ABD'nin Türkiye'yi desteklemesini ve Gülen'in Ankara'ya iadesini isteyen Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn, görevinde daha bir ayı doldurmadan istifa etti.
Başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana arka arkaya imzaladığı tartışmalı kararnameler, attığı tweet'ler ve yaptığı atamalarla Washington'un gündemini sarsan Donald Trump, görevinde daha bir ayı doldurmadan yönetimindeki ilk ve en önemli fireyi dün akşam verdi.
Trump göreve resmen başlamadan önce, Rusya'nın Washington büyükelçisi Sergey I. Kislyak ile yaptığı telefon konuşmaları haftalardır büyüteç altına alınan ve bunların içeriği konusunda Beyaz Saray'ı yanıltmakla suçlanan Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael T. Flynn'in, gece geç saatlerde istifa ettiği haberi, gündeme adeta bomba gibi düştü.
Moskova'dan şantaj riski
İstifa, Trump yönetiminin Flynn'e destek konusunda birbiriyle çelişen açıklamaları ve Adalet Bakanlığı'nın, Flynn'nin Rus büyükelçisi ile konuşmalarının Amerikan gizli servisleri tarafından dinlendiği, Moskova'nın şantaj tehlikesi ile karşılaşabileceği uyarısının ortaya çıkmasının ardından geldi.
Eski bir kara kuvvetleri generali olan ve ulusal güvenlik danışmanlığı görevinde sadece 24'üncü gününü dolduran Flynn, istifa mektubunda, Aralık sonunda Rusya büyükelçisiyle yaptığı ve ABD'nin Rusya'ya uyguladığı ambargo konusunu da ele aldığı telefon konuşması konusunda Başkan Yardımcısı Mike Pence'e "eksik bilgi" verdiğini itiraf etti.
Flynn, daha önce Kislyak'la "Rusya'ya yaptırımla" gibi konuların içeriğine ilişkin bir konuşma yapmadığını iddia etmiş, Pence de bu iddiayı televizyon mülakatlarında tekrar etmişti.
Ancak Flynn'in Rus büyükelçisi ile yaptığı konuşmanın Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından dinlendiği ve Flynn'in, daha önce iddia ettiğinin aksine, Trump'ın yaptırımları hafifletilebileceğine ilişkin bilgiyi Rus büyükelçisine aktardığı ortaya çıktı.
Washington Post, bir Beyaz Saray yetkilisine dayanarak dün akşam yayınladığı haberde, Adalet Bakanlığı'nın, Flynn'in Rusya büyükelçisi ile konuşması hakkında tam olarak doğruyu söylemediği konusunda Beyaz Saray'ı uyardığını bildirdi. Adalet Bakanlığı, bu nedenle Flynn'nin Rusya'nın şantajına maruz kalabileceğinden çekinildiğini Beyaz Saray'a iletti.
Flynn ise istifa mektubunda, geçiş döneminde pek çok yabancı yetkili ile görüşme yaptığını, ancak "olayların çok hızlı gelişmesi nedeniyle, Rus büyükelçisiyle yaptığım telefon konuşmasıyla ilgili olarak başkan yardmcısı ve diğer yetkililere elimde olmadan eksik bilgi verdim" dedi.
Başkan Trump ve yardımcısı Pence'e samimi özürlerini sunduğunu bildiren Flynn, onların da bu özrü kabul ettiğini kaydetti. Flynn, mektubunda Trump'ı da övdü ve yeni başkanın "sadece üç hafta içinde Amerika'nın dünyadaki liderlik pozisyonunu yeniden tesis ederek Amerikan dış politikasına yeniden yön verdiğini" savundu.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Flynn'in yerine vekaleten Kara Kuvvetleri'nden emekli korgeneral ve Vietnam gazisi olan Joseph K. Kellogg Jr.'ın getirildiği bildirildi.
Yönetimde kaos
Trump'ın başkanlığa adaylığını koyduğundan bu yana sıkı destekçisi olan Flynn'in, Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevinde sadece üç hafta kaldıktan sonra istifa etmek zorunda kalması, Beyaz Saray kadroları ve karar sürecine hakim olan kaosu da gözler önüne serdi.
Ülke medyasındaki haberlere göre, Başkan Yardımcısı Mike Pence, çevresindekilere, Flynn'in Aralık sonunda Obama hala Beyaz Saray'dayken Rus büyükelçisi ile yaptığı konuşmada "yaptırım konusuna" değinmediğini belirterek kendisine yalan söylediğini bildirdi.
Dün gündüz saatlerinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Beyaz Saray sözcüsü Sean Spicer, başkanın Flynn'ın geleceğine ilişkin durumu değerlendirdiğini belirtirken, Trump'ın yakın danışmanı Kellyanne Conway, MSNBC televizyonuyla mülakatında, başkanın emekli generale "tam güven duyduğunu" açıklamıştı.
Bu sözlerden yedi saat sonra Flynn'in istifa haberi, basın-yayın organlarında flaş haber olarak duyuruldu. Bazı Ulusal Güvenlik Konseyi üyeleri, Flynn'in istifa haberini basın haberlerinden duyduklarını belirttiler.
'Kremlingate'e soruşturma
Flynn'in bazı gözlemcilerce "Kremlingate" olarak nitelendirilen, Rusya ile tartışmalı bağlantıları, sadece Rus büyükelçisiyle yaptığı konuşma ile sınırlı değil. Flynn, 2015 yılında Moskova'ya yaptığı seyahat sırasında Rus hükümetinden para alıp almadığı konusunda da Kara Kuvvetleri tarafından soruşturuluyor.
Anayasada özel olarak yeralan bir hüküm, eski ordu mensuplarının Kongre'nin onayı olmadan yabancı bir hükümetten para almasını yasaklıyor. New York Times'ın haberine göre, Savunma Bakanlığı yetkilileri, emekli korgeneral Flynn'in bu seyahat için gerekli belgeleri sunduğuna dair kayıt bulunmadığını bildirdiler.
Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi'nin en üst düzeyli Demokrat üyesi Adam B. Schiff, dün akşam geç saatlerde yaptığı açıklamada, Flynn'in istifasının Rus yetkililerle gizli teması hakkındaki soruları ortadan kaldırmadığını ve bunun meclisin gündeminde kalmaya devam edeceğini bildirdi. Komite'nin diğer Demokrat üyeleri de, Flynn'in Moskova'nın şantajına maruz kalma riskine ilişkin "alarm verici yeni açıklamalar" konusunda Adalet Bakanlığı ve FBI'dan açıklama talep edeceklerini bildirdiler ve "Beyaz Saray'da ulusumuzun güvenliğine tehlike teşkil eden başka kim varsa, onları hemen öğrenmeliyiz" dediler.
Türkiye'nin de kaybı mı ?
Michael Flynn, Trump başkan seçildikten ve ismi Ulusal Güvenlik Danışmanlığı'na en güçlü aday olarak geçtiği sıralarda da tartışma yaratmaya devam etmişti; özellikle işkence ve Türkiye konularında önceki açıklamalarıyla çelişen görüşleriyle de eleştiri toplamıştı.
15 Temmuz darbe girişimini "alkışlamaya değer" sözleriyle nitelendiren ve mevcut hükümetin ülkeyi "İslamcılığa" sürüklediğini savunan Flynn, birkaç ay sonrasında başkanlık seçiminin yapıldığı 8 Kasım günüThe Hill adlı internet sitesinde yayınlanan yazısında, "Müttefiğimiz Türkiye krizde ve desteğimize ihtiyacı var" başlıklı bir makale yayınlamıştı.
Bu makalede, Erdoğan'a yönelik çok daha uzlaşmacı bir ifade kullanan Flynn, "Amerikan medyası Erdoğan'ın muhalifleri bastırmasını duyurmakta iyi bir iş yapıyor, ama bunu bir perspektife oturtmuyor" dedi ve Türkiye'nin ABD için neden yaşamsal önem taşıdığını örneklerle anlattı. Müslüman Kardeşler hareketinin kurucusu ve destekçilerinin, Pennsilvanya'da yaşayan Fethullah Gülen'in hareketi ile pek çok ortak yönü bulunduğunu kaydeden Flynn, "Ankara'nın bakış açısına göre, Washington, 'Türkiye'nin Usame Bin Ladin'ine kucak açmış durumda. Biz Gülen'e güvenli bir sığınak sağlamamalıyız. Bu krizde gerçek dostlarımızın nerede olduğunu görmeliyiz" ifadesini kullanmıştı.
Ancak Trump'ın seçimleri kazanmasının ardından Flynn'in sahibi olduğu danışmanlık kuruluşunun, Kongre'de "lobi şirketi" olarak kayıtlı olduğu ortaya çıktı ve bu şirketin, Flynn'e lobi yapması için binlerce dolar ödediklerini söyleyen Türk işadamı Ekim Alptekin'le olan bağlantıları mercek altına alındı.
Ancak Politico adlı İnternet sitesine göre, Alptekin, kendisinin Hollanda'da sahip olduğu Inovo BV adlı danışmanlık şirketinin Türk hükümeti ile bağlantısını reddetti.
Bu arada Flynn'in danışmanlık şirketinin başkanı olan ve kendisiyle aynı adı taşıyan oğlu da, Twitter'da yayınladığı tartışmalı komplo teorileri ve kışkırtıcı ifadelerinin medyada yayınlanmasının ardından Trump'ın geçiş kabinesinden çıkarılmıştı.
Son Dakika › Dünya › Trump Yönetiminde Deprem - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?