Türkiye'nin Balkanlar dış politikası nasıl değişti, son gerilim ne anlama geliyor? - Son Dakika
Son Dakika Logo
Dünya
BBC

Türkiye'nin Balkanlar dış politikası nasıl değişti, son gerilim ne anlama geliyor?

Türkiye\'nin Balkanlar dış politikası nasıl değişti, son gerilim ne anlama geliyor?
28.10.2025 07:31

Türkiye son yıllarda Balkanlar'a ihracatını artırırken savunma anlaşmalarıyla da gündeme geliyor.

Türkiye'den Kosova'ya geçtiğimiz haftalarda yapılan kamikaze drone teslimatı, Belgrad ve Priştina hattında kısa süreli bir krize neden oldu.

Ancak 8 Ekim'deki sert açıklamaların hemen ardından Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'in tonunu yumuşatmasıyla gerilim azaldı.

Kriz Türkiye'nin bölgedeki konumu ve politikalarına örnek niteliğindeydi.

Türkiye son yıllarda Balkanlar'a ihracatını artırırken, burada çeşitli ülkelerle yaptığı savunma anlaşmalarıyla da gündeme geliyor.

Bazı uzmanlara göre bu, on yıl öncesine kadar uygulanan kültürel diplomasi odaklı yumuşak güç politikasından önemli bir kopuşa işaret ediyor.

BBC News Türkçe Türkiye'nin Balkanlar politikasının son yıllarda nasıl değiştiğini araştırdı.

'Türkçe eğitim bursları yerine savunma anlaşmaları'

Arnavutluk, Kosova, Romanya ve Sırbistan, son yıllarda imzalanan işbirlikleriyle Türkiye'nin SİHA ihracat ağını genişlettiği onlarca ülke arasında yer alıyor.

Benzer şekilde Türkiye birçok Balkan ülkesiyle askeri çerçeve anlaşması imzalayarak bu alanda işbirliklerini genişletiyor.

Bu anlaşmalar arasında öne çıkanlardan biri de 2024 yılında Koç Holding şirketlerinden Otokar'ın, Romanya Savunma Bakanlığı ile yaklaşık 857 milyon euro tutarında zırhlı araç ihalesi anlaşması imzalamasıydı.

Bazı uzmanlar bu gelişmeler, 'Türkiye'nin son on yılda Balkanlar politikasında önemli bir kırılma' olarak bulunuyor.

2014-2016 yılları arasındaki Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde Balkanlar'da kültürel ve dini bağları önceliklendiren yumuşak güç politikası uygulanmıştı.

BBC News Türkçe'ye konuşan Belgrad Güvenlik Politikası Merkezi'nde Kıdemli Araştırmacı Vuk Vuksanovic, Davutoğlu'nun ayrılışını takip eden 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "kişilerarası diplomasinin yüzü olduğunu" ve ekonomik yatırımlara vurgu yaptığını söylüyor.

Vuksanovic'e göre, Türkiye'nin geçmişte okullarla aradığı etkiyi "güvenlik işbirliği ve askeri endüstrisi aracılığıyla kazanmaya çalıştığına dair daha fazla işaret var."

Vuksanovic "Çünkü Türk siyasetçilerinin bugünkü felsefesi bu; Türkçe öğrenmeleri için öğrencilere burs vermek iyidir ancak yerel savunma iş birliğiniz varsa, bu çok daha yüksek derecede ve çok daha güçlü bir siyasi etki yaratır" diyor.

'Her alanda etkili ve görünür bir aktör olmak istiyor'

Türkiye'nin Balkanlar'daki işbirlikleri savunmayla sınırlı değil.

SETA Vakfı'nda Araştırmacı Mehmet Uğur Ekinci, yatırımların "daha çok piyasaya göre" şekillendiğini söylüyor.

"Türk şirketleri güçlü oldukları ve fırsat buldukları alanlarda Balkanlara giriyorlar" diyor.

Bunlar arasında müteahhitlik projeleri önemli bir yer tutuyor.

Ekinci, Belgrad- Saraybosna otoyol projesi, Romanya'daki doğalgaz boru hattı projesi ve bölgedeki birçok karayolu, demiryolu ve inşaat projesinde Türk şirketlerinin yer aldığını hatırlatıyor.

" Ankara, bölgede her alanda etkili ve görünür bir aktör olmak istiyor. Bölgede ne kadar çok Türk şirketi faaliyet gösterirse Türkiye'nin ekonomik varlığı ve görünürlüğü de o kadar artmış oluyor" yorumunda bulunuyor.

Ekinci, Türk şirketlerinin Balkanlar'da ulaştırma, madencilik, bankacılık, turizm, enerji, sağlık ve telekomünikasyon alanlarında da faaliyet gösterdiğini vurguluyor.

'İkili ilişkiler o kadar önemli ki farklılıklar çabuk gideriliyor'

Sırbistan-Kosova arasındaki gerilim ise Türkiye'nin Balkanlar politikasının merkezinde yer alıyor.

Türkiye ve Sırbistan, Kosova konusunda taban tabana zıt politikalar izliyor. Bu, Ankara-Belgrad ilişkilerinde iniş çıkışlara neden olabiliyor.

Kosova, uzun yıllar nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Arnavutlar ve azınlıktaki Sırplar arasındaki gerginliklerle gündeme geldi.

Şubat 2008'e gelindiğinde tek taraflı olarak Sırbistan'dan bağımsızlığını ilan etti.

Türkiye Kosova'yı ilk tanıyan ülkelerden biri oldu.

Kosova bugün ABD ve Avrupa Birliği'ndeki bazı ülkeler dahil 100'den fazla ülke tarafından tanınıyor.

Ancak Sırbistan, güçlü müttefiki Rusya'nın da desteğiyle Kosova'yı tanımıyor.

Kosova'daki etnik Sırpların çoğu için de aynı durum geçerli.

Türkiye, Kosova'ya savunmadan kültüre farklı alanlarda yakın ilişkiler geliştirmeye devam ediyor. Kosova'nın kendi ordusunu kurma hakkını da farklı anlaşmalarla destekliyor.

İki ülke arasındaki anlaşmalar kapsamında son olarak Makine ve Kimya Endüstrisi'nin (MKE), Kosova'da yıllık 20 milyon adet üretim kapasiteli fişek üretim tesisi kuracağı açıklandı.

Projenin 2026'da tamamlanması planlanıyor.

Ekinci, Kosova'nın Türkiye'den aldığı Skydagger İHA'ların da bu genel trendin parçası olduğunu düşünüyor:

"Güvenliği büyük ölçüde NATO'ya (KFOR) bağımlı olan Kosova, Sırbistan'ı önemli bir tehdit olarak görüyor. Bu sebeple süratle kendi ordusunu kurmak ve bunu NATO ile uyumlu bir biçimde yapmak istiyor."

Kosova'yı tanımayan Sırbistan ise bu gelişmelere tepki gösteriyor.

Ülke daha önce 2023 yılında da benzer bir krizde Türkiye'den İHA alma kararından vazgeçtiğini duyurmuştu.

BBC News Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Uppsala Üniversitesi'nde Barış ve Çatışma Araştırmaları'nda kıdemli araştırmacı Armend Bekaj, bunun, "Kosova'nın savunma ve güvenliğini güçlendirmeye yönelik her türlü hamlesinin (bağımsız bir ülke için ne kadar normal ve sağduyulu olursa olsun) Sırbistan için bir tehdit olarak gösterilmesinden" kaynaklandığını düşünüyor.

'Sırbistan her zaman merkezde olmaya devam edecek'

Buna karşın son olaylardakine benzer şekilde, gerilimler bugüne kadar ilişkilerde kalıcı bir hasara neden olmadı.

Erdoğan 2024'teki Belgrad ziyareti sırasında iki ülkenin ilişkilerinde "altın çağını" yaşadığını söylemişti.

Ekinci, "Vuçiç'in halen iç ve dış politikada yaşadığı zorluklar dikkate alındığında Türkiye ile diyalog ve işbirliğinden vazgeçmesi beklenen bir gelişme olmaz" diyor.

Vuk Vuksanovic ise "İkili ilişkiler hâlâ o kadar önemli ki, farklılıklar hızlı bir şekilde gideriliyor" yorumunda bulunuyor ve bunu şöyle açıklıyor:

"Boşnaklar açısından, Türkiye'den yakınlık mesajları almalarına rağmen yatırımları Belgrad'ın alması nedeniyle sık sık yaşanan bir hayal kırıklığı var.

"Ancak Türkiye açısından Sırbistan, Balkanlar'ın kilit ülkesi olmaya devam ediyor ve muhtemelen tüm sorunlarına rağmen ekonomik olarak komşularına kıyasla en işlevsel olanı. Bu nedenle, her zaman merkezde olmaya devam edecek."

Vuksanovic, Türkiye'nin Balkanlar'da nüfuzunu artırma istediğini hatırlatarak ekliyor:

"Bu da [Türklerin] Sırpların yanı sıra diğer çok önemli bir etnik grup olan Arnavutları ve dolayısıyla İHA teslimatını ihmal edemeyeceği anlamına geliyor. İşte bu yüzden ticaret ve ilişkiler çok tuhaf bir sevgi ve nefret karışımı olarak karşımıza çıkıyor."

'Erdoğan'ın en büyük avantajı herkesle konuşabilmesi'

Türkiye'nin hem Batılı ülkelerin hem de Rus etkisinin güçlü olduğu bu bölgedeki en önemli avantajlarından birinin Erdoğan'ın liderlik biçimi olduğunu düşünenler de var.

Vuk Vuksanovic, "Türkiye'nin Balkanlar'daki en büyük avantajı, Erdoğan'ın onlarla temelde iletişim kurabilen, hedef odaklı bir lider olması. Her etnik-dini grupla, kendi istediği gibi bireysel olarak anlaşmalar yapabilir" diyor.

Vuksanovic, Türkiye'nin hem Batı hem de Rusya ile etkileşim kurmayı benimsediği çok yönlü politikasının da Sırbistan gibi ülkeler nezdinde "çekici olduğunu" düşünüyor.

Sırbistan'ın "dört ayaklı" dış politika doktrini, tüm jeopolitik aktörlerle dengeli bir iş birliğini teşvik ediyor.

'Etnik ve dini gerilimler hassasiyet gerektiriyor'

Uzmanlara göre bölgedeki etnik ve dini gerilimler Türkiye gibi ülkeler için en önemli fay hatlarından birini oluşturuyor.

Mehmet Uğur Ekinci, "Bölgedeki sorunlar Türkiye'nin ilişkilerinde hassas ve dengeli hareket etmesini gerektiriyor. Son gelişmelerde olduğu gibi, bir tarafla girişilen bir angajman diğer taraftan tepki çekebiliyor" diyor.

Vuk Vuksanovic ise bu konuda Türkiye'nin yüzleştiği riskleri şöyle anlatıyor:

"Türkiye, örneğin çoğunluk Hristiyan ülkelerin veya Balkanlar'ın onaylamadığı bir siyasi İslam versiyonunu veya milliyetçilik biçimini kışkırtma konusunda çok ileri giderse, Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve diğer ülkelerin Türkiye'ye karşı işbirliği yapma riskiyle karşı karşıya kalabilir."

Türkiye dış politikasında kendisini Balkanlar'ın bir parçası olarak tanımlıyor ve barışın korunmasına yönelik adımlar attığını söylüyor.

Son olarak 26 Temmuz'da İstanbul'da düzenlenen Balkan Barış Konferansı'na Bosna-Hersek, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk ve Kosova'dan temsilciler katılmıştı.

Dışişleri Bakanı Fidan toplantı sonrası yaptığı açıklamada, "Balkan sorunlarına, Balkan çözümleri bulmak ve somut projeler oluşturmak için bir araya geldik. Bölgesel meseleleri ele aldık" demişti.

'Dini radikalleşme endişeleri'

Bazı Balkan ülkeleri için özellikle Müslüman genç nüfusun radikalleşmesi en önemli endişelerden biri.

Suriye'de iç savaş sırasında Kosova, Avrupa'da kişi başına en fazla IŞİD gönüllüsünün bulunduğu ülkelerden biri olarak anılıyordu.

BM'nin 2017'de yaptığı bir ankete göre, Kosovalıların yaklaşık yüzde 70'i toplumlarında bir radikalleşme sorunu olduğuna inanıyordu.

Ankete katılanların yaklaşık dörtte biri de radikalleşmiş birini tanıdığını söylüyordu.

Armend Bekaj, bu endişelerin günümüzde de sürdüğünü ve sadece Kosova ile sınırlı olmadığını söylüyor:

"Kosova, Kuzey Makedonya veya Bosna-Hersek gibi ülkelerde, Türkiye içinden kaynaklanan ve desteklenen, gençlerin radikalleşmesine yol açan dini girişimler olduğuna dair endişeler var" diyor.

Ekinci ise Türkiye'nin dini projelere yatırımının tam ters bir etki yaptığını savunuyor:

"Bugün Türkiye özellikle ekonomi ve güvenlik bakımından önemli bir bölgesel aktör olarak görülüyor. Restorasyon faaliyetleri bölgenin tarihi mirasının korunması bakımından, dini kurumlara desteği ise radikal akımların önlenmesi bakımından olumlu karşılanıyor."

Kaynak: BBC

Son Dakika Dünya Türkiye'nin Balkanlar dış politikası nasıl değişti, son gerilim ne anlama geliyor? - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
BBC

Advertisement