Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı ve Unilever Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) İzzet Karaca, doğrudan yabancı yatırımın yıl sonunda 16 milyar dolar seviyesini aşabileceğini söyledi.
AA muhabirinin sorularını cevaplayan Karaca, doğrudan yabancı yatırım girişinin olumlu seyrettiğini belirterek, "Türkiye'ye bu yılın ilk altı ayında yaklaşık 6,5 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın yapıldığı görülüyor" dedi.
Türkiye'nin doğrudan yabancı sermayeyi büyük oranda çekerek, İsviçre gibi Avrupa Birliği üyesi olmamasına rağmen kalkınmış bir ülke olabileceğini vurgulayan Karaca, "Bu yıl Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı yatırımın 16 milyar dolar seviyesini aşabileceğini düşünüyorum" öngörüsünde bulundu.
Karaca, "Avrupa tabi ki çok önemli bir oyuncu ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesini destekliyorum ama tek çözümümüz bu değil. Türkiye bulunduğu konumda da bir İsviçre olabilir. İsviçre'nin Avrupa'daki rolü gibi, hem Avrupa'ya bağlı hem de etrafımızdaki Ortadoğu ülkeleri, Türki Cumhuriyetler ve Rusya ile ilişkileri çok daha aktif duruma getirebiliriz" diye konuştu.
-"Kriz öncesine dönüş henüz gerçekleşmedi"-
Doğrudan yabancı yatırımların Türkiye'de henüz kriz öncesi dönemdeki seviyesine ulaşamadığını anlatan Karaca, "Dünyada geçen yıl itibariyle doğrudan yatırımlar toplam 1,5 trilyon dolar seviyesinde. Henüz Türkiye'nin o yüksek, 20-21 milyar dolar dış yatırım çektiği kriz öncesi dönemlere geri dönemedik" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin toplam küresel doğrudan yatırım pastasından aldığı payın hızla arttığına işaret eden Karaca, "Türkiye global doğrudan yabancı yatırım pastasından yüzde 0,7 ile yüzde 1,2 arasında bir pay alıyor. 2011 yılında Türkiye, 1,5 trilyon dolarlık küresel doğrudan yabancı yatırım pastasının yüzde 1'in biraz üzerinde bir pay aldı. Bu bir önceki yıl yüzde 0,7 seviyesindeydi" diye konuştu.
-"Yabancı yatırımda 23. sıra bize yakışmıyor"-
Krizin hissedilir olduğu yıllarda Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırım pastasından aldığı payın azaldığını söyleyen Karaca, "Türkiye geçen yıl küresel yabancı yatırımlarda 29. sıradan 23. sıraya yükseldi. Bu oldukça olumlu bir gelişme. Ama Türkiye dünyanın 16. büyük ekonomisi. Ekonomik büyüklüğümüzü bakarsak 23. sıra halen bize yakışmıyor. Daha gidecek yolumuz var" yorumunda bulundu.
-"Yabancı yatırımın 50 milyar dolar olması gerekiyor"-
Türkiye'nin 2023 vizyonu çerçevesinde dünyanın en büyük 10 ekonomisininden birisi olma hedefine inandığını belirten Karaca, "Fakat eğer Türkiye ilk 10 ekonomi içerisine girecekse 15,9 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın, 50 milyar dolar seviyesine ulaşması lazım. Bugün Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü'nün (UNCTAD) Dünya Yatırım Raporu'na baktığımızda, en fazla doğrudan yatırımı çeken 10. ülke, 42-43 milyar dolar seviyesinde. Dolayısıyla eğer biz ilk 10 liginde oynamak istiyorsak mutlaka doğrudan yatırımı 50 milyar dolar seviyesinde çıkarmamamız gerekiyor" şeklinde konuştu.
-"Türkiye'nin çevresinde cari fazla var"-
Türkiye'nin bölgesindeki ülkelerde cari açıktan ziyade cari fazla veren ülkelerin yer aldığına dikkati çeken Karaca, Türkiye'ye asıl sermayenin de gelecekte bu ülkelerden geleceğini belirtti. Karaca, şunları söyledi:
"Biliyorsunuz, Unilever'de 35 ülkeye bakıyorum. Bunların içerisinde Körfez, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri de var. 2010 rakamlarına baktığımızda bu bölgedeki ülkelerin neredeyse hiçbirinde cari açık yok. Hepsine ciddi cari fazla var.
Suudi Arabistan, yıllık yaklaşık 115 milyar dolar cari fazlaya sahip. Kuveyt'in yıllık ortalama 57 milyar dolar, Katar'ın 56 milyar dolar, İran'ın 37 milyar dolar, Birleşik Arap Emirlikleri'nin 37 milyar dolar cari fazlası var. Yine benzer bir şekilde, Azerbaycan 16 milyar dolar, Kazakistan 11 milyar dolar cari fazla veriyor. Bütün bu ülkelere baktığımızda, önemli miktarda para fazlası var.
Türkiye ise aynı yıl yaklaşık 78 milyar dolar cari açık verdi. Dolayısıyla bir yerde cari fazla, diğer tarafta cari açık olması sebebiyle ekonominin kuralları içerisinde arz talep dengesi oluşacak, Türkiye'nin cari açığı kapatılacaktır. Bu, finans yolu ile doğrudan yatırım ile ortaklık yolu ile olabilir. Körfez sermayesi Türkiye'ye mutlaka gelecektir."
-"Krize rağmen Avrupa'dan yatırım gelmeye devam ediyor"-
Avrupa'da derinleşen ekonomik krize rağmen Türkiye'ye Avrupa'dan yabancı yatırımın gelemeye devam ettiğini vurgulayan Karaca, 2012'nin ilk beş ayına bakıldığında, yüzde 81 oranında doğrudan yabancı yatırımın, Avrupa'dan geldiğini ifade etti.
Avrupa'da ekonomik durgunluk ve borç krizi sebebiyle artan endişelere rağmen, krizi fırsata çevirmenin yolları olduğunu dile getiren Karaca, Türkiye'nin ihracatının krizden büyük çapta etkilenmeyeceğini söyledi.
Avrupa'daki krizin ilk etapta Türkiye'yi fazla etkilemeyeceğini anlatan Karaca, "Türkiye'nin ihracat yaptığı sektörlere baktığımızda krizden o kadar da etkilenmeyen ürünler olduğunu görüyoruz. Avrupa'da beyaz eşya sektöründe ciddi anlamda rekabetçi olabiliyoruz. İngiltere'de bu alanda lider durumdayız. Tüketici çok pahalı bir buzdolabı ile uygun fiyatlı bir buzdolabı arasında bir tercih yapacaksa, kriz ortamında tabi ki uygun fiyatlı olan ama kalitesinden emin olunan bir markayı seçecektir" diye konuştu.
Türkiye'nin 2023 yılı vizyonu çerçevesinde ihracatını 500 milyar dolara çıkarmak istediğini anımsatan Karaca, "Avrupa çok önemli bir oyuncu ve öyle de kalacaktır. Türkiye'nin ihracat çeşitliliğinde veya doğrudan yatırımın çekilmesinde Avrupa dışına mutlaka odaklanması gerekiyor" dedi.
-"Teşvik yasası yatırımcının iştahını artırdı"-
Teşvik yasasının ekonomi üzerindeki olumlu etkilerinin kısa zamanda hissedilmeye başlanacağını belirten Karaca, "Kalıcı olarak cari açığın azaltılması konusunda teşvik yasası ile birlikte Türkiye'ye yatırımların gelişi ve yatırımın ihracata dönüşmesinin etkileri önümüzdeki 6 ile 12 ay içerisinde ekonomide görülecektir" diye konuştu.
Bu doğrultuda yakın zamanda yurtdışında faaliyet gösteren, Türkiye'de hiç yatırım yapmamış ama Türkiye'yi bölgesel üs yapmak isteyen global CEO'larla görüştüğünü aktaran Karaca, "Teşvik düzenlemesinin yatırımcının yatırım iştahının artırmış olduğunu görüyorum" dedi.
İstanbul'un bir finans merkezi olmaması için hiç bir neden olmadığına dikkati çeken Karaca, "Öte yandan, mali sektör tabi ki çok önemli ama üretimi kaybetmemek lazım. Bugün Avrupa'da, ABD'de yaşanan en önemli problem bu. Üretimi destekleyecek ve bununla uyumlu olarak çalışabilecek bir finans sektörünün oluşması gerekli. Tek başına finans sektörü oluşur ve üretimi gözden kaçırırsak ve denge bozulursa Avrupa'nın bugün içerisinde bulunduğu duruma gelebiliriz" uyarısında bulundu.
-"Türkiye her yıl en az yüzde 5 büyümeli"-
Türkiye'nin sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilmesi ve işsizliği kontrol altından tutabilmesi için her yıl ortalama en az yüzde 5 oranında büyümesi gerektiğine işaret eden Karaca, gerekçesini ise şöyle anlattı:
"Nüfusumuz artıyor. Türkiye yüzde 5 büyümezse işsizlik oranı artıyor. Avrupa'da yüzde 25 işsizliği olan ülkeler var. O yüzden biz Türkiye'de hiç bir zaman 'ekonominin çarklarını iyice soğutalım, büyümede yüzde 2'lere düşelim ve cari açığı bu şekilde kapatalım' şeklinde bir yola girmeyelim. Biz yolumuza en az yüzde 5 büyüme ile devam edelim ve işsizlik oranı kontrol altında kalsın. Cari açığı elimizdeki başka olanaklarla aşağı çekelim."
-"En büyük ihracat kalemi otomotiv cari açık yaratıyor"-
Türkiye'nin cari açığının kontrol altına almasının yolunun
"yerlileştirmekten" geçtiğini belirten Karaca, "Ara malların yerlileştirilmesi son derece önemli. İthalat kalemlerinin Türkiye'de üretilmesi ve bunların dünya pazarlarına açılmasıyla cari açığı aşağılara çekebiliriz. Türkiye'nin büyümesi Güney Kore gibi ihracat kaynaklı. Bu modelden vazgeçilmemesi gerekiyor" vurgusunu yaptı.
Türkiye'nin en büyük ihracat kalemi olan otomotivin bugün hala cari açık yarattığını vurgulayan Karaca, "Çünkü yapılan toplam ithalat ve yedek parça ithalatı, yaptığımız toplam ihracatın üzerinde" dedi.
Yayıncı: Zekeriya Gülün - İSTANBUL
Son Dakika › Ekonomi › 'Türkiye'ye Doğrudan Yatırım 16 Milyar Doları Geçer' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?