Ali Özgentürk'ten, Öğrencilere İronik Mektup

Sinema yönetmeni Ali Özgentürk, 8 Mayıs 1958'de Şehir Tiyatrosu'nda ilk kez tiyatro sahnesine çıktığı Adana'da, 55 yıl sonra yine bir 8 Mayıs'ta Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileriyle buluştu.

Ali Özgentürk, ÇÜ 22'inci Bahar Şenlikleri kapsamında Balcalı Yerleşkesi'ndeki Mithat Özsan Amfisi'nde düzenlenen 'Masterclass' konulu söyleşiye katıldı. İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu'nun moderatörlüğünde gerçekleştirilen söyleşide öğrencilere seslenen Ali Özgentürk şunları anlattı:

"Adana'da söyleşiye katılmak için davet aldıktan sonra, 8 Mayıs'ın benim sanat hayatımın 55'inci yılı olduğunun farkına tesadüfen vardım. Biraz belgeleri karıştırdım. 8 Mayıs 1958'de Adana Şehir Tiyatrosu'nun Çocuk Tiyatrosu Bölümü'nde sahneye çıktım. Bu tabi biraz amatör bir dönem ama, sonra biz burada kendi tiyatromuzu kurduk 1959'da ve köyleri dolaştık."

ADANA FİLMİ YAPACAK

27 Mayıs 1960 darbesi olduğunda, köyde tiyatro oynadıkları için 8 gün hapiste sübyanlar koğuşunda kaldıklarını anlatan Özgentürk, "Oynadığımız oyun da Cahit Atay'ın Devlet Tiyatrosu'nda o yıllarda da oynayan 'Pusuda' adlı oyunuydu. Şimdi 55'inci sanat yılımı üniversite öğrencilerine bir mektupla kutlamak istiyorum. Adana'da 55'inci sanat yılını kutlamak güzel bir duygu" diye konuştu. Adana'da ilk gençlik yıllarında 9-10 tane edebiyat dergisi çıktığını aktaran Ali Özgentürk, şunları söyledi:

"Şehirde 3 tane kütüphane vardı. Onlarca yazlık-kışlık sinema salonu vardı, Anadolu'da hiçbir şehirde göremeyeceğiniz bir kültürel ruh vardı. Çok zengin karakterler vardı. Adana'daki o karakterlerle ilgili, onları yerel bir kilim gibi görmeden bir film yapma heyecanı sardı beni. Üzerine çalışıyorum. Adana ama evrensel bir Adana filmi olacak."

'ÇALIŞMAYIN, OKUMAYIN TORPİL BULUN'

Öğrencilerle birlikte 55'inci sanat yılını kutlayan Ali Özgentürk, kendi yazdığı ve gençlere öğütlerinin yer aldığı ironik mektubu okudu. Ali Özgentürk, 'Genç Arkadaşlara Mektup' başlığıyla kaleme aldığı metinde şöyle dedi:

"Gençler, hiç çalışmayın, çalışmaya ihtiyacınız yok. Çalışmak zararlıdır. İhtiyacınız olan her konuda bir torpil bulun, o işinizi çözer. Kitap okumayın, kitap zararlıdır, boşa vakit harcamayın. Fanatik olun, sizin gibi düşünmeyeni yok edin. Müzikle, sanatla, şiirle, buna benzer şeylerle uğraşmayın, bir işe yaramaz. Çok sıkışırsanız, internete girin, bir iki isim öğrenirsiniz, kızlara hava atmaya yarar. Hangi fakülteyi seçeceksiniz diye uğraşmayın. Bütün üniversiteler birbirine benzemeye başladı nasılsa. Mühendislik fakültesinden doktor olarak çıkabilirsiniz, merak etmeyin. Adamını bulduktan sonra. Aşık olmayın, acıdan başka bir işe yaramaz. İlişki kuracağınız kişiye bakın, ailesi zengin mi, arkası kuvvetli mi, iktidarla ilişkisi var mı? Öyle birisine hemen zil zurna aşık olun, kapısında sürünün. Yoksullarla, haksızlığa uğramışlarla hiç işiniz olmasın. Aileniz dar gelirliyse, çabuk yırtmak istiyorsanız, hemen onları terk edin, kardeşlerinizi unutun, yoksa kaderiniz onlara benzer. Yırtmak için her şeyi yapın, gerekirse arkadaşınızı da satın. Nasılsa başka arkadaş bulursunuz. İktidar sahibi olanlara, kuvvetli olanlara, büyük iş adamlarına yaltaklanmayı öğrenin. Yaltaklanmakta bir meslektir. Kaliteli yaltakçı, her zaman tercih edilir. Mağdurlardan, zayıflardan, yoksullardan, azınlıklardan, adaletsizliğe uğramışlardan uzak durun. Başınıza bela getirir. Fazilet, adalet, merhamet, demokrasi, vicdandan söz edenlerin yanına yaklaşmayın. Onlar başarısızdır. Faziletsiz, adaletsiz, merhametsiz, vicdansız olursanız başarırsınız. Genç erkekler için söylüyorum; Evli ya da nişanlı,ya da sevgili ya da arkadaş kim olursa hayatınızdaki kadını dövün, işkence edin. Makbul erkek olursunuz. Milyonlarca yoksul çocuk için hiç kimseden hiç bir şey istemeyin. Tarihimizde güzel, iyi, yararlı, erdemli işler yapmış herkese düşman olun, modadır. Hemen ön sıraya alırlar sizi, yıkanmayın, temizlenmeyin, pis kokan kirli ve salaş olmak sizi havalı yapar. Birisine yaltaklanacağınız zaman takım elbise giyersiniz. Ne yapıp, edip önemli adam olmaya çalışın. Değerli olmaya gerek yok, kimse yüzünüze bakmaz. Unutmayın asıl olan hayat ya da sevgi ya da namuslu yaşamak ya da yaratıcılık ya da emek değildir. Asıl olan kuvvetli olmak, zengin olmak, her türlü iktidarın yanında olmak, asıl olan yalandan da olsa başarılı görünmektir. Yaşasın adaletsizler, faziletsizler, merhametsizler, vicdansızlar, yaşasın yaratıcı beyin ve emek düşmanları. Yaşasınlar!"