Aile şirketlerinin sadece yüzde 13'ü üçüncü kuşağı görebiliyor
İSTANBUL - Altınbaş Üniversitesi bünyesinde kurulan "Aile Şirketleri Yönetimi ve Danışmanlığı Araştırma Merkezi" tarafından "Aile Şirketlerinin Türkiye ve Dünya Ekonomisindeki Yeri" başlıklı paneli düzenlendi. Panelde moderatörlük yapan Yrd. Doç. Dr. Fatoş Altınbaş Sarıgül özellikle milli ekonomi açısından çok önemli bir yere sahip olan aile şirketlerinin Türkiye'de sadece yüzde 13'ünün üçüncü kuşağı görebildiğine dikkat çekerek konunun önemine değindi.
Moderatörlüğünü Yrd. Doç. Dr. Fatoş Altınbaş Sarıgül'ün yaptığı panele konuşmacı olarak Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Nusret Altınbaş, Doğan TV Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ve Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin katıldı. Özellikle sürdürülebilirliği konusunda neler yapılması gerektiği ve şu anda milli ekonomi açısından çok büyük bir öneme sahip olan aile şirketleri ile ilgili farkındalık oluşturulmaya çalışıldı.
"Amacımız, daha güçlü ve kuvvetli bir milli ekonomiye sahip olabilmek"
Panel öncesi aile şirketlerinin Türkiye'deki durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Yrd. Doç. Dr. Fatoş Altınbaş Sarıgül öncelikle olarak bu şirketlerin sürdürülebilir olmasına dikkat çekerek, "Türkiye'de milli gelirin yüzde 90'ı aile şirketlerinin ekonomiye yapmış olduğu katkısından oluşuyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin de yine yüzde 94'ü aile şirketi. Fakat maalesef bu şirketlerin sadece yüzde 13'ü üçüncü kuşağa kadar devam sağlayabiliyor. Yani aile şirketleri kuruluyor, başarılı işlere imza atıyor fakat devamını ve sürekliliğini sağlayamıyor. Üniversite olarak da bu konuya ve içinde barındırdığı potansiyele çok önem veriyoruz. Sonuçta üniversitemiz de aile şirketi mensupları tarafından kurulduğu için bir de araştırma merkezi kurduk. Bu merkezde multidisipliner bir yaklaşımla farklı disiplinleri içinde barındırarak konuyla ilgili araştırmalar ve çözüm önerileri sunacağız. Kurumsallaşma, sürekliliğin devamı, kuşak çatışması gibi konuların çözümleri üzerine yoğunlaşıyoruz. Aile şirketi mensupları için hem bir araştırma şirketi hem de aynı zamanda belli eğitim programları olacak. Bu konuda ekonomimizdeki potansiyeli üzerine bir farkındalık oluşturmak istiyoruz. Amacımız, sürekliliği sağlayarak daha güçlü ve kuvvetli bir milli ekonomiye sahip olabilmek" dedi.
Aile şirketlerinin dağılmasındaki sebeplere de değinen Fatoş Altınbaş Sarıgül, "Aile şirketlerinin yaşadığı en büyük problem kurumsallaşmayı oluşturamamaları, aile ve iş ilişkilerini birbirine çok fazla karıştırmalarından kaynaklanıyor. Bu çatışmalar sonucunda da şirketler parçalanıyor ve dağılıyor. Bu konuda kurumsallaşma, aile ofislerinin kurulması, aile ve iş ilişkilerinin birbirinden ayrı olarak gözetilmesi gerekiyor. Maalesef aile şirketlerindekiler asıl sorunların nedenlerine çok fazla inemiyorlar ve bu yüzden çözüme ulaşamıyorlar. Bugün Avrupa ekonomilerine baktığımızda aile şirketleri oldukça gözümüze çarpar durumda. Özellikle Almanya ki Avrupa'nın en güçlü ekonomilerden birisine sahip, neredeyse bütün büyük şirketler aile şirketlerinden oluşuyor ve orada gördüğümüz 40. kuşağın üstünde olanlar var. Türkiye ekonomisinde neden bunlar olmasın ki?" diyerek sözlerini tamamladı.
"Kriz anında bile en güçlü olan şirketler aile şirketleridir"
Arzuhan Doğan Yalçındağ ise kriz zamanlarında bile aile şirketlerinin daha güçlü bir konumda olduğuna değinerek, "Hem dünyada hem Türkiye'de aile şirketlerinin önemi çok fazla. Türkiye'deki şirketlerin neredeyse yüzde 95'i aile şirketi ve gayri safi milli hasılanın yüzde 75'ini, istihdamın ise yüzde 80-85'i aile şirketleri tarafından karşılanıyor. Dolayısıyla ile şirketlerinin sürdürülebilirliği yani bölünerek daha küçük yapılara gitmeden rekabet gücünün devam ediyor olabilmesi Türkiye ekonomisi açısından çok önemli. Çünkü görüyoruz iyi yönetilen kurumsallaşabilmiş aile şirketleri kriz zamanlarında bile hem çok daha güçlü ve inançlı bir şekilde devam ediyorlar" şeklinde konuştu.
"Güçlerini aile olmaktan alıyorlar"
Panel öncesi bilgi veren Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin da, "Dünyadaki şirketlerin hemen hemen tamamına yakını aile şirketidir. Tek başına kahramanlık hikayesi yazan şirketlerin sayısı bir elin beş parmağını geçmez. Birçok şirket ailenin gücüyle, ailenin sinerjisiyle beraber bir yerlere geliyor. Türkiye ve dünyada ki büyük şirketler de bir ailenin sinerjisiyle buralara gelmiştir. Dolayısıyla aile olmak ve aileden bir şirket çıkarabilmek önemlidir. Bunun yanı sıra aile şirketlerinin, bir ailenin içinde olduğu gibi bir dayanışma içerisinde yola devam etmesi de önemlidir. Panelde bu sinerjinin nasıl ortaya çıkarılacağı, nasıl devam ettirileceği ve geleceğin şirketleri bugünkü sinerjiden nasıl yararlanacak bunu konuşacağız" diye konuştu.
Aynı zamanda aile şirketleri arasındaki anlaşmazlıklarla ilgili olarak da yorumlarda bulunan Emre Alkin, "Aile şirketlerinin sürdürülebilirliği ailenin kendi içerisindeki yapısına bağlıdır. Aile içindeki anlaşmazlık şirket yapılanmasına ve işlerine yansıyor. Aile kendi içinde bir sinerjiye sahip olursa bunu işine de yansıtır. Aile içinde bir sinerji, karşılıklı anlaşma ve bir uyum mevcut değilse bu durum işletmelere yansıyor. Aile meclisi öne çıkarak bu anlaşmazlıkları sulh yoluna doğru götürmeli. İşte de bu yapılır bir aile meclisi kurulur, bir aile anayasası yazılır ve bu kurallara herkes uyar ve bu anlaşmazlıklar giderilir. Aksi takdirde kendi başına bırakılan hiçbir işin başarılı olacağını düşünmüyorum" ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Ekonomi › Aile Şirketlerinin Sadece Yüzde 13'ü Üçüncü Kuşağı Görebiliyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?