Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınacağına dair açıklama uzun süre devam edecek bir tartışmanın da fitilini ateşledi.
Merkez'in tebdil-i mekanının İstanbul'a ferahlık getireceği, buna mukabil Ankara'ya ağır bir darbe indireceği söyleniyor. Kimi çevreler iktisaden kararın bir kıymet-i harbiyesi olmadığını savunsa da, kimileri olayın tamamen siyasal bir anlamı bulunduğu görüşünde.
Referans Gazetesi'nde Ebru Tuncay ve Bahadır Özgür'ün haberine göre, bütün bu tartışmalar bir yana taşınmanın teknik detayları son derece önemli bir konu. Örneğin; 120 tonluk altın rezervinin nakli gibi. Referans gazetesi 14 Ocak'taki manşetinde altın naklinin pek de ehemmiyetsiz olmadığını kamuoyuna duyurmuş, rezerv için ayrıntılı bir projenin hazırlanması gerektiğini yazmıştı. İlginçtir, bundan tam 77 yıl önce de altınların bu kez tam aksi istikamete, İstanbul'dan Ankara'ya, taşınması günlerce gazetelerin manşetini işgal etmişti. 3.3 milyon dolar değerindeki külçe altınların 64 adet fıçının içindeki uzun yolculuğu dönemin basını tarafından gün be gün izlenmiş, altınların sağ salim yerine ulaşması büyük bir coşkuyla duyurulmuştu.
Merkez'e iştirak en yüce vatan borcu
"Cumhuriyet Merkez Bankası'na İştirak En Yüksek Vatan Borcudur." Hakimiyet-i Milliye gazetesi 7 Mart 1931 günü memurundan askerine, esnafından tüccarına tüm halkı iktisadi kurtuluş savaşı için seferberliğe bu manşetle çağırır. Aslında bir merkez bankası kurulma kararı 1925'lerden başlayarak neredeyse ülkenin en önemli gündemidir. Atılan her adım, verilen her karar basında büyük bir ihtimamla yer alır. Uzun süre ülkenin böyle bir bankaya neden ihtiyacı olduğu anlatılır zira, ihtiyaç olan sermayenin toplanması için topyekün bir seferberlik gerekmektedir. Memurlar, ticaret erbabı ve hatta valiler ve demiryolu çalışanlarına yönelik banka iştirakine katılmaları için özel haberler yayımlanır.
Yerli bankaların istediği hisse senedi tutarı 5 milyon lira, yabancı bankaların ise 1.5 milyon lirayla sınırlı tutulur. Avrupa'dan talep hayli fazladır. hatta Atlantik'in öte yakasından bile ilgi vardır. İki Amerikan bankası hissedar olmak için Maliye Vekilliği'ne başvurur. Hakimiyet-i Milliye coşkulu bir tonda başvuruyu manşetine taşır: "Bankamız Amerika'da da Alaka Uyandırdı."
64 fıçı altın Amerika'dan satın alındı
Nihayet gerekli kaynak toplanır. Şimdi esas sorun merkez bankası kimliğinin en önemli tescili sayılan altının nasıl ve nereden bulunacağıdır. Düyun-u Umumiye ile ülkenin belini büken Avrupa'nın dışında başvurulabilecek yegane adres Amerika'dır. Basının yeni gündemi de Amerika'dan alınacak altınlardır elbette. 12 Kasım 1931 günü Milliyet gazetesi bir Türk altını ayar ve sikletinde altına 925 kuruş fiyat tespit edildiğini duyurur.
Bir hafta sonra, 19 Kasım günü Anadolu gazetesi büyük puntolarla manşetini atar: "Altınlar Geldi." Gazete olayı şöyle aktarır: "Bugün Ziraat Bankası namına 64 fıçı içinde 3.5 milyon lira kıymetinde külçe halinde altın gelmiştir. Bu altınlar yarın trenden indirilecek ve Devlet Bankası'na teslim edilecektir. Altınlar trenden indirilirken borsacılarımız tezahürat yapacaklardır."
Altınlar İstanbul'a ulaşmıştır ulaşmasına lakin, sigorta şirketi ile çıkan küçük bir sorundan dolayı bankaya teslimi gecikmiştir. Bir gün önce altının geldiğini müjdeleyen Anadolu gazetesi, "Altınların Tahliyesi" başlığı altında bir açıklama yayımlar:
"Dünkü telgrafımda 61 fıçı içinde külçe halinde Ziraat Bankası namına geldiğini bildirdiğim altınlar bugün tahliye edilememiştir. Bunun sebebi sigorta meselesinde şirket ile kumpanya arasında çıkan ihtilaftır." Ne var ki, bir haberci sorumluluğu ile okuyucusunu bilgilendiren gazete küçük bir ayrıntıyı dikkatinden kaçırmış, fıçıların sayısını bir anda 64'ten 61'e indirmiştir.
Amerika'dan yola çıkan altınların kazasız belasız ülkeye ulaşması haliyle herkesi memnun eder ama sırada daha zorlu bir görev durmaktadır. Fıçıların genç cumhuriyetin simgesi başkent Ankara'ya özenle nakledilmesi icap eder. Bu kez de basının gündemi altınların bu uzun yolculuğudur.
3 farklı ulaşım yolu kullanıldı
30 Kasım günkü Milliyet gazetesi, saat saat bu tarihi altın hicretini kayda geçirir. Sabahın erken saatinde hususi tahsis edilen kamyonlar her birinde iki polis ve jandarma olduğu halde Galata'daki Düyun-u Umumi binasına yanaşır. Hamallar fıçıları tek tek yüklerler ve altınlar Sirkeci'de demirlemiş Şirket-i Hayriye'ye ait 26 nolu araba vapuruna taşınır. Vapur da görevini sağ salim icra eder ve bin bir zorlukla elde edilmiş bu kıymetli hazine Haydarpaşa'da bekleyen Anadolu Nakliyat Şirketi'nin trenine ulaştırılır. Maliye Teftiş Heyeti Reisi, yükleme boşaltma işlemlerini hamalların başında durarak bizzat organize eder. Nihayet 1.5 milyon lira kağıt para ile 7 milyon liralık külçe altın törenle Ankara'ya emanet edilir.
İşte bugün 120 tona ulaşmış olan bu altın külçeler, 77 yıl öncekinin tam tersi istikamette bir kez daha seyrüsefere hazırlanıyor. Ve bir zamanlar Ankara'ya gönderilen 3.3 milyon dolarlık altın 1000 katı fazlasıyla 3.1 milyar dolar olarak İstanbul'a geri dönmeyi bekliyor.
Son Dakika › Ekonomi › 77 Yıl Önce MB'nin Altınını Ankara'ya Hamallar Taşımıştı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?