Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Eğer bir güç, milletin denetiminde ve milletten kaynaklanmışsa meşrudur" dedi.
Davutoğlu, JW Mariott Otel'de düzenlenen 6. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmada, çok dinamik bir süreçten geçildiğini ve uluslararası sistemin yeniden şekillendiğini vurguladı. Böyle dinamik bir konjonktürde, gelecekte rol almak iddiasındaki ülkelerin aynı dinamizm içinde hareket etmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, pasif bir tutumla bu dinamik süreci anlamak ve tanımlamanın mümkün olmadığına dikkati çekti.
Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, sahip olduğu tarihi birikim ve çok dinamik insan unsuruyla önemine dikkati çeken Davutoğlu, bu nedenle uluslararası bileşimleri doğru bir perspektifle anlamak gerektiğini ifade etti.
Tanzimatın, Osmanlı Devleti'ni, Cumhuriyet'in ise Osmanlı Devleti sonrasını restore ettiğini anlatan Davutoğlu, son 10 yıllık dönemde de Türkiye'de çok kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçildiğini ifade etti.
İnsan onurunu gözardı eden hiçbir uluslararası sistemin ve siyasi düşüncenin kalıcı olamayacağına işaret eden Davutoğlu, Hz. Mevlana, Şeyh Edebali, Gazi Mustafa Kemal, Mahatma Gandi, Aliya İzzetbegoviç ve Nelson Mandela'nın hayatları ve sözlerinden örnekler vererek, hangi dilden, hangi kıtadan, hangi renkten, hangi inançtan olursa olsun, insan onuruna hitap eden bütün bu liderlerin herkesin ortak mirası olduğuna vurgu yaptı.
Halka "sizin tarihiniz edilgen bir tarih değil, tarihte özne olma inancını göstermiş bir millet, tekrar o iradeyi gösterebilir" inancını vermek üzere yola çıktıklarını söyleyen Davutoğlu, en önemli şeyin millet iradesi olduğunu ifade etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti'nin kuruluşundan itibaren yasaklar, yolsuzluk ve yoksulluk ile mücadelesini hatırlatan Davutoğlu, bir milletin güç damarlarının ancak ve ancak o milletin içinden çıkmış insanların, yine o milletin iradesiyle ülkenin geleceğine dönük politikalar geliştirme hakkına sahip olduğu dönemler olduğunu anlattı.
Güçlü demokrasinin felsefi temelinin bireyin kendi aklıyla bir irade koyma kapasitesine sahip olduğunun kabul edilmesi olduğunu belirten Davutoğlu, tek tek bireylerin akli tercihleriyle kollektif bir aklın oluşacağına dair inancını dile getirdi. Aksi takdirde demokrasinin yaşayamayacağını belirten Davutoğlu, "İnsan onuru her bir birey için aynı şekilde geçerli oldukça değer kazanır" diye konuştu.
Demokrasinin felsefik temelini harekete geçirmek için yasakların ortadan kalkması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, 12 yıllık sürede bu nedenle yasakların kalkması için mücadele verdiklerini, böylelikle vatandaşın devlete olan aidiyet hissinin güçlendiğine dikkati çekti. Davutoğlu, "Türkiye bundan sonra da her türlü yasağa karşı mücadele eden bir ülke pozisyonunu koruyacaktır" ifadelerini kullandı.
Her bir vatandaşın hesap verilebilir konumda olduğunu dile getiren Davutoğlu, kişilerin bulundukları konum ve kullandıkları güç gereği hesap verebilir durumda olduğunu vurguladı. Güçlü demokrasideki kurumsal temelinin ana temelinin meşruiyet olduğunu anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Eğer bir güç milletin denetiminde ve milletten kaynaklanmışsa meşrudur. Bunun dışında hiçbir güç kullanımı meşru kılınamaz, ancak ve ancak milletten kaynaklanan bir güç meşru kılınabilir. Gücün meşru kılınması dışında kullanımının da meşru sınırlar içinde olmasının temel ölçüsünü belirleyecek olan anayasal sınırlardır. Burada da güçler ayrılığı prensibi doğru tanımlanmak durumundadır. Yasama, yürütme, yargı arasındaki ilişkiler her taş kendi yerinde olduğu zaman doğru bir zemine oturur anlayışıyla doğru tanımlanmak durumundadır. 10 yılda Türkiye ekonomisinde 4 misli büyüyebilmişse diplomasisini bütün dünyaya yayabilmişse bunda yürütmedeki etkinliğin önemli bir rolü var."
Dışişleri ile diğer bakanlıklar arasında tam bir koordinasyon olduğuna değinen Davutoğlu, "Görünmez koalisyonlar ya da şu veya bu şekilde sürecek vesayet anlayışı, yürütme etkinliğini yok eder " şeklinde konuştu.
Davutoğlu, bürokrasi ile yürütme arasında bir karşıtlık oluşturulmaya çalışıldığında, o andan itibaren milli iradeye dayanan siyasi iktidar ile test edilemeyen bir iradeye dayanan ama rasyonel bir temelden kaynaklanan bürokrasiyi karşı karşıya getirme çabasının bir devlete çok büyük zarar vereceğine dikkati çekti.
AK Parti hükümetinin 10 yıl içinde hiçbir zaman hesap vermekten kaçınmadığını ve bu iradenin bundan sonra da süreceğini anlatan Davutoğlu, "Yargı bağımsızlığı esastır. Yargı bu anlamda yürütme ile arasına bir mesafe koyarak kendi özgür tutumunu sergileyecek ama ikisi arasındaki ilişkilerin flulaşması ve bu ilişkilerin tanımlanmamış olması hem yürütme hem de yargıda ciddi sıkıntılar doğurur" dedi.
- Ankara
Son Dakika › Güncel › 6. Büyükelçiler Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?