Ağrı'da kaybolduktan 18 gün sonra cesedi bulunan 4 yaşındaki Leyla Aydemir'in ailesinin avukatı Erdoğan Tunç, küçük çocuğun ölümüne ilişkin yeniden yargılanan 7 sanığın beraatına karar veren yerel mahkemenin kararına istinaf mahkemesinde itiraz etti.
Leyla Aydemir'in ailesinin avukatı Erdoğan Tunç, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesine ulaştırılmak üzere davanın görüldüğü Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu itiraz dilekçesinde, Leyla Aydemir'in yargılandığı davada, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin bozma ilamının ardından yerel mahkemede yeniden yargılanan 7 sanığın ayrı ayrı beraatlerini karar verildiğini hatırlattı. Dilekçesinde yerel mahkemenin bu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu öne süren Tunç, maktulün cesedin bulunduğu yerin köyden yaklaşık 3 kilometre uzakta olduğuna aktardı.
Dilekçesinde, maktulün cansız bedeni bulunduğunda üzerinde elbise ve ayakkabısı olmadığını bildiren Tunç, şunları kaydetti: "Yetişkin bir insanın bile o otların ve çalılıkların arasından yürüyerek köyden 2,5 kilometre uzaklaşması çok zor. Leyla kendiliğinden o kadar yolu gidemez. Olayın failleri Leyla'nın kendiliğinden yürüyerek köyden uzaklaşıp sonra da kendi isteğiyle elbiselerini çıkardığı yönünde algı oluşturmaya çalışmışlardır. Hatta elbiselerin 150-200 metre arayla bırakılması da tamamen bu algıyı pekiştirmeye yöneliktir. Elbiselerin bulunduğu iki nokta arasında mantıksal olarak bir alaka yoktur çünkü çocuğun gidiş yönü köyden sürekli olarak uzaklaşma şeklinde olsaydı elbiseler aynı hizada ilerlediğine işaret etmeliydi. Bir başka husus ise elbiseler cesedin oldukça yakınında bulunuyor 300-500 metre, oysa ceset köyden 2,5-3 km uzakta bulunuyor. Leyla, neden 2500 metre ilerledikten sonra elbiseleri çıkarsın ki?"
Tunç, dilekçesinde, maktulün 18 gün boyunca kayıp olmasının Adli Tıp Kurumu (ATK) raporu ile değerlendirildiğinde Leyla'nın 11-12 gün boyunca canlı olduğu ve bu süre zarfında fail veya failler tarafından bir yerlerde tutulduğu sonucuna varıldığına dikkati çekti.
Leyla'nın kaybolma anı ile kayıp olduğunun farkına varılması arasında 10-15 dakika olduğunu, bu sürede kaybolduğu bölgeden çok fazla uzaklaşmasının mümkün olmadığını ve kaçırıldığını vurgulayan Tunç, şu ifadelere yer verdi: "Bu durumun önemi ise Leyla'nın kaçırıldığı çemberin köy içinde kalmasıdır. Olayın hemen akabinde jandarma ekipleri ve daha birçok arama kurtarma ekibi olay yerine intikal ettiğinden dolayı o kargaşada faillerin maktulü köyden çıkarmasının düşük bir olasılık olduğunu, Leyla'nın köyde bir süre tutulduktan sonra köy dışına çıkarıldığı kanaatimizce daha güçlü bir olasılıktır. Fail veya faillerin köy ahalisinden olmaları ve özellikle mevcut sanıklar bakımından hem akrabalık hem de komşuluk ilişkilerinin olduğu bize şunu düşündürmektedir; ilk andan itibaren bu suçu işleyenler sürekli olarak veyahut zaman zaman arama kurtarma faaliyetlerine katılıp hem şüphe çekmemek hem de tüm gelişmelerden haberdar olup süreci kontrol altında tutmak istemişlerdir. Kolluk birimleri de dahil olmak üzere ilgili tüm birimlerden bilgi alarak aynı zamanda kendilerine bilgi veren suç ortakları sayesinde anbean gelişmeleri takip etmişlerdir. Arama ekiplerini yanlış yönlendirerek zaman kazanmışlardır. Böylece fiil üzerinde hakimiyet kurmaları kolaylaşmıştır."
Adli Tıp Kurumu raporuna göre maktulün mide ve kalın bağırsaklarda hiçbir besin bulunmadığını, bu durumda ölümünden önce uzunca bir süre aç ve susuz bırakıldığına işaret ettiğini aktaran Tunç, dilekçesinde şu değerlendirmede bulundu: "Leyla'nın uzun süre aç bırakılması, maktulün kendiliğinden yürüyüp aç ve susuz kalarak ve akabinde suya girip boğularak öldüğüne yönelik bir algı oluşturmak içindi. Maktulün suya atılması ise birkaç hususa işarettir. Şöyle ki; suya düşüp öldüğüne yönelik algı oluşturmanın yanı sıra delil, iz ve emarelerin suda uzun süre kalmaya bağlı olarak yok edilmesi amaçlanmıştır. Nitekim ATK raporunda da belirtildiği üzere cesetten kan ve idrar alınamamıştır. Ayrıca cesedin uzun süre suda kalmasına bağlı olarak tıbben elde edilmesi muhtemel veriler elde edilememiştir. Maktulün kaçırıldığı bölgenin çok yakınında derenin geçmesi maktulün suya düşüp ve suyun sürükleme gücüyle köyden uzaklaştığına yönelik bir algı oluşturmaya müsaittir. Her ne kadar bu algı oluşturulmak istense de bahsi geçen derenin debisi maktulün vücudunu 3 kilometre taşıyacak kadar yüksek değildir."
Tunç, yukarıda açıklanan nedenlerle İstinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek, tüm sanıklar bakımından beraat hükümlerinin bozulması, dosyanın yeniden incelenmesi ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep ederek, "Hükmün bozulması yerine davanın Bölge Adliye Mahkemesi'nde yeniden görülmesine karar verilirse, ilk derece mahkemesinin hükmünün kaldırılması ve duruşmalı yapılacak istinaf incelemesi neticesinde yeniden hüküm kurularak ilk derece mahkemesinde beraat eden tüm sanıkların fikir ve eylem birliği içinde atılı suçları işledikleri gözetilerek sanıkların tamamının TCK'nın 37/1 maddesi delaletiyle TCK82/1-e,109/3-b,f, 63/1,53/1, gereği ayrı ayrı cezalandırılmalarını ve TCK 53/1 kapsamında belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına karar verilmesini arz ve talep ederiz" ifadesini kullandı.
Son Dakika › Güncel › 7 sanığın beraatına Leyla'nın ailesinin avukatından itiraz geldi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?