TBMM'de CHP'nin olağanüstü toplantı önergesi üzerine hükümetin görüşlerini aktaran Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Bizim derdimiz gerçeğin ortaya çıkması, 30 Mart'ın seçim değirmenine su taşımak değil. Sizde samimi olsaydınız 18, 19'da verirdiniz bu önergeyi" dedi.
Genel Kurul'da TBMM Başkanvekili Sadık Yakut'un gizlilik gerekçesiyle fezlekelerin okunmaması nedeniyle muhalefet sert şekilde itiraz etti. CHP, MHP ve BDP Grup Başkanvekilleri Başkanlık Divanı'na gelerek usul tartışması istediler. Yoğun tepkilerin ardından Yakut, usul tartışması açtı. Tartışmada ilk söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, "Neyi tartışıyoruz burada? Fezlekeler ve dosyalar değil mi? TBMM'ye gönderilen bu soruşturma dosyası bitmemiştir. Bunlarla ilgili her şey gizlidir. Ama 4 eski bakan talepte bulunmuş ve dilekçe vermiştir. Hiç kimsenin bunu kapatmak gibi bir amacı yoktur. Bunlar Türkiye'nin elinde var. Amacımız gerçeklerin ortaya çıkmasıdır. Hadi soruşturma komisyonu kuralım, ama sizin derdiniz bu değil ki" dedi.
Daha sonra MHP adına söz alan Konya Milletvekili Faruk Bal ise "Ortada bir rüşvet, altın kaçakçılığı, resmi belgede sahtecilik, görevi kötüye kullanmak, nüfus kullanmak gibi pek çok suçlama vardır. Savcılık soruşturmaya başlamış ancak bir takoza takılmıştır. Bu da 4 bakana ilişkin dokunulmazlık zırhıdır. Şimdi direksiyon TBMM vardır. Susan dilsiz şeytandır. Zaten büyük Türk milleti herşeyin farkındadır. Siz saklamaya çalışsanız da nafiledir" diye konuştu.
BDP Grubu adına konuşan Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise gizli olduğu belirtilen fezlekenin herkes de bulunduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Soruşturma gizli. Ama bunlara Adalet Bakanlığı bürokratları elden geçirdi. Bunları TBMM bürokratları elden geçirdi. Bu dosyalar daha sonra Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'ya gidecek. Soruyorum şimdi Kuzu bunu okuyacak, Kaplan okuyamayacak mı? Yok böyle birşey. Yolsuzlukla ilgili halkın vicdanı için çırılçıplak olmak gerekiyor. Bu sizi aklamaz, adınız ne kadar Ak olsa da. Biliyorum ki Ak Parti grubunun yüzde 90'ı da rahatsızdır. Biz gideceğiz, başkaları gelecek arkadaşlar. Buraya kazık çakmaya gelmedik. Kaçmayalım."
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise "Bu fezlekeler için 'Burada okunursa duman oluruz' demek istiyor Sayın Canikli. Canikli bunu söylüyor. Bu bir kara lekedir" diyerek şöyle devam etti:
"Meclis Başkanı da 'gizli' diyor. Ancak, Meclis Başkanının, 5 Mart 2014 tarihli, İnternet sitelerinde yer alan bir haberini okuyorum, gazetelerde de var, diyor ki: 'Bunlar, gelen dosya iki ayrı talep 11 klasörden oluşuyor. Öyle 10-15 sayfalık bir evrak değil, bunu süratle incelemek mümkün değil. O nedenle, Hukuk İşleri Müdürlüğüne havale ettim, onun öneminin de farkında olarak acele, ivedi bunu inceleyin, bir komisyon oluşturun bir an önce bilgiye sunun diye. Yani, 11 klasör, yarım günde de bunların okunması mümkün olmadığı için cumartesiye yetişemedi. O nedenle, 1 Mart 2014 tarihinde bunu Mecliste okuyamadık' Yani, bütün bu fezlekeler, onun ekindeki 11 klasör bürokratlardan gizli değil, onlar inceliyor ama milletvekillerinden gizli -evet, kutluyorum Sayın Başkan- eğer bu gizliyse bürokratlardan da gizli olacak. Bu bir kara lekedir. Bürokratlar her şeyi inceliyor, iktidar partisi her şeyi biliyor, hepsi ellerinde incelediler, o nedenle bilgiye sunmuyorlar.
Adalet ve Kalkınma Partisine mensup değerli milletvekili arkadaşlarım, korkmuyorsanız açın. Niye korkuyorsunuz? Eğer bunu 'Paralel yaptı.' diyorsanız, gelin işte paralel yapıyla da hesaplaşmanın zamanı, gelin bunları inceleyelim, soruşturalım. Meclis'in bugüne kadarki gelenekleri, uygulamaları, Başkanın söylediğinin tam aksi istikamette. 3/12/1985 tarihli Meclis tutanağı önümde. 'Cumhuriyet savcılığından, bir eski bakanla ilgili olarak Meclis soruşturması önerisi geliyor, okunuyor, Parlamentonun bilgisine sunuluyor ve "Bütün dosyalar milletvekillerinin incelemesine açılmıştır.' deniyor. Meclis Başkanı Necmettin Karaduman.
İkinci sunum, 1990'lı yıllarda, tarihi 16 Haziran 1992, Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk. Başbakanlık raporu yanında bir cumhuriyet savcılığı raporu da var, fezlekesi de var. Yine, bilgiye sunuluyor, dosyalar incelemeye açılıyor. Üçüncü sunum, Bülent Arınç zamanında. Ama şimdi, yıl 2014, dört tane bakan olunca bundan kaçıyorsunuz. Sayın milletvekilleri, Türkiye bu şekilde yoluna devam edemez. Türkiye, 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi onurlu bir duruşu gerçekleştirmek zorundadır. Ben, Adalet ve Kalkınma Partisi içinde sağduyulu milletvekili arkadaşlarımızın olduğuna yürekten inanıyorum."
Görüşlerin ifade edilmesinin ardından TBMM Başkanvekili Yakut, tutumlarında bir değişiklik olmadığını belirterek katip üyeye TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in imzasıyla gelen fezlekelere ilişkin üst yazıyı okuttu. Daha sonra verilen aranın ardından CHP'nin Olağanüstü Toplantı önergesine ilişkin hükümetin görüşlerini açıklamak üzere kürsüye Adalet Bakanı Bekir Bozdağ geldi.
Bozdağ, "Bu fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaşıp milletvekillerinin bilgisine sunulmasının bir dizi idari işlemlerle engellendiği iddiası yapılmaktadır. Esasında, baktığınız zaman, cumhuriyet savcılarınca yürütülen bir soruşturma kapsamında, sayın bakanlarla ilgili birtakım hususlar gündeme gelince dosya Adalet Bakanlığına gönderiliyor. Adalet Bakanlığına dosyanın geliş tarihi -ben daha önce burada ifade ettim- 3/1/2014 tarihidir ve bu tarihten sonra, Adalet Bakanlığı bu dosyayı yirmi altı gün sonra iade etmiştir. Basında birtakım tartışmalar yapılmış, kırk beş gün Bakanlıkta bunun bekletildiğine ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Bu gerçek dışı bir değerlendirmedir" dedi.
Bozdağ konuşmasına şöyle devam etti:
"Bakanlığın bunu yapması yetkisi dâhilinde bir işlemdir. Elimde Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21/12/2011 tarihli ve 100/1 numaralı Genelgesi var. Bu genelgenin içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğinin 17 Kasım 1997 tarih ve 9427/23887 sayılı Yazısı'nda da ifade edildiği üzere, görevde bulunan veya görevinden ayrılan Başbakan ve bakanlar hakkında Bakanlar Kurulunun genel siyaseti ve/veya bakanların görevleriyle ilgili olarak yapılan şikâyet ve ihbarların ancak Anayasa'nın 100'üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 107'nci maddelerine göre işleme tabi tutulacağı, bu gibi başvuruların belirtilen şartlar oluşmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına intikal ettirileceğine dair yasal bir dayanak bulunmadığı ve Başkanlığımızca da yapılacak bir işlem olmadığı cihetle bu tür evrakın Bakanlığımıza gönderilmemesi, doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmesi hükmünü ifade ediyor. Bizim yaptığımız buna uygun davranmaktır. Bakanlıkta bizim bir inceleme yetkimiz yok, dosyanın içerisine bakma yetkimiz yok.
Bakanlık göreviyle alakalı hususlarda Meclisi harekete geçirme görevi savcılara ait değildir. Bununla ilgili çok önemli tartışmalar yapılmış. Anayasa hukukçuları... Doktrinde pek çok tartışmalar var, onlardan bir tanesi: Meclis soruşturması usulünün kabul edilmiş olmasının tek amacı, Başbakan veya bakanların cezai sorumluluklarını tahrik etmek olamaz. Eğer tek amaç bu olsaydı genel hükümlerden ayrı bir usule gerek olmazdı. O hâlde, görevleriyle ilgili suçlarından dolayı Başbakan veya bakanlar genel hükümlere tabi tutulabilecek iken Meclis soruşturması ve Yüce Divanda yargılanma gibi bir usule tabi tutulmalarının özel bir anlamı olmalıdır. Kemal Gözler söylüyor bunu. "Nedir bunun özel anlamı? Bir, Meclis soruşturması usulü Başbakan ve bakanları yargı organları tarafından tahrik edilebilecek düzmece suç soruşturmalarına karşı koruma fonksiyonuna sahiptir." diyor. Bunun bir defa, böyle bir yönü var, bir koruma fonksiyonu var. Meclis burada harekete geçirecek, ne yapacaksa Öte yandan da bunun siyasal bir denetim fonksiyonu var. Hükûmeti denetleme yetkisi kime ait? Parlamentoya ait. Parlamento bu denetim fonksiyonu yetkisini kullanacaktır.
Şimdi meydanlarda kullanıp, ondan sonra, orada burada konuşup, kalkıp buraya, başka bir noktaya meseleyi taşımayın. Onun için -Anayasa açık, İç Tüzük açık- bunun için fezlekeye gerek yok. Mecliste milletvekilleri bunu yapabilir. Bu bir. İkincisi, bakın, bu bir adli süreçtir. Bu adli süreç olduğuna dair, sadece benim değil, "Meclis Soruşturması" diye Profesör Doktor Sayın Metin Feyzioğlu'nun yazdığı bir eser var. Açıp okuyun Barolar Birliği Başkanımızın yazdığı bu eseri. Burada, size bunun adli bir süreç olduğunu da ifade ediyor. Gizlilik var. Neden? Adli süreç olduğu için gizlilik var. Bizim derdimiz gerçeğin ortaya çıkması, 30 Mart'ın seçim değirmenine su taşımak değil. Sizde samimi olsaydınız 18, 19'da verirdiniz bu önergeyi."
Son Dakika › Güncel › Adalet Bakanı Bozdağ: Bizim Derdimiz Gerçeğin Ortaya Çıkması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?