Trump'la Yargının Çatışması - Son Dakika
Son Dakika Logo
Dünya
BBC

Trump'la Yargının Çatışması

Trump\'la Yargının Çatışması
26.07.2025 10:25

Trump'ın yargı karşısındaki mücadelesi, düşmanlık ve tehditlerle dolu bir dönemi işaret ediyor.

Geçen yıl Manhattan'da Mayıs ayının sonlarında sıcak bir öğleden sonraydı. Donald Trump'ın, eski avukatı tarafından yetişkin film yıldızı Stormy Daniels'a ödenen sus payı nedeniyle yargılandığı davada jürisi, duruşmanın ikinci gününde tartışmaya devam ediyordu.

Uzun süre bekleyeceğimizi düşünerek, BBC ekibiyle birlikte Reuben sandviçi yemek için dünyaca ünlü Katz's şarküterisine gittim.

Sonra kıyamet koptu. Jüri dönüyordu.

Bir söylentiye göre, sadece bir günlüğüne evlerine gönderiliyorlardı; bir başka söylentiye göre ise bir karara varmışlardı. En azından iddia o yöndeydi.

BBC yayınına girmeden saniyeler önce, nefes nefese adliye binasının dışındaki canlı yayın noktasına ulaştım ve acele hareket ettiğimden telefonumun ekranını kaldırıma çarptım.

Jürinin kararları birer birer gelmeye başladı:

"Suçlu... suçlu... suçlu..."

Trump, 34 ithamın tamamından suçlu bulundu ve o geceki ana haber bültenini, eski bir başkanın artık hüküm giymiş bir suçlu olduğu fikrinin muazzamlığını açıklayarak geçirdim - ABD tarihinde bir ilkti.

BBC'nin kıdemli Kuzey Amerika muhabiri olarak, Trump'ın Doğu Yakası'ndaki mahkemelerde yaşadığı çok sayıdaki hukuki sorunu aylarca takip ettim. Dört ayrı ceza davası; çok sayıda hukuk davası; her yönden üzerine geliyor ve sadece özgürlüğünü değil, tüm siyasi ve ticari varlığını tehdit ediyordu.

Fakat aradan geçen bir yılda işler tersine döndü.

Yüksek Mahkeme bu süreçte üç önemli karar verdi:

Biri başkanlara ve eski başkanlara geniş bir yargı dokunulmazlığı tanıyor;

İkincisi Trump'ın 2020 seçim sonuçlarını yok sayma girişimlerinin, kendisinin bir daha başkan adayı olamayacağı anlamına geldiğine yönelik bir kararı reddediyor;

Geçen ayki üçüncüsü de bölge yargıçlarının, başkanın bazı icraatlarını durdurma yeteneklerini kısıtlıyor.

Bu kararlar Yüksek Mahkeme'yi sağlam bir muhafazakar çoğunlukla yeniden şekillendiren Trump'ı cesaretlendirdi: Şimdi gözünde alt mahkemeler var.

Göç politikası konusunda sık sık ülke çapında geçerli olduğunu söyledikleri kararlar veren bu federal bölge yargıçları, şimdi meşruiyetlerini sorgulayan ve bazılarına göre yetkilerini hiçe sayan bir yönetimin tam cepheden saldırısıyla karşı karşıya.

Asıl soru şu: Otoritelerini yeniden tesis etmek için savaşmalılar mı, savaşırlarsa nasıl savaşabilirler? Ve tüm bunlar Donald Trump'ın görev süresi sona erdikten sonra bile ABD'deki güçler dengesini kalıcı olarak yeniden şekillendirecek mi?

'Demokrasiye en ağır saldırı'

Hem aktif hem de emekli birçok yargıç bana "saldırının" boyutunun daha önce görülmemiş bir şey olduğunu söyledi.

Pensilvanya'dan eski yargıç ve Dickinson College'ın başkanı John E. Jones III, "Özellikle ABD bölge mahkemelerinin... daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde yönetimin saldırısı altında olduğunu söylemenin doğru olacağını düşünüyorum" diyor.

ABD Başkanı Trump son röportajımız sırasında bana telefonda söylediği renkli sözlerin yanı sıra, yargıçlar için defalarca "sahtekar", "canavar", "dengesiz", "deli", "ABD'den nefret eden" ve "radikal sol" gibi ifadeler kullandı.

Trump aynı fikirde olmadığı kişilerin görevden alınması çağrısında bulundu, yargıçları dava etmekle tehdit etti.

Politikadan sorumlu özel kalem vekili Stephen Miller daha da açık sözlü davranarak ülkenin bir yargı tiranlığı altında yaşadığını ilan etti.

Miller, Mart ayında sosyal medya hesabında "Her gün yönetimin dış politika, ekonomi, personel ve ulusal güvenlik politikalarını değiştiriyorlar" diye yazdı:

"Bu çılgınlıktır, saf kanunsuzluktur. Bu demokrasiye yönelik en ağır saldırıdır. Sona ermelidir ve erecektir."

Ölüm tehditlerinden kişisel bilgilerin ifşasına

Yargıçlar artan bir düşmanlıkla ve bazı durumlarda halktan gelen şiddet tehditleriyle karşı karşıya kalıyor.

Şu anda Harvard Hukuk Fakültesi'nde ders veren eski bir federal yargıç olan Nancy Gertner, "Daha önce hiç karşılaşmadıkları tehditlerle karşı karşıyalar" diyor.

Nancy Gertner, Başkan Bill Clinton tarafından atanmış ve Massachusetts'te 17 yıl federal yargıç olarak görev yapmıştı.

Gertner, "Hiç şüphe yok ki, yönetimin aynı fikirde olmadığı yargıçlara yönelttiği bu tür suçlamalar, başka hiçbir döneme benzemiyor" diyor. Bu yıl içinde Başkan'ın bazı icra emirlerini engellemeleri ya da geciktirmelerinden kaynaklandığı anlaşılan ölüm tehditleri alan yargıçlar tanıdığını söylüyor.

Trump'ın tehditlerden haberdar olduğuna dair herhangi bir iddia bulunmuyor.

Yargıyı korumakla görevli ABD Marshals Service tarafından derlenen rakamlar, bu yıl Haziran ortasına kadar yaklaşık 300 yargıca yönelik 400'den fazla tehdit olduğunu gösteriyor ki bu rakam 2022 yılının tamamındaki sayıyı aşıyor.

Tehditlerden bazıları yargıçlar veya aileleri hakkında kişisel bilgilerin ifşasını içeriyor.

Bu yılki diğer gözdağı verme biçimleri daha da kötücül oldu.

New Jersey'de görev yapan bölge hakimi Esther Salas'a göre, 100'den fazla hakim sahte pizza siparişlerine maruz kaldı.

Önemli bir şey olmadığını düşünebilirsiniz, ancak teslimatlara genellikle tehditler eşlik ediyor ve yaklaşık 20 vakada siparişler Yargıç Salas'ın merhum oğlu Daniel Anderl adını kullanan kişiler tarafından verildi.

Beş yıl önce annesi tarafından görülen bir davadan hoşnutsuz bir avukat tarafından öldürüldü. Yargıç Salas'ın kocasını da vuran saldırgan, pizza dağıtıcısı kılığına girmişti.

Tehditlerdeki artış mevcut yönetimden önce başlamıştı ancak Yargıç Salas şu anda yeni bir aşamaya geçildiğini söylüyor:

"Kışkırtıcı söylemler kullanıldığında bireyler bize zarar vermeye davet ediliyor.

"Bu, işleri kendi ellerine almaları gerekebileceğini düşünen herkese yeşil ışık yakmak demektir. Liderlerimiz de bunu biliyor."

Mevcut yönetimin pek çok destekçisiyse, tansiyonun yükselmesinde Başkan Trump'ın söyleminin etkili olduğu fikrini reddediyor.

Trump'ın ikinci defa seçilmesinin yolunu döşediğine inanılan Project 2025 programının mimarlarından Jeff Anderson, yargıçlara yönelik düşmanlıktan daha çok solun sorumlu olduğunu savunuyor:

"Federal mahkemelerdeki herhangi birine yönelik en yüksek profilli tehdit, [muhafazakar] Yüksek Mahkeme Yargıcı Brett Kavanaugh'a suikast girişiminde bulunulmasıydı.

"Trump yönetimini bunu kolaylaştıran şey olarak nitelendirmeye çalışma eğilimi var.

"Bence hukuku kendi elimize almamız gerektiğine ve amaçların araçları haklı çıkardığına dair daha radikal devrimci fikirlerin çoğu, Amerika'da soldan gelme eğiliminde."

Kararname yağmuru

Diğer başkanlar da mahkemelerle ters düşmüştü fakat Trump'ın yargıyla çatışması, ölçeği ve öfkesi bakımından tartışmasız bir şekilde benzersiz.

Trump'ın Beyaz Saray'a istediğini hızlı bir şekilde elde etmeyi amaçlayan bir kararname sağanağıyla geldiği göz önüne alındığında belki de kaçınılmazdı.

Sadece ilk gün 26 kararname imzaladı.

Temmuz ayının başından bu yana 140 adet daha imzaladı Trump.

Bu, Başkan Joe Biden'ın dört yıllık görev süresi boyunca imzaladığından daha fazla.

Başkan Barack Obama ise sekiz yılda 276 kararname imzalamıştı.

Başkan Trump, Kongre'den bu politikaları hayata geçirecek yasaları çıkarmasını isteyebilirdi; ne de olsa Cumhuriyetçiler şu anda Kongre'nin iki kanadını (Temsilciler Meclisi ve Senato) kontrol ediyor.

Ancak bu süreç zaman alıyor ve Kongre, Trump'ın "Büyük Güzel Yasa Tasarısı" olarak adlandırılan en önemli mevzuatıyla meşgul olduğu için diğer öncelikler için zaman ya da siyasi sermaye kalmadı.

Elbette, icra emirleri tamamen ABD BaşkanI'nın yetkisi dahilinde. Yürütme emirleri çıkarma yetkisi doğrudan ABD Anayasası'nın 2. maddesine dayaniyor, dolayısıyla Trump anayasaya meydan okumuyor ya da anayasayı by-pass etmiyor - emirlerin yasama yetkisine atıfta bulunması koşuluyla, hükümetin kollarını yapmasına izin verilen bir şekilde çekiyor ve bu emirler kanun hükmünde.

Başkanın kalemini oynatarak yapamayacağı şey, yeni yasalar çıkarmak ya da Anayasa'ya aykırı şeyler yapmak.

Kongre devreye girmezse, emirlere itiraz etmek isteyenler için tek seçenek mahkemeye gitmek.

ABD'de doğan herkesin vatandaşlık hakkı gibi anayasal konulara değinen kararnamelerin kapsamlı niteliği, bireysel davaların esastan sonuçlanmasını beklerken ülke çapında düzinelerce ihtiyati tedbir kararı alınmasına yol açtı.

Bu nedenle Trump'ın Haziran sonunda Yüksek Mahkeme'de kazandığı ve ülke çapında bu tür tedbir kararlarını engelleyen zaferi çok önemliydi.

Jeff Anderson, "Bu bölge mahkemesi yargıçları tamamen çizgiyi aştı ve kontrolden çıktı" diyor.

Yargı seçmenin iradesini mi kısıtlıyor?

İdarenin çeşitli argümanları var. Yargıyı "aşırıya kaçmakla" ve yargıçları da "aktivist" olmakla suçluyorlar.

Ancak belki de en temel - ve en felsefi - eleştiri, halkın iradesinin önünde durdukları.

Stephen Miller "Kontrolden çıkmış Marksist yargıçlar seçmenlerin arzularının önünde duruyor" diyor.

Birçok hakime göre bu, anayasayı temelden yanlış anlayan bir argüman.

Yargıç John E Jones III, "Biz bir yasalar ulusuyuz, insanlar değil" diyor ve ekliyor:

"Birleşik Devletler Başkanı'na verilen bir yetki, yasaları hiçe sayma yetkisi anlamına gelmez. Bu çok açık."

Aksini iddia etmesine rağmen, yönetimdeki bazı kişilerin mahkemelerin yetkilerini çiğnemeyi düşündüklerine dair işaretler var.

Trump'ın ülke sınırlarının sorumluluğunu verdiği Tom Homan, bir mahkemenin birkaç yüz Venezuelalının sınır dışı edilmesini önleme girişimleri üzerine televizyona çıktı, "Bu yönetimin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Durmayacağız" dedi ve ekledi:

"Yargıçların ne düşündüğü umurumda değil."

Ancak Başkan Trump geçen hafta benimle yaptığı söyleşide yargıya meydan okuduğunu reddetti ve aleyhine kararlar çıktığında mahkeme süreci yoluyla çözüm aradığını belirtti.

"Yargıya karşı gelemeyecek kadar büyük bir saygım var. Yargıya büyük saygı duyuyorum. Bunu siz de görebilirsiniz. Bu yüzden temyizde kazanıyorum" diye de ekledi.

'ABD felaket bir durumla karşı karşıya'

Başkanı eleştirenler daha da ileri giderek, hükümetin üç eşit kolunun (yürütme, yasama ve yargı) her birinin diğerleri üzerinde bir fren görevi gördüğü denge ve denetleme sistemini yıkmakta olduğunu iddia ediyor.

Ülkenin önde gelen anayasa uzmanlarından biri olan ve Trump'ı açık bir şekilde eleştiren Profesör Laurence Tribe, "Bu ülke için büyük bir dönüm noktası" diyor.

Tribe, Kongre'nin gözetim işlevini yerine getirmeyi bıraktığını ve "ABD'nin felaket bir durumla karşı karşıya kalmasından" korktuğunu söylüyor:

"Üç erk fikri... kuruluşumuzda - siyasi partilerin yükselişinden ve Trump kadar etkili ve karizmatik demagogların yükselişinden önce - ortaya atılmıştı.

"Tüm sistemin dengesi tamamen bozulmuş durumda."

Profesör Tribe'ın bahsettiği bu denge uzun zamandır tartışılıyor ve gücün başkanlığa doğru kayması yeni bir şikayet değil.

1970'lerde Başkan Richard Nixon'ın önceki başkanların izlediği normların çoğunu çiğnediği Watergate Skandalı'ndan sonra, yürütmeyi frenlemek ve daha hesap verebilir hale getirmek için bir dizi yasa çıkarıldı.

Ancak bazı değişiklikler, başkanlık vergi beyannamelerinin yayınlanması ve mali çıkar çatışmalarından kaçınılması gibi yeni normların benimsenmesini içeriyordu - ve Trump bu normlara uyuyor gibi görünmek için çok az çaba gösterdi.

Yargı direnişi

Başkanlık ile mahkemeler arasındaki ilişki söz konusu olduğunda, Nixon bile mahkemelerin yetkilerine karşı gelmekten kaçınmamış, aylarca reddettikten sonra Yüksek Mahkeme oybirliğiyle karar verince meşhur Watergate kasetlerini teslim etmişti.

Trump ise yargı kararlarına uymamaya çok yaklaştı.

Bir keresinde, yanlışlıkla El Salvador'a sınır dışı edilen Kilmar Ábrego García'nın geri dönüşünü kolaylaştırması emredildikten sonra, yönetim Yüksek Mahkeme'nin kararına uyma sürecini yavaşlatmakla suçlandı.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi bile "Ülkemize geri gelmeyecek" dedi.

Yönetimin mahkeme kararına uyması iki ay sürdü. Bu durum Başkan Trump'ı eleştirenler tarafından bundan sonra olabileceklerin bir göstergesi olarak görüldü.

Ne de olsa bir başkandan gerçek anlamda hesap sorulabilmesinin sadece iki yolu var: Birincisi seçimle görevden alınması; ikincisi ise Kongre'de azledilmesi ve Trump bunların ikisini de atlatmış bir başkan.

Ancak mahkemelere meydan okumak ya da onları etkisiz hale getirmek için gerçekten bir plan varsa, yargı mücadele etmeden teslim olmayacak.

Yüksek Mahkeme'nin Haziran sonunda ülke çapındaki bu tedbir kararlarını durdurma kararı almasının ardından bile (bu arada, her iki partinin başkanları da geçmişte bu tür tedbir kararlarından şikayet etmişti), başka bir yargıç Trump'ın sığınma politikasına bir tedbir kararı koydu.

Bu ayın başlarında bir ABD bölge yargıcı, Trump'ın belgesiz göçmenlerden ya da yabancı ziyaretçilerden doğan bebeklerin otomatik vatandaşlık hakkını kısıtlayan kararnamesine ülke çapında yeni bir engelleme getirerek Beyaz Saray'dan daha öfkeli sözler gelmesine neden oldu.

Bu savaş başladı ama henüz bitmedi ve bu başkan için de, gelecekteki başkanlar için de sonuçları tahmin edilemez.

Kaynak: BBC

Son Dakika Dünya Trump'la Yargının Çatışması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
BBC

Advertisement