Ardahan Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Sami Patacı, Akçakale Adası'nın, Ardahan, Doğu Anadolu Bölgesi ve Trans Kafkasya bölgesinin en önemli arkeolojik alanlarından biri olduğunu söyledi.
Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Sami Patacı, Çıldır Gölü sınırlarında bulunan Akçakale Ada Şehrinin doğal güzelliklerinin yanı sıra 5 bin yıllık tarihin de izlerini taşıdığını söyledi. Patacı, Antik kent olma özelliğine sahip Akçakale Ada Şehri'nde, Neolitik dönemden günümüze pek çok mimari yapının kalıntılarını görmek mümkün diyerek, adanın geçmiş tarihiyle ilgili bilgi verdi.
Patacı, "Akçakale Adası Trans Kafkasya bölgesinin en önemli arkeolojik alanlarından birisi. Akçakale Adası'nın tarihi en erken orta tunç çağına kadar gitmektedir. Bölgede 1940'lı yıllardan bu yanı çeşitli araştırmacılar tarafından kısa soluklu araştırmalar yapıldı. İlk kez 1940'lı yıllarda İsmail Kılıç Kökden tarafından araştırma yapıldı. Daha sonra Bakiye Yükmen, Hamza Gündoğdu, Kemalettin Köroğlu ve son olarak Alparslan Ceylan tarafından araştırmalarda bulunuldu. Fakat günümüze kadar herhangi bir arkeolojik kazı gerçekleştirilmedi. Orta Tunç çağına ait kültür varlıkları adada kuzey bölümünde kurgan ve kromnik dediğimiz mezar yapıları var. Kurgan yapıları üzerinde taşlı dam olarak adlandırılan bir kurgan yapısı 2004-2005 yılında çalışıldı ve Kars Müzesi Müdürlüğü tarafından ufak çaplı bir restorasyon yapıldı. Bu yapılar Orta Tunç çağına yani günümüzden ortalama 4 bin yıl evveline ait yapılar ve dolayısıyla önemli yapılar. Bu kurganlara benzer kültür varlıkları yine Çıldır ilçesinin Kurtkale yerleşim alanında bulunmakta. Onun dışında Gürcistan'da Triyalite ve Meşeti dediğimiz bölgede de bu Orta Tunç çağı kurganlarına benzer kurganlar var. Bunların dışında adada üzerinde durduğumuz alanda bir kale bulunmakta. Kalenin herhangi bir arkeolojik kazı yapılmadığı ve küçük buluntu tespit edemediğimiz için kalenin ilk yapım tarihini bilmiyoruz. Ancak Urartu krallığı dönemine ait olmalı diye tahmin ediyoruz. üçgen formlu bir kale, kuru duvar tekniğinde inşa edilmiş. Adanın merkezinde yerleşim alanlarına ait kalıntılar var. Bu kalıntılar'da Urartu dönemine ait olmalı, fakat yine kazı yapılmadığı için tarihini bilemiyoruz. Dikdörtgen planlı, kare planlı yapılara ait kalıntılar bunlar. Adanın Orta Çağ'da da kullanımda olduğunu biliyoruz. Orta Çağ kalıntılarına ilişkin içinde bulunduğumuz bir Gürcü şapeli var. Bu şapel 10 ila 12'nci yüzyıllar arasına ait olmalı. Tipik bir Gürcü Şapeli ve Ardahan'da 100'den fazla bu tarz şapel bulunmakta. Ardahan'ın Orta Çağ dini yapıları ilk olarak 1980'li yıllarda Mine Kadiroğlu, daha sonra da onu takiben Prof. Dr. Fahriye Bayram tarafından araştırıldı. Bu yapılar dolgu duvar tekniğinde inşa ediliyor ve düzgün kesme taşlarla dış cepheleri kaplanıyor. Adada bir de kuleye benzer bir yapı daha var. Fakat işlevini henüz bilemiyoruz. Bu yapı da akitlopik taşlarla inşa edilmiş olduğu için tahminen erken demir çağından itibaren kullanım görmüş olması lazım. Üzerinde gördüğümüz haç kalıntıları sebebiyle orta çağda da kullanıldığını tahmin ediyoruz. Bu şekilde adanın genel yapısını özetleyebilirim" dedi.
"BİLİMSEL ÇALIŞMA VE ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI YAPILMALI"
Adada yeterince bilimsel çalışma yapılmadığını söyleyen Patacı, gelecekte mutlaka arkeolojik kazı çalışması yapılmasının gerekli olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: "Gelecekte mutlaka arkeolojik kazı çalışması yapılmalı ve bu çok önemli. Sadece bilim adamlarının akademik açıdan değerlendirmesi yeterli değil. Ardahan'ın turizmi açısından da bu tarz yerlerin hem ülkemize hem dünyaya tanıtılması gerekiyor. Çünkü hakikaten Akçakale adası gibi kültür varlıkların benzerlerini bulmak çok zor. Bu gördüğümüz şapelin ya da yukarıdaki Akçakale'nin yapısının kazısının yapıldıktan sonra aynı zamanda restorasyonu, konservasyonu yapılmalı ki bizim gelecek nesillere bu yapıları olduğu gibi bozulmadan aktarabilmemiz sağlansın. Çünkü günden güne Ardahan'daki bu arkeolojik yapıların bozulduğuna, yıprandıklarına, yok olduklarına şahit oluyoruz. Aynı zamanda Ardahan ve çevresinde maalesef defineciler tarafından yapılan kaçak kazılar var ve bu kazıların önlenmesi lazım. Ardahan'ın sadece Akçakale Adası değil merkez ilçenin de arkeolojik açıdan önemli olduğunu biliyoruz. Pek çok Tunç Çağı yerleşimleri var. Yani Ardahan sınırları içerisine tarihte ilk yerleşimler erken Tunç Çağı'nda yapıldı desek kabaca, Kalkolitik dönem izleri de olmasına rağmen Ardahan'ın 5 bin yıllık bir tarihi var."
"KÜLTÜR VARLIKLARININ KORUNMAYA İHTİYACI VAR"
Patacı, bu kültür varlıklarının korunmaya ihtiyacı olduğunu söyleyerek, "Hem kazısının yapılması, hem korunması, hem arkeolojik sit alanı olarak ilan edilmesi gerekiyor. Şu ana kadar yaptığımız çalışmalar yeterli değil. Bizim bir yüzey araştırmamız var. 2013 yılından itibaren düzenlediğimiz Ankara'daki Kültür Varlıkları Genel Müdürlüğü izni ile düzenlediğimiz bir yüzey araştırması. Bunlar yeterli değil, bizim kültür varlıklarımıza daha çok sahip çıkmamız gerekiyor. Aynı zamanda Ardahanlıların, Ardahan çevresinin, Karslıların kendi kültür varlıklarını, arkeolojik değerlerine daha çok sahip çıkması gerekiyor ki bu mirası gelecek nesillere taşıyabilelim" ifadelerine yer verdi.
Akçakale Ada Şehri, Ardahan'a 70, Kars'a ise 86 kilometre uzaklıkta, doğal güzelliklerinin yanı sıra 5 bin yıllık tarihin de izlerini taşıyor. Karayla bağlantısı bulunmayan Ada Şehri'nde, sonradan eklenen köprü ile giriş çıkışlar sağlanmakta. - ARDAHAN
Son Dakika › Güncel › Akçakale Adası'nın 5 Bin Yıllık Tarihi Araştırılıyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?