Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur, Suriye'nin liflerine ayrıldığını belirterek, "Bunun anlamı Türkiye'nin gelecek 10 yılında yakın coğrafyasında çok ciddi devletler düzeyinde bir rekabet ve güvenlik sorunuyla yüz yüze bulunduğu anlamına geliyor" dedi.
Polis Akademisi Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) tarafından her yıl düzenlenen Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumunun beşincisi Antalya'da başladı. Sempozyumun bu yılki teması "Stratejik Güvenlik Yaklaşımları" olarak belirlendi. Sempozyumda bölgesel gelişmeler, Suriye, küresel terörizm, siber güvenlik, kritik altyapıların korunması, organize suçlar ve uyuşturucu gibi konular stratejik güvenlik kapsamında ele alınacak. Sempozyumda ayrıca terör ve organize suç ilişkisi, sınıraşan suç türleri, mücadele yöntemleri, terör mağdurları, örgütsel yapılar ve sınır güvenliği gibi konularda alanında uzman akademisyenler ve uygulayıcılar tarafından sunumlar yapılacağı belirtildi.
Sempozyuma, Türkiye ile birlikte ABD, Almanya, Avusturya, Avustralya, Bangladeş, Belçika, Bosna Hersek, Çin, Gürcistan, Hollanda, İngiltere, Irak, İspanya, İtalya, Kazakistan, KKTC, Makedonya, Maldivler, Malezya, Meksika, Nijerya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Slovenya, Sudan, Suudi Arabistan, Tacikistan gibi ülkelerden gelen akademisyen ve uzmanlarca bildiriler sunulacağı kaydedildi. Sempozyumun öğleden sonraki oturumunda, 'Stratejik Güvenlik Açısından Suriye'deki Gelişmeler' konusu ele alındı.
Oturumun başkanlığını Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Remzi Fındıklı yaptı. Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur, 'Türkiye Suriye'den Sonra, Büyük Ortadoğu Yangını ve Türkiye' konulu sunumunda, Türkiye'nin Orta Doğuyu saran çok büyük bir dalgalanma sürecinin, bir türbülansın ortasında olduğunu belirtti.
"SURİYE'DE LİFLER AYRIŞIYOR"
Bu türbülans yakın Türkiye'nin yakın geleceğini şekillendireceğini kaydeden Doç. Dr. Okur, "Türkiye'yi Orta Doğuda ne bekliyor? Sorusuna cevap ararken bu türbülansı tanıyarak cevaplamamız gerekiyor. Sistem altı düzeyde Suriye Orta Doğuda Irak'ı da etkileyecek ve diğer coğrafyaları da etkileyecek bir şekilde parçalanmanın eşiğinde. Ortadoğu'yu var eden sosyolojik kumaş liflerini ayrıştırıyor. Bu ayrışma etnik, inanç temelli ayrışması ve çok ciddi bir radikalleşmeyi de beraberinde getiriyor. Bölgede daha önce var olamayan akımlar ortaya çıkıyor" diye konuştu.
Suriye'ye dışarıdan akan yabancı savaşçı akını olduğunu dile getiren Doç Dr. Okur, "Suriye krizine baktığımızda en çok konuştuğumuz başlıklardan bir tanesi, Suriye'ye dışarıdan akan yabancı savaşçılar. Muhalifler için gelen savaşçılar var. Bir de Suriye yanlısı için gelenler var. Uluslararası sınırların geçişlerinin arzettiği çok sayıda devlet altı aktörün çatışma konusunda sivrildikleri, ideolojilerini de taşıdıkları yeni bir durum var. Bu yeni durum Orta Doğudaki daha geniş kitleleri etkiliyor. Dönüştürüyor. Ayrıştırıyor. Saflaştırıyor. Aynı zamanda Türkiye açısından da çok önemli güvenlik problemleri oluşturuyor" şeklinde konuştu.
GELECEK 10 YIL TEHLİKESİ
"Ayrışma meselesini devlet altı düzeyde tehdit oluştururken, hem bölgesel güçler arasında hem de küresel güçler arasında yanı başımızda bir büyük rekabetin de habercisi" diyen Doç. Dr. Okur şöyle konuştu:
"Yani liflerine ayrılan bir coğrafya nasıl tekrar toparlanacak sorusu. Bir büyük rekabetin sonucunda belirlenecek. Bunun anlamı Türkiye'nin gelecek 10 yılında yakın coğrafyasında çok ciddi devletler düzeyinde bir rekabet ve güvenlik sorunuyla yüz yüze bulunduğu anlamına geliyor. Bir taraftan devlet altı düzeydeki tehdit ve tehlikeleri önce anlamaya, kavramaya ve bunlarla konuşmaya bunları yönlendirmesi gerekiyor Türkiye'nin. Diğer taraftan bölgesel ve küresel güçler oyununa kendisini hazırlaması gerekiyor. Suriye'nin orta vadede söylemiş oldukları bunlar."
"TÜRKİYE YAKIN DÖNEMDE GÜVENLİK PLANLAMASI YAPMALI"
Türkiye'nin önünde Suriye odaklı olarak bir süreç olduğunu kaydeden Doç Dr. Okur, "Bu süreç Ocak ayının sonunda Cenevre'de toplanılacak bir ateşkes arayışı var. Bu çok hızlı diplomatik trafiğin de etrafımızda oluştuğu anlaşılıyor. Ocak ayındaki toplantıda arzu edilen mutabakat sağlanırsa, Suriye'deki çatışmaların ikinci evresine geçtiğini göreceğiz. Yani Suriye'deki çatışmalar tamamen sonlanmayacak. Suriye'de masaya oturmayı kabul edenlerle, malum rejim arasında bir uzlaşma zemini oluşması için elden gelen yapılacak. Bu uzlaşmanın sonucunda da hem yabancı savaşçılara, hem masaya oturmayı reddedenlere de ikinci çatışma hattı oluşacak. Bu ikinci hattı içinde Türkiye'nin yakın vadede güvenlik planlamasını yapması gerekiyor. Çünkü Suriye'deki iç savaşın bu evresine kadar yeni bir terör saldırıları ve yeni tehditlerle yüzleşmemiz muhtemel. Suriye'deki çatışma ikinci evresine geçtiği zaman. Bu aynı zamanda bölgede gerçekleşen diğer önemli ve büyük jeopolitik dalgalanmanın gölgesinde seyredecek" ifadelerini kullandı.
SURİYE YANGINI YAKIYOR
Doç. Dr. Okur sunumunu şu sözlerle tamamladı:
"Türkiye'nin yakın vadede yalnız Ortadoğu'daki ilişkilerini değil, dünya sisteminin kalanıyla da olan ilişkilerini etkileyecek büyük jeopolitik dönüşüm karşısında stratejik hamlelerini yapması çok gerekli olacak. Zorlu bir evreye giriyoruz. Suriye yangını bölgeyi yakıyor. Bileşenlerine ayırıyor. Bileşenlerine ayrılan bölgede çok büyük rekabet dalgasını üzerimize doğru çekiyor."
Irak Stratejik Araştırma Merkezi'nden Dr. Mouayad Alwindawi ise 'Irak Suriye Krizi ve Krizin Irak'ın Güvenlik ve İstikrarına Etkisi' konulu sunum yaptı. Alwindawi, 2011 yılında Amerikalıların Irak'ı terk ettiğinde her şeyi Başbakan Maliki'nin kontrolünde ve yönetiminde, Şii, Sünni ve Kürt militanların ülkeyi şekillendirdiğini dile getirdi. Irak'ın 2006-2007 yıllarında iç savaş yaşadığını anımsatan Dr. Alwindawi, ardından bir kaç yıl sonra Suriye'de benzer görüntülerin yaşanmaya başladığına dikkati çekti. Alwindawi, Birleşmiş Milletler'in (BM) geçen 6 ay içinde Irak'ta hayatını kaybeden insanların sayısının gerçeği yansıtmadığını kaydetti.
"GÖREVİMİZ BÖLGEYİ MÜDAFA ETMEK"
Suriye'deki iç savaşın daha uzun sürebileceğini ifade eden Dr. Alwindawi, "Bu gruplar menşeileri ne olursa olsun, isimleri ne olursa olsun her zaman aktif olacaklar, kendilerine zaman bulacaklar, zaman gelecek bunları idare etmek zor olacak. Dünya toplumu, BM, genel bir anlayışa sahip olmak istiyor. Doğu Akdeniz'deki durumu düzenlemek istiyorlar. Tahran'ın yaptığı yeni anlaşma burada bir rol oynayabilir. Bölgeyi yatıştırmak için. Eğer hiç bir anlaşma yapılmaz ise buradaki kaynayan kazan yeni bir Orta Doğunun oluşmasına neden olacak. Bizim görevimiz bölgeyi müdafaa etmek. Aksi takdirde hepimiz bir kaos içinde yaşayacağız" dedi. - ANTALYA
Son Dakika › Güncel › 5. Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?