Antik Pers İmparatorluğu'nun törensel başkenti Persepolis'teki bir terasta yer alan yontma taş merdivenler ve sütunlar 2500 yıl boyunca ayakta kaldı.
Fakat şimdi, bu Dünya Mirası listesinde yer alan kenti batıyor.
Teras sağlam kayaların üzerine inşa edildi. Bazı kısımları oynamış olabilir ama sadece birkaç milimetre.
Fakat bu kırılgan antik taş yapıların etrafını saran düzlükler, akarsuların bıraktığı tortular tarafından oluşturuldu.
Mervdeşt Ovası'nın da altı parçalanmaya ve çatlaklar büyümeye başladı. Burası bir diğer tarihi miras Nakş-ı Rüstem'e 10 metre mesafede, terasa da 500 metre uzaklıkta.
Dr. Mahmud Hagşenaz, Almanya'daki Leibniz Üniversitesi'nde Fotoğraflı Haritacılık ve JeoEnformasyon Enstitüsü'nden bir akademisyen.
Hagşenaz, "Persepolis ve Nakş-ı Rüstem'in hemen yakınlarında çatlaklar var. Yaşananı belki de toprağın farklı hızlarda batışına bağlayabiliriz" diyor ve devam ediyor:
"Persepolis ile ilgili haberlerde çatlaklar ve hasara ilişkin bulgular gördüm.
"Fakat kapsamlı bir araştırma yapmadan, durumu doğrudan farklı batış hızlarıyla açıklayamayız. Teras, dağın eteğindeki görece sağlam bir jeolojik formasyon üzerine kurulu."
UNESCO Persepolis'i 1979'da Dünya Mirası ilan etmişti.
Kurum, "muhteşem harabelerin" dünyanın en en büyük arkeolojik alanları arasında olduğuna işaret ediyor.
"Mimarlık, şehir planlama, inşaat teknolojisi ve sanat alanlarında Pers topluluklarının incisi olarak ünlenen kraliyet şehri Persepolis, eşi benzeri olmayan ve çok eski bir medeniyete tanıklık eden arkeolojik alanlar arasında yer almaktadır."
Bu medeniyet de daha sonra, en görkemli döneminde Libya'dan doğuda Hindistan'a uzanan ve dünyanın ilk süper gücü olarak anılan Pers İmparatorluğuna dönüştü.
İran'da bulunan 28 Dünya Mirası alanının bir çoğu toprağın çöktüğü alanlara yakın bulunuyor.
Bunlara Pers İmparatorluğu'nun ilk başkenti Pasargad ve tarihi Yezd şehri de dahil.
Yetkililer ayrıca İsfahan genelinde çökme riskine dikkat çekti. Burada da Dünya Mirası köprüler ve camiler çöken alanların kıyısında yer alıyor.
2021'de Dünya Mirası ilan edilen 1354 kilometrelik Trans-İran Demiryolu da bazı çökme alanlarından geçiyor ve raylarda bozulmalar görülüyor.
Toprağın çöküşü çok yavaş ilerliyor. Çatlakların duvarlara ve temellere ulaşana dek fark edilmesi zor.
Araştırmacılar radar kullanarak geçmişte çekilmiş fotoğraflarla kıyas yapıyor.
Leibniz Üniversitesi GFZ Helmholtz Jeobilimler Merkezi'nden Profesör Mehdi Motagh "Bu teknoloji dünya yüzeyindeki çok hassas değişimleri, birkaç milimetreye kadar ölçebiliyor" diyor.
Motagh ve çalışma arkadaşları Persepolis ile Nakş-ı Rüstem'deki çökme derinliklerinde kaygı veren değişiklikler görüyor.
Nakş-ı Rüstem'de olduğu gibi doğrudan kireçtaşına yapılan oymalar şimdilik sağlam ama yakındaki ova hızla batıyor.
Profesör Motagh, kayalık bölümdeki harabelerle ova arasında bir meyil olduğuna işaret ediyor ve "bu da çatlaklara, toprakta yarılmalara yol açıyor" diyor:
"Bazı yerlerde şimdiden geri çevrilemez hasarlar tespit ettik. Bir çatlağın doğrudan Nakş-ı Rüstem'deki Kabe-i Zerdüşt'ten doğrudan geçtiğini ve hasar verdiğini gördük."
Profesör Motagh, ancak ayrıntılı saha çalışmalarıyla, diğer alanlarla ilgili öngörü elde edilebileceğini söylüyor ve "Bir gün bu kesinlikle olacak" diye de ekliyor.
Profesör Motagh, "İran'daki toprak çökmesinin başlıca nedeni sürdürülemez şekil aşırı yer altı suyu kullanımı ve çölleşme" diyor.
Yer altı su tabakalarından çok fazla su çekildiğinde, toprak sıkışıyor ve yüzey çöküyor. Bu durum sıklıkla kalıcı oluyor.
Kuraklık ve sıcak hava durumu daha da kötüleştiriyor çünkü daha az su, yeraltına gidiyor.
İran da yer altı suyunu en hızlı kaybeden ülkelerden biri.
On yıllar boyunca İran doğanın verdiği sudan daha fazlasını tüketti. Önce nehirler ve rezerv sular kurudu, sonra da yer altı suyu çekilmeye başladı.
İran'ın yer altı suyu 1970'li yıllardan bu yana aşırı şekilde kullanılıyor. Bazı tahminlere göre yer altı suyu rezervinin %70'i kurudu.
Uluslararası Yer Altı Suyu Değerlendirme Merkezi'nden (IGRAC) Andrew Pearson, araştırmaların, "İran'ın dünyanın yer altı suyunu en çok kurutan ülkeleri arasında olduğunu gösterdiğini" söylüyor.
"İran suyun %90 kadarını tarımda kullanıyor ve kuraklıkla birlikte daha da kötüleşen aşırı su kullanımı, kurumanın başlıca nedeni" diyor.
Çökmenin etkisi Dünya Mirası alanlarının ötesine uzanıyor.
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir ulusal analize göre İran'ın 56 bin kilometrekarelik kısmı ya da bir başka deyişle %3,5'i ölçülebilir çökme sinyalleri veriyor.
Başkent Tahran'ın bazı yerleri onlarca yıldır, her yıl 25 santimetre batıyor.
Büyük fıstık bahçelerine ev sahipliği yapan Rafsancan'da, aşırı kullanım nedeniyle her yıl 300 milyon metreküp su yitirildiği tahmin ediliyor.
Ve toprak çöktükçe, yollar, kanallar ve boru hatları zarar görüyor. Pahalı altyapı sorunları ortaya çıkartıyor.
İran'ın durumu aşırı ama benzersiz de değil.
Mexico City, Endonezya'nın başkenti Cakarta ve California da dönem dönem yılda 100 milimetrelik çöküşler açıkladı.
İran'ı benzersiz yapan ise çöküşün hızı ve boyutu ile şu anda risk altındaki antik alanların fazla olması.
Padova Üniversitesi'nden Profesör Pietro Teatini, "Jeolojik yapısı yüzünden İran'daki toprak çöküşüne, uzunluğu kilometrelerce, derinliği de metrelerce olan yarıklar eşlik ediyor. Bu durum da yapılara ve altyapıya büyük hasar veriyor" diyor.
Ortadoğu ve Afrika'da birçok ülke, özellikle de Mısır, Suudi Arabistan, İsrail ve işgal altındaki Filistin topraklarında benzer sorunlar görüyor. Bölge dünyanın en çok su kıtlığı yaşayan yerleri arasında.
UNESCO, Endonezya ve Vietnam'da çalışmalar yaptı ve hükümet temsilcileriyle biraraya geldi.
Aynısı Filipinler için de planlanıyor. Fakat siyasi durum İran'daki benzer temasları kısıtlıyor.
BBC'ye konuşan bir UNESCO sözcüsü, İspanya, Meksika, Çin ve Endonezya'da edinilen tecrübenin, çökmenin geri çevrilemeyeceğini ve İran gibi kurak bölgelerde sürdürülebilir yer altı suyu yönetiminin çok önemli olduğunu savunuyor.
Uzmanlar entegre bir su kaynakları yönetimi gerekliliğinden söz ediyor.
Ancak siyasi ve sosyal engellere de dikkat çekiyorlar. Tarıma bağımlı bölgelerde hızla su kesilmesi zor olabilir.
Profesör Motagh, "Jeoloji bilimi, mühendislik ve kültür mirası koruma faaliyetleri birleştirilmeli. Ama bu kadar kolay değil. İran'ın kamu kurumlarıyla anlamlı bir işbirliği de özellikle zorlu" diyor.
İran yedi yıl içinde ulusal su tüketiminde 45 milyar metreküp su tasarrufu sözü verdi.
Bunu geri dönüşüm, damla sulama ve teslimatta iyileştirmelerle yapmayı vadediyor.
Fakat bu hedefler uluslararası ambargolar, bürokrasi ve yatırım azlığı nedeniyle yavaşladı.
BBC, İran Dışişleri Bakanlığı ve Londra'daki ülke temsilcilerinden Ağustos ayında su yönetimi planları konusunda bilgi istedi.
Ancak elektronik postalara ve elçiliğe bizzat bırakılan mektuplara yanıt verilmedi.
Dünyanın geri kalanında toprak çöküşü sorunlarına karşı alınan önlemler, İran'a nasıl su tasarrufu yapıp, dünya mirası alanlarını koruyacağını gösterebilir.
1980'li yıllarda Tayland'ın başkenti Bangkok her yıl 120 milimetre batıyordu.
Hükümetin yer altı suyu çıkarma limitleri koyması, fiyatlandırma ve denetleme yapmaya başlamasıyla yer altı suyu seviyeleri yükseldi ve batma 2000'li yıllarda bir yılda 10 ila 20 milimetreye düştü.
Pearson "Büyülü bir düğme değil ama önlemlerin işe yaradığını gösteriyor" diyor.
Son Dakika › Dünya › Persepolis Tehdit Altında - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?