Ahmet Özal, Haberler.com'a Turgut Özal'ın gülümseten tavla anısını anlattı: Ankara polisi her yerde babamı aradı

8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal, Haberler.com Genel Yayın Yönetmeni Bedia Teymur'un konuğu oldu.

"TAVLA OYNARKEN BULUYORLAR"

Babası Turgut Özal'ın gülümseten tavla anısını anlatan Ahmet Özal, "Bir gün Ankara Emniyeti'ne haber gidiyor. Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde cumhurbaşkanı kayıp bulunamıyor. Emniyet Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne gidiyor. Cumhurbaşkanlığı kapısında polisler var. Emniyet, cumhurbaşkanı nerede diye polise soruyor. Polis arabaya binip gittiğini belirtiyor. Bütün Ankara polisi alarma geçmiş her yerde babamı ararken babam 1 saat sonra kahvede tavla oynarken bulunuyor." diye konuştu.

"BENZİN POMPACILIĞI VE KAMYON ŞOFÖRLÜĞÜ YAPTIM"

Üniversite yıllarını anlatan Ahmet Özal, "Üniversite 1. sınıftayken 2 yıl boyunca benzin pompacılığı ve kamyon şoförlüğü yaptım. Üniversite arkadaşlarımla eyaletler arası yük taşıyorduk. Babam o sıralar Sabancı Holding'in Genel Koordinatörlüğünü yapıyordu." dedi.

"1970'Lİ YILLARDA DOLAR TUTMA VE TRANSFERİ YASAKTI"

Geçmiş yıllarda yaşadığı zorluklardan da bahseden Özal, "1970'li yıllarda dolar tutma ve transferi yasaktı. O dönemde para gönderme de yoktu. Merkez Bankası'nda da dolar yoktu ve para transferi de suçtu. Yaşamak için orada çalışmak zorundasınız. Zaman zaman gönderilen paralarla orada geçinemezsiniz o yüzden çalışmak zorundasınız. Talebe olarak bizler dışarda okurken çalışmak zorundaydık. Ağzımızda altın kaşıkla büyümedik." ifadelerini kullandı.

"BABAM KORUMALARLA DOLAŞMAYI SEVMEZDİ"

Babasıyla ilgili anıları da anlatan Özal, "Babamla çok şeyler yaşadım. Babam korumalarla gazetecilerle dolaşmayı çok sevmezdi. Tek başına gezmeyi severdi. Mesela İstanbul'a geldiği zaman beni arardı, 'gel Ahmet kaçalım' derdi. Korumalardan, gazetecilerden bıktığını söylerdi. Ben de arabamla babamı alırdım, ikimiz İstanbul'u gezerdik. Bir gün babama 'koruma alalım arkada otursun, bizimle gelsin' dedim fakat kendisi kabul etmedi. Sarıyer'e gidip muhallebi yerdik. Sarıyer'e bir gidiyorduk halk bizi görünce etrafımıza yığılıyordu. Halkla sohbet etmeyi çok severdi. Kanlıcaya gidelim, yoğurt yiyelim derdik, orası birden miting alanına dönerdi. Babamla birlikte korumasız ve polissiz tek başımıza gezerdik." şeklinde konuştu.