Başbakan Erdoğan;
"Zaman zaman medya ile aramızda sert tartışmaların yaşanmasını demokrasinin doğal bir tezahuru olarak görüyorum.Medyanın nasıl beni eleştirmeye hakkı varsa, bir başbakan olarak, bir genel başkan olarak her şeyden önce bir vatandaş olarak benimde medyayı eleştirme hakkım var."
"Bu ülkenin Başbakanının Davos'ta ortaya koyduğu tavrı insafsızca eleştirenler, ABD temsilciler meclisinde ortay çıkan sonucu Davos'un tabi bir sonucu gibi göstermekten bundan dolayı da tarifsiz bir mutluluk duyduklarını gizlemekten kaçınmadılar."
"Benim Londra'daki kelimelerimden kaçak kelimesi çıkarıldı. ve şu anda uluslararası basında ifadelerim; 'Ermenileri sınır dışı ederiz.' Son derece çirkin bir şekilde kullanılıyor."
"Hele hele mili birlik ve kardeşlik süreci gibi ülkemiz için bir 'milat' niteliği taşın bir projeyi başlatan bir hükümetin zorunlu göçe sevk etmek veya göçe zorunlu teşviki sınır dışı etmeyi aklından geçirmesi söz konusu bile olamaz ki."
"ABD'de sınırı kaçak geçenler yakalandıklarında hiç müsamaha gösterilmeden sınır edilişi ediliyor. Meksikalı kaçak işçiler Meksika'ya geri gönderildiği zaman bu ne Amerika basınında ne de uluslararası basında Meksikalılar sınır dışı edildi veya Meksikalılar techire tabi tutuldu diye yer almaz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nda radyocularla 'Demokratik açılım' konuşmak üzere bir araya geldi.Birçok radyocunun katıldığı toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, Kore Savaşı'nda, Kurtuluş Savaşı'nda radyoların üstlendiği görevin son derece önemli olduğuna dikkat çekti.
"MEDYAYI ELEŞTİRME HAKKIM VAR"
Konuşmasında medya ile ilişkilerine değinen Başbakan Erdoğan, "Zaman zaman medya ile aramızda sert tartışmaların yaşanmasını demokrasinin doğal bir tezahuru olarak görüyorum. Her zaman söylüyorum medyanın nasıl beni eleştirmeye hakkı varsa, bir Başbakan olarak, bir genel başkan olarak her şeyden önce bir vatandaş olarak benimde medyayı eleştirme hakkım var. Medya nasıl görevini yapmaya çalışıyorsa ben de zaman zaman demokrasinin bana verdiği eleştiri hakkımı kullanıyorum. Eleştirinin dozu kaçtığında, eleştiri hakaret noktasına vardığında ise yine demokrasinin bir gereği olarak meseleyi yargıya intikal ettiriyorum. Türkiye'de medya, eleştiri hakkı kadar eleştirilme hakkı da olduğunu da görmek, anlamak ve buna göre bir demokratik duruş içinde olmak zorundadır." diye konuştu.
"ABD'DE SINIRI KAÇAK GEÇENLER SINIRDIŞI EDİLİYOR"
Ermenilere ilişkin yaptığı açıklamaya da değinen Başbakan, sözlerinin çarpıtıldığını belirterek şöyle konuştu: "Geçen hafta Londra'da Türkiye'de kaçak olarak çalışan Ermenilere ilişkin bir ifadem oldu. Öncelikle şunu belirteyim. bugün başta ABD ve Avrupa olmak üzere hemen her ülkede kaçak işçi sorunu var. Amerika Birleşik Devletleri'nde sınırda kaçak göçmen yakalama timleri var. Son derece trajik bir yolculuk yaptıktan sonra sınırı geçenler yakalandıklarında hiç müsamaha gösterilmeden sınır edilişi ediliyor. Meksikalı kaçak işçiler Meksika'ya geri gönderildiği zaman bu ne Amerika basınında ne de uluslararası basında Meksikalılar sınır dışı edildi veya Meksikalılar tehcire tabi tutuldu diye yer almaz.
"KONUŞMAMDAKİ 'KAÇAK' KELİMESİ ÇIKARILDI"
Fakat benim Londra'daki kelimelerimden kaçak kelimesi çıkarıldı. ve şu anda uluslararası basında ifadelerim; 'Ermenileri sınır dışı ederiz.' Son derece çirkin bir şekilde kullanılıyor. Bir defa ben Ermeni vatandaşlarımla 7,5 yıllık iktidarım dönemimde hiç bir iktidar döneminde olmayan bir yaklaşım sergiledik. Devam ettirdik. Devam ettireceğiz. Kaldı ki benim parti yönetimimde Ermeni vatandaşlarım var. Bunu gerçekleştiren böyle bir yaklaşım içinde olan iktidarın bu tür bir yaklaşımı gerçekleştirmesi mümkün mü? Üzülerek ifade ediyorum böyle milli bir meselede ulusal basınımızdan destek beklerken aynı tavrın burada da gösterildiğine, olumsuz bir şekilde bir yaklaşım sergilendiğine şahit oluyoruz. Benim partimin ya da hükümetimin 'hukuk açısından uluslararası' azınlıklar konusundaki tavrı son derece nettir. 7,5 yıllık iktidarımız döneminde neler yaptığımız ortadır.
?
"HÜKÜMETİN SINIR DIŞI ETMEYİ BİLE AKLINDAN GEÇİRMESİ SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Hele hele mili birlik ve kardeşlik süreci gibi ülkemiz için bir 'milat' niteliği taşın bir projeyi başlatan bir hükümetin zorunlu göçe sevk etmek veya göçe zorunlu teşviki sınır dışı etmeyi aklından geçirmesi söz konusu bile olamaz ki. 6-7 Eylül olaylarının bir yanlış olduğunu, bir hata olduğunu dile getiren ilk başbakan olduğumu da hatırlatmak isterim. Bu ve buna benzer gerçeklere rağmen sırf hükümeti partimi yıpratmak adına bu çarpıtmaya 'can simidi' gibi sarılmalarını açıkçası manidar buluyorum. Bakın benim geçen yıl Gazze saldırıları karşındaki tavrım da insafsızca eleştirildi. Bu ülkenin Başbakanının Davos'ta ortaya koyduğu tavrı insafsızca eleştirenler, ABD temsilciler meclisinde ortay çıkan sonucu Davos'un tabi bir sonucu gibi göstermekten bundan dolayı da tarifsiz bir mutluluk duyduklarını gizlemekten kaçınmadılar. En azından milli meselelerde topyekün milli bir duruşun sergilenmesi gerektiğini demokrasinin tüm unsurlarının da buna katılması gerektiğini düşünüyorum. Zira söz konusu olan bir partinin bir şahsın değil bir ülkenin çıkarlarıdır."
?
"BU PROJE BİR DEVLET PROJESİDİR"
"Türkiye'nin demokrasileşmesi beli bir zümrenin değil topyekün hepimizin menfaatinedir. Son 7,5 yılda demokratikleşme ve ifade özgürlüğü alanında attığımız adımlar hiç şüphesiz medyamızı da olumlu yönde etkilemiştir." şeklinde konuşmasını sürdüren Erdoğan, "7,5 yıl önce konuşulmayan tartışılamayan bugün son derece özgür bir ortamda serbest bir ortamda konuşulduğunu Türkiye'nin bu demokratik olgunluğa ulaştığını görüyoruz. Bu süreç ilerledikçe Türkiye'nin demokrasi standartları yükseldikçe ekonomimizde dış politikamızda iç politikamızda çok daha farklı bir yerde olacağımızdan hiç kuşkumuz yok. Bu noktada yerel çabaları son derece önemli görüyorum. Yerel radyoların demokratikleşme çabalarımızda kilit bir noktada olduğunu biliyorum. Bu proje benim partimin projesi değil bu proje bir devlet projesidir. Niçin devlet projesi ifadesini kullanıyorum. Bunun tek bir nedeni var. Milletçe buna sahip olalım. Ortak bir akıl oluşturalım." diye konuştu.
"SADECE KÜRT KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIN SORUNU YOK"
Başbakan Erdoğan, demokratik açılıma ilişkin ise şöyle konuştu: "Kürt sorunu sadece buraya bu işi bağlamaya kalkarsanız. Orada ben başbakan olarak Türkiye'de sadece Kürt kökenli vatandaşlarımın sorunu yok. Tüm etnik unsurların sorunları var. Her birinin kendine ait sorunu var. İşte onun için biz roman vatandaşlarımızı da bir araya getirdik. Yani bugün benim Kürt kökenli vatandaşlarımın sesi daha çok çıktığı için yada onların savunucuları çok daha fazla olduğu için zannediliyor ki Türkiye'de Kürt kökenli vatandaşların sorunları var. Allah aşkına bugün roman vatandaşlarımız tabiki Kürt kökenli vatandaşlar kadar değil. Ama onların sorunlarına yönelik bugüne kadar ne kadar adım atıldı. Bugün güney güneydoğuyu dolaştınız mı deniliyor? Peki sen Roman vatandaşların yaşadığı mahalleye hiç gittin mi?... Onların şen şakrak hallerini görünce onların hiçbir sorunu yok sanıldı. Ama ben onlarla beraber onların içinde doğdum. Onların neler çektiğini bilen birisiyim."
Son Dakika › Güncel › 1//Başbakan Demokratik Açılımı Radyoculara Anlattı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?