Sovyetlerin Nükleer Nehir Projesi - Son Dakika
Dünya
BBC

Sovyetlerin Nükleer Nehir Projesi

Sovyetlerin Nükleer Nehir Projesi
25.05.2025 20:47

SSCB, Sibirya nehirlerini yönlendirmek için nükleer cihazlar kullandı; proje başarısız oldu.

SSCB, 1970'lerde kuzeye doğru akan Sibirya nehirlerini güneye doğru çevirmek amacıyla nükleer cihazlar kullandı. Proje başarısız oldu ancak fikir 50 yıl sonra bile tamamen unutulmadı.

Rusya'nın Ural Dağları'nın batısında, Nükleer Göl adı verilen pitoresk bir su kütlesi yer alıyor. Erişimi zor bu yere ulaşmak için ziyaretçilerin, çarların bir zamanlar siyasi muhaliflerini sürgün ettiği küçük Nyrob kasabasından Kolva ve Visherka nehirleri boyunca tekneyle kuzeye seyahat etmesi gerekiyor.

Kıyılarına ulaşmak için, "radyasyon tehlike bölgesine" girdiğinizi, sondaj ve inşaatın yasak olduğunu belirten paslı metal tabelaların yanından geçmeniz gerekiyor.

2024 yazında güneşli bir günde Nükleer Göl'e seyahat eden Rus blog yazarı Andrey Fadeev, dozimetresi radyasyon seviyelerinin normalden daha yüksek olduğu noktaları göstermesine rağmen "Su şeffaftı, hoşuma gitti ... Tayga ormanlarının burayı yeniden ele geçirdiğini düşünüyorum" diyor.

Nükleer Göl, Sovyetler Birliği'nin aynı anda 127m derine gömülmüş üç nükleer cihazı ateşlemesiyle 23 Şubat 1971'de oluştu. Her cihazın etkisi yaklaşık 15 kilotondu (1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasıyla hemen hemen aynı).

"Taiga" kod adlı deney, Sovyetlerin yirmi yıl boyunca barışçıl nükleer patlamalar (PNE) gerçekleştirme programının bir parçasıydı.

Plana göre patlamaların Peçora Nehri havzasını Volga'nın bir kolu olan Kama Nehri havzasıyla bağlamak için devasa bir kanalın kazılmasına yardımcı olması gerekiyordu.

Böyle bir bağlantı, Sovyet bilim insanlarının Peçora'ya giden suyun bir kısmını çekip Volga üzerinden güneye göndermesine olanak tanıyacaktı. Arktik Okyanusu'na giden önemli miktardaki su akışının, bunun yerine Orta Asya ve Güney Rusya'nın sıcak ve yoğun nüfuslu bölgelerine yönlendirilmesini sağlayacaktı.

Bu, Rusya'nın büyük Avrasya su yollarının yönünü değiştirmek için tasarlanmış devasa "nehirleri tersine çevirme" planının bir parçasıydı. Yönlendirmenin amacı sadece Volga'yı değil, aynı zamanda birkaç Sibirya nehri akıntısını değiştirmek ve suyu kanallar ve rezervuarlar aracılığıyla binlerce kilometre güneye göndermekti.

Yıllar sonra, Taiga patlamalarında çalışan bilim insanı Leonid Volkov, patlama anını hatırlarken, "Son geri sayım başladı: ...3, 2, 1, 0... sonra toprak ve su yukarı doğru fışkırdı," diye yazacaktı.

Sovyetlerin, etkiyi en aza indirme çabalarına rağmen, patlamaların serpintileri, Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç kadar uzakta tespit edildi.

Bugün artık Nükleer Göl yarı unutulmuş bir turistik cazibe merkezi. Ancak aynı zamanda Sovyetler Birliği'nin mega projelerinin ve Kremlin'in bu projeler için ne kadar uçlara gittiğinin hatırlatıcısı.

Rusya'nın kuzeye akan nehirlerinden tatlı suyu yeniden yönlendirmek için kanallar ve barajlar kullanma fikri uzun süre Rus yönetimlerini cezbetti.

Bunlar arasında en ünlülerinden biri de, yazar Igor Demchenko tarafından 1871'de "Aral-Hazar ovalarını sular altında bırakarak komşu ülkelerin iklimini iyileştirmek" adlı bir kitapçıkta önerildi.

Daha sonra, 1930'larda Stalin yönetimindeki Sovyet planlamacıları tarafından bir olasılık olarak gündeme getirildi.

Çağrı basitti: Sibirya ve Rusya'nın kuzeyinden akan büyük miktardaki suyun bir kısmı, Orta Asya ve güney Rusya'nın daha kurak topraklarına gönderilerek "kullanılabilirdi".

Tarım, Rusya'nın dondurucu kuzeyinden çok daha fazla insanın yaşadığı Avrasya'nın kalbinde kazançlı bir olasılıktı.

Prestij projeleri

Planlamacılar, yeniden yönlendirilen suyun, kurumaya yüz tutan Aral Denizi'ni kurtarmaya da yardımcı olabileceğini umuyordu.

Arizona Üniversitesi'nde Sovyet çevre politikaları konusunda uzmanlaşmış tarihçi Douglas Weiner, Rus iktidarları için, "Arktik Okyanusu'na doğru bu yüklü su akışı tamamen işlevsizli" diyor.

"Kullanamadıkları devasa bir kaynak. Bu yüzden, onu kullanmanın bir yolunu bulabilecekleri fikri hep cazipti."

Sovyetler Birliği'nin nehirleri ters çevirmeye en çok yaklaştığı dönem 1970'lerden 1980'lerin başına kadarki dönemdi. Bu dönemde, yaklaşık 200 bilimsel araştırma enstitüsü, işletme ve bilimsel üretim kuruluşunun ve bazı tahminlere göre 68 bin kişinin dahil olduğu projeyi geliştirmek için yüz milyonlarca ruble harcandı.

Sovyet ideolojisi, doğanın sosyalizmi inşa etmeye yardımcı olmak için rasyonel bir araca dönüştürülebileceğini öne sürmekle kalmadı, aynı zamanda prestij projeleri Batı ile Soğuk Savaş rekabetinin önemli bir parçası haline geldi. Ayrıca, suya olan talep hızla artıyordu.

Rusya Su Sorunları Enstitüsü'nde (bugün hala Rusya'da faaliyet gösteren bu Enstitü, Sovyet döneminde nehirlerin tersine çevrilmesinin önde gelen savunucularından biriydi) yüzey suyu uzmanı Mihail Bolgov, "Bu dönemde sulama tarımının aktif gelişimi görüldü, kendi su kaynaklarımızın yetersiz olduğu, nüfusların arttığı ve mevcut üretim teknolojilerinin oldukça su yoğun olduğu ortaya çıktı. Ve sulama bu ölçekte devam ederse Aral Denizi'nin yok olacağı konusunda zaten bir öngörü vardı" diyor.

Sovyet planlamacıları, tarihin büyük su iyileştirme projelerinden (Roma su kemerleri gibi) ilham aldılar ve tüm nehirleri değil, sadece Sibirya nehir havzalarındaki suyun küçük bir yüzdesini yeniden yönlendirmek istediklerini iddia ettiler.

Sonunda sadece Aral Gölü'nü değil, su seviyesinde önemli düşüşler kaydeden Hazar Denizi ve Azak Denizi'ni de kurtarabileceklerine inandılar.

Diğer yandan nehirlerin tersine çevrilmesi, hem emperyalist görüşlü Kremlin'e hem de bunun para ve nüfuz kanalize etmenin bir yolu olduğuna inanan Orta Asya cumhuriyetlerindeki yerel liderlere hitap eden bir sömürge projesiydi

'Muhalifleri küçümsediler'

ABD'deki Colby Koleji'nde Rus ve Sovyet Tarihi Profesörü Paul Josephson, "[Bu], modern teknolojiyi ve Slav yerleşimcileri bu bölgelere dahil etmenin bir yoluydu" diyor

Birçok kişi bu hırsla adeta büyülenmişti.

Planın önde gelen Sovyet muhalifi, hidrolog ve yazar Sergey Zalygin, 1986 tarihli Tersine dönüş adlı kitabında, "Büyük ölçekli aynı büyünün, savunucularına sonsuz bir şekilde ilham vermesi ve muhaliflerini küçümsemesi gerekiyordu. Biz en büyüğüz ve siz bize karşısınız - bu nasıl olabilir?!" diye yazmıştı.

1970'lerde nehrin tersine çevrilmesi üzerinde çalışanlar Volga'ya ek olarak iki Sibirya nehrine odaklandılar: Ob ve Irtiş. Tamamlandığında iki nehrin havzalarından gelen suyun %10'una kadarını Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan'a yönlendireceklerdi.

Mayıs 1975'te Komünist Parti'nin aldığı bir karar, Sibirya suyunun ilk olarak 1985'te Orta Asya'ya ulaşmasını ve tüm projenin 2000 yılına kadar tamamlanmasını öngörüyordu.

Bu gerçekleşmedi. Nehirleri tersine çevirme ile ilgili ciddi tartışmalar başladığı andan itibaren bilim insanları ve uzmanlardan muhalefet geldi.

Ancak 1980'lerin başında bu muhalefet, sıkı bir şekilde kontrol edilen Sovyetler Birliği'nde oldukça alışılmadık türden geniş tabanlı bir kamu kampanyasına dönüştü.

Dergilerde makaleler, yetkililere mektuplar, hatta projenin çılgınlığı hakkında romanlar ve şiirler vardı. Sovyet şair Fazıl İskender, Hürriyet Baladı'nda şöyle yazıyordu: "Rejimin başında neler olup bittiğini bilmek imkânsız/ Kuzey nehirlerinin boğazını mı sıkmak istiyorlar, yoksa Körfez Akıntısı'nı mı çalmak istiyorlar!"

Zalygin gibi entelektüeller, projenin yüz milyarlarca dolara varabilecek maliyetinden, israfına, yerleşim yerlerine ve sular altında kalacak kültürel açıdan önemli alanlara, iddia ettikleri hatalı bilime, bürokratik kendini yüceltmeye ve potansiyel olarak yıkıcı çevresel sonuçlara kadar bir dizi itirazda bulundular.

Tarihçi Josephson, 1980'lerin sonlarında Moskova'daki Su Sorunları Enstitüsü'nde araştırma yaparken, resmi çevresel etki raporunu görmesine izin verildiğini söylüyor.

Josephson, raporun tamamen yetersiz olduğunu fark etmiş.

Benzersiz yaşam alanlarının yok edilmesinden iklim değişikliğine kadar geniş endişeler olduğunu söylüyor.

Belki de tabutun son çivisi, yalnızca büyük miktarda para harcamakla kalmayıp aynı zamanda çevresel endişeleri siyasi gündemin üst sıralarına taşıyan 1986'daki Çernobil nükleer felaketiydi.

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki Dört Numaralı Reaktör patladıktan dört ay sonra, dönemin Sovyet Başbakanı Mihail Gorbaçov nehirleri tersine çevirme projesini iptal etti. Bazıları bunun kamuoyu baskısı sonucu olduğunu söylerken, diğerleri bunun astronomik maliyetten kaynaklandığına inanıyor.

Nehirleri tersine çevirmenin ciddi bir olasılık olarak Sovyetler Birliği'yle birlikte öldüğü ve beş yıl sonra dağıldığı düşünülebilir.

2025'te yeniden gündeme geldi

Ancak Rus hükümetinde üst düzey pozisyonlarda bulunan proje savunucuları desteklerini sürdürdüler.

Örneğin, 2008'de o zamanki Moskova Belediye Başkanı Yuri Luzhkov, Sibirya nehirlerinin Orta Asya'ya yeniden yönlendirilmesi lehinde argümanlar sunan "Su ve Barış" adlı bir kitap yayınladı.

Ve daha Şubat 2025'te iki Rus bilim insanı, Rusça günlük gazete Nezavisimaya Gazeta'da yayınlanan bir makalede, 1980'lerden bu yana teknik ilerlemelerin nehirleri tersine çevirmeyi daha uygulanabilir hale getirdiğini ve bunun, Batı ile ilişkilerin Ukrayna'nın topyekun işgali nedeniyle bozulmasının ardından Moskova'nın jeopolitik "Doğu'ya doğru dönüşü" ile iyi örtüştüğünü savundu.

Hem Rusya'da hem de Batı'da bazı akademisyenler, Arktik Okyanusu'na akan nispeten sıcak su miktarını azaltmanın küresel ısınmanın etkilerini hafifletmeye yardımcı olabileceğini bile öne sürdüler. Ancak, bu, tam tersi bir etkiye sahip olacağını söyleyen başkaları tarafından şiddetle reddediliyor.

Sovyet akademisyenler Alexander Yanşin ve Arkady Melua, 1991 tarihli Ekolojik Başarısızlıkların Dersleri adlı kitaplarında, nehirlerin tersine çevrilmesi fikrinin bir gün geri döneceğini, bunun su üzerindeki rekabet ve Orta Asya'da artan nüfus nedeniyle olacağını savundular.

"Sibirya nehirlerinin bazı kaynaklarının Orta Asya'ya yönlendirilmesiyle ilgili soru büyük ihtimalle üçüncü bin yılda tekrar gündeme gelecek. Ancak başka bir projenin geliştirilmesini gerektireceği açık."

Sonuç olarak, nehirlerin tersine dönmesinin kalan birkaç fiziksel izinden biri olan Nükleer Göl'ü oluşturan nükleer patlamalar, krater yeterince büyük olmadığı için başarısız sayıldı.

Benzer planlarsa hiçbir zaman gerçekleştirilmedi. 2024'te, gölün radyasyon seviyelerinin normal olduğu duyuruldu.

Ancak blog yazarı Fadeev, radyasyonun patlamalardan neredeyse yarım yüzyıl sonra bile hala önemli ölçüde yüksek olduğu bazı yerler bulunduğunu söylüyor. Radyasyon konusunda çok fazla araştırma yaptıktan sonra ihtiyatlı olmaya karar vermiş. "Yüzmeye gitmedim" diyor.

Kaynak: BBC

Son Dakika Dünya Sovyetlerin Nükleer Nehir Projesi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
BBC

Advertisement