Gülün, geleneksel yöntemlerle gülsuyu ve gülyağına giden zahmetli yolculuğu
Kozmetik sektörünün vazgeçilmezi gülyağının litresi, yaklaşık 330 gram altın değerinde
1 milyonu aşkın gül çiçeğinin işlenmesiyle ortaya çıkan 1 litre gül yağı yüzlerce gram altın değerinde
Dünyanın en pahalı yağlarından gülyağının litre fiyatı dudak uçuklatıyor
ISPARTA - Dünya gül yağı üretiminin yüzde 65'lik oranını karşılayan Isparta'da kozmetik sektörünün ham maddesi gülyağının litre fiyatı dudak uçuklatıyor. Tonlarca gül çiçeğinin kaynatılmasıyla elde edilen 1 gül yağının fiyatı, yaklaşık 330 gram altın ile aynı fiyattan satılıyor. Bini aşkın gül çiçeğinin bir araya geldikten sonra işlenmesiyle elde edilen 1 gram gülyağının, 1 litreye ulaşması için 1 milyondan fazla gül çiçeğinin kaynatıldıktan sonra damıtılarak, geleneksel yöntemlerle suyundan ayrıştırılması gerekiyor.
Isparta'da bahçelerinden toplanan gülü, tarihi çok eski yıllara dayanan yöntemlerle kara kazanda kaynatan 'Gülcü İsmail' lakaplı İsmail Baltacı, alın teriyle yoğrulan gülün serüveninde, ortaya çıkan altın değerindeki gülyağının üretim aşamalarını İHA Muhabirine anlattı.
Tüccara gül çiçeğini ucuza satmamak için kendi gülünü işlemeyi öğrendi
Güneykent'te sahip olduğu gül bahçeleri sebebiyle yaklaşık 10 yıl önce hobi olarak gül kaynatmaya, kendi gül yağı ve suyunu çıkarmaya başladığını ifade eden gül üreticisi İsmail Baltacı, "Genellikle kendi gülümü işliyorum. Yılda yaklaşık 3-4 ton civarında hasat yapıyoruz. Tüccara ucuza satmak yerine, kendi gülümü işleyerek daha yüksek fiyatlara satabilmek adına bu işe başladım. Bu sebeple gülcülüğe başladım" dedi.
Sabahın erken saatlerinde toplayıp, gece geç saatlere kadar gül kaynatıyorlar
Gülün bahçedeki serüveninden itibaren geleneksel yöntemler kullanılarak işlendiği uygulamalı olarak anlatan Baltacı, "Sabah saat 04.00-05.00 civarında gittiğimiz bahçelerde topladıktan sonra çuvallarla getiririz. Sabah 09.00 civarında hazırladığımız kazanlara koyarız. O günkü gül ne kadar olduysa, gece yarısına kadar, bazen 03.00-04.00'e kadar o gülü kaynatırız. Gül sezonu boyunca, bu şekilde devam eder" diye konuştu.
1930-1940'lı yıllardan kalan gelenek ile çalışıyorlar
Yaptıkları geleneksel gül işleme ve kaynatma işleminin 1930-1940'lı yıllarda yapıldığını ifade ederek, fabrikaların yaygınlaşmasıyla birlikte artık bu mesleğin bitme noktasına geldiğini savunan Baltacı şöyle devam etti; "Bizim gül kaynatmada, yağ ve suyunu çıkarmada kullandığımız bu kazanlar, artık bazı yerlerde görsellik ve süs olarak kullanılan kazanlardan. Ama biz bu kazanları aldık ve çalışır vaziyete getirdik."
Lisans eğitim görür gibi 4 yılda gül işlemeyi öğrendiler
Gül yağı ve gül suyu çıkarmanın zorluklarından bahsederek, eşiyle birlikte 4 yılda adeta lisans öğrenimi görürcesine bir eğitimden geçtiklerini özetleyen Baltacı, "Bu mesleği öğrenirken benim 4 senem gitti ama öğrendik. Şimdi bu sistemi çalıştırıyoruz. Yaptığımız işlemlerin tamam doğal yöntemlerden oluşuyor. Suyu, çamuru ve ateşi hep kendimiz hazırlıyoruz. Kazanı iyi kontrol etmemiz lazım ki, gül yağı uçucu olduğu için delik olmaması gerekiyor. Sistemdeki borularda delik bulunmaması gerekiyor. Suyun oranını iyi ayarlamak lazım geliyor" dedi.
Kazana konulan su miktarınca gülsuyu elde ediliyor
Gül kaynatırken kaynatılacak çiçek ve kazana konulacak suyun 1'e 3 şeklinde ayarlandığını aktaran Baltacı, 20 kilogram gülden aynı miktarda gülsuyu üretiminin yapıldığını dile getirdi.
Baltacı gülün serüvenini geleneksel sistem yanında anlatımını şöyle sürdürdü: "Gül ve suyu yeterli oranda koyduktan sonra, kazanda kaynatıyoruz. Kaynama sonrasında gül ve suyun buharı yukarıya çıkıyor, oradan kazanın üst kısmından borular yardımıyla, içerisinde soğuk su bulunan soğutma tankına gidiyor. Tanktan geçen buhar, soğuk su ile yoğunlaştıktan sonra damacanaya akmaya başlıyor. Kaynatım sonrasında ilk olarak yağlı su dediğimiz 'Mayası' ortaya çıkmış oluyor. Kullandığımız su, doğal olarak kaynağından gelen suları kullanıyoruz. Kendi içtiğimiz sular ile gül kaynatarak, gülsuyu elde etmiş oluyoruz."
"Bizim yaptığımız işlem daha doğal"
Gül kaynatırken uyguladıkları geleneksel yöntem ile modern fabrika üretimini karşılaştıran Baltacı, "Fabrikalarda bizim yaptığımız gibi gül orada ateşi görmüyor, direkt olarak buhar kullanılıyor. Böyle olduğu için gül, su, gülsuyu bu şekilde elde ediliyor. Buhar verildiği için asitlenme durumu daha fazla meydana gelebiliyor. Ama biz burada gülü su ile kaynattıktan sonra damıtıyoruz ve gülyağını doğal şekilde elde ediyoruz. Bizim yaptığım işlem sonunda fabrikadan farklı, hafif ve doğal bir gülsuyu elde etmiş oluyoruz" şeklinde konuştu.
"1 gram gül yağı elde etmek için gereken gül çiçeği verime göre farklılık gösterebiliyor"
Gülsuyunun geleneksel yöntemlerde tekrar kaynatma işlemine tabi tutulmasıyla gül yağının elde edildiğini ileten Baltacı, "Gül suyunu tekrar kaynattığımızda yağını elde ediyoruz. Tüm bu kaynatımlar baz alındığında da toplamdan, o yılda üretilen gülden ne oranda yağ çıktığının ortalamasını bulmuş oluyoruz. Gülde verimin iyi olduğu dönemlerde, 1 gram yağ 2,5 - 3 kilogram gül çiçeğinden çıkarılabilir. Ama bu yılki ortalama 3,5 - 4 kilogram gül çiçeği dolaylarında görülüyor" ifadelerini kullandı.
Gül yağı altın değerinde
1 gram gül yağının 60-70 lira civarından satıldığını ifade eden Baltacı, "Geçen yıl gül yağının litresi 10 - 11 bin Euro'ya kadar çıktı. Bu da yaklaşık olarak 50-60 bin liraya denk geliyor. Görmüş olduğunuz bu 1 cc yağ bile altın değerinde ve altına eş değerde gidiyor" ifadelerine yer verdi.
Son Dakika › Genel › Gülün, Geleneksel Yöntemlerle Gülsuyu ve Gülyağına Giden Zahmetli Yolculuğu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?