BDDK Başkanı Bilgin, bankaların kredi riski arttığını söyleyip, yakın takip uyarısında bulundu.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, kredilerdeki takip oranının Eylül 2008’den bu yana artış eğiliminde olduğunu ve 15 Mayıs 2009 itibariyle yüzde 4.5’e ulaştığını belirterek “BDDK olarak beklentimiz sektör genelinde 2009 sonunda bankacılık sistemi kredilerinin takip oranının en kötü senaryoda yüzde 7-8’ler olacağı yönündedir” görüşünü ifade etti.
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) İstanbul’da gerçekleştirilen 52. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, yaşanan global dalgalanma oranında kredi takip oranlarında artışın beklenir bir durum olduğunu ifade ederek, “Yaşadığımız dönem kredi riskinin yakından izlenmesi gerektiği bir dönemdir” dedi.
Bilgin, kredi kartlarındaki takip oranının ise Aralık 2008’de yüzde 6.52 iken, 15 Mayıs 2009’da bu rakamın yüzde 8.79 düzeyine hızla yükseldiği uyarısında bulundu. BDDK Başkanı Bilgin küresel mali krizin finansal olarak en üst seviyede olduğu dönemin 2008’in son üç ayı ve 2009’un ilk üç ayını kapsayan son altı aylık süreç olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Son iki ayda krizin biraz kanıksandığını ve biraz reel sektöre kayışını izlemekteyiz. Finans sektörü, doğal olarak krizin reel sektöre kaymasından etkilenmektedir. Sekiz aylık sürede kurlar ve parite etkisinden giderdiğimiz zaman bankalarımız kredi ve mevduat düzeyi bakımından koruma gayreti içinde olmuştur. Yurtdışı kaynaklar oldukça gerilemiştir. Mevduatın ortalama vadesi 28 güne düşmüştür. Bankalar gelecekle ilgili beklentilerinde daha ihtiyatlı davranmaya başlamışlar ve bunu da kredi politikalarına yansıtmışlardır.”
"BİZİM BANKALARIMIZ FARKLIDIR"
Son günlerde kredilerdeki tedirginliğin bir miktar azalmış olmakla birlikte, hala eski günlerdeki performanstan oldukça uzak olduğunun altını çizen Bilgin,
"Kurum olarak bankacılık sistemi ile reel sektörü birbirinden tamamen ayrı, iki farklı yapı olarak görmüyoruz. Biliyoruz ki her iki sektör her zaman birbirine muhtaçtır. Bizim kadar bankalarımız da elbette bu gerçeğin farkındadırlar. Krizin en şiddetli günlerinde bazı münferit telaşla hızlı davranma örneklerini hep beraber gördük ve yaşadık. Ancak dünya ile karşılaştırıldığında bizim bankaların performansı ve duruşu farklı boyuttadır” diye konuştu.
Konuşmasında mevduat ve kredi oranları gelişmelerine de değinen Bilgin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Mevduatın krediye dönüşümü Ekim 2008 başında en yüksek düzeyi olan yüzde 92’ye ulaşmıştı. 15 Mayıs 2009’da ise yani sekiz ay sonra bu oran yüzde 83.1 e gerilemiştir. Aynı tarihte mevduatın menkul değerlere dönüşüm oranı ise yüzde 43.8’den, yüzde 46.8’e yükselmiştir. Belirtilen bu sekiz ayda mevduatın krediye dönüşüm oranında 8.7 puanlık bir azalma, mevduatın menkul değerlere dönüşümünde ise 3 puanlık bir artış söz konusudur. Kısaca bankalar krizin şiddetli günlerinde mevduat ve kredilerde birbiriyle bağlantılı bir azalmayı yaşanmıştır. Esasen likiditeye önem vermiş ve bir miktar da Devlet iç borçlanma portföyünü arttırmışlardır.”
"KARLILIKTA 2008 DÜZEYİNİ YAKALARIZ"
Bankaların kriz ortamında karlılık performansını da değerlendiren Tevfik Bilgin, bankacılık sisteminin Mart 2009 itibariyle 5.2 milyar TL kar açıkladığını belirterek, “Beklentimiz yılın kalan aylarında bir miktar azalmakla birlikte, bankaların yılın tamamında 2008 kar düzeyini yakalayacağı şeklindedir. BDDK olarak karlara birer yedek akçe olarak bakmaktayız. Ve kredi kalitesindeki bozulma ihtimaline ve beklenmedik olumsuz gelişmelere karşı, bugün elde edilen karları bir tampon olarak görüyoruz. Karlarda sistemin genel tutarı kadar tek tek bankaların karına, karların kırılımına ve kaynaklarına ayrı bir önem veriyoruz. Önemli olan karın süreklilik arz eden gerçek işlemlerden elde edilmesidir” diye konuştu.
"BANKALARIMIZ BANKA KATİLİ ÜRÜNLERE TAMAH ETMEDİLER"
Küresel mali kriz karşısında Türkiye’deki bankaların performansını oldukça başarılı olarak niteleyen Bilgin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son bir yıl içinde krize yüzde 18’lik sermaye yeterlilik rasyosuyla giren ve açık pozisyon taşımayan bankalarımız banka katili riskli türev ürünleri kullanarak 5-6 yıl çok iyi karlar yazmaktansa bu ürünlere girmeyerek kendi kendilerine sınır koymuşlardır. Batıdaki muadilleri 1 liralık sermaye ili 40 bir liralık iş yaparken o kadar getiri elde ederken, bizim bankalarımız 1 lira ile sekiz liralık iş yaparak daha fazlasına tamah etmemişlerdir. 2001 krizine oranla yaklaşık 10 katı büyüklükteki bir portföyle giren ve bunu olabildiğince yönetmeye çalışan bankalarımız, kriz konusunda batılı meslektaşlarından çok daha derin tecrübeye sahip olarak birbirlerini kötülemeden ve aynı gemide olma anlayışı ile hareket ediyorlar. Birçok ülkede bankaların genel kurul toplama gücü kalmamışken, Türkiye’de bankalarımız 52. Genel Kurulu kendilerinden emin bir şekilde yapıyorlar. İçten temennimiz odur ki 2010’da genel kurulun yapıldığı günler, krizin sonuna gelindiği günler olsun.”
Son Dakika › Ekonomi › Bankaların Kredi Riski Artıyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?