Bu hafta başında, Gazze'de tutulan İsrailli rehinelerden birinin annesi canlı yayında Hamas lideri Yahya Sinvar'a bir teklifte bulundu: 109 rehinenin tamamını ölü ya da diri serbest bırakın, karşılığında İsrail güvenlik şeflerinin çocuklarını alın.
Ditza Or’un oğlu Avinatan, 7 Ekim saldırıları sırasında Nova müzik festivalinden kaçırılmıştı. Or, İsrailli liderlerden ateşkes anlaşması değil, Hamas'la daha sıkı mücadele talep ediyordu.
Oysa İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, şu anda hem müttefiki ABD hem de kendi güvenlik yetkilileri ve savunma bakanı tarafından daha esnek olması ve bir anlaşmaya varması için büyük baskı altında.
Netanyahu’nun ABD Başkanı Joe Biden ile yakın zamanda yaptığı bir telefon görüşmesine dair sızdırılan raporlara göre Biden, İsrailli lidere “saçmalamayı bırakmasını” söylemişti. Bu da Netanyahu'nun bir anlaşma istemediğine işaret ediyordu.
Bu hafta Mısır’ın başkenti Kahire'de İsrail ve Hamas arasındabir ateşkes anlaşması için müzakereler sürerken, İsrail medyasına sızan bilgiler Netanyahu ile kendi müzakerecileri ve savunma yetkilileri arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini gösteriyor.
İsrail'de yayın yapan Kanal 12 televizyonunun baş siyasi yorumcusu Dana Weiss'a göre Netanyahu müzakerecileri ve güvenlik şeflerini “zayıflıkla” suçladı ve kendisini İsrail'in güvenlik çıkarlarını savunan tek kişiymiş gibi gösterdi.
Weiss, anlaşmanın aciliyeti konusundaki farklı yaklaşımların bir nedenini farklı düzeyde sorumluluk hisine bağlıyor.
“Askeri kurum 7 Ekim konusunda kendini suçlu hissediyor ve rehineleri geri getirmek için ahlaki bir görev hissediyor. Hükümetimiz, bakanlarımız ve özellikle Başbakan Netanyahu 7 Ekim'den kişisel olarak sorumlu hissetmiyor, suçu tamamen askeri kuruma yüklüyorlar ve bu nedenle bir anlaşmaya varmak için aynı aciliyet duygusunu hissetmiyorlar.”
Netanyahu rehinelerin eve dönmesinin ikinci önceliği olduğunu, asıl önceliğinin Hamas'a karşı zafer kazanmak olduğunu söyledi ve “büyük iç ve dış baskılar karşısında” İsrail'in güvenliğini koruma kararlılığını vurguladı.
Bir zamanlar İsrail'deki 'Bay Güvenlik' imajını el üstünde tutan Netanyahu, 7 Ekim saldırılarıyla bunun yerle bir olmasından 10 ay sonra yeniden bu imaja oynuyor gibi görünüyor.
Müzakerelerin kilit noktalarından biri, İsrail güçlerinin Gazze'nin Mısır sınırı boyunca uzanan ve Philadelphi Koridoru olarak bilinen toprak şeridinden çekilip çekilmeyeceği.
Sızan belgeler, İsrailli müzakerecilerin bunun bir “anlaşma bozucu” olduğuna inandıklarını gösterse de, Netanyahu İsrail'in güvenlik ihtiyaçlarını gerekçe göstererek askeri varlığını orada tutmayı “kırmızı çizgisi” olarak görüyor.
Hamas'ın üst düzey isimlerinden Hüsam Badran Cuma günü BBC'ye verdiği demeçte, İsrail güçlerinin çekilmesinden daha azını kabul etmeyeceklerini; Netanyahu'nun aldığı tutumla, bir anlaşma istemediğini, ancak “zaman kazanmak için boş müzakere turlarıyla manipülasyon yaptığını” gösterdiğini söyledi.
Hamas'ın da 10 aydan fazla süren bombardıman ve yerinden edilmenin ardından, 7 Ekim saldırılarından Gazze'nin ya da Filistinlilerin ne kazandığı konusunda zor sorularla karşı karşıya olduğu düşünülüyor.
Grup için esir takası konusunda verilecek tavizler, İsrail ordusunun Gazze'de kalmaya devam etmesini ve kuzeye geçişlerde kontrol noktaları kurulmasını kabul etmekten daha kolay görülüyor.
Mısır'ın da Gazze ile sınırın diğer tarafında Filistinlilerin sorumlu olmadığı herhangi bir anlaşmayı reddettiği anlaşılıyor.
Hamas Kahire’deki müzakere turuna resmen katılmadı ve pek çok kişi Sinvar'ın önceliğinin Gazze Savaşı'nı devam ettirerek bölgesel bir çatışmayı ateşlemek olduğuna inanıyor.
Bu da İsrail üzerinde büyük bir baskı yaratacak ve başbakanı savaşı sona erdirmek için daha fazla taviz vermeye zorlayacak.
İran ve Hizbullah'ın tehditleriyle daha büyük bir tırmanma riski, Washington'un bir anlaşma için bastırmasının nedenlerinden biri. ABD'de başkanlık seçimlerine iki buçuk ay kaldı ve Başkan Biden yönetimi Gazze'de bir ateşkes ile bölgenin sakinleşeceğine inanıyor.
Siyasi yorumcu Dana Weiss, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın da İsrail'in geçici de olsa bir ateşkes anlaşması yoluna gitmemesi halinde gerilimi tırmandıracağı kanısında olduğunu söylüyor ve ekliyor.
“Başbakan için ise durum tam tersi. ‘Hayır, şimdi Sinvar'a boyun eğersek Hizbullah ve İran bizim zayıf olduğumuzu görür. Savaşı önlemek için Hamas'la olan işi bitirmeliyiz’ diye düşünüyor.”
Ancak Weiss, Netanyahu'nun müzakereleri geciktirmek için iç politikada açısından da nedenleri olduğunu söylüyor. Bunladan biri, kamuoyu yoklamalarında yeniden yükselişe geçmesi.
Son zamanlarda yapılan bazı anketler, hem sağcı partisi Likud hem de Netanyahu’nun oy oranının arttığını ve üst sıraya yerleştiğini gösteriyor. Bu sonuçlar birkaç ay önce düşünülemezdi.
Şimdi tüm gözler Pazar günü yapılması planlanan bir sonraki görüşmelere çevrilmiş durumda. Bu arada Mısır'ın İsrail'in sınır bölgesiyle ilgili son önerisini Hamas'a iletmeyi kabul ettiği bildirildi.
Arabulucular anlaşmanın hala mümkün olduğunda ısrar etse de tarafların umutları giderek azalıyor.
Bir başka İsrailli rehinenin kızı olan Ella Ben Ami İsrail başbakanıyla görüştükten sonra Netanyahu'nun gözlerinin içine baktığını ve ondan her şeyi yapacağına ve rehineler dönene kadar vazgeçmeyeceğine söz vermesini istediğini söyledi.
Ella Ben Ami, “bunun yakın zamanda gerçekleşmeyeceğine dair ağır bir duyguyla” ayrıldığını söyledi.
Müzakerelerde zaman daralıyor; hem Gazze halkı için, hem İsrailli rehineler için ve hem de tüm bölge için.
Ancak Hamas lideri Sinvar ve İsrail lideri Netanyahu için belki de bu savaşta en güçlü silahları zaman.
Son Dakika › Dünya › Netanyahu ve Hamas Arasındaki Müzakerelerde Uçurum Derinleşiyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?