
Zorlu Tekstil Grubu Marka Direktörü Çiğdem Solak ile şirketin köklü geçmişinden gelen liderlik vizyonunu ve "Gelecek İçin Bugün" mottosu çerçevesinde sürdürülebilirlikpolitikalarını konuştuk.
Zorlu Tekstil Grubu'nu sektördeki diğer oyunculardan ayıran özellikler nelerdir? Biraz kendinizden ve Grubun stratejik konumundan bahsedebilir misiniz?
Zorlu Tekstil Grubu olarak, 70 yılı aşkın deneyimimizle sektörün köklü ve lider oyuncularından biriyiz. Ana faaliyet alanlarımız; iplik, perde ve ev tekstili ürünlerinin üretimi ile pazarlamasını kapsıyor. Yaklaşık 4.300 çalışanımız ve 800.000 metrekareyi aşan kapalı alana sahip üretim tesislerimizle, Avrupa'nın önde gelen entegre polyester iplik ve ev tekstili üreticileri arasında yer alıyoruz.
Bünyemizdeki 14 üretim ve pazarlama şirketimizle, iplikten nihai ürüne kadar tam entegre bir değer zincirine sahibiz. Korteks ile Avrupa'nın önemli entegre polyester iplik üreticilerinden biri olarak sektördeki gelişmelere katkı sağlarken, Zorluteks ile ev tekstilinde güçlü bir üretici konumumuzu sürdürüyoruz. Yaklaşık 120 perakende satış noktamızla mağazacılıkta da Türkiye'de öncü işlere imza atmaya devam ediyoruz. Bu entegre yapı, bize kaliteden ödün vermeden esnek ve verimli bir şekilde üretim ve ticari faaliyetlerde bulunma imkanı sunuyor.
altyapımızdan ve sürekli gelişime duyduğumuz inançtan alıyoruz. Bu yaklaşımla, sektördeki güçlü konumumuzu istikrarlı adımlarla pekiştiriyor, uzun vadeli değer yaratma Zorlu Tekstil Grubu olarak gücümüzü, köklü geçmişimizden gelen deneyimimizden, entegre üretim hedefimiz doğrultusunda ilerliyoruz.

Bize sürdürülebilirlik çalışmalarınız kapsamında neler yaptığınızı, sürdürülebilirliği iş süreçlerinize nasıl entegre ettiğinizi anlatır mısınız?
Sürdürülebilirliği, tekstilin geleceğini inşa etme sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Bu nedenle, sürdürülebilirliği yalnızca bir uyum süreci değil, aynı zamanda bir inovasyon ve değer yaratma platformu olarak ele alıyoruz. Çevresel, sosyal ve yönetişimsel boyutlarıyla ele aldığımız bu bütüncül yaklaşımı iş süreçlerimizin her aşamasına entegre ederek, doğal kaynakların korunmasına ve topluma değer yaratmaya odaklanıyoruz. Tüm bu çalışmalarımızı da Zorlu Grubu'nun Akıllı Hayat 2030 stratejisi doğrultusunda şekillendiriyoruz.

Sürdürülebilirliği bir zorunluluk olmanın ötesinde, iş yapış biçimimizin temel felsefesi olarak benimsiyor ve tüm operasyonlarımızı bu vizyonla yeniden tanımlıyoruz.Sürdürülebilirlik anlayışımızı ürünlerimizden süreçlerimize, yatırımlarımızdan paydaş iletişimimize kadar her alanda yansıtmaya devam ediyoruz. Örneğin, Korteks'te, su ve kimyasal tüketimini azaltan Dope Dyed ipliklerden, mikroplastik kirliliğini önleyen TAÇ BIOLOOP® markalı biyobozunur ipliklere; teknik tekstilden geri dönüştürülmüş ipliklere kadar pek çok çözümü hayata geçirdik. Polimer Geri Dönüşüm Tesisimizde kendi iplik üretim firelerimizden elde ettiğimiz RPET cipsleriyle döngüsel ekonomi açısından iyi bir örnek oluşturmaya devam ediyoruz. Üstelik üretilen TAÇ REBORN® markalı geri dönüşümlü ipliklerimiz sayesinde virgin ipliğe göre %10 daha az su kullanıyor, %30 daha az sera gazı salıyor ve %50 daha az enerji kullanıyoruz. Uluslararası geçerliliğe sahip EPD belgemizle ürünlerimizin çevresel etkilerini şeffaf bir biçimde paylaşıyoruz.

Tüm bunların yanı sıra kaynak verimliliği stratejimizin temel unsurlarından biri olarak su yönetimine öncelik veriyoruz. Nitekim su kullanımını azaltma ve çıkan atık suyu tekrar değerlendirme tekniklerini kullanarak Zorluteks'te ürün başına su kullanımını %30 oranında azaltmayı başardık. Ecodesign ilkeleri doğrultusunda hayata geçirilen TAÇ Reborn Ecodesign Nevresim Koleksiyonumuz sayesinde, karbon ayak izimizi en az %50 oranında azalttık. Ar-Ge ve Tasarım Merkezlerimiz, Grubumuzun Akıllı Hayat 2030 stratejisi odağında çalışmalarına büyük bir titizlikle devam ediyor. Ayrıca üniversiteler ve çeşitli ulusal-uluslararası kurumlarla iş birliğimizi her geçen gün güçlendiriyoruz.Sürdürülebilirlik odaklı katma değerli ürün ve çözümlerimizin yanı sıra, Endüstri 4.0 ve ileri teknolojilerle donatılmış tesislerimizle de fark yaratıyoruz.

"Gelecek İçin Bugün" mottosunun, sürdürülebilirlik vizyonunuzun merkezinde yer aldığını biliyoruz. Bu söylem, sizin için nasıl bir anlam taşıyor ve somut olarak hangi eylemlere yön veriyor?
Günümüzde artık dönüşümün üç sacayağı var. Bunlar Sosyal Dönüşüm, Çevresel Dönüşüm ve Dijital Dönüşüm. "Gelecek için Bugün" mottosuyla şekillenen yol haritamızda, bu üç dönüşümü bir bütünün parçaları olarak ele alıyor ve aynı hedef doğrultusunda birleştiriyoruz.
• "Daha çok inovasyon" diyerek, dijital dönüşümü bir araç olarak değil; inovasyonu tetikleyen, kurum kültürümüzün merkezine yerleştirdiğimiz bir strateji olarak benimsiyoruz.
• "Daha az karbon ayak izi, daha az su, daha az enerji, daha az atık" ilkesiyle, yeşil dönüşüm doğrultusunda çevresel ayak izimizi azaltıyor, kaynakları döngüsel bir şekilde yöneterek operasyonel mükemmelliği hedefliyoruz.
• "Daha çok insana değer" anlayışıyla, sosyal dönüşüm kapsamında insana, eşitliğe ve kapsayıcılığa yaptığımız yatırımla toplumsal değer yaratmaya odaklanıyoruz.
Dijital, yeşil ve sosyal dönüşüm, bizim için birbirinden bağımsız projeler değil, sürdürülebilir bir gelecek inşa etme hedefimizin birbirini tamamlayan, vazgeçilmez unsurlarıdır.

"Gelecek İçin Bugün" manifestosu, tasarım ve ürün geliştirme süreçlerinize somut olarak nasıl yansıyor? Tasarımcılarınıza verdiğiniz en önemli ilham kaynağı nedir?
Bu manifesto, tasarım sürecimizin başlangıç noktasıdır. Artık bir ürünü tasarlarken sadece "Bu güzel mi?" veya "Bu satar mı?" diye sormuyoruz. Bunlara ek olarak, "Bu ürünün doğadaki yaşam döngüsü nedir?", "Hangi hikayeyi anlatıyor?" ve "Geleceğe nasıl bir iz bırakıyor?" sorularını da soruyoruz. Bu zihniyet dönüşümünü kurumsal bir sorumlulukla ele alıyoruz. Nitekim, geçtiğimiz yıl tüm tasarım ekiplerimizin sürdürülebilir tasarım prensipleri ve Ecodesign metodolojileri konusunda yetkinliklerini artıracak kapsamlı bir eğitim sürecini tamamlamasını sağladık.
Tasarımcılarımıza verdiğimiz en önemli ilham kaynağı, "doğanın kendisidir". Örneğin, endemik bitkilerden esinlenerek bir desen tasarlamak veya bir ekosistemin döngüselliğini bir koleksiyonun temel felsefesi yapmak gibi. Bu, tasarımı estetik bir nesne olmaktan çıkarıp, anlamlı ve sorumlu bir iletişim aracına dönüştürüyor.

TAÇ Reborn koleksiyonları,"Gelecek İçin Bugün" taahhüdünün somut bir çıktısı olarak karşımıza çıkıyor. Bu koleksiyonlar hangi ihtiyaçtan doğdu ve nasıl bir dönüşümü temsil ediyor?
TAÇ Reborn, bizim için bir "ürün koleksiyonu" olmanın ötesinde, bir "zihniyet dönüşümünün" simgesi. Tüketicilerin giderek artan bilinç düzeyi, onların satın aldıkları ürünlerin arkasındaki hikayeyi, çevresel ayak izini sorgulamasına neden oluyor. TAÇ Reborn, tam da bu noktada, "sürdürülebilirlik, estetikten veya konfordan ödün vermek değildir" demek için doğdu. Örneğin TAÇ Reborn Ecodesign Nevresim Koleksiyonumuz biyoçeşitliliğe dikkat çekerek, endemik bitkilerin hikayesini evinize taşırken, aynı zamanda karbon ve su ayak izini ciddi oranda azaltıyor. TAÇ Reborn Organik Koleksiyonu ise %100 organik pamuktan üretilen saten kumaşlarla hazırlanarak hem cilde dost hem de doğaya saygılı bir seçenek sunuyor. Reborn koleksiyonumuzun en yeni üyesi TAÇ Reborn Bambu Nevresim Koleksiyonu, doğaya ve insana saygılı üretim teknikleriyle tasarlanarak sürdürülebilirlik vizyonunu yaşam alanlarına taşımakla kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir üretim tesislerinde tamamen şeffaf bir değer zinciri sunan, izlenebilir OEKO-TEX® MADE IN GREEN etiketine sahip. Kısacası TAÇ Reborn Koleksiyonu, evlerimizi güzelleştirirken, aynı anda iyi hissetmemizi de sağlayan bir koleksiyon.

Pazar trendlerini yakalama ve rekabette önde olma konusundaki yaklaşımınız nedir? Sürekli yenilikçi kalmanızı sağlayan şey nedir?
Biz trendleri sadece takip eden değil, aynı zamanda onları yaratan bir marka olmayı hedefliyoruz. Bunun için iki ana eksenimiz var: Birincisi, derinlemesine müşteri içgörüsü. Dijital kanallardan gelen verileri, pazar araştırmalarını ve doğrudan müşteri geri bildirimlerini sürekli analiz ediyoruz. İkincisi ve daha kritik olan ise, sürdürülebilir inovasyonu merkeze alan bir Ar-Ge ve Tasarım anlayışı. Rekabet avantajımızı belirleyen asıl faktör, bu teknolojik altyapıyı, güçlü marka kimliklerimiz ve sürdürülebilirlik odaklı tasarım anlayışımızla birleştirebilmemizdir. Esnek ve hızlı üretim kapasitemiz de bu denklemin vazgeçilmez bir parçası.
Zorlu Tekstil Grubu olarak küresel pazarda Türkiye'yi temsil ediyorsunuz. Buradaki konumunuzu nasıl tanımlarsınız? Hedefiniz, "Türk tekstil markası" algısını nasıl dönüştürmek?
Kendimizi, dünyanın en iyi üreticileri ve markalarıyla aynı arenada yarışan; ancak onlardan farklı ve güçlü bir değer önerisi sunan küresel bir oyuncu olarak konumlandırıyoruz. Geleneksel olarak "hızlı, uygun fiyatlı üretim" ile anılan Türk tekstilinin artık "ileri teknoloji, sürdürülebilir inovasyon ve yüksek kaliteli tasarım" ile anılması gerektiğine inanıyoruz. Entegre üretim altyapımız, bize bu dönüşüm için eşsiz bir avantaj sağlıyor. Hedefimiz, müşterilerimizin zihninde "Zorlu Tekstil Grubu" dendiğinde yalnızca bir tedarikçi değil; sürdürülebilir, yaratıcı ve güvenilir bir iş ortağı, aynı zamanda trend belirleyici bir markalar evreni çağrışımı yaratmak. Bu, Türkiye'nin katma değerli üretimdeki gücünün de en somut göstergesi olacaktır.
Son Dakika › Kilis › 'Temel Felsefemiz Sürdürülebilirlik' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?