Uludağ Ekonomi Zirvesi Başladı (5)

Uludağ EKONOMİ ZİRVESİ BAŞLADI (5)

"YENİ TÜRKİYE, YENİ FIRSATLAR"

Uludağ Ekonomi Zirvesi, 'Yeni Türkiye,Yeni Fırsatlar' adlı oturumla devam etti. Boyner Holding Yönetim Kurulu üyesi Ümit Boyner'in moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma konuşmacı olarak TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, Doğan TV Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık ve Franke Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pieper katıldı.

TÜSİAD BAŞKANI YILMAZ: TÜRKİYE'Yİ KİMSE TUTAMAZ

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, yeni anayasa sürecini destekleyen bir barış sürecinin yaşandığını söyledi. Yılmaz, "Bazı ülkelerde refah için demokrasiden taviz verme gibi bir anlayışın olduğunu görüyoruz. Ülkemizde ise yeni anayasa süreci ile ilgili olumlu gelişmeler yaşanıyor. Yeni anayasanın Türk demokrasisinin yeni bir seviyeye ulaşması açısından bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu fırsatı destekleyen güzel de bir barış süreci yaşıyoruz. Türkiye bu barış sürecini kalıcı bir şekilde tamamlarsa, silahtan, terörden, şiddetten kurtulup, uzlaşarak, büyük bir toplumsal mutabakatla bir anayasaya kavuşursa, Türkiye'yi kimse tutamaz" dedi.

Türkiye'nin konsantrasyonunu, batı dünyasına entegre olmaya yöneltmesi gerektiğini belirten Yılmaz, "Batı dünyası yeniden yapılanıyor. NATO'nun kurulduğu günlerdeki gibi ekonomik NATO kuruluyor. Bu da yaklaşık 30 trilyonluk bir ekonomi demek. Burada sadece yüzde 3'lük verginin kalkmasının oluşturacağı ticaret hacmi önemli değil. Bütün bu pazarlarda ticaretin standartları ve kuralları oluşuyor. Biz Türkiye olarak çok dikkatli olmamız gerekiyor. Türkiye eğer bu anlaşmanın dışında kalırsa, bu bizim için hayal kırıklığı olur. Bunun böyle olmayacağını düşünüyorum" diye konuştu.

İHRACATIN YARISI AB'YE YAPILIYOR

AB'ye üyelik konusundaki gelişmelerin Türkiye'nin çıkarına olduğunu kaydeden Yılmaz, Kıbrıs'taki gelişmelerin Türkiye'nin elini güçlendirdiğini savundu. Yılmaz, "Bir müzakere sürecinin açılma ihtimali var. Kendimizi biraz fazla beğeniyoruz. AB ile ilgili bir sorgulama yapıldığında salonda bir rahatlama oluyor. Buna hakkımız yok. Biz ihracatımızın yüzde 51'ini AB'ye yapar hale geldiğimiz için büyüyoruz. Çünkü AB standartlarında mal üretir hale geldik. AB'ye üye olma süreciyle paralar, Türkiye'den dışarı giden nakitler geri gelmeye başladı. Hatta bizim olmayanlar da, bıyıklı olmayanlar da geri gelmeye başladı. Türkiye, AB'ye yaklaştıkça güven arttı ve para gelmeye başladı. Biz AB'ye sadece bir ticari ortaklık, ekonomimizi geliştirecek standartlara ulaşmak diye mi gördük? AB aynı zamanda bugün hafif keyiflendiğimiz bu ekonomik durumumuzu kalıcı kılacak değerleri de ihtiva ettiği için de önemli. Ekonomik başarının demokratik standartları yükseltmekle kalıcı olacağını bilmiyor muyuz? O halde AB hedefini küçümsemeyelim" dedi.

CARİ AÇIK HALA TÜRKİYE'NİN YUMUŞAK KARNI

Ülke ekonomisi için iç ve dış tehditlerin olduğuna değinen Yılmaz şunları söyledi:

"Türkiye bugün makro dengelerinde önemli bir başarı sağladı. Bunun yanı sıra yatırım ortamının da iyileşmesiyle Türkiye'ye doğru bir yatırım akışı gerçekleşti. Ancak şu dersi almalıyız ki, eğer iş gücü esnekliklerini sağlayamazsak, iş gücünün maliyeti üzerinde bugünkü durumu devam ettirirsek, buralarda rekabet gücümüzü artıracak tehlikeler var. Diğer yandan zannediyorum yatırım ortamımızı cari açık, çok ciddi şekilde etkiliyor. Yüzde 10'lardan yüzde 6'lara kadar düşürdük ama hala Türkiye'nin yumuşak karnı. Üretmeden tüketmek yok. Bizim üretim ekonomimizi geliştirmemiz lazım."

YALÇINDAĞ: 10'UNCU EKONOMİ İÇİN FRANSA VE KORE GERİDE BIRAKILMALI

Doğan TV Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ise Türkiye'nin 2023 yılını hedefini koyduğunu hatırlatarak, "İlk 10 ekonomisi arasına gireceğim. Kişi başına gelirim 25 bin dolar olacak. 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşacağım hedefini koydu. Aslında bu hedefe iki perspektiften bakabiliriz. Hem ekonomik perspektif, hem de değişen toplumsal dinamikler ve değişen tüketici ihtiyaçları ve beklentisi" dedi. Ekonomik perspektiften bakıldığında birinci kuralın makro ekonomik dengeler ve istikrar olduğunu vurgulayan Yalçındağ, şunları söyledi:

"Türkiye son derece başarılı bir 10 yıl geçirdi. Ekonomik transformasyonunu tamamladı. Yüksek büyüme hızını tamamladı. Eğer bu parlak performansımız devam ederse, şimdi rakibi olduğu İtalya, İspanya ve Portekiz gibi ülkeleri geride bırakmaması için hiçbir neden yok. Görünüş de bu parlak performansın devam edeceği yönünde. Ancak 10'uncu ekonomi olmak için Fransa ve Kore gibi ülkeleri geride bırakmamız gerekiyor" diye konuştu.

"ŞİMDİ ÜST DALLARDAKİ MEVYELERİ TOPLAMAMIZ LAZIM"

Arzuhan Doğan Yalçındağ sözlerine şöyle devam etti:

"Ülkeler belli bir refah düzeyine ulaştıktan sonra büyüme hızla geriliyor. Bugün Almanya ekonomisi için yüzde 2 büyümeyi başarılı bir büyüme olarak görüyoruz. Dolayısıyla bizim için de bu yeni dönemde yeni bir strateji, yeni bir vizyon gerekecek. Çünkü Fransa ve Kore'yi geçmek için yüzde 7,5 gibi yüksek beklentilerimiz olmak durumunda. Aslında şimdiye kadar yaptıklarımız meyveli bir ağacın sanki alt dallarındaki olgunlaşmış meyvelerini toplamak. Şimdi üst dallarındaki meyveleri toplamamız lazım. Bunun için de aslında bir merdivene ihtiyacımız olacak. O merdivene çıkacak, birileri de o meyveleri toplayacak ve onları sepetlere yerleştirecek insanlara ihtiyacımız var. Burada belki merdiveni teknoloji, meyveleri toplayacak insanları organizasyon ve iş becerilerimizi simgeliyor gibi düşünebiliriz. Böyle düşündüğümüzde önümüzdeki dönemde teknolojinin bilim üretiminin çok önemli olacağını düşünüyorum."

Türkiye'de genç nüfusa yeterli eğitimin verilmesi gerektiğini dikkat çeken Arzuhan Doğan Yalçındağ, özellikle anaokuldan başlayarak teknoloji geliştirebilen, yeni buluşlar gerçekleştiren bir toplum oluşturulursa, 2023 hedefine çok kolay ulaşılabileceğini ifade etti.

"YENİ PAZAR BULMALIYIZ"

Türkiye'nin 500 milyar dolarlık ihracat hedefini gerçekleştirmek için rekabet gücünü artırmak gerektiğini söyleyen Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Yeni ihracat pazarları bulmalıyız. Ürün yapımızı değiştirmeliyiz. Ucuzlattırmalıyız. Türkiye bu konuda doğru yolda ilerlemekte. Özellikle yeni ihracat alanları bulma yolunda çok aktif ve dinamik bir dış politika izlemekteyiz" dedi. Türkiye'nin toplumsal bir değişimden de geçtiğini vurgulayan Arzuhan Doğan Yalçındağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

TÜKETİCİ EĞİTİMLERİ DEĞİŞİYOR

"Türkiye daha demokratik, daha refah bir toplum olma yolunda ilerliyor. Dolayısıyla toplumdaki beklentiler de değişiyor. Orta sınıf zenginleşiyor. Temel ihtiyaçların dışında kendilerine zaman ayırabilecekleri hobiye, sanata eğlenceye daha fazla vakit ve kaynak ayırabilir hale geliyor. Dünyada tüketici trendleri değişiyor. Daha hobiye yönelik ihtiyaçların çıkacağını gösteriyor. Bu tüketiciler aynı zamanda hızlı tüketen, daha fazla irdeleyen daha kişisel ihtiyaçları olan bir tüketici toplumu. Dolayısıyla Türk şirketleri olarak bizde nasıl katma değeri daha yüksek ürünler üretebiliriz, buna bakmalıyız."

ENERJİNİN ÖNEMİ ARTACAK

Önümüzdeki dönemde enerjinin de çok önemli bir sektör olacağına değinin Arzuhan Doğun Yalçındağ, "Doğal kaynaklar gittikçe daha önemli hale geliyor. Dolayısıyla hem enerjideki verimliliği nasıl kullanabiliriz, hem bu verimli enerjiyi üretebilmek için olması gereken teknolojiyi nasıl yaratabiliriz soruları önümüzde olacak. Bu soruların altından iş dünyasının ben başarılı bir şekilde çıkacağını düşünüyorum" dedi.

Bulunduğu coğrafyanın Türkiye için çok büyük avantaj olduğunu söyleyen Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Çevresindeki ülkelerde ciddi doğal kaynak var. Gelişmekte olan ülkeler, Türkiye hem onlara nazaran çok kurumsal bir yapıya geldi. Bizim iş becerimiz ve işbirliğimiz gerçekten gelişmiş ülkeler seviyesinde. Girişimci bir ruha sahibiz ve bütün bunların üstünde de orta doğu ve kuzey Afrika ve Türki cumhuriyetleriyle ciddi bir kültürel alışverişimiz de var. Bütün bunlar bizim için çok muazzam avantajlar diye düşünüyorum. Türkiye gerçek bir üretim üssü olabilir ve buradan yapacaklarını tüm coğrafyaya ihraç edebilir. Ben önümüzdeki 2023 yılı hedefini bu kapsamda çok gerçekçi buluyorum. Bu dönüşümü de meyve ağacının tepesindeki meyveleri de doğru bir strateji ile alabileceğimize gerçekten inanıyorum" diye konuştu.

DİJİTAL DEVRİM YAŞANIYOR

Gelişen teknolojinin medya sektörünü iletişim sektörünü kökünden değiştirdiğini ifade eden Arzuhan Doğan Yalçındağ;"Güzel bir değişime gidiliyor. Dijital devrim yaşanıyor. Biz de dönüşümümüzü dünyadan feyz olarak gerçekleştiriyoruz. Ancak bu durum kendi içinde fırsatları ve tehditleri de beraberinde getiriyor. O tehditleri nasıl fırsatlara dönüştüreceğimiz biraz vizyonumuzla ve iş tecrübemizle alakalı diye düşünüyorum" dedi.

ASLOLAN İÇERİK

Tüketicinin zaman içerisinde gelenekselleşmiş medya araçlarından okuduklarını, izlediklerini dijital ortamda görmek istediğini kaydeden Yalçındağ, "Tüketici aslında o markadaki içeriği arıyor. Onun için önemli olan okuduğu yorum, izlediği yorum, aldığı haber ve dinlediği müzik. Dijital ortam bunları kolaylaştırdığı için tüketici bunu daha çok tercih ediyor. Aslolan içerik. İçeriğinize güveniyorsanız, zincirin en değerli halkası sizin elinizde demektir" dedi. Arzuhan Doğan Yalçındağ sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben sosyal medyanın geleneksel medyaya bir tehdit oluşturduğunu, birbirinden rol çaldığını düşünüyorum. Aslında birbirlerini de beslediklerini düşünüyorum. Dünyada yapılan araştırmalarda sosyal medyada kullanılan konuların yüzde 80'ini televizyondan alınan konular oluşturuyor. Televizyon izleyenlerin yüzde 70-80'i mutlaka elinde başka bir aletle meşgul oluyor. Dolayısıyla geleneksel medya ile sosyal medya birbirlerini besliyor."

BÜLENT ECZACIBAŞI: YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETİM OLMALI

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Türkiye'nin ihracatını etkileyici bir performansla arttırdığını söyledi. Türkiye'nin ihracatında son 10 yılında yapısal bir değişiklik olduğuna değinen Eczacıbaşı, "Eskiden ihracatımız içerisinde tarımsal ürünler, gıda tekstil gibi sektörler ağırlık taşırken, geçirdiğimiz değişimle daha gelişmiş teknolojilerin ürünleri pay sahibi oldular.Yüksek katma değer yaratan yüksek teknolojili sektörlerde olunmadığı sürece Türkiye belki dünya ticaretindeki payını koruyabiliyor. Dünya ekonomisindeki sıralamasını koruyabiliyor ama daha ileri sıralara atlayabilme imkanını yakalayamıyor. Bu sorunlar daha çok rekabetin yoğunlaştığı dönemlerde ortaya çıkıyor. Son dönemlerde ihracatta yeni pazarlar ortaya çıktı. Ukrayna, Rusya ve Kuzey Afrika gibi pazarlar, Türkiye'ye yarar getirdi. Türkiye coğrafi konumunu bu konuda çok iyi kullanmış oldu" dedi.

MİCHAEL PİEPER: TEŞVİK PAKETİ GELİŞTİRİLMELİ

Franke Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pieper ise Türk Hükümetinin teşvik paketini daha da geliştirmesi, AR-GE ve inovasyon projelerinin desteklemesi gerektiğini söyledi. Katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi gerekliliğinin altını çizen Pieper, üniversiteler ile sektörler arasında işbirliğinin daha sıkı olması gerektiğini kaydetti.

"ELEKTRİK FİYATLARI ÇOK YÜKSEK

Türkiye'nin konumunun uluslararası ticaret anlamında çok özel olduğunu belirten Pieper, "Asya ve Avrupa ekonomilerine çok yakın. Bu eşsiz avantajı kullanabilmek için lojistik ve ulaştırma doğru yerde olmalı. Türkiye'nin bu ulaştırma anlamında hava yolu ve demiryollarında da çalışmalarını artırması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'de elektrik fiyatları çok yüksek. Bu doğrudan enerji bağımlılığı ile ilgili. Fakat bunu çözecek imkanlarda var. Türkiye genç nüfusunu korumalı ve mavi yakalıların eğitim seviyesi artırılmalı" dedi.

Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık ise ülkelerin iyi siyasetçiler tarafından yönetilmesi gerektiğini belirterek, Türkiye'nin son 10 yılda hem ekonomik, hem de istikrar anlamında çok olumlu bir dönemden geçtiğini söyledi. Türkiye'nin son 10 yılda 3 kat büyüdüğüne dikkat çeken Çalık, "Dünya iki ekonomik kriz geçirdi. Bizim ekonomimiz yavaşladı, süratlendi ama hiç geriye düşmedi. Bu de işadamlarının önünü açtı" diye konuştu.

IA/(FK/AAA) - Bursa/ Merkez