28 Şubat ve Millet" Paneli

Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, 28 Şubat davasına ilişkin, "Bu yargılamanın ciddiyetle sürdürülmesi gerekir. Bu mahkemelerin tavırlarıyla alakalı bir ciddiyetsizlik dikkati çekiyor. Çok ağır bir suçlamayla yargılanıyor sanıklar fakat bu suçlamalarla orantılı bir yargılama görmüyoruz" dedi.

Kaya, Genç Siyasetçiler ve Girişimciler Derneği (GESİDER) tarafından Altunizade Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen "28 Şubat ve Millet" panelindeki konuşmasında, 28 Şubat sürecinde Müslüman kesime büyük baskılar ve zulümler yapıldığını söyledi.

Özellikle başörtülü öğrencilere büyük zulümler yapıldığını dile getiren Kaya, bu zulümlerle halkın sindirilmeye çalışıldığını ancak halkın buna pasif bir direniş gösterdiğini aktardı.

28 Şubat sürecinin, Tanzimat'tan bu yana devam eden aydın despotizminin ortaya çıkardığı bir zihniyetin dışa vurumu olduğunun altını çizen Kaya, "Cumhuriyet kurulduktan sonra tek partinin yaptıklarını biliyoruz. 1932'den 50'ye kadar bu ülkede ezan okunmamıştır. İlk çok partili seçimde halk, ezanı yasaklayan CHP ideolojisini mahkum etmiş, Demokrat Parti'yi ise iktidar yapmıştır. Birileri bu sistemi farklı yollardan devam ettirmeye çalışsalar da bunu başaramamışlardır" diye konuştu.

"Bugün çok şükür 28 Şubat yargılanıyor" diyen Kaya, şöyle devam etti:

"Olayın sivil, sermaye, üniversite ayağı yok ama Ankara'da devam etmekte olan bir dava var. Burada sivil olarak sadece Kemal Gürüz'ün ismi var. Diğerlerinin de yargılanması gerekir. Bu yargılamanın ciddiyetle sürdürülmesi gerekir. Bu mahkemelerin tavırlarıyla alakalı bir ciddiyetsizlik dikkati çekiyor. Çok ağır bir suçlamayla yargılanıyor sanıklar fakat bu suçlamalarla orantılı bir yargılama görmüyoruz. Maalesef bu süreçte bütün sanıkların tahliye edildiğini gördük. Bu, beraat ettikleri anlamına gelmiyor ama doğal olarak bu yargılamanın biçimine ilişkin insanlarda bir tedirginlik ortaya çıktı."

"28 Şubat sürecinin bittiğine inanmıyorum"

Gazeteci-yazar Ayşe Böhürler de 28 Şubat'ta medyanın büyük çoğunluğunun iktidara yapılan psikolojik harp konusunda önemli işlevler gördüğünü söyledi.

Böhürler, Refah-Yol iktidarında medyanın olayları çarpıttığını ifade ederek, şunları aktardı:

"Mesela Erbakan'a bir komutanın hakaretini doğal bir şey gibi vermiştir. Bu darbenin hazırlanmasında özel televizyonların büyük katkısı olmuştur. Hasan Mezarcı medya yoluyla linç edilmiş, ağır işkencelere maruz kalmıştır. Aczimendiler diye bir grup türetildi. Televizyonlarda hep bunlar boy gösteriyordu. Fadime Şahin ve Ali Kalkancı olayı da yazılan senaryonun ardından televizyonlarda çok yer aldı. Bu süreçte en çok başörtülü öğrenciler mağdur oldu. En çok onlara baskı yapıldı."

O zamanın medyasında dindarları kötülemek için haberler üretildiğini söyleyen Böhürler, "Psikolojik harp tekniklerinin uygulandığı bir dönemi yaşadık. Ben bu dönemin bittiğini düşünmüyorum, buna inanmıyorum. Buna inanmanın bir illüzyon olduğunu düşünüyorum. Bu süreç öyle kolay kolay bitecek bir süreç değil. Bir neslin bitmesi lazım. O neslin temsilcileri olduğu sürece ve bu temsilcilerin sermaye ve medyada söz sahibi olmak istediği müddetçe, bu sürecin daha devam edeceğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

"Büyük fedakarlıklar yapıldı"

AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca ise 28 Şubat sürecinin 1990'lı yılların başında başlatıldığını söyledi. Refah Partisi'nin iktidar olmasıyla sürecin hızlandığını anlatan Karaca, şöyle devam etti:

"Refah-Yol hükümeti kurulduktan sonra medya, iş dünyası, yargı, asker ve bazı STK'lar tek sesti. Faizler düştü hükümet zamanında. Daha sonra siyasi arenada Erbakan'ın başbakan olmasıyla birlikte birtakım olaylar başlatıldı. Neticede 28 Şubat oldu. Kızım o dönemde imam hatipte okuyordu. O dönemde 'El ele eylemi' yapılmıştı. Eylemden dolayı, tıp fakültesinde okuyan kız arkadaşlarımız vardı, bunlar DGM'de yargılandı. Bu kardeşlerimizden büyük bir kısmı Macaristan'a giderek daha alt sınıflardan başladılar. Böyle fedakarlıklar yapıldı."

Panelde ayrıca 28 Şubat dönemini anlatan bir sinevizyon gösterimi yapıldı. - İstanbul