Türk Eğitim-Sen Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, "Haksızlığa uğrayan okul müdürleri ve kurum yöneticilerinin önemli bir kısmı mahkemeye başvurarak haklarını aramaktadır. İstanbul'da 800'den fazla kişi mahkemeye başvurmuş ve hepsi haklı bulunarak görevlerine iadesi kararlaştırılmıştır" dedi.
Türk Eğitim-Sen Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, yazılı bir açıklama yaptı. Bostan yaptığı açıklamada, "Bilindiği üzere 14.03.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6528 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunla, Milli Eğitim Bakanlığına tabi bütün okul müdürü ve müdür yardımcıları başta olmak üzere bütün kurum yöneticileri görevlerinden alındı. Bu yöneticilerin büyük bir çoğunluğu sınavı kazanarak ve belirli kademelerde görev yaparak kurum yöneticisi olmaya hak kazanmıştı. Bir çırpıda 100 bin kişiye yakın kurum yöneticisinin görevden alınmaları Milli Eğitim camiasında şok etkisi meydana getirdi. Kurum hafızasını kaybetme ile yüz yüze kaldı. Bakanlık, kazanılmış hakları yok sayarak yeni okul ve kurum yöneticilerini sözde mülakat sınavıyla belirlemeyi kararlaştırdı. Mülakat sınavını kimlerin kazanacağı veya kazanmaması gereken adaylar, bu sınav yapılmadan önce hazırlanan listelerle belirlendi. Konuyla ilgili belgeler İstanbul'da sendikamızca mahkemeye taşındı ve şu anda mahkeme süreci devam etmektedir. Birçok il ve ilçede Milli Eğitim Müdürü ve Şube Müdürü mülakatta yaptıkları usulsüzlük ve haksızlıklar nedeniyle yargılanmaktadır" dedi.
"Haksızlığa uğrayan okul müdürleri ve kurum yöneticilerinin önemli bir kısmı mahkemeye başvurarak haklarını aramaktadır" diyen Bostan, "Sadece İstanbul'da 800 kişiden fazla kişi mahkemeye başvurmuş ve hepsi haklı bulunarak görevlerine iadesi kararlaştırılmıştır. Mahkemenin göreve iade kararını başta bakanlık olmak üzere İl Milli Eğitim Müdürleri keyfi olarak uygulamamaktadır. Davayı kazanan müdürlerin mahkeme kararları uygulanmamakta, bunun yerine mülakata çağrılmakta ve ikinci ya da üçüncü defa mülakata çağrılan okul müdürlerine 75'in altında puan verilerek tekrar tekrar kasti olarak elenmektedir. Birçok okul müdürü ikinci veya üçüncü defa mahkemeyi kazanmasına rağmen göreve başlatılmamaktadır" ifadesini kullandı.
Bostan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aynı konuda üçüncü defa mahkeme kararı çıkmasına rağmen uygulanmaması eğitim tarihimizin önemli skandallarından biridir. Müdür olarak görev yapmakta iken görev süresi sonlandırılan ve MEB'e bağlı eğitim kurumları yöneticilerinin görevlendirilmelerine ilişkin yönetmelik ekinde yer alan 'Görev Süreleri Uzatılacak Eğitim Kurumu Müdürleri İçin Değerlendirme Formu' uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda verilen puanın 75'in altında olduğu gerekçesiyle görev sürelerinin uzatılmamasına karar verilen ve iptalle sonuçlanan davaların sonucunda, 06.10.2015 günlü ve 29494 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren MEB'in Eğitim kurumları yöneticilerinin görevlendirilmesine dair yönetmeliğin ilgili hükümleri uyarınca sözlü sınava davet edilerek, itiraz edenlerin; sözlü sınava davet edilmelerine ilişkin itirazlarının reddine dair işlemlerin yürütülmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Kırşehir'den beş okul müdürü Yozgat İdare Mahkemesi'nde dava açmıştır. Yozgat İdare Mahkemesi 21.04.2016 tarihli, 2016/ 208, 209, 210, 211, 242 E. sayılı kararlarında; 'İdarenin yargı kararlarına uyması ve bu kararların gereklerine göre gecikmeksizin işlem ya da eylemde bulunmak zorunda olması aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Anayasanın 2. Maddesinde yer alan bu ilke karşısında idarenin mahkeme kararlarını aynen ve gecikmeksizin uygulamaktan başka bir seçeneği bulunmamaktadır. Bu durumda artık idarenin takdir yetkisi değil bağlı yetki durumu söz konusudur. Ayrıca idareler yargı kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda işlem tesis edeceklerdir. Bir hukuki işlemin yargısal denetiminde, işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan hukuk kurallarına göre denetim yapılması hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkelerinin gereği olduğu gibi, bu şekilde bir yargısal denetimle verilen karar uygulanırken iptal kararının geçmişe dönük etkisi de göz önünde bulundurularak iptal edilen işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla iptal kararında belirtilen şekilde işlem tesis edilmiş gibi kabul edilerek bir yola girilmesi de hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkelerinin gereğidir. Bu durumda, sonradan yürürlüğe giren Yönetmelik hükümlerinin davacıya uygulanması ve bu çerçevede davacının sözlü sınava çağrılmasına olanak bulunmaması karşısında; yukarıda anılan mevzuat hükümleri ile Mahkeme kararlarının gerekçeleri doğrultusunda davacının görev süresinin uzatılıp uzatılmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması gerekmekte iken; sözlü sınava çağrılması şeklinde tesis edilen dava konusu işlemde bu nedenle hukuka ve mevzuat hükümlerine uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır' denilmek suretiyle hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemlerin yürütülmesinin durdurulmasına karar vermiştir" ifadesini kullandı.
Hanefi Bostan, "Adaletin hükümran olmadığı, insan haklarının ve hukukun çiğnendiği bir Bakanlıkta insanların geleceğe güvenle bakması, huzurlu ve mutlu olması mümkün değildir. Huzurun olmadığı, hukukun çiğnendiği ve adaletin olmadığı bir kurumda sağlıklı bir eğitim yapılabilinir mi?" dedi. - İSTANBUL
Son Dakika › Ekonomi › Hanefi Bostan: 'Hukuk MEB'e Uğrar Mı?' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?