Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay Konferans Salonu'nda düzenlenen 2010-2011 Adli Yılı açılış töreninde açılış konuşmasını yaptı.
Törene Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay üyeleri, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyeleri ile çok sayıda davetli katıldı.
?YARGISINI ADİL ÇALIŞTIRMAYAN ÜLKE, UZUN SÜRE HUZURLU AYAKTA DURAMAZ?
Konuşmasının başında, her adli yıl açılışında yinelediği sorunların, bu yıl da artarak devam ettiğini belirten Gerçeker, bunlara çözüm aramanın en temel görevleri olduğunu belirterek, bu yıl yargı reformu ve anayasa değişikliği ile ilgili konuların, kamuoyunun gündemini oldukça meşgul ettiğini söyledi. Bu kadar önemli kurumsal değişikliklerin, mutlaka geniş bir toplumsal uzlaşma ile gerçekleşmesi gerektiğini ifade eden Gerçeker, ?Yargı ile ilgili anayasa değişikliklerine, yargı bağımsızlığına ve kuvvetler ayrılığı ilkesine, dolayısıyla hukukun üstünlüğüne aykırı olduğu düşüncesiyle, kişisel ve kurumsal olarak karşı çıktık. Adalet bir toplumda en üstün değerdir. Bu nedenle vicdanlarda en üst düzeyde özümsenmesi gerekir. Adalet, toplumların en önemli güvencesidir. Adil olmayan ve yargısını adil çalıştıramayan bir ülke, uzun süre huzurlu bir şekilde ayakta duramaz? diye konuştu.
?YARGININ SİYASALLAŞMASI TOPLUM İÇİN ÇOK TEHLİKELİ?
Yargının asli unsuru olan tarafsızlığın, her türlü iç ve dış etkenlerden arınmış, tam bağımsız yargı sistemi oluşturulduğu takdirde gerçekleşebileceğini, bağımsız olmayan bir yargının siyasallaşacağını, bunun da toplum için çok tehlikeli olacağını belirten Gerçeker, şöyle konuştu:
?Hukuk ve yargı sisteminde reform yapabilmenin öncelikli yolu, sorunun hangi noktalarda yoğunlaştığını bulmaktır. Hakim ve Cumhuriyet Savcıları güvencede olmalıdır. Bunu sağlamanın yolu yargının, yasama ve yürütmenin etki alanından uzak tutulması ve onlarla eşit bir seviyede tutulmasıdır. Yeni düzenlemede anayasa mahkemesinin üye sayısının çoğaltılması yerindedir. Ancak üyelerinin tamamının yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı ve parlamentonun salt çoğunluğu ile seçilmesi yüksek yargı organlarının çoğaltılan üye sayısına göre etkinliğinin azaltılması, anayasa mahkemesinin tamamen yürütmenin etki alanına girmesine neden olacaktır. Aynı düzenleme HSYK için de söz konusudur. Hakim ve savcıları mesleğe kabul etme, atama, nakletme, geçici yetki verme, yükseltme, kadro dağıtma, görevden uzaklaştırma işlemleri bakımından tam yetkili olan kurula, yürütmenin temsilcisi olan Adalet Bakanı?nın geniş yetkilerle başkanlık etmesi kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Bunun demokratik meşruiyet ilkesi ile açıklanması da gerçeği yansıtmamaktadır. Bu durum referans olarak gösterilen dış belgelere de uygun düşmemektedir. Kurula üye atama yetkisinin yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanına verilmesi ise eleştirilmektedir?
?ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ YARGININ BAĞIMSIZLIĞINI SAĞLAR?
Örgütlenme özgürlüğünün, uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alındığını belirten Gerçeker, örgütlenmenin, hakim ve savcıların çalışma koşullarının iyileştirilmesi yanında, yargı bağımsızlığının korunması bakımından da büyük önem taşıdığını belirterek, ?Yargı mensuplarına gerek mesleki, gerekse yargı bağımsızlığı konusunda eğitim verilmesi de çok önemli bir konudur. AB ilerleme raporlarında da öngörüldüğü gibi, böyle bir yapılanma sağlandıktan sonra hakim ve savcıların eğitimi yanında seçimleri de Adalet Akademisi ve HSYK tarafından yapılmalıdır? dedi.
Hukukun üstünlüğü ile yargı bağımsızlığı arasındaki bağın önemine de değinen Yargıtay Başkanı, ?Hukuk üstün tutuluyorsa yargı bağımsızlığı tam olarak sağlanmalıdır. Hukuk ayak bağı görülüyorsa, yargı mutlaka baskı altındadır? dedi.
?YARGI ELEŞTİRİLİRKEN ÇOK ÖZEN GÖSTERİLMELİ?
Yargının da eleştirilebileceğini ifade eden Gerçeker, yargıyla ilgili haber niteliğinin ötesinde yorum yapılırken yapılırken, bu ayrımın gözetilmesi ve çok özen gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Gerçeker, ?Verilen haberin doğruluğu ispatlanabilmeli ve gerçeklere dayandırılmalıdır. Yanlış ya da eksik bilgilerle yapılan haber ve yorumlar kamuoyunu yanlış yönlendirebilir, mahkemeler üzerinde bir baskı unsuru da oluşturacaktır? dedi.
?ADİL YARGILANMA İÇİN BAĞIMSIZ MAHKEMELER ŞART?
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi?nin 10., Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi?nin 14. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi?nin 6. maddelerinde adil yargılanma hakkı için bağımsız ve tarafsız mahkemelerin varlığı temel şart olarak öngörülmüştür.
?YÜKSEK MAHKEME KARARLARINA ERİŞİM DE SORUN HUKUKİ DEĞİL?
Yüksek mahkeme kararlarına erişim konusunda da, yaşanan sıkıntının hukuki değil teknik olduğunu belirten Gerçeker, ?Yargıtay?dan her yıl çıkan 500 bin civarında karar karşısında bunların yayınlanabilmesi için yeterli personel istihdamı ve ulusal yargı ağı projesi dışında ayrı bir sistem kurulması gerekmektedir? dedi.
?YARGI KİMSENİN NE ARKA BAHÇESİ, NE ÖN BAHÇESİ?
Yargı, ilk derece ve yüksek mahkemeleri ile bir bütün olduğunu söyleyen Gerçeker, ?Kast gibi, jüristokrasi gibi konu ile ilgisi olmayan kavramlar, hafif düşünceler hiçbir geçerlilik taşımamaktadır. Bunlar yargıyı tanımamaktan kaynaklanan boş sözlerdir. Bu bütünlüğü bozan, çalışmaları istikrarsız hale getiren, müdahalede bulunan idaredir. Yargı kimsenin ne arka bahçesi, ne ön bahçesi ne de yan bahçesidir, olmamıştır, olmayacaktır da? dedi.
Son Dakika › Güncel › 2Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker: ?Yargı Kimsenin Ne Arka Bahçesi, Ne De Ön Bahçesi' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?