Ahmet Hakan'a Geçmiş Olsun Ziyaretleri...

Haber-Kamera Murat DELİKLİTAŞ - Hasan YILDIRIM - Özgür EREN İstanbul DHA

Evinin önünde saldırıya uğrayan Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ı, CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, işadamı Necati Kurmel, tiyatro ve sinema sanatçısı Demet Akbağ, GENAR Başkanı İhsan Aktaş ve Mustafa Şen ziyaret etti.

Ahmet Hakan'ı bugün ilk ziyaret eden CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, basına yönelik saldırıyı kınadığını belirterek, ülkede kimsenin can güvenliğinin olmadığını söyledi. Purçu, şunları söyledi

'Ahmet abime geçmiş olsun dileklerimi iletmek için geldim. Ahmet Bey ülkeye mal olmuş bir gazeteci kardeşimizdir. Dolayısıyla, ona yapılan saldırı bize yapılmıştır. Ülkemizin bütün bireylerine yapılmıştır, halkımıza yapılmıştır. Bu saldırıyı sonuna kadar kınıyoruz. Böyle saldırıların olmaması için de gereken önlemin alınmasını istiyoruz. Çünkü şu an bu ülkede can güvenliğimiz yok. Demokrasiden bahsedemeyecek bir pozisyona düştük. Şu sokakta başımıza ne geleceğini kestiremiyoruz. Ülke maalesef bu pozisyonda... Bunun bir an önce normalleşmesi gerekiyor. İktidarın da tüm gücüyle bu meselenin üzerine düşmesi gerekiyor. Artık bu ülkede basın da saldırıya uğruyorsa, özgürlükten bahsedilemez. Basının özgürleşmesi gerekir, hukukun özgürleşmesi gerekir ki, insanlar da bu ülkede özgürce yaşayabilsin. Bu saldırıyı sonuna kadar kınıyorum. Şu an sağlığı iyi... Hızla iyileşme sürecinde. Kendisine saldıranların hukuki durumları ortada... Bir an önce tutuklanmaları ve cezalarını çekmeleri gerekiyor.

FEYZİOĞLU ÖRGÜTLÜ BİR SUÇ OLDUĞU BESBELLİ

Ziyaretin ardından konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu da şunları söyledi

'Sadece Ahmet Hakan'a değil, hepimize geçmiş olsun. Bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürütüleceğine dair bir inanma arzusu var. Çünkü yadırgadığımız gelişme şu oldu; Türk ceza sistemi kolay tutuklama kararı veriyor. Biz de bu kadar kolay olmasına her zaman karşı çıktık. Üç kişi yan yana geldiğinde 'örgüt' demekte hiçbir sakınca görmeyen bir sistem var. Burada programdan sonra peşine otomobille takılmışlar, keşif yapılmış. Diyor ki '100 bin lirayı filancadan aldık' Hürriyet'in güvenlik kameraları olmasaydı, 'trafikte kapıştık, sürtüştük, ondan kavga çıktı' diye planı da yapılmış. Parayı verenin yeri, ismi söyleniyor. Dolayısıyla o zincirin kurulması lazım. Birisi bunları buldu, birisi parayı verdi. Birisi 'parayı ver' dedi, belki. Yani bu zincirin basamak basamak yukarıya doğru takip edilmesi lazım.

Tutuklama, delillerin karartılmasının önlenmesi ve kaçma tehlikesine karşı verilir. Şimdi adamların geçmişine baktığınızda hiç de güven vermiyor. Kaldı ki örgütlü bir suç olduğu besbelli? Örgütlü suçlarda delil karartma ihtimali çok daha fazla ve delillerin hiç biri henüz toplanmadı. Sadece olayı fiilen işleyenlerin isimleri var. Ancak talimatların kimden alındığı, paranın kimden alındığı, niye verildiği, verilirken ne istendiği, bunların hiç biri ortaya çıkmadı. Demek ki burada işin daha sıkı takip edilmesi lazım. Ben yurtdışındaydım bu olayın haberi geldiğinde. Çok ciddi tepkiler verildi. Bir insanı, evinin önünde, yazdığı yazılar nedeniyle öldüresiye dövmek, vücut bütünlüğüne zarar vermek? Şiddete karşı düşünce özgürlüğünü savunamazsınız. Daha doğrusu şiddete ve silaha düşüncenizle karşı çıkamazsınız. Burada mutlaka devletin koruması lazım. Bu noktaya nasıl geldiğimize de bakmalıyız. Hürriyet'in iki defa basılması, dosyanın savcılığa intikal etmemesi, dosyanın ağır işlemesi, bazı Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin hedef göstermiş olması, bazı gazetecilerin 'aslında sizi daha önce sizi böcek gibi ezmeliyiz' demesi, yine tahrik edecek beyanatlar vermiş olması, işi buraya getirmesi... Dolayısıyla siyasi iktidar bu noktada aklanma ihtiyacı duymalıdır. Bu aklanmayı sağlamak için de sürecin hiçbir şekilde tıkanmadan yürüyeceği konusunda her türlü garantiyi hepimize vermek zorundadır.

GENAR Başkanı İhsan Aktaş da, Ahmet Hakan'la okuldan arkadaş olduklarını, geçmiş olsun ziyaretinde bulunduklarını söyledi.