Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki 28 Şubat Davasının tutuklu sanıklarının, aylık tutukluluk değerlendirmesi kapsamında tahliyeye yönelik taleplerinin alınması sona erdi.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, "sağlık raporu sunan tutuklu sanıkların adli kontrol şartıyla tahliyelerini mahkemenin takdirine bıraktığını" açıkladı.
Duruşmada, tutuklu sanıklardan, henüz savunmasını yapmayanlar veya avukatlarına söz verildi. Şu ana kadar savunmasını yapan sanıklara ise ayrıca söz hakkı tanınmadı.
Sanık Vural Avar'ın avukatı Ümit Kara, BÇG'yi kuran emirlerin "BÇG emirleri değil, birer karargah emirleri olduğunu ve hiyerarşi içinde hazırlandığını" ifade etti ve iddianamedeki belgelerin güvenilirliğine ilişkin şüphelerini dile getirdi.
Sanık Hayri Bülent Alpkaya'nın avukatı Erol Aras delillerin toplandığını ve kuvvetli suç şüphesi iddiasının çürüdüğünü ileri sürdü. Aras, müvekkilinin sağlığının cezaevinde bozulduğunu, müvekkilinde akciğer rahatsızlığı ve diyabet olduğunu, son olarak tiroit biyopsisi yapılmasına karar verildiğini anlattı.
Sanık İdris Koralp'in avukatı Şemsettin Tolga Altan ise "ortada suç isnat edilecek bir fiil olmadığını" iddia etti.
Sanık Fevzi Türkeri'nin avukatı Aykanat Kaçmaz, idam cezasının 2006'da tamamen kaldırıldığına işaret ederek, "bunun terör örgütü liderinin idamının engellenmesi için yapıldığını" ileri sürdü.
Kaçmaz, "Ülkemizde erkeklerin ortalama yaşam süresi 72. Müvekkilim 72 yaşın üzerinde. Devamlı ilaçlar kullanıyor. Bu yaşın üzerinde çok sanık var. Ülkemizde idam cezası kaldırılmış olmakla birlikte fiili olarak bu sanıklar için idam cezası azar azar uygulayan pozisyondasınız. Daha ne kadar yaşayacaklarını bekliyor ve umuyorsunuz? Terör örgütü liderine sağlayan bu özgürlüğün, tahliye noktasında müvekkile de tanınmasını istiyorum" dedi.
Sanık Çetin Dizdar'ın avukatı Ulvi Tunç, müvekkilinin 515 gündür tutuklu olduğunu söyleyerek, "Buradaki bütün değerli komutanların tutuksuz yargılanmasının yerinde olacağını düşünüyoruz" diye konuştu.
Sanık Ayhan Cansevgisi'nin avukatı Sabit Halat müvekkilinin iddianamede 7 Nisan 1997 tarihli toplantıya katıldığının iddia edildiğini, bu toplantıya ilişkin belgenin gerçekliğinin şüpheli olduğunu belirterek, "Bir tek toplantı nedeniyle ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor" dedi.
Sanık Orhan Yöney'in avukatı Çağrı Ayhan Şenel, "Müvekkilimin kuvvetli suç şüphesine neden olacak hiçbir belgesi, işlemi, imzası yok. Kaçma şüphesi de yok. 70 yaşını geçmiş. Bu yaştan sonra bu tür bir eylemi gerçekleştirecek kişilikte de değil" diye konuştu.
Sanıklardan Köksal Karabay, o dönemde tümgeneral olarak Plan Harekat Daire Başkanlığı yaptığını ve BÇG ile ilgili kendisine ve dairesine hiçbir görev verilmediğini söyledi. Karabay, "Bana görev verilmemişti, ama görev verilseydi tereddütsüz yapardım. Askerlikte verilen görev yapılır. İkincisi de BÇG faaliyetlerinin suç teşkil etmediği kanaatindeyim" dedi.
REFAH-YOL hükümetinin istifasından 2 ay önce Arnavutluk'a gittiğini, yeni hükümet kurulduktan sonra Türkiye'ye döndüğünü anlatan Karabay, iddianamede bu dönemde bir belge onayladığının ileri sürüldüğünü savundu.
Sanık Hüsnü Dağ, konusu suç teşkil eden hiçbir eylemi olmadığını savundu. Dağ, 18 aydır tutuklu olduğuna dikkati çekerek, bu sürede 2 kez ameliyat olduğunu, felçli kayınvalidesinin üzüntüden öldüğünü, ailesinin tarifsiz acılar çektiğini anlattı.
-"Çelişki bulunuyor"
Sanıklardan emekli Kurmay Albay Oğuz Kalelioğlu ise REFAH-YOL'u yıkmakla suçlandığını, oysa emekliliğinin ardından DYP'ye üye olduğunu anlatarak, burada bir çelişki bulunduğunu söyledi.
Sanık İsmail Ruhsar Sümer'in avukatı Erol Aras, müvekkilinin İstihbarat Daire Başkanlığı yaptığını bildirerek, müvekkilinin görev alanının yurt dışı olduğunu söyledi. Müvekkilinin BÇG çalışmalarının hiçbirinde yer almadığını savunan Aras, sağlık sorunları bulunan müvekkilinin tahliyesini istedi.
Sanık Şevket Turan'ın avukatı Akın Şenol da müvekkilinin BÇG ile ilgisinin bulunmadığını savunarak, emrindeki hiçbir personelin de BÇG yapılanmasında yer almadığını kaydetti.
-Brifing iddiaları
Sanık Metin Yaşar Yükselen'in avukatı Aykanat Kaçmaz, müvekkilinin BÇG üyesi olmadığını söyledi. "Müvekkilinin yargı veya basın mensuplarına brifing verdiği" iddiasının doğru olmadığını anlatan Kaçmaz, müvekkilinin, üstlerinin bilgisi dahilinde ordu mensuplarına brifing verdiğini ifade etti.
Sanık Şükrü Sarıışık'ın avukatı Ali Fahir Kayacan, dava dosyasında ve ek klasörlerde müvekkilinin BÇG faaliyetlerine katıldığına ilişkin hiçbir belgenin yer almadığını söyledi.
Sanık Refik Zeytinci'nin avukatı Çağatay Sakaoğlu, müvekkilinin neden halen tutuklu olduğunu anlayamadığını dile getirerek, müştekilerin hiçbirinin müvekkiline yönelik şikayetinin olmadığını ifade etti.
Sanık Yücel Özsır'ın avukatı Şükrü Gün, "Müvekkilimin cezaevinde ciddi sağlık sıkıntıları var. 'Bunu mahkemeye bildireyim' dediğimde, 'Sağlık sorunlarının arkasına saklanıyor' demesinler, diyerek beni durdurdu. Müvekkilim suçsuzluğuna inanıyor ve aklanmak istiyor. Müvekkilim, BÇG içine katılmamıştır" diye konuştu.
Sanık Altaç Atılan'ın avukatı Çağrı Ayhan Şenel, "müvekkilinin, kuvvetli suç şüphesi taşıyan hiçbir belge, eylem ve faaliyette bulunmadığını, tutuklanmasına gösterilen gerekçelerin ise hiçbirinin sabit olmadığını" savundu.
Sanık Aydan Erol'un avukatı Fethi Öztürk, müvekkilinin işlediği suç teşkil eden bir fiil olmadığını savunarak, tahliyesini istedi.
Sanık Ruşen Bozkurt, soruşturma konusu dönemde binbaşı olduğunu, imza yetkisi bulunmadığını ve emir verme konumunda olmadığını belirterek, yasadışı hiçbir eyleminin olmadığını söyledi.
Sanık Ünal Akbulut ise Genelkurmay Karargahındaki en alt rütbe olan Harekat Plan Subayı olduğunu ifade ederek, Harekat Plan Subayının, verilen emirleri yerine getirdiğini kaydetti. Akbulut, BÇG kurulduktan sonra, burada görev yapma süresinin iki hafta olduğunu bildirdi.
Sanık Cengiz Çetinkaya'nın avukatı Müşteba Aydın da müvekkilinin sadece 10-15 gün BÇG toplantılarına katıldığını bildirerek, binbaşı rütbesiyle Genelkurmay Karargahında bulunan bir subayın iddianamedeki gibi suçlanmasının mümkün olmadığını savundu.
Sanık Tevfik Özkılıç'ın avukatı Berna Abadan ise BÇG'ye ilişkin evrakta müvekkilinin isminin geçmediğini ve müvekkiline isnat edilebilecek tutarlı hiçbir delil olmadığını söyledi.
-Savcının görüşü
Tahliye taleplerine yönelik görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, "tutuklu sanıkların sundukları sağlık raporlarına göre, adli kontrol altında serbest bırakılması mahkeme heyetinin takdirinde olmak üzere, açıklanan ve ortaya konulan bilgi ve belgelerden, atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığı, atılı suça ilişkin ceza miktarı, delil karartma ihtimali dikkate alınarak, tutukluluk hallerinin devamını" istedi. - Ankara
Son Dakika › Güncel › 28 Şubat Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?