96
Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name: "Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size: 0;
mso-tstyle-colband-size: 0;
mso-style-noshow: yes;
mso-style-priority: 99;
mso-style-parent: "";
mso-padding-alt: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin: 0cm;
mso-para-margin-bottom: .0001pt;
mso-pagination: widow-orphan;
font-size: 12.0pt;
font-family: Calibri;
mso-ascii-font-family: Calibri;
mso-ascii-theme-font: minor-latin;
mso-hansi-font-family: Calibri;
mso-hansi-theme-font: minor-latin;
mso-fareast-language: EN-US;}
Maliye Bakanı Naci Ağbal, güçlü kamu maliyesi ve güçlü bankacılık sisteminin Türkiye ekonomisinde kırılganlıklara karşı güçlü bir kalkan oluşturduğunu söyledi.
Ağbal, Başbakanlık himayelerinde düzenlenen 7. İstanbul Finans Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin gelişmekte olan ülkeler içinde pozitif olarak
ayrıştığını belirterek, Türkiye'nin güçlü büyüme momentumuna devam ettiğini
söyledi.
Son 3 yılda Türkiye'nin ortalama yüzde 4 büyüdüğünü aktaran
Ağbal, "2016'nın ilk çeyreğinde yüzde 4,8 büyüme elde ettik. Bu büyüme
oranlarını Çin ve Hindistan hariç diğer gelişmekte olan ülkelerle
karşılaştırırsanız hemen hemen 2 katı büyüme seviyesini Türkiye'nin
yakaladığını görebilirsiniz. Son iki çeyrekte nispeten biraz ılımlı hale gelse de
büyüme momentumunun 2016 yılında da devam edeceğini biliyoruz." dedi.
Türkiye'de ekonominin hem büyüdüğünü hem de istihdam
yarattığını ifade eden Ağbal, "Bu da çok önemli. Son bir yılda Türkiye
ekonomisini 800 bin kişiye yeni istihdam sağladı. Global kriz sonrası dönemde 7
milyon 200 bin kişiye istihdam sağladık. Dolayısıyla istihdamla büyüyen ama
kendisini de büyüten bir Türkiye ekonomisi görünümü var. Bu bizi gerçekten
sevindiriyor. Özellikle global kriz sonrası OECD ve Avrupa Birliği ülkeleri ile
karşılaştırıldığında büyük bir istihdam gelişmesi olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle
de kadınlarda iş gücüne katılma oranının artmış olması Türkiye'nin uzun vadeli
büyüme perspektifine önemli bir katkı sağlıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Ağbal, gıda fiyatlarına bağlı olarak yükselmeye veya
azalmaya devam eden bir görünüm sergilese de ortaya konulan hedeflerin
etrafında bir enflasyon gerçekleşmesi olduğunu dile getirdi.
"Bütçe açığı yüzde 1'lere indi"
Ekonomik büyüme ve dış ticaret alanındaki gelişmelere bağlı
olmak suretiyle cari açığın da aşağıya doğru gittiğini anlatan Ağbal, şunları
kaydetti:
"Türkiye olarak, tabii Maliye Bakanı olmam hasebiyle belki
en fazla gururla konuşacağım konu mali disiplindir. Türkiye'nin ekonomik
başarısının, ekonomide elde ettiği performansının arkasında yatan birkaç tane
şeyi söyleyin deseniz herhalde Maliye Bakanı olarak ben birinci sıraya mali
disiplini koyarım. Düşünün, 2002 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 11'e yakın
bütçe açığı veren bir görünümü vardı. Bugün Türkiye'de bütçe açığı yüzde 1'ler seviyesinde.
Dolayısıyla, Türkiye ekonomisinin bugünkü sağlam duruşunun arkasında güçlü bir
mali disiplin, güçlü bir bütçe performansı var. İnşallah önümüzdeki dönemde de
mali disiplin hedefimizden hiçbir şekilde vazgeçmeden düşük bütçe açığı ile
devam edeceğiz."
Naci Ağbal, Türkiye'nin hem gelişmekte olan ülkeler hem de G20
ülkeleri arasında bütçe açıkları bakımından son derece pozitif ayrıştığına
işaret ederek, "Düşünebiliyor musunuz, 2015 yılında Türkiye'de genel devlet
açığı yok. Devletin gelirleri ile giderleri başa baş. Yani denk bütçeyi Türkiye
bu global kriz ortamında sağladı. Bu son derece gerçekten bizi memnun eden
gelişmedir." diye konuştu.
Bütçe açıklarında hızlı bir şekilde azalma meydana gelmesi
ve ekonomideki yakaladıkları büyüme ivmesinin Türkiye'nin borç stokunun milli
gelire oranını da hızlı bir şekilde aşağıya çektiğini vurgulayan Ağbal, 2002
yılında yüzde 72 seviyesinde olan borcun milli gelire oranının şu anda yüzde 32
seviyesinde bulunduğunu aktardı.
Bugün bu oranın OECD ülkeleri ortalamasının yüzde 115, Avro
bölgesi ortalamasının ise yüzde 93 olduğu bilgisini veren Ağbal, "Dolayısıyla Türkiye'nin
borcunun milli gelire oranı gerçekten kamu maliyesi anlamında ekonomiye çok
ciddi bir güç veriyor. Meydana gelebilecek risklere karşı güçlü bir koruma
kalkanı oluşturmuş durumda." yorumunu yaptı.
Mali disipline önem vermelerinin nedenlerini açıklayan
Ağbal, "Çünkü Türkiye'nin başka konularının çözümü de yine mali disiplinle mümkün.
Türkiye'de enflasyon oranları hala olması gerekenden daha yukarıda. Dolayısıyla
kamu maliyesinin, maliye politikasının enflasyonla mücadeleye düşük bütçe
açıkları üzerinden destek vermesi lazım. Türkiye'de cari açık aşağıya gelirken
bütçe açıklarını da sürdürülebilir seviyelerde tutmak cari açıkla mücadeleye
ciddi bir destek verecektir." dedi.
Maliye Bakanı Ağbal, Türkiye'de sağlanan mali disiplinin
arkasında yatan en önemli sebebin 2000'li yıllarda AK Parti hükümetleri olarak
kamu maliyesi alanında yaptıkları reformlar olduğunu söyledi.
Attıkları adımların kamu maliyesindeki harcamalara verimlilik
ve etkinlik getirirken gelir performansını da artırdığını
anlatan Ağbal, "Dolayısıyla kamu maliyesinde reform çabalarımız devam edecek.
Biz bunlara ikinci nesil reformlar diyoruz. İnşallah şu andaki mali disiplini
sürdürmek için reform çabamızı aynı şekilde sürdüreceğiz" dedi.
"Sermaye piyasalarını derinleştirecek adımlar attık"
Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmak için çok kapsamlı makro
ve mikro reform ve program çalışmaları olduğuna değinen Ağbal, bunların
arasında İstanbul Finans Merkezi projesinin de önemli bir yeri olduğunu dile getirdi.
İstanbul'un global dünyanın gelişen jeopolitiği içerisinde
yeni bir merkez haline geldiğini belirten Ağbal, şöyle devam etti:
"Türkiye sahip olduğu nitelikli genç nüfus ve nitelikli
hukuk sistemi sayesinde önümüzdeki dönemde bölgesinde de global olarak finans
merkezi olmaya aday. Bunun için de özel bir program uyguluyoruz. İnşallah bu programla
yasal ve idari düzenlemeleri tek tek yapacağız. Türkiye olarak önemli ve güçlü
yanlarımızdan biri de güçlü bankacılık sistemi. Türkiye'de bugün bankacılık
sisteminin sermaye yeterlilik oranları gerek uluslararası normlarla gerekse
Türkiye'nin kendi regülasyonu ile karşılaştırıldığında gerçekten son derece
pozitif. Regülasyona bakarsanız sermaye yeterlilik oranı yüzde 8. Ama Türkiye'de sermaye yeterlilik oranı yüzde
15'ler civarında. Dolayısıyla güçlü kamu maliyesi ve güçlü bankacılık sistemi
Türkiye ekonomisinde kırılganlıklara karşı güçlü bir kalkanı oluşturuyor."
Ağbal, sermaye piyasalarının derinleştirilmesi konusunda da önemli
düzenlemeler yaptıklarını ifade ederek, "Sermaye Piyasaları Kanunu'nda
2012'de değişiklikler yaptık. Sermaye piyasalarının yapısını dönüştürecek
adımlar attık. Borsa İstanbul 2013'te yeni bir anlayışla yeniden yapılandırıldı.
İnşallah İstanbul Finans Merkezi projesi kapsamında Borsa İstanbul önemli bir
merkez haline gelecek. Özellikle faizsiz finansman alanında Türkiye'nin bölgesel
bir merkez haline gelmesi noktasında önemli yasal düzenlemeler getirdik. 2012
yılında özellikle sukukla ilgili önemli düzenlemeleri mevzuatımıza dahil ettik.
Yine faizsiz bankacılığa dayalı katılım bankacılığının Türkiye'de büyümesi
noktasında önemli adımları tek tek atıyoruz." görüşlerini paylaştı.
Naci Ağbal, Maliye Bakanı olarak göreve başlar başlamaz
finans kuruluşlarıyla bir dizi toplantı yaptıklarını ve orada sermaye
piyasalarında rekabet eşitliğini sağlama noktasında belli düzenlemeler yapma
ihtiyacı ortaya çıktığını anlattı.
Ağbal, "Bu çerçevede finans kurumları ve finansal ürünler
arasındaki vergisel yükleri eşitledik. Şu anda finans piyasalarında, hangi
kurum hangi enstrümanı kullanırsa kullansın, vergi yükü aynı hale getirildi. Bu
da rekabeti son derece olumlu yönde etkileyen bir düzenleme." dedi.
Ulusal Varlık Fonu
Faizsiz finansman sisteminin vergi düzenlemeleri bağlamında
güçlendirilmesi noktasında da düzenlemeler yaptıklarına değinen Ağbal, tasarruf
oranlarını artırmak amacıyla uzun vadeli tasarruf enstrümanları için vergisel
kolaylıkları artırdıklarını ifade etti.
Bu çerçevede Ulusal Varlık Fonu'nun yeni bir enstrüman
olduğunu dile getiren Ağbal, bu fonun birçok ülkede örneği görüldüğü gibi kalkınma
amacına hizmet edeceğini düşündüklerini söyledi.
Finans sektörünü rahatlatacak önemli düzenlemeleri hep
beraber sektörle birlikte yaptıklarını belirten Ağbal, finans sektörünün bu
düzenlemelerden sonra çok daha rekabetçi bir ortamda büyüyeceğine inandığını
ifade etti.
Faizsiz finansman sistemini geliştirecek şekilde vergisel
teşvikler de sağladıklarını aktaran Ağbal, tasarrufları teşvik etmek adına
özellikle otomatik katılıma dayalı bireysel emeklilik sistemini Türkiye'ye
kazandırdıklarını kaydetti.
Naci Ağbal, Ulusal Varlık Fonu'nun kurulmasını temel
amacının sermaye piyasalarının büyümesi ve derinleşmesi, piyasa istikrarının korunmasına
katkı sağlanması, kalkınmanın finansmanı ve kamu kaynaklarının daha etkin
kullanılması olduğunu söyledi.
Yaptıkları yasal düzenlemede kurulacak fonun kesinlikle
uluslararası normlarda kurumsal yönetişim ilkelerine uygun olarak
yönetileceğini vurgulayan Ağbal, "Tamamen özel sektör yaklaşımı içinde kurumsal
yönetime ve global bir perspektife sahip olacak. Uluslararası standartla uyumlu
raporlama, şeffaf, hesap verebilir, kamusal yönetime tabi bir varlık fonu
uygulamasını Türkiye'ye kazandırıyoruz. Dolayısıyla Türkiye'de oluşturduğumuz
Varlık Fonu'nda global örnekler hangi standartlara sahipse o standartlar
olacak. Varlık Fonu, bana hiçbir şekilde bizim mali disiplin noktasındaki
duruşumuzu farklı bir noktaya taşıyacak bir uygulama asla değildir. Dolayısıyla
varlık fonu kamu kesiminin genel dengesi içinde kendi yerini bulacak ve o
çerçevede bir kuruluş olarak yapılanacak." ifadelerini kullandı.
Reform gündemi
Reform gündemlerinin devam ettiğini belirten Ağbal, "Özellikle
yatırımları teşvik etmek önceliklerden bir tanesi. Uluslararası iş gücü ile
ilgili önemli yasal düzenlemeler yaptık. Nitelikli insan kaynağının Türkiye'ye
kazandırılması noktasında önemli düzenlemeler hayata geçirdik. Özellikle Ar-Ge
ve inovasyonu büyütecek yeni vergisel teşvikler getirdik" dedi.
Gündemdeki bir diğer önemli konunun da demokrasi ve hukuk
devleti olduğunu aktaran Ağbal, şunları kaydetti:
"AK Parti hükümetinin her zaman birinci sıradaki gündemi
demokrasinin ve hukuk devletinin güçlendirilmesi olmuştur. Bugüne kadar yürüttüğümüz
reform çabaları bundan sonra devam edecek. Daha etkili çalışan bir yargı
sistemini Türkiye'de hep beraber kuracağız. Eğitim reformu önemli bir reform
alanı. İnşallah bu alanda da önemli düzenlemeler yapacağız. Reel ekonomide
köklü dönüşümü sağlayacak şekilde gerek patent kanunu gerekse iş gücü piyasası
ile ilgili düzenlemeleri yapacağız. Kamu maliyesi alanında da önemli
düzenlemelerimiz var. Gelir Vergisi Kanunu, şu anda Meclis'te. Gelir vergisinde
önemli düzenlemeler getiriyoruz. Kamu harcamalarında sağladığımız etkinliği
verimliliği tasarrufu önümüzdeki günlerde daha da geliştirecek adımları
artıracağız. Kamu personel reformu da kısa vadede gündemimizdeki konulardan biri
olacak."
Ağbal, bu çerçevede önemli bir reform gündeminin Türkiye'yi
beklediğini ve bunları teker teker hayata geçireceklerini sözlerine ekledi.
(son)
Son Dakika › Ekonomi › İstanbul Finans Zirvesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?