Maymun çiçeği virüsünün 12 ülkede 80 kişide tespit edilmesinin ardından bir açıklama yapan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) "Tespit çalışmaları arttıkça vaka sayısının da artmasını bekliyoruz" dedi.
WHO, vakaların görüldüğü ülkelerle işbirliği içinde virüs tespit çalışmalarını artırmayı ve salgın yönetimi konusunda yardımcı olmayı hedeflediklerini duyurdu.
Örgüt semptomların 2-4 hafta arası sürdüğünü, ölüm oranının ise yüzde 3-6 arasında olduğunu aktardı.
WHO Avrupa Direktörü Hans Kluge de "Yaz mevsimi yaklaşırken büyük buluşmalar, festivaller ve partiler nedeniyle yayılımın hızlanmasından endişe ediyorum" ifadelerini kullandı.
WHO internet sitesinden maymun çiçeğine dair en fazla sorulan soruları ve yanıtlarını da paylaştı.
Bunların bir kısmı şöyle:
Küresel aşılama faaliyeti sonrasında 1980'de yeryüzünden silinen çiçek virüsü ile maymun çiçeği arasında genetik benzerlik bulunuyor.
Bu yüzden çiçek aşısı yapılan kişiler maymun çiçeğine karşı da bir miktar koruma sahibi olabiliyor.
Öte yandan virüsün 40 yıldan uzun süre önce yer yüzünden silinmesi ve ardından aşılama faaliyetlerinin durdurulması, genç nüfusu bu virüse daha açık hale getiriyor.
Orta ve Batı Afrika'da sıklıkla rastlanan bu virüsü taşıyan hayvanlar, o bölgelerdeki tropik yağmur ormanlarında yaşıyor.
Bu bölgelerden seyahat eden insanlar ve satılan hayvanlar aracılığıyla da diğer bölgelere yayıldığı düşünülüyor.
Belirtiler arasında ateş, yoğun baş ağrısı, kas ağrıları, sırt ağrısı, yorgunluk, lenf bezi şişkinliği, deride döküntü ve lezyon yer alıyor.
Döküntü genellikle ateşten 1-3 gün sonra başlıyor.
Lezyonlar düz veya şişkin olabiliyor, işi saydam veya sarımsı bir sıvıyla dolabiliyor ve ardından genellikle çatlayıp, kuruyup düşüyorlar.
Vücuttaki lezyon sayısı birkaç adetten binlerceye kadar değişebiliyor.
Döküntü genellikle yüz, avuç ve ayaklarda yoğunlaşırken gövdede daha az görülüyor.
Ağız, cinsel organlar ve gözlerde de ortaya çıkıyorlar.
Bu semptomlar 2-4 hafta sürdükten sonra genellikle kendiliğinden geçiyor.
Fakat semptomlar ortaya çıktığında kendiliğinden geçmesini beklemek yerine doktora başvurmak tavsiye ediliyor.
Maymun çiçeği geçirenlerle yakın temaslı olanların da sağlık birimlerine haber vermesi tavsiye ediliyor.
Çoğu vakada semptomlar kendiliğinden geçse de virüs bazı kişiler için ölümcül yolabiliyor.
Yeni doğan bebekler ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler için bu virüs daha fazla tehdit oluşturuyor.
Ağır vakalarda deri enfeksiyonu, zatürre ve körlüğe kadar ilerleyebilen göz enfeksiyonları görülebiliyor.
Vakaların en sık görüldüğü Afrika ülkelerinde ölüm oranı yüzde 3 ile 6 arasında değişiyor.
Fakat bu ülkelerdeki virüs tespit sistemlerinin kısıtlı olması nedeniyle hafif vakaların tespit edilmemiş olma ihtimali de yüksek.
Bu nedenle gerçek ölüm oranı bundan daha düşük de olabilir.
Virüsü taşıyan hayvanlar, fiziksel temas ile bunu insanlara bulaştırabiliyor. Bu hayvanlar arasında kemirgenler ve primatlar da yer alıyor.
Riski azaltmak için vahşi hayvanlarla korumasız temas edilmemesi, özellikle de hasta olan hayvanlardan veya ölü hayvanlardan uzak durulması tavsiye ediliyor.
Virüsü taşıyan insanlar semptom gösterdikleri dönemde bulaştırıcı oluyor. Bu genellikle virüse maruz kaldıktan sonraki 2-4 haftalık süreçte oluyor.
Özellikle döküntü bölgeleri, vücut sıvıları ve yaralar bulaştırıcı olabiliyor.
Virüsü taşıyan kişilerin kullandığı kıyafetler, havlular, nevresim takımları ve çatal-bıçaklar da virüsü bulaştırabiliyor.
Ağızdaki lezyon ve yaralar da bulaştırıcı olduğu için tükürük yoluyla bulaşma ihtimali de var.
Bu yüzden maymun çiçeği virüsü taşıyan kişilerle yakın temasta olanlar, özellikle de aynı evde yaşayanlar, seks partnerleri ve sağlık çalışanları daha yüksek risk grubunu oluşturuyor.
Virüs hamilelik döneminde plasentadan bebeğe de geçebiliyor.
Semptom göstermeyen hastaların bulaştırıcı olup olmadığı ise kesin değil.
Virüsü taşıyanlarla yakın temasta olanların yanı sıra gençlerin daha fazla risk altında olduğu düşünülüyor.
Bunun nedeni ise yaşlıların çiçek aşısı nedeniyle maymun çiçeğine karşı da bir miktar bağışıklık sahibi olması.
Bebekler, çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler de risk altındaki diğer gruplar.
Korunmanın en etkili yolu, virüsü taşıdığından şüphelenilen kişilerle fiziksel teması azaltmak.
Sağlık çalışanları ve virüsü taşıyanlarla birlikte yaşayanların lezyonlarla doğrudan temas etmemesi ve maske takması, virüsü taşıyanların yaralarının üzerine kapatması, kendilerini izole etmesi ve maske takması tavsiye ediliyor.
Fiziksel temasın gerekli olduğu anlarda ise tek kullanımlık eldivenlerin giyilmesi bulaşım riskini azaltıyor.
Aynı evde yaşayanların yüzeyleri, kıyafetleri ve mutfak eşyalarını düzenli olarak temizlemesi gerekiyor.
Maymun çiçeği virüsü çocuklarda ve yeni doğan bebeklerde daha fazla belirti gösteriyor.
Virüse maruz kaldığınızı düşünüyorsanız sağlık kuruluşlarına başvurmanız, bu süreçte de kendinizi mümkün olduğunca izole etmeniz gerekiyor.
Başvurunun ardından sağlık kuruluşları yaptıkları testler sonucunda pozitif olup olmadığınızı ortaya çıkarabiliyor.
Çiçek aşısına karşı geliştirilen aşılar maymun çiçeğine karşı da kısmen koruma sağlıyor.
2019'da onaylanan Imvamune, Imvanex ve Jynneos markalarıyla üretilen MVA-BN adlı bir aşı da maymun çiçeğine karşı etkili, fakat henüz kısıtlı sayıda üretiliyor.
Hastalık belirtileri genellikle kendiliğinden geçiyor. Döküntü ve kaşıntıların mümkünse kendiliğinden kurumasını beklemek, değilse üzerini nemli tutmak da tavsiye ediliyor.
Göz ve ağızdaki yaralarla temas etmemek de önemli.
Çiçek virüsüne karşı geliştirilen antiviral ilaç tecovirimat (TPOXX adıyla da biliniyor) Ocak 2022'de maymun çiçeğine karşı da kullanım onayı aldı.
1970'ten bu yana maymun çiçeği 11 Afrika ülkesinde görüldü. Bunlar Benin, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo, Demokratik Kongo, Gabon, Fildişi Sahili, Liberya, Nijerya, Serra Leone ve Güney Sudan.
Genellikle bu ülkelerden seyahat eden kişiler nedeniyle virüs başka ülkelerde de görülebiliyor.
Salgınlardan biri de bu ülkelerden ithal edilen hayvanlar nedeniyle gerçekleşmişti.
Mayıs 2022'de Avrupa, Amerika ve Avustralya'da görülen vakalar ise virüsün tarihindeki sıra dışı bir yayılım oldu. Pek çok vakanın Afrika ülkeleriyle bağlantısı olmadığı fark edildi.
Dünya Sağlık Örgütü bu yayılımın nedenlerini araştırmaya ve virüsün gördüğü ülkelere destek vermeye devam ediyor.
Maymun çiçeği, bulaşıcılığı yüksek bir virüs olarak görülmüyor. Bunun nedeni ise bulaşması için fiziksel temas gerçekleşmesi gerekmesi.
Uzun zamandır bu virüsü yüksek öncelikli virüs kategorisinde değerlendiren Dünya Sağlık Örgütü, virüsün yayılmasını önlemek için virüsün görüldüğü ülkelerle temasa geçti.
Maymun çiçeği virüsü fiziksel temasla bulaşıyor ve buna cinsel ilişki de dahil.
Virüsün vajinal sıvılar ve meni yoluyla bulaşıp bulaşmadığı henüz bilinmiyor fakat cinsel ilişki sırasındaki deri teması virüsü bulaştırmak için yeterli olabiliyor.
Derideki belirtiler cinsel yolla bulaşan frengi ve herpes gibi diğer virüslerin belirtilerini andırabiliyor.
Bu da virüsün neden çoğunlukla cinsel sağlık kliniklerine başvuran erkeklerde görüldüğünü açıklayabilir.
Fakat risk yalnızca cinsel olarak aktif kişilerle veya erkeklerle ilişkiye giren erkeklerle kısıtlı değil.
Avrupa ülkelerindeki vakalarda virüsün bulaştığı kişiler arasında erkeklerle ilişkiye giren erkekler tespit edildi. Bu vakalar, cinsel sağlık kliniklerine başvurduklarında teşhis edildi.
Bu grupta daha fazla vaka duyulmasının nedeni, bu grubun cinsel sağlık konusunda daha hassas olmasından da kaynaklanıyor olabilir.
Virüs ilk olarak 1958'de bilimsel araştırmalarda kullanılan bir maymun kolonisinde tespit edildiği için bu ismi aldı.
İnsanlardaki ilk virüs ise 1970'de görüldü.
Son Dakika › Dünya › Maymun çiçeği virüsü: Dünya Sağlık Örgütü merak edilen soruları yanıtladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?