Meksikalı yönetmen Alejandro Inarritu'nun 4 Oscar'lı başyapıtı "Birdman" filmi çok önemli bir kavramı bizlerin sorgusuna açıyor: "Gerçek olan Gerçeğin" olanaklılığı.
Bundan şunu anlamalıyız;birçok gerçek var ve bu birçok gerçek arasında en gerçek ya da ilk gerçek var mıdır ve bunu belirlemek mümkün müdür?
Çok boyutlu bir tartışmanın konusudur bu sorunun cevabı ama biz filmin izlediği yoldan gitmekle yetinelim. Filmde sahnelenecek oyunun içeriğindeki dram ile oyuncuların yaşadıkları hayattaki dramlarını karşılaştırma imkanı buluruz.Adım adım filmde oyun ile yaşamın birbirine yakınlaştığını,birbirine değdiğini ve en nihayetinde bunların, oyunda gerçekleştirilen gerçek bir intihar sahnesi ile de birbirine karıştığına şahit oluruz.
İşte yaşadığımız çağda bunun gibi bir şey. Her şey birbirine değiyor,her şey yakın ve her şey birbiri içine girmiş vaziyette.Ya da her şey birbirinden uzak, birbiriyle hiçbir ilişkisi yok.Yani her şey birbirine karışmış vaziyette.
Daha net bir ifade ile ; uzak-yakın,sıcak-soğuk,acı-tatlı,güzel-çirkin,iyi-kötü gibi tüm dikotomilerin ve tüm gri noktaların tüm hayatın içindeki tüm yaşamlarda aynı anda ve çok çeşitli kombinasyonlarla birbiriyle sürekli etkileşimin her türlü çeşidi şeklinde bir arada bulunduğu bir çağda yaşıyoruz.
Bu şekilde bir karışma halinin artık gerçeği görünemez, bulunamaz hale getireceği kesin.Zira gerçekler artık ne görmenin, ne duymanın, ne de bulmanın konusu.Çünkü gerçekler yaratılıyor artık.
O halde bu kısa giriş ile birlikte şu sonuçları çıkartabiliriz;
1. Her şeyin hareket halinde oluşu, böylelikle birbirine değmesi, çarpması, yakınlaşması ya da uzaklaşması ve bütün bu hareketler ağının sonuçlarının hiçbir şekilde engellenememesi.Bunlar hızlı hayatın gereği ve sonuçlarıdır. Hızlı hayat derken kastettiğimiz durmaksızın akan hayattır. Hiçbir şekilde engellenemez olandır.O halde kaçınılmaz olarak HIZLILIK yönetilmelidir.
2. Engellenemeyen ve durmaksızın olan bu hareketler ağı her şeyi sürekli etkileşimin nesnesi yapmaktadır. Durmaksızın etkileşimin doğal iki önemli sonucu var.
A. Birincisi her şeyin sürekli oluş içinde olması yani her şeyin başlangıcı ile sonucu arasındaki illiyet bağının kestirilemez, öngörülemez oluşu. ya da başka bir ifade ile olmuş ile olacak arasındaki mesafenin daralması ile her şeyin oluyor olana ait olması, yani hiçbir şeyin tamamlanmamış olması.İşte bu bizi yönetim eylemini, sürekli akan ve dolayısıyla sürekli oluş halinde bir faaliyet, PROSES olarak düşünmemizi zorunlu kılar. Ne var ki bu sadece her şeyin akması ya da hareketi değildir sadece, akarken, hareket ederken her şeyin etkileşimin konusu olmasıdır. Bu PROSES düşüncesini klasik olandan ayıran temelidir.
B. İkincisi ise etkileşime maruz kalan her şey AÇIK SİSTEMLER(OPEN SYSTEM) olarak tasarlanmalıdır. Bu yönetim sorumluluğunun katılıma açık olması gerekliliğinin bir sonucudur. Katılıma açık olmalıdır çünkü artzamanlı çalışma sonuç üretememektedir. Sonuçlar birden çok bilginin aynı anda işe koşulmasıyla elde edilmektedir. Herkesin ve her şeyin EŞZAMANLI seferberliği açık bir sistem olarak tasarlanmış bir organizasyondaki tüm yönetim sorumluluğu anlamına gelir. Bunun çarpıcı anlamlarından birisi ise artık yönetim sorumluluğu,gelenekselin aksine, bir ya da iki kişiye yüklenemeyecek kadar ağırdır.
3. Yönetimler kararlarındaki meşruiyeti otoriteden değil insanlar arası etkileşimin sonuçlarından almalıdırlar.(ENTERSUBJEKTİVİTE).Bu durum kurumsal kimliğin de belirleyicisidir aynı zamanda. Alışkanlıklar ya da değerler gibi önemli unsurları yanında kişiler arası kurulan ilişkilerin (bunun da başlıca öğesi yükümlülük altına girilen zaman içindeki verilmiş sözlerdir) niteliği kurumsal kimliğin temelini oluşturur.Kişiler arası etkili ilişkiler ise bir arada çalışabilme yeteneği ile kurulur.Biraradalık yeteneği ise İLETİŞİM'le sağlanır. İLETİŞİM yeteneğinin en önemli unsuru ise ortak bir DİL EDİMİ oluşturmaktan geçer.
4. Her tür etkileşimin ağırlıklı belirleyici olması, bir organizasyonda soyut informel ilişkilerin de ağırlıklı olmasını beraberinde getirir.Bu mekanik sistem yapılarından AÇIK SİBER AĞLAR düzenine geçişin sonucudur.Geleneksel mekanik sistemin yaratmış olduğu BÜTÜN-PARÇA İLİŞKİLERİ parçaların özerkliğinin belirleyiciliği altında oluşurken, ağırlıklı soyut informel ilişkiler altında karşılıklılık esasında işler hale gelmiştir.Bu durum fiziksel olmayan bütünün ve parça ile olan ilişkilerinin bilinebilmesini,anlaşılabilmesini ya da yaratılabilmesini gerektirmiştir ki, bu parça bilgisinden ibaret olan geleneksel eğitim yöntemlerini ve yönetim araçlarını yetersiz bırakmıştır.Bütünün bilgisi, bütünün parçalarıyla ve parçaların birbirleriyle olan çift yönlü ilişkilerinin bilgisi organizasyonları elle tutulur,gözle görülür fiziksel bir varlıktan ziyade KAVRAMSAL hale getirmiştir.Zira organizasyon, içinde başka bütünleri ve parçaları ve bunların arasındaki dinamik ilişki ağlarını da içeren,içerdikleri sürekli değişimin konusu olurken kendi de sürekli değişime tabi olan,soyutlama ile ancak anlaşılabilen bir bütündür.
5. Demek ki bir organizasyon parçalarına bölünerek ya da parçaları birleştirerek meydana gelen bir yapı değil. Organizasyon parçaların birbiriyle ve bütünle birbirlerine bağlanışıdır. Bu bağlanışın mekanizması aynı zamanda organizasyonun bilgisidir. Yani organizasyonun ne olduğudur bu. Dolayısıyla tüm sonuçlar bu bağlanışa tabidir. Oysa geleneksel olarak bir organizasyonun bilgisini, bilgiye dönüştürülmüş data sayısına veya insanların eğitim durumlarına bakarak değerlendirmekteyiz. Daha teknik bir ifadeyle bir organizasyonun beşeri sermayesini sonuçlarla ilişkilendiririz. Oysa SOSYAL SERMAYE'dir önemli olan, bilgilerin diğer bilgilerle etki edecek şekilde çift yönlü (feedback) iletim ortamı değer yaratır. Bilgilerin birbirlerine bağlanışı,birbirlerine göre ne ifade ettikleri, birbirlerini nasıl üretebildikleri sermaye verimliliğini belirleyen temel parametrelerdir artık.
6. Her şeyin birbiriyle dinamik bağı organizasyonları organik bir varlık olarak tanımlayabilme imkanı vermektedir. Hatta etkili ve doğru iletişim ortamı altında organizasyonlar otopoyetik (kendi kendini düzenleyebilen organizmalar için kullanılan biyoloji terimi) özelliği gösterebilmektedirler. Bunun yanında bu özelliklerinin sürdürülebilirliği Yeni'yi yaratabilme yeteneklerine bağlıdır.Yalnız Yeni Eski'nin yerine geçen değil, İlk ya da İkinci olandır.İlk ya da İkinci olanın Eski olanı yok etmesi gerekmez, Eski'den bir şeyler de içerebilir ama değer yaratıcı olan Yeni mutlaka İlk ya da İkinci olmalıdır.Eski'nin yerine gelen Yeni'nin adına DEĞİŞİM, İlk ya da İkinci olan Yeni'ye ise DEĞİŞİMİN DEĞİŞİMİ diyoruz. Bir diğer şekliyle değişimi değiştirmek, bu aslında değişmemektir. Artık Eski kavramıyla ilişkimiz bitmiştir.Sürekli Yeni'nin yaratıldığı bir çağda yaşıyor olduğumuzu varsayarak yönetmeliyiz. Kısaca INNOVASYON denen kavram, bu yeni anlamıyla, bütün unsurları kapsayacak şekilde, organik bir unsur olarak tüm organizasyonda yerini almalıdır.
TEMEL PARAMETRELER: GELENEKSEL-ÇAĞDAŞ
HIZLILIK Tek Gerçek Çoklu Gerçek
Mekanik Yapılar Birbirine bağlı Ağ Yapılar
Bölünmüşlük İç içe geçmişlik
PROSES Detay Çalışma Derin Çalışma
Doğrusallık Parabolik-Hiperbolik
Katı-Kararlı Çalışma Esnek Çalışma
Sabit-Önceden belirli Apriori İlişkiler Sürekli oluşan-değişen ilişkiler
Artzamanlı Çalışma Eşzamanlı Çalışma
İLETİŞİM Nesne Dili Kavram Dili
Elitist Katılım-Özneler arası etkileşim
Formel-Somut-Belirli İlişkiler İnformel-Soyut-Değişken İlişkiler
Tek taraflı hiyerarşik aktarım Çok taraflı-çapraz karşılıklı aktarım
BÜTÜN-PARÇA İLİŞKİSİ Mutlak-Bağımsız Yapılar Bağlı Yapılar
Analitik bakış Sentezci-Bütüncül bakış
Beşeri Sermaye Sosyal Sermaye
BİLGİ Keşfeden bilgi Yaratıcı bilgi
Nesne Bilgisi Kavram Bilgisi
Eskinin yerini alan bilgi Yeninin yerini alan bilgi
Değişim Değişimin değişimi
Son Dakika › Ekonomi › Yeni Yönetim Biçimi: Derin Yönetim - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?