünlü Fransız tiyatro sanatçısı Sarah Bernhart'ı sahnesinde ağırlayan İzmir Operası'nı (Le Grand Theatre de Smyrne) tarihin karanlığına gömmüş. Ama ünlü opera binasının yanıbaşındaki Fransız Başkonsolosluk binası, talihin yardımıyla kendisini büyük yangından kurtarmayı başarmış. Bina günümüze kadar İzmir'de Fransız yurttaşlarına hizmet ederek varlığını korumaya devam etti.
Son Dakika › Güncel › Arkas, Resim Tutkusunu Paylaşarak Zenginleşti Arkas, Resim Tutkusunu Paylaşarak Zenginleşti - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?