ŞAHİN OKTAY - Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, 28 Şubat sürecine ilişkin, "Özellikle üniversiteler, okullar ve çalışan kesim üzerinde adeta bir başörtüsü avına çıkılmıştı. O süreç içerisinde kimseye yaşam hakkı tanınmadı." dedi.
AK Parti'nin kurucuları arasında bulunan ve partinin kapatılmasına ilişkin davanın iddianamesinde "türbanı simge ve dayatma unsuru olarak kullandığı" gerekçesiyle ismi yer alan Ramazanoğlu, 28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle mesleğini bırakmak zorunda kaldı.
Siyasi hayatının önemli bölümünü başörtüsü mücadelesiyle geçiren Ramazanoğlu, AK Parti'nin kurucuları arasında olmasına rağmen TBMM'ye milletvekili olarak ilk defa 1 Kasım 2015'teki seçimlerden sonra girebildi.
Ramazanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 28 Şubat'ın tarihin en uzun Milli Güvenlik Kurulu'nun ardından açıklanan kararlarla başlayan bir süreç olduğunu söyledi.
O dönemde "28 Şubat'ın bin yıl süreceğinin" iddia edildiğini fakat 5 yıl sonra milletin kendi içerisinden çıkardığı bir partiyi iktidara taşıdığını dile getiren Ramazanoğlu, "Burada bir kurgu vardı. Bürokratik ve askeri oligarşi milletin iradesine rağmen başka bir vesayet alanı oluşturmak istemişlerdi." diye konuştu.
Ramazanoğlu, laiklik üzerinden suni bir gündem oluşturulduğuna dikkati çekerek, milletin o güne kadar hiç görmediği medya aktörlerinin televizyonlarda yer aldığını, daha önce hiç görmediği "Aczmendiler" denen grupların sokaklara çıktığını anlattı.
"Başörtüsü hedef tahtasına oturtuldu"
Milletin inancının gereği olan başörtüsünün hedef tahtasına oturtulduğunu vurgulayan Ramazanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle üniversiteler, okullar ve çalışan kesim üzerinde adeta bir başörtüsü avına çıkılmıştı. O süreç içerisinde kimseye yaşam hakkı tanınmadı. Ben de devletin bir doktoru olarak bir hastanede çalışıyordum. O süreçten ben de etkilendim. O şekilde çalışmam mümkün olamadı. O sürecin sonucu olarak istifa edip işimden ayrılmak zorunda kalmıştım. 28 Şubat'ı özetlersek, askeri ve bürokratik oligarşinin milletin iradesini yok sayarak yeni bir vesayet alanı oluşturma sürecidir."
Ramazanoğlu, 28 Şubat'çıların kendi kurguladıkları bir toplum mühendisliğini amaçladığına işaret ederek, "Bu toplum mühendisliğinin sonucunda kendi kurguladıkları bir yaşam alanı oluşturacaklardı. Yani insanlar bunların istedikleri kadar dindar olacaklar, onların istedikleri şekilde ibadetlerini yapacaklar, onların istedikleri şekilde toplumun diğer alanları dizayn edilecekti." değerlendirmesinde bulundu.
"FETÖ, bu mücadeleyi değersizleştirmeye çalıştı"
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in o dönemde bir televizyon kanalına verdiği demeçte milletin kendi iradesiyle iş başına getirdiği iktidar için mealen "Çekip gitmesi lazım. Vesayet alanı oluşturmak isteyenlerin isteklerine kulak vermeleri lazım." dediğini aktaran Ramazanoğlu, birileri başörtüsü mücadelesi verirken Gülen'in "başörtüsünün füruat olduğu" konusunda fetvalar verdiğine dikkati çekti.
Ramazanoğlu, "Bir taraftan başörtüsü mücadelesi verirken 'Başınızı açın, okulunuza gidin, işinizi yapın.' dediler. Toplumda bir ikilem oluşturulmaya ve bu mücadeleyi değersizleştirmeye kalktı, FETÖ'nün yaptığı buydu." şeklinde konuştu.
Tarihin en uzun MGK'sının ardından başlayan sürecin 1 Kasım 2015 seçimlerine kadar geldiğini vurgulayan Ramazanoğlu, o sürecin yasaklarının, o vesayetin ülkenin üzerinden bir anda kalkamadığını ifade etti.
Ramazanoğlu, 14 Ağustos 2001'de kurulan AK Parti'nin kurucuları arasında yer aldığı bilgisini vererek, "Ben de o partinin kurucusuydum, mücadele eden biriydim ama başörtülü olduğum için seçilebilme özgürlüğümü 1 Kasım 2015'e kadar kullanamadım. Bu süreç bütün bu mücadeleyi de özetliyor." dedi.
"Çitlerin arkasından konuşmak zorunda kalmıştık"
O dönemin yasakları arasında çok basit uygulamaların da olduğunu belirten Ramazanoğlu, "Herhangi bir devlet kurumuna, bir askeri alana girmek de böyle bir şeydi. Bundan 12 yıl önce oğlumun öğretmenini ziyaret etmek istemiştik, kendisi askerliğini yapıyordu. Başörtüsüyle çitin öbür tarafına geçemediğim için çitlerin arkasından konuşmak zorunda kalmıştık." ifadelerine yer verdi.
Ramazanoğlu, Türkiye'deki demokrasinin bedeli ödenmiş bir demokrasi olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türk Silahlı Kuvvetlerinde subay olarak görev yapacak kadınların da artık inançları gereği başını örtebileceği haberi çıktığında, bunu içimizi sızlatan bir sevinçle karşıladık. Artık özgürlük alanı Türkiye'de bütün alanlara yayılıyordu. Kurumsal demokrasi, ileri demokrasinin gereği budur. Biz de bunun mücadelesini veriyoruz."
Son Dakika › Güncel › 28 Şubat Döneminde Başörtüsü Avına Çıkılmıştı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?