AK Parti'nin iktidara gelişinin 20. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen "21. Yüzyılda Siyaset ve Yeni Açılımlar Forumu'nda "Siyasette ve Toplumda Dinin Rolü" paneli gerçekleştirildi.
Hilton İstanbul Bosphorus Otel'de düzenlenen Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Talip Küçükcan moderatörlüğündeki panele, Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi Fahri Araştırma Direktörü Dr. François Burgat, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, Oxford Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Biriminden Prof. Masooda Bano, Sakarya Üniversitesi Diaspora Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bünyamin Bezci, Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Doç. Dr. Kamaludeen Mohamed Nasir ve İbn Haldun Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hibe Rauf İzzet konuşmacı olarak katıldı.
Dr. François Burgat, din ve siyasetle alakalı çok farklı alanlarda tartışmaların devam ettiğini belirterek, siyaset ve din ilişkisinin Fransa'da oldukça farklı olduğunu dile getirdi.
Fransa'da hakim dinlerin Hristiyanlık ve Yahudilik olduğunu, İslam'ın ise "neredeyse yok gibi" olduğunu belirten Burgat, "Fransa'da hiç olmadığı kadar gergin bir dönemden geçiyoruz. Fransa'da İslam ve Müslümanlarla ilgili sorun var. Bunlar aslında dogmalar arasındaki mücadeledir. Yabancı dogma aslında yıllar içinde önem kazandıkça Hristiyanlık giderek sertleşmeye başladı. Fransa'ya ilişkin önemli bir sorun daha var, o da kendi kendimize yarattığımız laisitedir. Dinle devletin birbirinden ayrılması gerektiği konusudur aslında. Fransa devriminde 1800'lerin sonunda sadece kraldan kurtulmak istemiyorlardı, aynı zamanda mutlak kul mitini meşrulaştıran herkesten kurtulmak istiyorlardı. Bu anlamda kiliseye karşı da bir savaş vardı." diye konuştu.
Burgat, Fransa'daki Müslümanların kendilerini korumaya çalıştıklarını anlatarak, ülkede genel düşüncenin ise dinin kamuda olmaması gerektiği şeklinde olduğunu söyledi.
Fransa'da başörtülü bir kişinin kamuda görev alamayacağını aktaran Burgat, Birleşik Krallık'ta ise bunun mümkün olabileceğini dile getirdi. Burgat, bu sorunun Fransa'nın kolonyal geçmişinden de kaynaklı olduğunu belirterek, "Geçmişte hegemonya kurulan toplumlardan geliyor bu insanlar ama toplumumuz bunu kabul etmiyor. Bütün bu gerilimin sebebi bana göre tamamen kolonizasyondan kaynaklı geçmiştir." dedi.
"Din her türlü sorunun sebebi olarak görülüyor"
Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün ise dinle alakalı yapılan konuşmalarda genel olarak gözlemlenen hatanın "dinin kötülük kaynağı" şeklinde görülmesi olduğunu söyledi.
Dinin her türlü sorunun sebebi olarak görüldüğünü aktaran Düzgün, "Bugün bile dini muhafazakarlıkla birlikte arıyoruz. Bu dini İslam özelinde düşünürseniz, dinin inme sebebi nedir? Köle düzeni, adaletsizlikler, haksızlıklar ve hukuksuzluk. Aslında din, modernitenin çözüme kavuşturmayı istediklerine, insanları vahiyle ulaştırmak istiyor. Gelinen noktada Habermas'ın bütün gayreti, kamusal alanda insanlar huzuru ve saadeti bulacaksa bu insan ister seküler ister dindar olsun, o kamusal alanı hangi üst yapı, uygun bir tarzda inşa ediyorsa gelsin buyursun inşa etsin." değerlendirmelerinde bulundu.
Prof. Masooda Bano, din ve politikanın birbiriyle bağlantılı olduğunu dile getirdi. Konuşmasında uluslararası gelişimi sağlayan kurumlara dikkati çeken Bano, şunları söyledi:
"Yeni bir dünya düzeni gelişiyor. Küresel kurumların bu düzene etkisinden bahsediyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan da 'Dünya beşten büyüktür.' diyerek buna dikkati çekiyor. Görüldüğü gibi bu kurumlar işe yaramıyor. Tek sorun Müslüman toplumların sesinin yeterince duyulması değil. Bu kurumları kolonyal güçler oluşturdu. Bu şekilde dünyayı kontrol altında tutuyorlar. Orantısız bir şekilde oy verme hakları var. Bu ülkeler diğer ülkelerin kararlarına güç uyguluyorlar. O ülkelere yardım ederken eğitim sistemlerine kadar birçok alana güç uyguluyorlar. Verdikleri yardımdan fazla bir güçten bahsediyoruz. Üstelik paranın çoğu da danışmanlık adı altında Batı'da kalıyor. Son aşamada sorun toplumun nereye gideceğidir, buna bu Batılı ve laik kurumlar karar veriyor."
"İnanç, ölüme karşı umutla alakalı bir şey"
Dinin üç temel bağlama ayrılarak düşünülebileceğini, bunların ahlak, ibadet ve inanç olduğunu dile getiren Prof. Dr. Bünyamin Bezci, "Ahlak konusunda sıkça sekülerleşmeden bahsediliyor. Hatta dindarların ahlaksızlığı, dindarca ve seküler yaşamın birlikteliğinden sıkça bahsediliyor. İbadet konusu sekülerlik konusunda hala sıkça ele alınıyor. yani ibadetlerin aksaması, zayıflaması konusu da sıkça gündeme getiriliyor. İnanç konusu daha ilginçtir. Çünkü inanç bir nevi ölüme karşı umutla alakalı bir şeydir." dedi.
Hem sosyolog hem akademisyen olarak eş zamanlı gözlemlerini paylaştığını aktaran Prof. Dr. Hibe Rauf İzzet ise gençlerin yeterince konuşulmadığına dikkati çekti. İzzet, "İslam'ı, Müslüman toplumları, 20 yıl sonrasını anlamak istiyorsak bugünün gençliğini anlamamız gerekiyor. Bu nedenle herkesin bilinçli bir şekilde gençlik çalışmalarıyla ilgilenmelerini isterim." ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Kamaludeen Mohamed Nasir, paganizmin etkisinde, paganizmin kuvvetinin altında kalan insanlar olduğunu, semavi dinlerin inanç ibadet ekseninde döndüğünü belirterek, dinlerin kendini farklı şekillerde ortaya koyduğunu söyledi.
Panel, hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.
Son Dakika › Güncel › 21. Yüzyılda Siyaset ve Yeni Açılımlar Forumu ikinci gününde farklı oturumlarla devam ediyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?