AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Abdullah Öcalan ile ilgili kararına ilişkin, "İşte şimdi son alınan karar noktasında gelinen nokta. Yani bu yenilir yutulur bir şey değil ki. Yani bitmiş, her şey ortada. Yani bu onların beklentileri istikametinde bir netice olmaz" dedi.
Başbakan Erdoğan, TRT 1, TRT Haber, TRTTürk ve TRT Arapça televizyon kanallarının ortak canlı yayınında gazeteci Nasuhi Güngör'ün moderatörlüğünde gazeteciler Ahmet Taşgetiren, Nihal Bengisu Karaca ve Hakan Albayrak'ın gündeme dair sorularını yanıtladı.
Erdoğan, gazetecinin, " Berkin Elvan'dan bahsederken bir vurguda bulundunuz. Berkin'e, elinde sapan vardı, oradaki grubun mensuplarının birçoğunun terör örgrütü ile irtibatı vardı ama polisin kasten bunu yapmadığını vurguladınız. Ama bu vurgunuzu gözardı edip Başbakan, 'Berkin'in sapanı vardı öldürülmeyi hak etti' gibi sonuç çıkarıp, böyle propaganda yaptıkları için tekrar o vurguyu hatırlatma gereği duyuyor musunuz" sorusu üzerine, "Maalesef onların yapısında o var" dedi. Gazetecinin, "Ne olursa olsun yine polisin böyle bir kastı yoktu" sözleri üzerine, Erdoğan, şöyle konuştu:
"Olur mu kasıt, olsa Burak Can'ı öldürenler gibi yapardı. Burak Can'ın öldüğü yerde 42 tane kovan var. Burada öyle bir şey yok. Biber gazının onun kutusu var neyse artık o şeyin. Yani böyle bir durum var. Biber gazını kullanmak onun en doğal hakkı. Niçin? Oradaki terörist kitleyi dağıtmak için. Yoksa oradaki Berkin'e yönelik polisin yaptığı herhangi bir uygulama söz konusu değil. Yani o tabii ki oradaki terörist grubu dağıtacaktır, onun görevi odur. Ama bunun için de yüzü puşulu olan bir çocuğun siz kaç yaşında olduğunu tespit edebilir misiniz? Keşke onun mütebessim çehresi hiç kaybolmasaydı. Sürekli onu gösteriyorlar. Ki işte Doğan Grubu bunu yapıyor ama öbürü sosyal medyada vesaire bunların hepsi çıktı ortaya."
Başbakan Erdoğan, "Aslıda bu sözlerinizden ya da Berkin'in ölümüne üzülmediğiniz gibi algı çıkabiliyor, onu o tarz kullanıyorlar. Sizin yüreğinizi biliyorum ve böyle şeyin olmayacağını da biliyorum. Bir ortada DHKP-C diye bir hadise var. Gülsuyu'nda pompalı tüfeklerle göründüler, Ok Meydanı'nda pompalı tüfeklerle görüldüler, senelerdir görünüyorlar. Hani bir güvenlik problemi de yani bizim emniyet birimlerimiz böyle bir örgütü, bunlar 10 binlerce kişi değildir, böyle bir örgütü ortaya çıkarabilecek bir imkanları yok mudur" yönündeki soruya da şu yanıtı verdi:
"Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütleriyle mücadele böyle kolay olmuyor. Hele hele demokrasi eğer hakimse bir ülkede, orada onlarla baş etmek çok daha farklı. Siz demokratik bir hukuk devletisiniz. Demokratik bir hukuk devleti içerisinde attığınız adımları da o kurallara göre atıyorsunuz. Belki bununla totaliter, otokratik rejimler çok daha farklı yöntemlerle mücadele ediyor olabilir. Bakın bir İspanya çözemiyor işi. İşte İngiltere çözdük derken bir başka yerden patlak veriyor. Dünyanın değişik yerlerinde şu anda Tayland'da olan olaylar aynı şekilde devam ediyor. Yani şimdi bu DHKP-C ile alakalı, mesela Yunanistan bununla ilgili adeta yani yapılanmasını gerçekleştirdiği bir ülke konumundaydı. Son dönemlerde bizimle bir koordinasyon içerisinde olumlu adımlar, Yunanistan attı, atıyor. Ama Avrupa'nın diğer ülkelerine baktığınız zaman bölücü terör örgütü olsun, DHKP-C olsun hepsiyle ilgili hepsi bunlarla koordineli çalışıyor. Yani parlamentolarında bunları konuşturmaya varıncaya kadar imkanlar tanıyor."
-"Bu iş bitmiştir"-
"İşte şimdi son alınan karar noktasında gelinen nokta. Yani bu yenilir yutulur bir şey değil ki. Yani bitmiş, her şey ortada" diyen Erdoğan, gazetecinin, "Nasıl bir yansıması olacak son kararın" şeklindeki sorusu üzerine, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani bu onların beklentileri istikametinde bir netice olmaz, o ayrı mesele. Yani biz tabii gerekçelerini görmek isteriz ama yani ben şahsen AK Parti iktidarı döneminde biz onların böyle beklentilerini istediklerini uygulamaya koyamayız böyle bir şey olamaz. Çünkü bu iş bitmiştir. Yani bu ülkede, bunca insanın kanına girmiş olan bir örgüt var, yani on binlerce insanın kanına girmiş örgüt var ve onun başı durumunda olan kişi ağırlaştırılmış müebbet hapisle mahkum olmuş ve ondan sonra kalkacaksınız siz orada, çünkü onların bir eli yağda bir eli balda, böyle bir şey yok. Böyle bir kararı alamazsın. Böyle bir kararı da AK Parti iktidarından uygulamasını isteyemezsin. Kusura bakmasınlar. Biz yapılması gerekenin en ileri derecede olanlarını yaptık. Ama o kadar da değil. Yani bu çok daha farklı yerlere gider. Zaman gelince onları da konuşuruz."
-"Ne vadediyorsak her şeyimiz orada"-
Erdoğan, başka bir gazetecinin, "Fısıltı halinde siyaset koridorlarına yayılmak istenen şeyler var, sanki Türkiye, 30 Mart'tan sonra bu belki Oslo süreciyle birlikte tartışılıyor, birtakım sözler vermiş de o sözleri artık uygulamaya geçirecek. Oysa sizin ortaya koyduğunuz çerçeve çok farklı" şeklindeki sözleri üzerine de şunları söyledi:
"Bunların hepsi yalan yanlış şeyler. Bir defa onların beklediği şeyde, türde sözler mözler, böyle bir şey söz konusu değil. Bizim bütün sürecimiz hepsi çözüm sürecinin içerisinde var. En son biliyorsunuz Demokratikleşme Paketi açıkladık. Onun içinde de var. Oralarda ne vadediyorsak her şeyimiz orada. Bizim her şeyimiz açıktır, seçiktir. Bizim öyle gizli kapılar arkasında planlama, şu, bu, filan, bu tür şeylerden hoşlanmayız. Ben bi defa ya olduğum gibi görüneceğim ya göründüğüm gibi olacağım. Açık sözlülüğü seven birisiyim. Karşımdakilerin de öyle olmasını isterim. Dolayısıyla yani buralarda öyle 'yok Oslo'da şu olmuş da bu olmuş da bu gizli kalmıştı filan falan', bunların hepsi yani bizim nezdimizde bir hiçtir ve bana yani müsteşarım bu konuda bilgileri getirir, ben de ilgili arkadaşlarımla bunların değerlendirmesini yaparız, burada atılacak adımlar varsa bunları yaparız ama biz asla bu tür şeyler içerisinde bir pazarlığı yapmadık. Bizim attığımız adımların hepsi ülkemizin huzur ortamını nasıl sağlayacağız, eğer bugün benim müsteşarım İmralı'ya gidiyorsa acaba onların huzur ortamına bir katkısı olur mu veya Oslo'da bunlar yapıldığı zaman acaba Türkiye'nin huzur ortamına katkı olur mu, yani bir yıldır eğer şehitler gelmiyorsa işte biz akil insanları niye yaptık bunlar için yaptık."
-"Oslo süreci gibi bir süreci bir daha yapmayız"-
Erdoğan, gazetecinin, "Bir taraftan da tam tersi açıklamalar, iddialar söz konusu. Barış sürecinin sekteye uğradığı iddiası" sözleri üzerine, "Tabi şimdi şu anda biz artık Oslo süreci gibi bir süreci bir daha yapmayız. O geçti artık" dedi.
Gazetecinin, "Var olan barış sürecinin yürümeyeceğine dair iddialar" yönündeki sözleri üzerine, Erdoğan, "O ayrı bir konu yani biz şu anda elimizden geleni yapıyoruz. Biz diyoruz ki 'silahları susturalım, siyaset konuşsun'. Ama onlar 'yok hala böyle devam edeceğiz' diyorlarsa o da tabi Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bizim de yapmamız gereken neyse bunu yapmak zorundayız" ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan, başka bir gazetecinin, çözüm sürecine farklı parti tabanındakilerin de şükranlarını ifade ettiğini, başörtüsü sorunun çözüldüğünü, komşu ülkelerle ilişkilerin söylenildiği gibi olumsuz bir durumun söz konusu olmadığını, Türkiye'nin dünya siyasetinde söz sahibi olduğunu ve ülke ekonomisinin iyi bir noktaya geldiğini belirterek, "Hayranlığımı ifade etmek istiyorum, Biz Suriye'de, İran ile Rusya ve Çin ile savaş halindeyiz, karşı cephelerdeyiz ama aynı anda, aynı dönemde Suriye'de onlarla karşı karşıyayken, siz Rusya ile ilişkileri geliştirdiniz. Aynı döneme Çin ile orada tırnak içinde çatışırken, bir yandan NATO'yu kızdırmak pahasına füze kalkan anlaşması imzaladınız. İran ile stratejik bağınız kopmadı. Bu dengeyi nasıl kuruyorsunuz" şeklinde soru yöneltmesi üzerine de şöyle konuştu:
"Yani tespitinizde sıfır komşu diye bir şey söz konusu değil, dediğiniz gibi. Yani bizim Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, onlarla olan münasebetlerimiz, kuzeyde Kafkaslar'da Rusya ile olan münasebetlerimiz, Suriye konusunu bir kenara koyarsak, Ukrayna, Kırım Özerk Cumhuriyeti ile ilgili konuları bir kenara koyarsak, bunun dışında münasebetlerimiz devam ediyor. Çin zaten hemen hemen Rusya ile aynı zemine oturuyorlar. İran, Suriye konusunda ne yazık ki çok çok farklı bir yerde duruyor. Tabii biz onlarla münasebetlerimizi yine geliştirelim düşüncesi gayreti içerisindeyiz ama arzu ettiğimiz gibi olmuyor. Öbür tarafta artış yine devam ediyor. Ben de kendileriyle özellikle doğalgaz, akaryakıt bunlarla ilgili bir bağımlılığımız ve bir alışverişimiz var. Fakat bizim bu noktada ilişkileri koparmamamızın sebebi sadece bizden kaynaklanmıyor aynı zamanda onlardan kaynaklanıyor. Yani güçlü ülkeler haline geldiğiniz zaman birbirinizle karşılıklı çıkar ilişkileri var. Yani bu çıkar ilişkilerini bir kenara koymak mümkün değil. Bir de artık dünya öyle anlaşıldığı gibi değil. Bazıları işin çok çok dışında. Olayı çok farklı görüp 'acaba şunu hemen yapamaz mıyız', yapamazsın. 'Yani şu dalı hemen koparamaz mısınız', hayır koparamazsın. Belli ilişkiler var."
-"İlkeli politikamızı devam ettirmekte kararlıyız"-
"Şimdi yani benim Suriye'de 160 bin Suriyeli kardeşimin ölümü benim ciğerimi dağladı" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunu, Sochi Olimpiyatları'na gittim, sadece bu iş için gittim. 1-2 saat orada Putin ile görüşme yaptım. Özel görüşmede, o kendi Dışişileri Bakanını aldı ben de kendi Dışişileri Bakanımı aldım, oturduk bunları konuştum ve dedik ki, 'bu işi artık çözmemiz lazım'. 'Bu sizin yüreğinizi dağlamıyor mu, bakın 160 bin insan öldü. Tarih sizi farklı yargılayacak, bizi de farklı yargılayacak. Hatta silah gönderiyorsunuz, artık bunu herkes biliyor'. Yaklaşım tarzları ne, 'o devlettir ben devlete gönderiyorum' ve aynı şeyi bize yıkmak istiyorlar. Bize asla böyle bir şeyi yıkamazsınız, çünkü Türkiye'nin böyle bir durumu söz konusu değil. Türkiye'de oradaki mağdurların, mazlumların hepsinin yanında insani yardımlarıyla olmuştur ama sizin yaptığınız şekilde değil. Şimdi bu mücadeleyi bunun için veriyoruz. İran, Çin, onların bu noktadaki yaklaşımları yine değişmiyor. Biz bu ilkeli politikamızı devam ettirmekte kararlıyız ve bunu yapacağız. Durum ne olursa olsun. Ama dikkat edin içeride biz o kadar rahat değiliz. Bakın ne anamuhalefet bizim yanımızda ne diğer muhalefet, hepsi bunlarla karşımızda. Ama biz onlara rağmen bunu yapıyoruz ve Pensilvenya da karşımızda."
"Mavi Marmara olayında Pensilvenya'nın tavrı neydi" diye soran Erdoğan, gazetecinin, " İsrail'in, katillerin, bizim vatandaşlarımızı öldürenlerin yanındaydı" sözleri üzerine, "Aynı şekilde şimdi Suriye'de bir tane bunların yayın organlarında, yandaş organlarında oradaki mağdurların, mazlumların yanında bir yazı, bir başlık gördünüz mü?" değerlendirmesinde bulundu.
- Ankara
Son Dakika › Güncel › AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Canlı Yayında Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?