28 Şubat davasının sanık avukatlarından Metin Yıldızhan, "Burdaki herkes cumhuriyeti koruma konusunda yemin etmiş. 35. maddenin kalkması bizim bu yeminimizden döndüğümüz anlamına gelmez. Bu yeminimizden, İç Hizmet Kanunu sonuna kadar kaldırılsın, vazgeçmeyeceğiz. Askerin görevi cumhuriyeti korumaktır" dedi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, hazır bulunanların ve dosyaya giren belgelerin tutanağa geçirilmesinin ardından, sanık avukatları söz alarak, çoğunlukla usule ilişkin itirazlarda bulundu.
28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın da arasında bulunduğu bazı sanıkların avukatı Erol Aras, daha önce 28 Şubat ile ilgili suç duyurusu üzerine takipsizlik kararı verildiğini, karara itirazın da İstanbul 4 Nolu DGM tarafından reddedildiğini anımsattı. Bu durumda davanın açılabilmesi için itirazı reddeden mahkemenin kararının gerektiğini savunan Aras, buna karşın İstanbul 4 Nolu DGM'nin devamı olan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinden kararın, dava açıldıktan sonra alındığını ileri sürdü.
"Dosya İstanbul'a gittikten bir gün sonra karar alınmış. Bir günde bu belgeler nasıl incelendi? Şu an yapılan işlemler yoklukla malum" diyen Aras, mahkemenin Genelkurmay Başkanını yargılama yetkisine sahip olmadığını iddia etti ve yargı yerinin Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi olduğunu öne sürdü.
-"Suç teşkil edecek bir şey yok"
Aydan Erol'un avukatı Fethi Öztürk de şunları söyledi:
"Sayın iddia makamı yeni deliller çıktığını, birçok müştekinin başvuruda bulunduğunu söyledi. Müvekkilimle ilgili iki tane Batı Çalışma Grubu (BÇG) evrakı var ve iddianamede 23 yerde geçiyor. Bu evrak zamanında da 'Köstebek' soruşturmasında da medyaya yansımıştı. Evrakın konusu bilgi toplamaya dönük. Bilgi toplama iddianamede fişleme olarak geçiyor. Ayrıca fişleme 765 sayılı mülga TCK'da suç değildir. Müvekkilimin bununla suçlanması yasalara aykırı. Müvekkilimle ilgili hangi delillerin ortaya çıktığının da suç ve cezanın şahsiliği açısından belirtilmesi gerekirdi."
Müvekkilinin suçlanmasına ilişkin belgenin, 5 Mayıs 1997'de Yeni Yüzyıl gazetesinde "Çengeldere Köyü'nde inşa edilmekte olan izinsiz şeriat külliyesi" haberi üzerine hazırlandığını ifade eden Öztürk, belgeyle bu konuda bilgi istendiğini aktardı. Belgeyi okuyan Öztürk, "Bu mesajın içerisinde en ufak bir suç teşkil edecek cümle yok" dedi.
-Mahkeme başkanı uyardı
Avukat Metin Yıldızhan da yargılamanın "Yüce Divan" sıfatıyla Anayasa Mahkemesinde görülmesi gerektiğini kaydetti.
Ülkenin birlik ve bütünlüğünün sağlanması görevinin Genelkurmay Başkanlığı ile Milli Güvenlik Kuruluna (MGK) verildiğini aktaran Yıldızhan, "İç ve dış tehditleri tespit etmek MGK'nın görevi. O günkü milli güvenlik siyaset belgesine göre iç tehdidin birincisi bölücülük, ikincisi de irtica. Burdaki herkes cumhuriyeti koruma konusunda yemin etmiş. 35. maddenin kalkması bizim bu yeminimizden döndüğümüz anlamına gelmez. Bu yeminimizden, İç Hizmet Kanunu sonuna kadar kaldırılsın, vazgeçmeyeceğiz. Askerin görevi cumhuriyeti korumaktır. Bunun üzerine yemin etmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
Yıldızhan sözlerini uzatınca mahkeme başkanı Tayyar Köksal, uyarıda bulundu. Yıldızhan'ın konuşmasına devam etmek istemesine, bazı sanık ve müşteki avukatları tepki gösterdi.
Başkan Köksal, daha sonra konunun dışına çıktığı gerekçesiyle Yıldızhan'ın konuşmasını kesti.
Yıldızhan da "Bu adil yargılama değil" diye tepki gösterdi. Yıldızhan yerine oturduktan sonra iddianamenin reddedilmesini ve yargılama yerinin Anayasa Mahkemesi olduğuna karar verilmesini istedi.
-Davanın reddi talebi
Çevik Bir'in avukatı Atila Bingöl de "İddianamede Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları suçlanıyor. Mahkemeniz bu davada görevli değildir. Davanın, görevsizlik kararıyla Anayasa Mahkemesine gönderilmesi gerekiyor" diye konuştu.
Avukat Mustafa Bir de davada yeni delil olmadığını ileri sürerek, davanın usulen reddinin gerektiğini savundu.
Sanıklara atılı suçlamaların, görevleriyle ilgili olduğunu ifade eden Bir, davaya bakma görevinin Anayasa Mahkemesine ait olduğunu kaydetti.
-"Hukuku eğmek, bükmek istiyorsunuz"
Sanık Çetin Doğan'ın avukatı Celal Ülgen de iddianameden örnekler vererek, müvekkilinin, 28 Şubat'ta Genelkurmay Harekat Başkanı olduğunu, eğer bir suç varsa bunun görevi sırasında işlendiğini söyledi.
28 Şubat dönemine ilişkin bir suç duyurusuna daha önce takipsizlik kararı verildiğini anımsatan Ülgen, "Kesinleşmiş takipsizlik kararını veren İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu'dur. Bu kararı, 'yeni delillerin ortaya çıktığı' gerekçesiyle kaldıran da yine Yılmazabdurrahmanoğlu'dur. Bu, yargı ikliminin zamana göre nasıl değiştiğine, savcıları nasıl etkilediğine en iyi örnektir" dedi.
Müvekkilinin yargılandığı davaya ilişkin delillerin yeni olmadığını ileri süren Ülgen, hukukun eğilip, bükülmek istendiği iddiasında bulundu.
Avukat İlyas Aktaran da yargılamanın usule aykırı olduğunu, ortada büyük bir mağduriyetin bulunduğunu savunarak, sanıkların tahliyesini istedi.
28 Şubat sürecinde Refah Partisinin mağdur olmadığını iddia eden Aktaran, partinin, Anayasa Mahkemesince "laiklik karşıtı eylemler" dolayısıyla suçlu bulunduğunu, buna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) yapılan itirazın da reddedildiğini kaydetti.
-TRT spikerleri aşağı indirildi
Dün heyetle birlikte oturan, iddianameyi okuyacak TRT spikerlerine, bugün kürsünün aşağı tarafında yer verildi.
Duruşmayı, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç ve İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ile MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri de izledi.
Duruşmaya, saat 14.00'a kadar ara verildi. - Ankara
Son Dakika › Güncel › 28 Şubat Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?