Antalya'da, her ikisi de şehit kardeşi olan ve şehitlikte tanışan Cemil- Gülcan Çakmak çifti arasındaki bağ, bir süre sonra sevgiyle perçinlendi. Evlenen çift, dünyaya gelen ilk çocuklarına da şehit 'Çetin Çakmak'ın adını verdi. Gülcan Çakmak, "Kader, şehitlerimiz sayesinde anne rahmine bile düşmeden bizi eşimle birleştirmiş. Bizim aşkımız şehitlikte yeşerdi" dedi.
Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'nde çalışan Cemil Çakmak (40), kendisinden bir yaş büyük ağabeyi jandarma onbaşı Çetin Çakmak'ı, 2000 yılında Tokat'ın Turhal ilçesi kırsalında şehit verdi. Cemil Çakmak, ağabeyi Çetin Çakmak'ı Uncalı Mezarlığı'ndaki toprağa verirken, 1999'da Erzurum Palandöken'de şehit olan istihkam çavuş Ferman Çelen'in kardeşi Gülcan Çelen (37) ile şehitlikte tanıştı. İkisi de şehit kardeşi olan çift, ilk başlarda 'kardeş- ağabey' söylemiyle birbirlerine hitap etti. Bir süre sonra aralarında duygusal yakınlaşma başlayan çift, 2003 yılında evlendi.
KADERİN ONLARI BİRLEŞTİRDİĞİ YERDE HİKAYELERİNİ ANLATTILAR
Geçen Ramazan Bayramında şehit ağabeylerinin mezarlarını ziyaret için Uncalı Mezarlığı'na gelen Çakmak çifti, evliliğe giden hayat hikayelerini, kaderin onları birleştirdiği şehitlikte DHA muhabirine anlattı. Cemil Çakmak, üç kardeş olduklarını, kendisinden 7 yaş küçük kardeşi olduğunu, şehit ağabeyinin de kendisinden bir yaş büyük olduğunusöyledi. Çakmak, "Eşimle tanışma hikayemiz çok farklı. Biz hemen hemen haftanın 3 günü buradaydık. Burada tanıştık. Acı ve sevinçlerimizde birbirimize destek olduk. Anlatılmaz, yaşanır diye bir söz var ya, anlatılmaz ama Allah kimseye yaşatmasın. Bu acıların tarifi yok. Ben duygularını ifade edemiyorum. Size evlilik sürecimizi en iyisi eşim anlatsın" diye konuştu.
'BÖYLE BİR KADER BAĞI VAR MI, BİLMİYORUM'
Gülcan Çakmak, eşine ilk zamanlar 'ağabey' diye hitap ettiğini belirterek, "Sürekli 'Cemil abi, Cemil abi' diye sesleniyordum. Sonrasında ağabeyinin mevlüdünde karşılaştık. Tabi o zamanlar birbirimize karşı bir şeyimiz yoktu" dedi. Eşinin 2002 yılında kaza geçirdiğini anlatan Gülcan Çakmak, şöyle devam etti:
"O kaza bizim beraberliğimiz için bir sebep oldu. Rahmetli annem şehit yakını komşumuzun şehitliğe gelmediğini, 20 gündür kendilerinden haber alamadığını söyleyerek, benim aramamı istedi. Aradım ve annemle kayınvalidem görüşmeye başladı. Kendisine 'geçmiş olsun' dedim. Sonra annem ve Cemil arasında sohbet gelişti. Ben de Cemil'le görüştüm. Bu telefon sohbetimiz 2 saat sürdü. Ertesi gün eşim aradı ve bana anlatacağı bir konu olduğunu söyledi. Daha önce aramızda hiç detaylı görüşme olmamıştı. Bir restorana kahve içmeye gittik. O an bana düşüncelerini söyledi. Sonrasında durumu ailelere anlattık. Şanslı mıyız? Evet şanslıyız. Böyle bir kader bağı var mı bilmiyorum. Eşim 7 aylık dünyaya gelmiş. Şehitlerimizin biri 1978, diğeri 1979 doğumlu ve aralarında 7 aylık zaman farkı var. İkisi de 11 ay arayla şehit oldu. Şehitlerimiz sayesinde kader, anne rahmine bile düşmeden bizi birleştirmiş diye düşünüyorum. Rabbim inşallah sağlık, sıhhat, huzur ve mutluluk verir. Acılar bizi birleştirdi. Acılarımızı paylaşıyoruz. Bu yaşadığımız duygu anlatılmayacak derecede. İyi desem olmaz. Kötü desem çok farklı bir şey."
'BÜYÜK OĞLUMUZA ŞEHİT AMCASININ ADINI VERDİK'
Şehitliğe önce ağabeyi Ferman Çelen'in, bir yıl sonra da eşinin ağabeyinin defnedildiğini aktaran Gülcan Çakmak şöyle konuştu:
"Şehitlerimizin kaderi mi, şansı mı, onların sayesinde mi diyelim, Rabbimizin izniyle evlendik. Aradan 17 yıl geçti ve iki oğlumuz oldu. Büyük oğlumuza şehit amcası Çetin'in adını verdik. Diğer oğlumuza da ağabeyimin adını koyacaktım ama bir evde iki şehit ismi olmaz, ağırlık olmasın diye koymadık. Çetin ağabeyimizin adını da böylece ömür boyu inşallah anacağız. Gururluyum, mutluyum. İki aileden de bu acıyı görmek daha bir kötü. İki erkek evladın olduğu zaman ister istemez o endişeyi, korkuyu yaşıyorsun. Ben de 2 erkek evladı olarak bunu yaşıyorum. Ailelerimize ve Türkiye'deki bütün şehit ailelerine sabır diliyorum."
TESADÜFLER ZİNCİRİNİN BİRER HALKASI
Ağabeyiyle yaşadığı bir anısını da paylaşan Gülcan Çakmak, "Beni İstanbul'dan bir subay istemeye gelmişti. O zaman ağabeyim Erzurum'da görevdeydi ve istemedi. Çünkü ağabeyim hasretin ve özlemin ne demek olduğunu çok iyi bildiğini söyleyerek bu evliliğe onay veremeyeceğini söyledi. Sonra Rabbim eşimle beni burnumuzun dibinde tanıştırdı. Ne tesadüftür evlerimiz de kısa mesafede. Aslında asıl tesadüfler sadece evlerin yakınlığı değil, şehitlerimizin doğumu, ölümü ve bizim doğumlarımız bile tesadüfler zincirinin birer halkası adeta" diye konuştu.
'DAYIM VE AMCAMIN YOKLUĞUNU YAŞIM ERDİĞİNDE ANLADIM'
Şehit amcasının adını taşıyan 17 yaşındaki Çetin Çakmak ise sevinç ve hüznü bir arada yaşadığını söyledi. Çetin Çakmak, "Dayım ve amcam şehit olduklarında ben yoktum, yaşım erdiğinde duygunun ne olduğunu anlıyorsun. Üzücü. Hayatta olsalardı, yapacak çok şeyimiz vardı. Gezerdik, eğlenirdik. Araba kullanmayı seviyorum. Hayatta olsalardı onlarla drag pistlerinde araba kullanırdık" dedi.
Son Dakika › Güncel › ANTALYA 'BİZİM AŞKIMIZ ŞEHİTLİKTE YEŞERDİ' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.