Geçtiğimiz hafta Van'da gerçekleştirilen 'Demokratik Ekonomi Konferansı'na iş çevrelerinden yorum ve eleştiriler gelmeye başladı.
Bölgedeki gelişmelere duyarlılığı ve tespit ettiği eksikliklere projelerle alternatif sunmasıyla tanınan GÜNGİAD Başkanı Hakan Akbal da kendi bakışı ve tespit ettiği eksiklikleri dile getiren iş adamlarından biri oldu.
GÜNGİAD Başkanı Hakan Akbal yaptığı basın açıklamasında, 8-9 Kasım 2014'de Van'da toplanan Demokratik Ekonomi Konferansı kapsamında yapılan değerlendirmeler ve sonuç bildirgesinde ifade edilen kararları değerlendirerek eksik bulduğu noktaları eleştirdi. Akbal, "Ekonomiye ilişkin politikalar ile bunun siyasete ve toplumsal yaşama etkilerinin tartışılmasını umduğumuz konferansı ilgiyle takip ettik. Ancak, konferansın sonuç bildirgesinden, Kürdistan coğrafyası ekonomisi ve ekonomi politiğinin oldukça dar kapsamlı ve zayıf bir ekonomik altyapı üzerinden tartışılması da bizde hayal kırıklığına yol açtı" dedi.
Amatörlük ve Duygusallık Arasına Sıkışmış Bir "Konferans"
Güçlü başlığıyla ilk etapta heyecan yaratan ve beklenti oluşturan konferansın, ekonomiye ilişkin perspektifler geliştirip, doğru eksenler ve doğru öngörüler yapmak konusunda yetersiz kaldığını ifade eden Akbal, bölgenin ekonomik sorunları ve önceliklerinin doğru algılanmadığını kaydetti. Akbal tespit edilen eksiklikleri ve önerilerini sıralayarak şunları söyledi:
"İş dünyasını temsil eden kuruluş olarak bizler, bölgemizdeki temel sorunun az gelişmişlik olduğunu, az gelişmişliğin temel göstergelerinin de;
Bölgemizin GSMH'dan aldığı payın yetersiz olması, buna bağlı olarak da kişi başına milli gelirin ülke ortalamasının çok altında kalması. GSMH'nın bölgemize oranı ve kişi başına gelirin yetersizliği yanında, adaletsiz gelir dağılımının temel bir probleme dönüşmesi. Kürdistan coğrafyasında yoksulluk ve adaletsizliğin en büyük kaynağının son yıllarda derinleşerek yapısal bir soruna dönüşen işsizlik sorununa dayalı olması, İstihdam konusu temel bir problem olmakla beraber, mevcut istihdamın da çoğunlukla tarımsal faaliyetlerde görülmesi, buna bağlı olarak da özellikle kadın emeğinin, tarımdaki gizli işsizlik probleminden dolayı görünür olmaktan çıkması. Sanayi ve teknoloji üreten modern işletmelerin ve endüstrilerin gelişmemesi. Üretimin orta ve küçük ölçekli imalathanelerde sürdürülmesi. Tarımın çoğunlukla geçimlik bir faaliyet olarak yapılması, tarımsal arazi ve işletmelerin küçük ölçekli olması. Bölge genelinde yeterli bir sermaye birikimini olmaması, Burjuva karakterli orta sınıfları oluşturan kentli toplumsal katmanların gelişkin olmaması, Göç, nüfus hareketliliği, sermaye ve nitelikli insan göçünün yaygın olması.
BELİRSİZ KAVRAMLAR, KÜRDİSTAN COĞRAFYASINDA ANCAK YENİ ÇELİŞKİLER ÜRETİR
Bizim görüşümüze göre, bölgesel ekonomi veya Kürdistan coğrafyası gibi kapsamlı tanımlar yapıldığında yukarıda belirttiğimiz koşulların öncelikle tartışılması gerekir. Ekonominin temel problemleri dışarıda bırakılarak "komünler" ve "kolektifler" gibi yaklaşımlarla üretim ilişkilerine ve ekonomik sistemlere çözüm önermek saflıktan öte bir anlam ifade etmez. "Toprağın, suyun, enerjinin komünleştirilmesi" gibi belirsiz kavramlar, Kürdistan coğrafyasında ancak yeni çelişkiler üretir. Küçük ekonomik birimlerde, bir tür turistik faaliyet gibi domates yetiştirmek, sebzecilik, meyvecilik yapmak, hobi gruplarını mutlu edebilir, ancak söz konusu olan Kürdistan coğrafyasının ekonomik geleceğiyse, hobi faaliyetlerinin çok ötesinde bir sistemin kurgulanması ve işletilmesi gerekir.
Konferansın, enerjiye ulaşma konusunda toplumsal adalete öncelik veren yaklaşımı, bölgedeki yerel hammadde kaynaklarının, katma değer üretmeden, ham olarak satılmasına yönelik eleştirisi ile üretimin, ekosistemin öncelikleri içerisinde kurgulanması gerektiği yönündeki hassasiyetlerini çok haklı bulduğumuzu, desteklediğimiz ve sonuna kadar katıldığımız ifade etmek isteriz. Bu konularda daha önce yaptığımız açıklamalarımızda da özellikle uygarlıklar beşiği Dicle nehir yatağının muhtelif gerekçelerle tahrip edildiğini, nehir ekosisteminin umursanmadığını, kaçak su çekme, kum çıkarma gibi nedenlerle kurumaya yüz tuttuğunu belirtmiştik. Bu nedenle konferansın ekosistem konusundaki hassasiyetini önemsiyor ve her düzeyde desteklenmesi ve sahiplenmesi gerektiğine inanıyoruz"
Kürtler Kendi Burjuvazisi Geliştirilmelidir
Kürtlerin kendi burjuvalarını yaratma gereksinimini ilk tespit eden kişilerden birinin Turgut Özal olduğunu ifade eden Akbal Bir gazeteci arkadaşının Özal ile ilgili bir anısını aktarırken; Arkadaşım bana "Diyarbakır Belediyesi henüz Büyükşehir statüsüne geçmeden önce dönemin belediye başkanı Nurettin Dilek'in odasında yapılan çok özel bir toplantıda Turgut Özal'ın Nurettin Dilek'e ve odadakilere dönerek bölgenin makus talihinin ancak Kürtlerin kendi burjuvazilerini yaratmaları ile mümkün olduğunu ve asıl yapılması gereken şeyin Kürt sermayesini destekleyerek onun gelişmesinin sağlanması olduğunu vurguladığını; Ve o günden sonra Özal'ın özellikle bölge sermayesinin gelişmesi için yoğun çaba sarfettiğini, Gaziantep, Malatya, Maraş gibi sürpriz sanayi kentlerinin bu şekilde ortaya çıktığını" anlattı.
Akbal şöyle devam etti; "Çevre ve ekosistem konusundaki kararlı yaklaşım, konferansın en güçlü yönleri olmakla beraber, ekonomi ve üretim ilişkilerini kurgulaması ve bu kurgunun icrai gücünün de "komünler", "kolektifler" olduğu yönündeki yaklaşımın da konferansın zayıf yönünü oluşturduğu düşünüyoruz. Konferansta varılan düşüncenin aksine ekonominin dinamik unsuru ve lokomotifi burjuva sınıfıdır. İster kentli orta sınıf, isterse de üretim ve ticaretin en dinamik unsuru olarak burjuvazinin, ekonomik faaliyetlerin merkezinde yer aldığı unutulmamalıdır. Bu nedenle altını çizerek ifade etmek istiyorum ki, Kürtler kendi öz burjuvazisini geliştirecek stratejiler oluşturmalıdır. İspanya Bask bölgesi Mondragon üretim kooperatifi, Meksika Zapatist dayanışması veya Venezuella komün örnekleri perspektifiyle Kürdistan coğrafyasının yüz milyarı aşan katma değeri ve potansiyellerini kavramak mümkün olmayacaktır. Eğitim, sanayi, sağlık, tarım, inşaat, turizm, refah, bölüşüm, istihdam gibi temel konularda politika oluşturmadan, Kürdistan ekonomisinin komünler ve kolektifler üzerinden yönetileceğini zannetmek ancak amatör bir saflıkla açıklanabilir. "Değişim değeri" yerine, her kullananda farklılaşan ve göreceli bir kavram olan "kullanım değeri" getirmeye çalışmak, ekonominin temel kurallarıyla taban tabana zıtlık içeren ve gerçekçi olmayan bir yaklaşımdır.
Daha önce aynı eksende yapılan 8 ekonomi çalıştayının sonuçlarını da içeren demokratik ekonomi konferansının, ekonominin temel önceliklerinden uzak, belirli bir zemine oturmayan ve ayakları yere basmayan çoğu kararlarıyla, Kürdistan coğrafyası ekonomisinin bir kermes faaliyeti gibi algılandığını gösteriyor. Lice'nin köylerinde komünlerin, kolektiflerin domates yetiştirmesi gibi turistik faaliyetlerle, milyonlarca insanın sorumluluğunu taşımak mümkün değil. Bu nedenlerden dolayı topyekun üretim faaliyetinin, istihdam ve işsizlik sorununun, bölgesel gelişmişlik farklarının, refah ve yoksulluk gibi temel ekonomi politikalarının tartışılacağı ve çözümler üretileceği daha güçlü ve ciddi tartışma platformlarının geliştirilmesi gerektiği yönündeki görüşümüzü kamuoyu ile paylaşma ihtiyacı hissettik."
Son Dakika › Ekonomi › İş Çevreleri 'Demokratik Ekonomi Konferansı'nı Eleştirdi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?