İstanbul'a bağlı, "Prens Adaları" olarak adlandırılan takımadalarda faaliyet sürdüren deniz ambulansları, adalar ve kara arasında onlarca insana yaşam köprüsü kuruyor.
15 yıl önce devreye alınan ve Büyükada ve Kınalıada olmak üzere 2 harekat noktası bulunan deniz ambulansları stratejik olarak takımadaların her yerine hızlı bir şekilde ulaşmak için konumlandırılırken, kara ambulansları gibi 24/72 esasına göre çalışıyor.
Kara ambulansları ve deniz ambulansları sadece kullandıkları yolla birbirinden farklılaşmıyor, zor hava şartlarında hastanın Adalar'da mı yoksa ana karadaki hastaneye mi götürüleceği gibi hassas kararları buradaki personel vermek durumunda. Kara ambulansına nakledilecek hasta için senkronizasyonun sağlanmasının önemli olduğu bu süreçte, deniz ambulanslarında yapılan müdahaleler de kritik önem arz ediyor.
AA muhabiri, Büyükada Adalar Nokta 1 personeli Doktor Mehmet Murat Sarıcalı, Acil Tıp Teknisyeni Fidan Kurt, Ambulans şoförü Behçet Bora Guzan ile deniz ambulansı ekibi Ambulans ve Acil Bakım Teknikeri Paramedik Tolga Ayla, Kaptan Turgay Avcı ve Volkan Uzun'un çalışmalarına katılarak ekibin mesaisine tanıklık etti.- Uyruğuna ve kimliğine bakılmadan herkese el uzatılıyor
Ambulans ve Acil Bakım Teknikeri Paramedik Tolga Ayla, Türkiye'nin bu alandaki ilk mezunlarından biri olduğunu dile getirerek, mesleğini isteyerek seçtiğini ve çok mutlu olduğunu anlattı.
Hasta tespiti, ihbar ve ilk müdahale gibi konularda bilgiler veren Ayla, şunları söyledi:
"İnsanlar 112'yi aradıktan sonra bizim ekiplerimiz, kara ekiplerimiz hastaya müdahale ediyor. Sonra bize bildiriyorlar. 'Size şöyle bir hasta vereceğiz.' diye, biz hastaları onlardan teslim alıyoruz. Hastalar bize ön tanıları konulmuş, travması varsa onun dışında serumları takılmış, oksijenleri verilmiş olarak geliyor. Hastayı teknemize alıyoruz, ikinci bakımlarına biz devam ediyoruz. Aynı şekilde tüm donanımlar bizim tekne ambulansımızda da var. Kaptanımız hava şartlarına göre deniz durumuna göre kıyıda hangi iskeleye yanaşacağımızı bize söylüyor. Biz bu bilgiyle karada bulunan komuta kontrol merkezimizle irtibata geçiyoruz. Orada bizi bekleyen ekip oluyor. Dolayısıyla biz almış olduğumuz hastaları direkt hastaneye götürmüyoruz, karada bekleyen kara ambulans ekibine teslim ediyoruz. Ekibe, konuyu baştan sona anlatıyoruz. Onlar da komuta merkeziyle irtibat kurarak hastayı uygun olan hastaneye naklediyor."
Ayla, Büyükada'daki deniz ambulansı noktasının sorumluluk alanının sadece 4 adayla sınırlı olmadığına dikkati çekerek, "Bu bölgede bulunan küçük adacıklar dahil olmak üzere transit gemilerden de talep gelirse komuta kontrolümüzün, Kıyı Emniyeti ve Deniz Kuvvetlerinin de bilgisi dahilinde o tür gemilere müdahale edebiliyoruz. ?Talep ve tedavi neyse, ne gerekiyorsa mutlaka yerine getiriliyor. Türk vatandaşı, yabancı ülke vatandaşı, sigortası varmış yokmuş gibi ayrımlar yapılmıyor. İlk müdahalemizi yapıp teknemize alıyoruz. Süreç orada başlıyor. Transfer aşamasında komuta kontrol merkezimize bilgi vererek hastanın transfer süreci devam ettiriyoruz." diye konuştu.
En büyük zorluğun hava şartları olduğunu dile getiren Ayla, "İstanbul 112 olarak Kıyı Emniyeti Komutanlığıyla anlaşmamız var. Hangi hava şartlarında teknenin çıkıp çıkmayacağına kaptan karar veriyor. Eğer vaka çıktığı zaman hava kötüyse, Kıyı Emniyetinden yardım istiyoruz. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne ait hücum botları buraya yanaşıyor. Biz tıbbi malzemelerimizle beraber tekneye biniyoruz." ifadelerini kullandı.
"Deniz ambulansında çalışmak sevgi ve gönüllülük ister"
Deniz ambulanslarında çalışmanın kolay olmadığını Türk Silahlı Kuvvetleri dahil birçok kurumdan eğitim aldıklarını kaydeden Ayla, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu eğitimlerin sonucunda kendimizi nasıl güvene alacağımızı öğreniyoruz. Karşınızdaki bir can ve çıkıp hastaya müdahale etmek istiyorsunuz. Tabii ki transit gemiler konusu biraz farklı. Gemi hangi bandıraya bağlıysa o bayrağın kara sularına çıkmış gibi oluyorsunuz dolayısıyla işleri iyi dengelemek gerekiyor. Uluslararası bir krize bile dönüşebilir bazı şeyler olumsuz giderse. Dolayısıyla hem hastanın orada can güvenliğini sağlamaya çalışıyorsunuz hem de ülkenin uluslararası ilişkilerini çok kötü duruma getirmemeye çalışıyorsunuz hem de hizmet vermeye çalışıyorsunuz. Transit gemiler bazen aşırı yüksek olabiliyor, hava şartları çok kötü olabiliyor. Birazcık gönüllülük, birazcık sevmekle alakalı bu iş. Baktığınız zaman karaya göre aksiyonu ve hareketliliği çok fazla olan bir iş. Severek yapıyoruz zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz."
İnsanların hayatlarına dokunmanın farklı bir his olduğunu ifade eden Ayla, yaşadığı bir olayı şöyle anlattı:
"Doğum başlangıcı olan bir hastayı aldık. Hanımefendinin altıncı hamileliğiydi. Biz kara ambulansına yetiştirdik, oradan da Kartal'daki doğum hastanesine gönderdik. Aradan 20-25 günlük bir zaman geçti, nöbetçi olduğum bir gün ateşlenen bir bebeğin deniz ambulansına verileceği ihbarı geldi. Vakayı almak için kara ambulansına geldiğimizde aynı anne, babanın ve kucaklarında bir bebeğin olduğunu gördük. Kayıt yapmak için bebeğin adını sorduğumuzda hala bir isim verilmemişti. Bebeğin ikinci kez deniz ambulansına gelişi olduğu için 'Adı deniz olsun.' dedik. Çocuğun isim babası da ben oldum."
Adalar halkıyla iç içe ve aile şefkatiyle hizmet
Acil Tıp Teknisyeni Fidan Kurt da 14 yıldır 112 personeli olarak çalıştığını belirterek, 6 yıldır Adalar 1 noktasında görev yaptığını aktardı.
Sabah nöbeti devraldıktan sonra araç ve ekipman kontrolü yapıldığını anlatan Kurt, "Bir önceki nöbette eğer karşılaştığımız bir vaka varsa geri dönmüş mü dönmemiş mi veya bilgi alıp almadığımızı o vakalar üzerinde değerlendirmelerimizi yapıyoruz." dedi.
Kurt, Adalar'da 15 Temmuz darbe girişiminden sonra göreve başladığını aktararak, şunları kaydetti:
"Biraz tükenmişlik sendromu başladı o geceden dolayı. Çok etkilenmiştim ondan dolayı gidip İl Sağlık Müdürlüğüyle görüşünce sağ olsunlar bana yardımcı oldular. 'İyi ki geçmişim' diyorum. ?Hasta potansiyeli değişti, vakalarda çok uzun süre kalmıyoruz. Hemen müdahale edebiliyoruz. Bütün vakalarda duygusal olarak ister istemez kadınlığın verdiği merhametten dolayı etkilenme oluyor. İlk atandığım yerde trafik kazasında 8 yaşında bir çocuğu kaybetmiştik. O günden bu yana çocuk hastalarda daha hassas, özverili davranıyorum. "
Özellikle yaşlı ve bakım alan hastaları yakından takip ettiklerini ve ada sakinlerinin çoğuyla tanıştıklarını dile getiren Kurt, "Mesela gittiğimde 'Benim kızım gelmiş.' diyen de oluyor. Adres bildirildiğinde 'Rabia teyze mi, Enis abi mi?' diye söylediklerim oluyor. Adres söyledikleri anda vakanın nesi olduğunu hatırladığım da oluyor. Onlar da bizi tanıyor, biz de onları tanıyoruz." dedi.
Kurt, yaz döneminde özellikle bisiklet kazalarının sıkça yaşandığını belirterek, tek ekip oldukları için bazen yetişmekte zorlandıklarını, ekibe bisikletli ambulans ekibinin de eklendiğini söyledi.
"Bütün vakalar deniz ambulansıyla gitmek zorunda değil"
Adalar'da 2 deniz ambulansı olduğunu ve her vakanın deniz ambulansıyla gitmek zorunda olmadığını belirten Kurt, "Ayakta, normal vapurla gidebilecek hastalar için deniz ambulansını meşgul etmemek gerekiyor. Şu anda buradaki hastanede acil serviste yapılacak bütün müdahaleleri röntgen hariç yapabiliriz. Gerekli vakalarda ambulans kullanılırsa daha zor durumda kalan hastalara yardım edebiliriz." değerlendirmesini yaptı.
"Deniz ambulanslarının bilinirliği çok"
10 yıllık 112 mesaisinin 4 yılını Adalar1 Noktası'nda geçiren Doktor Mehmet Murat Sarıcalı da "Adalar'da vakalarımız çok kısa sürüyor. Trafik olmadığı için en uzak yere en fazla 10 dakikada ulaşıyoruz. Ondan sonra izleyeceğimiz prosedürde ise Adalar Devlet Hastanemiz var. İlk müdahaleler için genellikle orayı kullanıyoruz. Eğer orayı aşan özelleşmiş bir hekim ihtiyacı ya da özelleşmiş bir ekipman ihtiyacı olduğu durumlarda da deniz ambulansıyla ana karaya nakillerini sağlıyoruz." dedi.
?Sarıcalı, şu bilgileri verdi:
"Burada bir hastanemiz var. Şartları yeterli olmamakla birlikte genellikle özelleşmiş hekim ihtiyacı ya da daha ayrıntılı değerlendirilmesi gereken tüm hastalarımızı karşıya yönlendiriyoruz. Şu an da yaz kış sürekli yerleşik şekilde yaşayan özellikle yaşlı insanlarımız mevcut.? Ada sakinleriyle 4 yıldır burada olduğum için daha eski çalışan arkadaşların ve esnafın ilişkileri biraz daha iyi. Sürekli gittiğimiz hastalarımız oluyor, sürekli gittiğimiz birisi bize ikramlarda bulunabiliyorlar. Ramazanda yemek getirdikleri de oluyorlar. İlişkilerimiz güzel."
Sarıcalı, Kovid-19 döneminin ilk başlarında çok fazla hastaları olmadığı bilgisini vererek, "Büyükada'da özellikle çok hastamız yoktu. Yine arada taşıyorduk. Günde 1-2 vakamız oluyordu. İkinci pikte sayı biraz daha artmaya başladı, 40-45'li yaşlardaki insanları taşımaya başladık. O dönemde biraz zorlandık açıkçası, günde 1-2 vaka yaparken 6-7'lere kadar çıkmıştı. Prosedürümüz aynıydı. Koruyucu kıyafetlerimizi giyiyoruz, müdahalemizi yapıyoruz. Daha sonra nakli gerekirse ana karaya yine deniz ambulansıyla naklini sağlıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
"Hastalara denizde hizmet vermek benim için ayrıcalık"
Deniz ambulansı kaptanlardan Turgay Avcı ise dedesi, babası ve amcası gibi küçüklükten kaptan olarak yetiştirildiğini dile getirerek, insanlara deniz üstünde hizmet vermenin ayrıcalık olduğunu anlattı.
Avcı, sözlerini, "Deniz ambulansının arkasında bir can taşıyoruz ve onun bir an önce yetiştirilmesi gerekiyor. Sağlıkçı arkadaşlarımız içeride bir mücadele veriyor, biz de burada en yakın kara istasyonuna hastayı yetiştirmeye çalışarak bir mücadele veriyoruz. Hastalarımızı sağ salim bir şekilde yetiştirdiğimizde mutluluk yaşıyoruz. Adalar haricinde denizdeki vakalara da gidiyoruz. Çok sert havalar olduğunda başka kuruluşlardan da destek alıyoruz. Normal havalarda Maltepe sahiline, daha sert havalarda ise Kartal sahiline yanaşıyoruz ve hastalarımızı kara ambulanslarına naklediyoruz." diye tamamladı.
Son Dakika › Güncel › Adalar'dan ana karaya yaşam köprüsü: 112 deniz ambulansları (3) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?