Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile iltisaklı eski polis müdürleri ve askerlerin yanı sıra firari eski savcı Zekeriya Öz'le irtibatı tespit edilmesinin ardından casusluk yaptığı iddiasıyla hakkında dava açılan ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un tutukluluğunun devamına karar verildi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dördüncü duruşmaya, tutuklu sanık Metin Topuz ve avukatları katıldı.
Müşteki Ahmet Davutoğlu'nun avukatının hazır bulunduğu duruşmayı, ABD Büyükelçiliği maslahatgüzarı Jeffrey M. Hovenier ve ABD'nin İstanbul Başkonsolosu Jennifer L. Davis ile ABD'li gazeteciler de izledi.
Duruşmada, daha önce alınan kararlar gereği celse arasında mahkemeye gönderilen belgeler okundu.
Emniyet Genel Müdürlüğü'ne, "KOM birimlerinde görev yapan emniyet personelinin Amerikan Federal Narkotik Teşkilatı ile ortaklaşa yürütülen soruşturmalar çerçevesinde ve iş birliği kapsamında ABD veya başka ülkelere resmi ziyaret gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin sorulmasına" yönelik yazılan yazıya cevap verildiği belirtildi.
Söz konusu yazıda, "Topuz ile birlikte dönemin emniyet yetkililerinin Aralık 2011, Nisan 2012 ve Ağustos 2013'te gerçekleştirdikleri ABD seyahatleriyle ilgili kayıtlar olduğu ancak kayıtlarda ABD'den dönüşlerden sonra yapılan görevle ilgili herhangi bir rapora rastlanmadığı" bilgisinin olduğu kaydedildi.
Raporu yazan emniyet müdürünün bu yazıda, Metin Topuz'la ilgili, "Metin Topuz'un FETÖ soruşturmasından kendisini soyutlamaya çalıştığı düşünülmektedir." ifadesini kullandığı da tutanağa geçirildi.
"DEA'da karar merci ben değilim"
Gelen belgelere karşı diyeceği sorulan sanık Metin Topuz, söz konusu yazılardan birinde, "ABD'ye seyahat eden görevlilerin dönüşte herhangi bir rapor hazırlamadıkları" yönünde bilgi verildiğini anlatarak, "Dönemin emniyet görevlileri Adem Fidan ve Ramazan Özbek ile ABD'ye gittiğimizde, soruşturma konusu olan Tamer Ergüven'e (araç kaçakçılığı soruşturması) ait ifadeler, tutanaklar zaten mevcut. Niye gittiğimiz belli zaten. ABD'ye gerçekleşen 3 ziyaretle ilgili emniyet raporları var. Görevlilerin ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi'ndeki raporu yazıp yazmadıklarını ben kontrol edemem." diye konuştu.
Mahkeme heyeti başkanı Cem Karaca, sanığa "ABD'deki bir soruşturma için 2011 ve 2012'de gidilmesinin ardından tekrar 2013'te gidiliyor. 2012 Nisan'dan 2013 Ağustos'a kadar nasıl bir ihtiyaç hasıl oldu da soruşturmada savcı ABD'ye götürüldü? Bu, hayatın olağan akışına uygun mu?" diye sordu.
Topuz da soruşturmanın nasıl yürütüldüğünü bilmediğini öne sürerek, "Nasıl yürütüldüğünü bilmiyorum. Ramazan Özbek, soruşturulan şahsa e-posta hesabımdan sorular soruyordu. Biz de tercüme edip iletiyorduk. Bu da o dönemki müdürüm Jason Sanders ve emniyet müdürü Yakub Saygılı arasında yapılan toplantı sonrası alınan bir karardı. Ben, ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi'nde (DEA) karar merci değildim hiçbir zaman. Bana görev veriyorlar, ben de yapıyorum." ifadelerini kullandı.
Beyanı sorulan sanık Topuz'un avukatı ise emniyetten gelen yazılı cevabı eleştirerek, "Yazıyı yazan emniyet müdürü mahkemece sorulan soruya karşılık kanaatini sunuyor. (Metin Topuz'un FETÖ soruşturmasından kendisini soyutlamaya çalıştığı düşünülmektedir.) Bu kişinin böyle bir yetkisi yok. Bu yazıyı kabul etmiyoruz." dedi.
Topuz'un diğer avukatı da söz alıp emniyet müdürünün rapordaki kanaatini eleştirerek, "Gelen başka bir yazıda Topuz'un, 56 kişiyle 10 yıl içinde bin 287 kez görüştüğünden bahsediliyor. Bizim incelememizde ise farklı kişilerden 65 muhatapla 2 bin 458 görüşmesinin olduğu görülebilir. Birçok emniyet yetkilisi ve görevlisi var görüştüğü. Emniyetteki isimlerle birlikte toplam 3 bin 500 görüşme kadar oluyor. Emniyet listesinde sabit hat görüşmeleri yok ama bizim listemizde var. Böylece iddianamedeki 'yoğun irtibat' iddiası çökmüş oluyor." diye konuştu.
İddianamede adı geçen marangozun tanıklığı
Duruşmada daha sonra tanıkların beyanının alınmasına geçildi.
Metin Topuz'un komşusu olan tanık P.Ş, Topuz'un evinde 25 Eylül 2017'de yapılan aramaya polislerin talebi üzerine katıldığını belirterek, polislerle Topuz arasında geçen herhangi bir diyaloğa şahit olmadığını aktardı.
İddianamede, Adil Öksüz'ün kayınbiraderi olan Ali Sami Yıldırım'ın telefon hattıyla 2015 yılı içerisinde iletişim sağladığı, FETÖ'nün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullandığı için hakkında dava açıldığı ve telefon hattıyla Topuz'la 54 kez irtibat kurduğu iddia edilen marangoz Muhittin Özbaşı'nın da tanık olarak beyanı alındı.
Topuz'u yıllardır tanıdığını ve evinin marangozluk işlerini yaptığını kaydeden Özbaşı, "Bizimkisi resmi görüşme değildi. İş gereği kimi zaman telefonda görüşüyorduk. Bazen de bayramlaşma ve kandil mesajı atıyorduk birbirimize. 2017 yılında oğlunu evlendirdiği ve evde yapılacak şeyler olduğu için irtibatımız sıklaştı." dedi.
Kendisi hakkında daha önce "ByLock" kullandığı gerekçesiyle FETÖ davası açıldığını ve 10 ay tutuklu kaldığı anlatan tanık Özbaşı, "ByLock kullanılan telefon benimdir ancak bir yakınım kullanmıştır. Kapatılan Türkiye Yüksek Tahsil Gençliği Öğrenim ve İhtisas Vakfı'na üyeliği arkadaşım önermişti. 3-4 ay gibi kısa bir süre üye kaldım ama biz orada kandırıldık meğer FETÖ'ye müzahirmiş. Orada aktif bir görev yoktu." şeklinde konuştu.
Duruşma ertelendi
Beyanlara karşı diyeceği sorulan Metin Topuz, "Ben hiçbir suç işlemedim. Bütün bu bahsi geçen, o dönem emniyette üst makamdaki şahıslarla irtibatlarım DEA'daki tercümanlık-asistanlık görevimle ilgilidir. Masumum, tahliyemi talep ediyorum." dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Topuz'un bu halinin devamına hükmederek, duruşmayı 28 Haziran'a erteledi.
Duruşmanın ardından İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapan ABD Büyükelçiliği maslahatgüzarı Jeffrey M. Hovenier, Metin Topuz'un suç işlediğine dair inanılır delil göremediklerini iddia ederek, "Türk yetkililerine bu konuda çabuk, şeffaf ve adil çözüme ilişkin çağrımızı tekrarlıyoruz." dedi.
Süreç
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yabancı uyruklu ve misyon görevlilerinin FETÖ'nün 17-25 Aralık 2013'teki yargısal darbe teşebbüsü ile 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin davalarda yargılanan eski polis müdürleri ve askerler ile firari eski savcı Zekeriya Öz ile irtibatlarına ilişkin soruşturma başlatmıştı.
Bu çalışma sonucunda ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz, eski polis müdürleri ve eski savcı Öz ile irtibatının ortaya çıkması üzerine gözaltına alınmıştı.
Topuz, emniyetteki işlemlerinin ardından 4 Ekim 2018'de İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'nce "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "devletin gu¨venligˆi veya ic¸ veya dıs¸ siyasal yararları bakımından, niteligˆi itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek" ve "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından tutuklanmıştı.
Hazırlanan iddianamede Topuz'un, "Tu¨rkiye Cumhuriyeti hu¨ku¨metini ortadan kaldırmaya veya go¨revini yapmasını engellemeye tes¸ebbu¨s" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kis¸isel verileri kaydetmek, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele gec¸irme ve gizliligˆin ihlali" suçlarından ise 20 yıldan 35 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Son Dakika › Güncel › ABD İstanbul Başkonsolosluğu Görevlisi Topuz'un Yargılandığı Dava - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?