28 Şubat davası sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Batı Çalışma Grubuna (BÇG) ilişkin, "meşru 54. hükümetin talimatlarına dayandıklarını" ifade ederek, "Ben kendiliğimden 'BÇG'yi kuralım' demedim. Genelkurmay İkinci Başkanı da 'Arkadaşlar böyle bir şey kuralım' demedi" dedi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki oturumunda söz alan Doğan, "Sabahleyin savunmamı yaparken, 'Kusursuz cinayet olmaz' dedikten sonra 'Kusursuz darbe olmaz' dedim. Arkadaşlarım dikkatimi çekti. Aslında kastım 'Nasıl kusursuz cinayet olmazsa kusursuz darbe komplosu da olmaz' demekti. Bu açıklamanın kayda geçmesini istedim" diye konuştu.
Daha sonra Doğan'ın çapraz sorgusuna geçildi. Doğan'a yöneltilen sorulardan öne çıkanlar ve yanıtları, özetle şöyle:
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Hakan Oruç: "7 Nisan 1997 tarihli "İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler" başlıklı belge Genelkurmay Başkanlığınca gönderilmiş, belgenin orijinal ve tıpkı çekim olup olmadığı belirlenememiş. Çevik Bir, bu toplantıyı (belgeye ilişkin) hatırladığını, Orgeneral Doğan Güreş ile ilgili kısmı kısmen hatırladığını söyledi. Sanık Metin Yaşar Yükselen ve Cengiz Koşal'ın ifadeleri de var. Bu belgenin sahteliğini iddia ettiniz. Sahteyse nasıl oluşturulmuş olabilir? Genelkurmay'da böyle bir durum olabilir mi? Müşteki Tamer Tatar'ın ibraz ettiği belge Genelkurmay'da olmamasına rağmen bu belgenin olduğu bildirilebilir mi?"
Çetin Doğan: "Bu belge Genelkurmay Başkanlığınca gönderilmiş değildir. Eğer savcılık yazısını okursanız konu daha iyi anlaşılır. Genelkurmay'ın cevabında savcılığın yazısına atıfta bulunulmuştur."
Genelkurmay'ın yazısını okuyan Oruç: "Benim anladığım belgenin ve tutanakların bir suretinin Genelkurmay'da olduğudur."
Doğan: "Bizde imzasız belgelere ne işlem yapılacağını gösteren yönergeler vardır. İmzasız belge en fazla bir yıl muhafaza edilir, sonra tutanakla imha edilir. Aradan 15 yıl geçtikten sonra belge çıkması... Genelkurmay'da köstebek olabileceğini ifade ettim. Genelkurmay karargahında çok fazla toplantı olmuştur. 15 yıl önce yapılan bir toplantının tarihini bilen bir yiğit de ortada yoktur."
-"Ben BÇG'yi kuralım demedim"-
Oruç: "10 Nisan 1997 tarihli BÇG'nin kurulmasına dair sizin imzanızı taşıyan belge var. BÇG'nin 28 Şubat kararları sonucunda kurulduğunu söylediniz. MGK, sadece tavsiye niteliğinde kararlar alır. Aslında hükümet bile MGK kararına dayanarak talimat veremez. Bunun ancak Meclis tarafından kanuna dönüştürülmesi gerekir. Bu karar doğrultusunda hükümetten veya Başbakanlıktan Genelkurmay'da bir çalışma grubu kurulması yönünde talimat geldi mi?"
Doğan: "Genelkurmay Başkanı her hafta Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile rutin görüşmeler yapardı. Görüşmelerden döndükten sonra karargahın amiri durumundaki ikinci başkana, bir talimat varsa iletirdi. Bu emir gelmemiş olsa bile bunu takip eden MGK'nın üyesi durumunda olan Sayın Genelkurmay Başkanının alınan kararlardan ve karar sonucu hükümetten elde ettiği bilgilerden karargahı haberdar etmemesi söz konusu olamazdı. Ben kendiliğimden "BÇG'yi kuralım" demedim. Genelkurmay İkinci Başkanı da "Arkadaşlar böyle bir şey kuralım" demedi."
Oruç: "Genelkurmay Başkanlığı da bir kamu kurumu. Bu durumda, her kamu kurumu, mesela bir gazetede veya bir yerde MGK'nın karar aldığını duyduğunda, kendi başına politika belirleyerek, buna göre bir çalışma yapabilir mi?"
Doğan: "Bizim dayandığımız doğrudan doğruya meşru 54. hükümetin verdiği talimattır. Emirler, her yerde hem yazılı hem şifahi verilir. "Ben böyle bir şey hazırladım" diye göstermiştir. Böyle bir konuda MGK'da Genelkurmay Başkanının bilgilendirilmemesi, Başbakanın, her türlü iç ve dış tehdide karşı hazırlıktan sorumlu Genelkurmay Başkanını haberdar etmemesi söz konusu mudur, bu takdirinize bağlı."
Oruç: "Anladığım kadarıyla yazılı bir emir yok."
Doğan: "Yazılı veya şifahi... Ama Milli Savunma Bakanlığından da yazılı gelen talimat var."
-"Neden kendisine göndersin?"-
Oruç: "Bu belge Başbakan Askeri Başdanışmanlığına gönderilmemiş. Neden?"
Doğan: "Askeri Başdanışman o dönemde Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Başkanı Tuğgeneral Kenan Deniz'dir. Kendisinin çıkardığı emri neden kendisine göndersin?"
Oruç: "Kurul olarak Başbakanlık Askeri Başdanışmanlığına gönderildi mi? Kişiler değişebilir."
Doğan: "Evrak kendisinde olduğu için... Başka türlü anlamanın alemi yok."
-Hutbe ve vaazların takibi-
Oruç: "Sizin imzaladığınız "Laiklik Aleyhtarı Faaliyetler" adlı belge var. Belgede MİT'ten gelen bilgiler doğrultusunda camilerde laiklik karşıtı hutbe ve vaazlar verildiği aktarılıyor ve garnizon komutanlıklarından hutbe ve vaazların personel görevlendirilerek takip edilmesi isteniyor. MİT istihbarat toplamaya yetkili bir kuruluş. Ancak garnizon komutanlıklarının böyle bir yetkisi olduğunu düşünmüyorum. BÇG'nin de dini otorite olmadığını biliyoruz. Hutbe ve vaazları kamu görevlilerinin verdiğini düşündüğümüzde, bunların ancak mahkeme kararıyla dinlenmesi mümkün. Bu kanunsuz şekilde mi yapılıyordu, yoksa bir görevli gidip not mu alıyordu?"
Doğan: "MİT Yasası'nın 5. maddesinde "Diğer kurum ve kuruluşlar kendi görevleri alanında istihbarat yapmaya devam edeceklerdir ve sorumludurlar" yazar. Silahlı Kuvvetler, kendi görev alanlarına ilişkin konularda istihbarat yapma hakkına sahiptir. Bu çerçevede TSK ve devlet aleyhine kalkışma, söylem, propaganda ortaya çıktığı zaman bu rapor edilir. Amacımız bütün imamları suçlayarak bir şey yapmak değil. 'Bölgenizde bu tür olaylar olduğuna ilişkin bilgi varsa araştırın' diyoruz. Bu emrin yazılmasına neden olan camiye giden vatandaşların ihbar mektuplarıdır. Bunun irticayla mücadele açısından yararlı olduğunu söylüyoruz. Bunun atılı suçla nasıl ilişkilendirildiğini anlamadım."
Oruç: "On binlerce camideki her şeyin kayda alınmasını isteyen bir talep var. Eğer bu talebin askeri husus olduğunu, davayla ilgili olmadığını söylüyorsanız, bir şey demiyor, başka soruya geçiyorum."
Doğan: "Bütün vaazların sorgulanmasını istememiz söz konusu değil. Zaten bu tür vaazların dedikodusu yapılan yerler ortadadır. Bunlarla ilgili yürüteceklerdir. Yoksa "Bu imam iyidir, bu imam kötüdür" diye bir fişleme söz konusu değil. Mütedeyyin insanları rahatsız edecek bir şey yoktur. İrticaya yönelik vaaz verdiği zaman çok kişi hocayla münakaşa etmiştir. Bu tür olaylar garnizon içinde duyulmuştur. Namlı hocalar..."
Oruç: "27 Mayıs 1997 tarihli "Batı Eylem Planı" adlı belge BÇG'nin yol haritası gibi..."
Doğan: "Belgenin ismi yanlış."
Oruç: "Başlangıcında "Batı Eylem Planı" yazıyor."
Doğan: "Sahte olduğunu söylediğim belge. Böyle bir belge yok zaten."
Oruç: "İdris Koralp'in beyanlarını okudum. Çevik Bir'in de belgenin doğruluğu konusunda beyanları var. Sivil memur da o yönde beyanda bulunmuş. Bu belge mi sahte, içeriği mi sahte? Gerçeği şu diyorsanız, içeriği neydi?"
Doğan: "Bu belgenin ilgisi 6 Mayıs 1997 tarihli belgeyi gösteriyor. 6 Mayıs tarihli belgenin taslak olduğunu söylemiştim. Taslak belge, nasıl oluyor da atıfta bulunulacak belge oluyor? Bu mümkün mü? Çıkmamış bir belgenin, daha sonra referans verilmesinin sahtekarlık olup olmayacağına yüce mahkeme karar versin. Çok samimiyetle ifade edeyim, kusura bakmayın, bir yurttaş, okumuş, yazmış, hakim karşısına çıkıyor. Hakim belge gösteriyor. Bu belgenin sahte olduğunu iddia etme imkanı var mı? Gayet tabii herkes bundan etkileniyor. Bir yazıcı düşünün, aradan 15 sene geçmiş, "Bu belgeyi ben hazırladım", nasıl diyebilir? İçeriğini bilmiyorsan nasıl hatırlıyorsun? Belgenin sahte olduğunu somut delillerle ortaya koydum. Eğer tatmin olmamışsanız devam edin."
Oruç: "Sahte olduğunu söylüyorsanız içeriğine girmek istemiyorum."
-Savcının soruları-
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin: "6 Mayıs 1997 tarihli "Batı Harekat Konsepti" başlıklı belgenin sahte olduğunu söylediniz. Genelkurmay Başkanlığının dosyamıza gönderdiği Jandarma Genel Komutanlığı imha arşiv kayıtlarının 8. sayfasında bu belge geçiyor. Konusu da aynı şekilde "Batı Harekat Konsepti". Belgenin Jandarma Genel Komutanlığınca imha edildiği anlaşılıyor. Ne diyorsunuz?"
Doğan: "Bu belgeyi hatırlamadığımı çok net ifade ettim. Bana ıslak imzalısını getirin. İmzasını attığım hiçbir şeyi inkar etmem, hiçbir şeyden de korkmam. Jandarma Genel Komutanlığınca hangi belge imha edilmiş? O belgenin bu belge olduğunu nereden biliyorsunuz? Onu bir tarafa bırakalım. Genelkurmayda belgelerin belli sürelerle imha edildiği doğrudur. Fakat evrak çıkış yerinden bu belge bulunabilir."
Çetin: "Bu belgeleri sahte olarak düzenleyen kişilerin imha tutanaklarını da bilmesi ve belgeyi buna göre hazırlaması gerekir. Buna ne dersiniz?"
Doğan: "Çok güzel derim. Çünkü kurgulayanların izinin jandarmada da aranması gerekir derim."
Çetin: "BÇG'nin fişleme belgesi olmadığını söylediniz. "Batı Çalışma Grubu Bilgi İhtiyaçları" belgesinde haklarında hiçbir şikayet olmayan tüm kamu kurum ve kuruluşları ile buradaki tüm görevlilerin ve özel şahısların, dernek üyelerinin vs. biyografi ve siyasi görüşlerine kadar araştırma yapılmasını fişleme olarak değerlendirmiyorsanız ne olarak değerlendiriyorsunuz?"
Doğan: "Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı tarafından yazılmış, BGÇ'ye bilgi için gönderilmiştir." - Ankara
Son Dakika › Güncel › 28 Şubat Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?