Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, "Bugün dünyada 65,5 milyon civarında ülkesini, topraklarını, evlerini zorla terk etmek zorunda bırakılmış mülteci var. Eğer bu mülteciler bir devlet olsaydı, dünyanın 21. büyük devleti olacaklardı." dedi.
Polis Akademisi Başkanlığınca, Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü bünyesindeki Göç ve Sınır Güvenliği Merkezi (GÖÇMER) koordinesinde düzenlenen "1. Uluslararası Göç ve Güvenlik Konferansı" oturumlarla devam ediyor.
Konferans kapsamında Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Daire Başkanı Mücahit Küçükyılmaz moderatörlüğünde "Küresel Göçün İnsani Boyutu" konulu oturum gerçekleştirildi.
Kınık, burada yaptığı konuşmada, göç olgusunun insanlığın çok daha fazla konuşacağı ve çok daha fazla üzerinde tedbir alacağı bir olgu olacağını söyledi.
"Bugün dünyada 65,5 milyon civarında ülkesini, topraklarını, evlerini zorla terk etmek zorunda bırakılmış mülteci var. Eğer bu mülteciler bir devlet olsaydı dünyanın 21. büyük devleti olacaklardı. Bugün karşımızda böyle bir olgu var. 230 milyon göçmenden bahsediyoruz." diyen Kınık, bunların büyük bir kısmının sosyal, ekonomik ya da iklim nedeniyle ülkelerini terk etmiş durumda olduğunu belirtti.
Kınık, nükleer silahlarla füzelerle kendi uluslarının güvenliklerini sağlayan ama çatışma bölgesindeki sivillerin güvenliklerini hiçe sayan bir dünya düzeniyle karşı karşıya olduklarını anlattı. Türkiye'nin mevcut düzene karşı duruşunu ifade ettiğini vurgulayan Kınık, "Türkiye, insanlığın son vicdan adası." dedi.
"3,5 milyon mülteci var, ciddi asayiş problemi yok"
Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Daire Başkanı Küçükyılmaz, Türkiye'de yaklaşık 3,5 milyon mülteci olduğunu ve buna rağmen herhangi bir toplumsal kavgaya, ciddi anlamda bir asayiş problemine rastlamadıklarını söyledi.
Göçün olmadığı senaryoda da aynı oranda asayiş problemi olabileceğini anlatan Küçükyılmaz, şunları kaydetti:
"Biz suçluların iade prosedüründe herhangi bir zorluk çıkarmadan iadeyi gerçekleştirirken, bizim ülkemizde suç işlemiş, terör eylemine bulaşmış insanlar Avrupa'daki önde gelen ülkeler tarafından özellikle bizzat korunuyor. Sayın Cumhurbaşkanımız 'Bunları madem kabul ediyorsunuz, eğer illa birilerine kucak açacaksanız, o halde gelin mazlumlara, Suriyeli mağdurlara, buradaki mültecilere kucak açın' dedi. 'Madem birilerine kucak açma potansiyeli var, onu hayra tedbir edin' diye ikazda bulundu."
Türkiye'nin mültecilere kucak açtığını belirten Küçükyılmaz, Avrupa'nın mülteciler için taahhüt ettiği 3 milyar avronun şu ana kadar yaklaşık 300 milyon avrosunun aktarıldığına değindi.
Göçün aynı zamanda ekonomik boyutu da olduğuna değinen Küçükyılmaz, "Eğer bu nitelikli iş gücünü istihdama katabilirsek, ekonomiye, iktisada onların da katkı vermesini sağlayabilirsek, şuan olumsuz gibi görünen göçmen, mülteci tablosu, bizim açımızdan dinamizm ve Türkiye'nin geleceğine, çok kültürlü yönüne güçlü bir biçimde inşasına vesile olabilir." dedi.
"Avrupa, Cenevre Sözleşmesi'nin gereklerini yerine getirmiyor"
TBMM Mülteci Hakları Komisyonu Başkanı Atay Uslu da göçün, güvenliği tehdit ettiğini ancak başka fırsatlar da doğurduğunu anlattı. Uslu, Türkiye'nin tarihi süreçte göçmenlere ev sahipliği yaptığını söyledi.
Mülteci konusunda Avrupa'yı yoğun şekilde eleştirdiklerini ifade eden Uslu, "Avrupa kendi yazdığı ve kendisinin orijine olduğu Cenevre Sözleşmesi'nin gereklerini yerine getirmiyor. Getirseydi son 15 yılda 30 bin kişi Akdeniz'de ölmezdi. Bu yıl sayılar daha da büyüdü, 4 bin 500 binlere ulaştı 10 ayda. Bir şeyler ters gidiyor, Cenevre Sözlemesi 'Kapılarınızı açın' diyor. Niye açmıyorlar? Avrupa'nın aldığı Suriyeli sayısı belli. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki hükümleri yerine getirmiyor." diye konuştu.
Uslu, dünyada sığınmacılara yönelik yeni bir sözleşmeye ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.
Konferans, 13 Kasım'da sona erecek.
Son Dakika › Güncel › 1. Uluslararası Göç ve Güvenlik Konferansı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?