Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB'yi kıtasal bir proje olmaktan küresel proje haline dönüştürecek tek çözümün Türkiye'nin üyeliği olduğunu söyledi.
Bakan Bağış, Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) evsahipliğinde "Sürdürülebilir Küresel Rekabette Ortadoğu ve Kuzey Afrika" başlığıyla düzenlenen 4. Boğaziçi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, zirve dolayısıyla dünyanın ortak küresel sorunlarına birlikte çözüm bulmak, işbirliğinin faydalarını değerlendirmek ve geleceği aydınlatmak üzere bir araya geldiklerini ifade etti.
Ekonomik, ticari, siyasi ve kültürel işbirliği platformu oluşturmak için yola çıkıldığında bunun çıkış noktası olarak İstanbul'dan daha iyi bir şehir olamayacağını dile getiren Bağış, "Asırlarca medeniyetleri, kıtaları buluşturan bu şehir, dünya medeniyetine şekil veren Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olduktan sonra, Avrupa'nın 2010 yılında Kültür Başkenti, 2012 yılında Spor Başkenti oldu. 800 yılı aşkın bir süredir camilerin, kiliselerin, havraların insanlığa birlikte huzur verdiği, farklı kültür ve medeniyetlerin birlikte hoşgörü kültürünü yaşattıkları, dünya ticaretinin, İpek Yolu'nun en önemli merkezlerinden biri olan, bugün de dünyada çok önemli bir finans merkezi olma yolunda iddialı bir şekilde ilerleyen İstanbul'da böylesine anlamlı bir toplantı yapmak çok önemli" diye konuştu.
İstanbul'un değişimin, devrimin ve dünyaya yön vermiş liderlerin kenti olduğunu ifade eden Bağış, "Bizde 'Can boğazdan gelir' diye bir söz vardır. Uluslararası işbirliğinin canı da İstanbul Boğazı'dan geçiyor" dedi.
Asırlardır dünya ticaretinin merkezi olan İstanbul Boğazı'nın kıtaları birleştirdiği gibi arz ile talebi de bir araya getirdiğini belirten Bağış, "Bugün üyesi olmaya çalıştığımız AB'nin ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 75'i Türkiye'nin ya kuzeyinde ya güneyinde ya doğusunda. Yani batımızdaki Avrupa'nın bu enerji kaynaklarına ulaşabilmesi için ya Türkiye ile işbirliğini artırması gerekiyor ya da mobil enerji iletim hatları icat etmesi gerekiyor. Bu yüzden Türkiye'nin konumu çok önemli. Dünya ekonomisinin dinamizmini tekrar kalkındıracak, yeni kalkınma paradigmaları yaratacak olan merkez de Türkiye'dir, İstanbul'dur" ifadelerini kullandı.
"Kenara çekilme lüksümüz kalmamıştır"
Bakan Bağış, 1930 Buhranı'nda yaşanan açlık, kıtlık, yoksulluk, salgınlar ve sıkıntıların yeni bir dünyanın paradigmalarının oluşmasına sebep olduğunu dile getirerek, dünyanın 1930 krizi sonrası hiçbir zaman 1930 öncesi gibi olmadığı gibi 2008 krizi sonrası da hiçbir zaman 2008 öncesi gibi olmayacağını kaydetti.
İnsanlığın yeni paradigmaları bulması ve küresel adaletin şekillenmesi için çok önemli bir süreçten geçildiğine işaret eden Bağış, şöyle devam etti:
"Bugün bu sorgulanıyor. AB en önemli değeri olan demokrasinin adeta ırzına geçildiği Mısır'da sessiz kalmanın sorunlarını kendi halkına anlatmakta zorlanıyor. Mısır'da seçilmiş bir Cumhurbaşkanı, 'Halk desteği azaldı' bahanesiyle askeri darbe ile görevden uzaklaştırıldı, gözaltına alındı. Bugün Avrupa'da, yani demokrasinin beşiği olan bazı ülkelerde halk desteği yüzde 10'lara 20'lere düşmüş liderler var. Aynı mantıkla yola çıkılsa oralarda da darbe mi yapılması gerekir. İşte yeni paradigmaların, küresel adaletin oluşması için artık yeni bakış açısının ortaya çıkması gerektiğini görüyoruz. Belki 1930'lu yıllar sonrası yaşanan dünya savaşları sonrası Birleşmiş Milletler'in (BM) yapısında 5 ülkenin bütün dünya düzenini şekillendirecek güce kavuşması makul görülüyordu. Ama bugünün gerçekleriyle bakıldığında artık bunun mantığının tükenmiş olduğunu, bu zihniyetin son kullanma tarihinin çoktan geçtiğini görüyoruz.
Dünya bu ekonomik krizle birlikte yeni çareler ararken yeni paradigmaları, yeni bakış açılarını, yeni vizyonunu da şekillendirmektedir. Bu yüzden bir daha böyle bir krizle başbaşa kalmamak için bu yeni çözümler içinde artık barış, iktisadi işbirliği ve kooperatif kalkınma gibi konular, bir seçim değil bir zorunluluk haline gelmiştir. Artık bırakın ülkelerin başka ülkelerden bağımsız olmasını kişilerin başka kişilerden dahi bağımsız olması düşünülemeyecek noktadadır. Kelebek etkisi denen kavram bugün her zamankinden daha fazla etkilidir. 21. yüzyılda 'Değişmeyen tek şey değişimdir deyip' kenara çekilme lüksümüz kalmamıştır. Artık küreselleşmenin kaçınılmaz sonucu olarak değişimi yönlendirmek, değişimden gerekli dersleri çıkarmak ve değişimin insanlığın ortak çıkarlarına yön verecek bir şekil içerisinde gelişmesini sağlamak hepimizin ortak sorumluluğu haline gelmiştir."
"AB ile vize muafiyeti müzakerelerine başlamak üzereyiz"
AB'nin insanlık tarihinin en önemli barış projesi olduğunu ifade eden Bağış, "Ama AB, hala kıtasal projedir. AB'yi kıtasal bir proje olmaktan küresel proje haline dönüştürecek olan tek çare, tek çözüm Türkiye'nin üyeliğidir. Bugün Türkiye sadece 1,5 milyarlık İslam aleminin değil kendini Batı'dan koparılmış, ötekileştirilmiş, izole edilmiş, dışlanmış hisseden 3 milyarlık insanlık aleminin yakından takip ettiği bir müzakere sürecini yürütmektedir. 40 ay aradan sonra önyargıların biraz esnemesiyle Türkiye yeni bir fasıl açtı. Belki de son 10 yılın en objektif ilerleme raporlarından biri yayınlandı. Şu anda Dışişleri, İçişleri ve AB Bakanlıklarımızın yoğun çabalarıyla 1980 darbesinden sonra ilk defa AB ile vatandaşlarımızın Avrupa'da vizesiz serbest dolaşmasını sağlayacak vize muafiyeti müzakerelerine başlamak üzereyiz" diye konuştu.
Bir yandan bu olumlu gelişmeler kaydedilirken öte yandan bir yarım ada devletinin 500 milyonluk AB vatandaşının ortak çıkarlarını ipotek altına alabilmesinin haklı olarak küresel paradigmanın tartışmaya açılmasına neden olduğunu ifade eden Bağış, AB'nin ekonomik krizinin de en önemli sebeplerinden biri olan oy birliği şartının ve her konuda 28 ülkenin hepsinin de ortak noktaya gelebilme mecburiyetinin kendi içinde çözümsüzlüğü ve kararsızlığı tetiklediğini söyledi.
Bugün dünya birliklerinin şaha kalktığı bir dönem yaşandığını dile getiren Bağış, "Bizim atalarımızın da söylediği gibi, komşunun komşusunu külüne muhtaç olduğu bir dönem yaşıyoruz. Bu yüzden uluslararası işbirliği her zamankinden daha önemli. Ama bu işbirliği içinde yeni paradigmaların makul, adaletli ve küresel vicdana sığacak işbirliğinin her zamankinden daha önemli olduğunu görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"Barışa, gelişmeye ve işbirliğine karşı duran duvarları bir bir yıkıyoruz"
Bakan Bağış, Türkiye son 11 yılda çok önemli gelişmeler kaydettiyse bunu kendi ulusal paradigmalarını değiştirebildiği için gerçekleştirebildiğini belirterek, "Bir zamanların Avrupa tarafından 'hasta adam' olarak algılanan ülkesi bugün eğer Avrupa'nın çözüm odağı ise bunu arkasında paradigmaların değişmesi vardır. 'Millet için devlet' anlayışının 'devlet için millet' anlayışının önüne geçmiş olmasının neticesi vardır. Gerçek demokrasiyi benimseyip vatandaşın gerçek beklentileri, gerçek hassasiyetleri çerçevesinde siyaset yapmanın ortaya koyduğu bir anlayış vardır" ifadelerini kullandı.
Mevlana'nın "Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez" sözüne atıfta bulunan Bağış, şunları kaydetti:
"Türkiye 10-15 yıl evvel yüzde 8 bin faizler altında inleyen, ekonomik kriz altında ciddi sıkıntılar yaşayan bir ülke iken bugün dünyada kendi vatandaşlarının dışındaki insanlara yardım taşımada dördüncü sıraya yükselmiş bir ülkedir. Bugün sadece Afrika'da 30'un üzerinde büyükelçiliğimiz bulunuyor. Her birinde TİKA aracılığıyla Türkiye'nin yardım teşkilatının çok önemli çabaları var. Bütün Balkan coğrafyasında, hatta Avrupa coğrafyasında, Asya'da çok önemli çabalar var. Çünkü şunu farkındayız; hepimizin birbirimize ihtiyacı var. İşte bu yüzden biz Türkiye olarak son 10 yılda hiç bir zaman günü kurtarmaktan yana olmadık. Hem Batı'ya entagrasyonunu hem de Doğu'daki kökleriyle bütünleşmeyi önemseyen ve bunu birbirinin alternatifi olarak değil, tamamlayıcısı olarak gören anlayışla Türkiye gerçekten farklı bir noktaya geldi. Biz sadece esip gürlemiyor sessizce barışa, gelişmeye ve işbirliğine karşı duran duvarları da bir bir yıkıyoruz."
Türkiye'nin Cumhuriyet'in 100. yaş gününde dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma, kişi başına düşen milli gelirini 25 bin doların, ihracatını ise 500 milyar doların üzerine çıkarma hedefleri konusunda iddialı olduğunu belirten Bağış, "Hollandalı ünlü ressam Van Gogh'un sevdiğim bir sözü var; "Bir resmi önce hayal ederim, sonra da hayalimi resmederim" diyor. Biz güçlü bir Türkiye'nin hayalini kurduk, şimdi de o hayalimizi gerçekleştirmek için yoğun çaba içerisindeyiz" dedi. - İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › 4. Boğaziçi Zirvesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?