Adana'nın Aladağ ilçesinde özel kız öğrenci yurdunda 10'u öğrenci 1'i çocuk 12 kişinin hayatını kaybettiği, 24 kişinin yaralandığı yangın faciasıyla ilgili bugün görülen davanın ilk duruşmasında ara verildi. Yurt müdürü sanık Cumali Ali Genç, bilirkişi raporlarını kabul etmediğini belirterek, "Bu yangında ben kendi evladım da dahil olmak üzere 12 yurtta kalan evladımı kaybettim. Yangının iç tesisattan değil ana panodan çıktığını düşünüyorum" dedi.
15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan yurt müdürü ve dernek yöneticisi 7 kişi, adliyedeki duruşma salonunun küçük olması dolayısıyla Kozan Ticaret Odası Toplantı Salonu'nda hakim karşısına çıktı.
Burada sanık ve mağdurların avukatları ile olayda hayatını kaybeden çocukların yakınları, birçok ilden gelen baro başkan ve temsilcileri ile adliyede görevli personeller, emniyet güçleri ve basın mensupları duruşmayı izledi.
Mahkeme Başkanı Celal Yücel sanıkların kimlik tespitinin ardından sanıkların ifadelerine başvurdu.
"YAVRULARIMIZ DUMANDAN ZEHİRLENDİLER"
Yurt müdürü sanık Cuma Ali Genç, yangınla ilgili bilirkişi raporlarını kabul etmediğini belirterek, "Bu yangında ben kendi evladım da dahil olmak üzere 12 yurtta kalan evladımı kaybettim. Yangının iç tesisattan değil ana panodan çıktığını düşünüyorum. Yangın üçüncü katta çıkmamıştır. Olay günü fazla oyalanıldı. Yavrularımız dumandan zehirlendiler. Yangının çıktığı gün yangın tüpümüz vardı. Ancak dolumu için firma yetkilileri bir kısım tüplerimizi almıştı. Bu konuda biz değil firma sorumludur. Daha önce yangın tatbikatı yapmamıştık yurdumuzda. Yangın merdiveninin kapıları açıktı ancak çocuklar oynamış ve kapanmış olabilir. Olay anında olay yerine iki tane ellili yaşlarda donanımsız itfaiye personeli gelmişti. İtfaiye bu olayda ağır kusurludur. Onlar yangın hortumunu açıyorlardı. Onlara ne derece eğitim aldıkları sorulmalı. Olay günü nöbetçi eğitmenimiz ve tüm personellerimiz yurttaydı. Hatta yangında nöbetçi eğitmenimiz de hayatını kaybetmişti. İnsan olay anında sağlıklı düşünemiyor. Ama eksiklikler yüzünden çocuklarımıza müdahale edilemedi. Biz daha önce bakanlık tarafından düzenlenen yangın seminerlerine de katıldık ve bize genellikle yangın anında yangın tüpü ve yangın merdivenlerinin olması gerektiğini söylerlerdi bizim yurdumuzun da yangın tüpü ve yangın çıkış merdivenleri bulunmaktadır. Olay anında yurtta bulunan eğitmen ve personellerimizin tamamı konusunda uzman ve eğitimli kişilerdir" dedi.
"HAYATINI KAYBEDEN TÜM EVLATLARIMIZA İYİLİĞİMİZ DOKUNMUŞTUR"
Sanıklardan Mahir Kılıç ise Aladağ'da böyle bir yurdun eksikliğini hissettiklerini ve bu yurda sosyal sorumluluk gereği maddi ve manevi yardımda bulunduklarını anlatarak, "Bu yüzden beni de yönetime uygun gördüler. Bu yurtta vatana millete hayırlı evlatlar yetişiyordu. Biz bu yurdun tüm bakım ve eksiklikleri noktasındaki işlerin yetkisini Cumali Genç hocamıza vermiştik. Ancak ilçemizde Enerjisa yetkilileri son günlerde elektrik sayaçlarını değiştiriyorlardı. İlçede genel olarak sayaçlar değişmişti ve yurdumuzun da sayaçlarının o günlerde değiştiğini düşünüyorum. Hatta bu saat değişmelerinden dolayı bazı evlerde yangın bile çıkmıştı. Bizim bu olayda hayatını kaybeden tüm evlatlarımıza ve ailelerine iyiliğimiz dokunmuştur. Yangında sorumluluğum olmadığını düşünüyorum. Eminim birçok ailemizin de benden şikayetçi olmayacaklarını düşünüyorum" diye konuştu.
"ÇOCUKLARI KURTARMAK İÇİN KOMŞULARDAN BATTANİYE ALDIM"
Sanık Ramazan Dede de ifadesinde, yangın anında Adana'da olduğunu, duyar duymaz ilçeye gittiğini söyleyerek, "Yangın çıktığında ilk alt kattan başlamıştı. Bahçe hortumu ile yangına müdahale ettim. Çocuklar pencereden bakıyorlardı. Komşulardan battaniye aldım yangından çocuklarımızı aşağı battaniyeye atlayıp kurtulmaları için. Ancak bende bel fıtığı vardı kurtarmada o yüzden etkin rol alamadım fakat olay yerine gelen halkımız gerekli yardımı yapmışlardı. Hatta bazı komşular olay yerine merdiven getirmişlerdi. Benim bu yangında hem torunum hem eşim hem de yeğenim yaralandı. Yurdun giriş ve çıkış kapılarının anahtarları bende değildi. Ben sadece öğrencilerin dışarıdaki ihtiyaçları ve hastalandıklarında hastaneye ulaştırılması için görevliydim" şeklinde konuştu
Sanık Mustafa Öztaş ise, "1986 yılından bu yana Aladağ'da esnafım. İş yerim yurda 200 metre mesafedeydi. Yangın ilk olarak yurdun girişinde başladı. Çevredeki komşular yurtta birçok çocuğumuzu kurtarmıştı. O an itfaiye yurdun girişinde yangına su sıkıyordu. İtfaiyenin sepetli merdiveni olsaydı yangında hiçbir çocuğumuzu kaybetmezdik" dedi.
Sanık Ramazan Keleş ise yanan yurtta kendi çocuklarının da kaldığını, şu an üniversitede eğim gördüklerini belirterek, "Bu dernekte görev almamın amacı yardıma muhtaç kız öğrencilerimize yardımda bulunmak, onların vatanına, milletine hayırlı evlatlar olarak yetişmesine katkıda bulunmaktı" diye konuştu.
Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Başkanı sanık İsmail Uğur ise, yangın çıktığını duyduğunda evde olduğunu, özel aracı olmadığı için yaya olarak koşarak yurda geldiğini söyledi. Uğur, "Olay yerine geldiğimde ilk kat tahliye edilmişti ancak itfaiye donanımsız olduğu için üçüncü kattaki çocuklarımız yanarak can verdiler" dedi.
İfadelerin ardından sanık ve mağdur avukatları arasında çıkan tartışma nedeniyle mahkeme başkanı Celal Yücel mahkemeye bir saat ara verdi.
(Emre Bozdemir - Elif Ayşenur Bay - Umutcan İşledici/ İHA)
Son Dakika › Güncel › Aladağ'daki Yurt Yangını Faciası Sanıkları Hakim Karşısında - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?