ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken bugün Ürdün'ün başkenti Amman'da Filistin lideri Başkanı Mahmud Abbas ile görüştü.
Filistin resmi haber ajansı WAFA'ya göre Abbas, Gazze'deki Filistinlilerin "zorla yerinden edilmesini reddettiğini" söyledi.
1948'de İsrail'in kuruluşu sırasında gerçekleşen savaşta Filistinlilerin kitlesel olarak yerinden edilmesine atıfta bulunarak böyle bir olayın "ikinci bir Nakba" (felaket) olacağını söyleyen Abbas, insani bir felaketi önlemek için abluka altındaki kıyı bölgesinde insani koridorlara derhal izin verilmesi gerektiğini vurguladı.
Geçen Cumartesi günü Hamas'ın İsrail'e saldırısı ve ardından İsrail'in Gazze'ye yönelik devam eden hava bombardımanında şimdiye kadar binlerce kişi hayatını kaybetti.
Filistin lideri Abbas, Pazar günü yaptığı açıklamada halkının "yerleşimcilerin ve işgal askerlerinin terörüne karşı kendilerini savunma hakkına sahip" olduğunu söyledi.
Abbas ilerleyen günlerde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırılarını ise şu ifadelerle kınadı:
"Her iki tarafta sivillerin öldürülmesini ve onlara kötü davranılması ahlaka, dine ve uluslararası hukuka aykırı olduğu için reddediyoruz."
Abbas, Filistin Özerk Yönetimi'nin şiddete karşı durduğunu ve hedeflerine ulaşmak için siyasi eylemlerde bulunacağını söyledi.
Peki Filistin Yönetimi ve Hamas dünyada nasıl tanınıyor? Filistin Yönetimi, Filistinlilerin asıl temsilcisi olarak öne çıkabilir mi?
Filistin Yönetimi, 1993 yılında İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasındaki Oslo Barış Anlaşması'nın bir parçası olarak kurulan Batı Şeria'nın Filistin özerk bölgelerinin yönetim organı.
Filistin'in kasabaları ve köyleri çoğunlukla El Fetih örgütünün hakim olduğu Filistin Yönetimi tarafından idare ediliyor.
Hamas ise Gazze Şeridi'nin kontrolünü elinde tutuyor ve Batı Şeria'da daha az öne çıkıyor.
Oslo Anlaşması kapsamında Filistinlilere ilk olarak Gazze'de ve Batı Şeria'daki Eriha'da sınırlı kontrol verilmişti.
Bu süreç, yeni oluşturulan Filistin Yönetimi'ne bir miktar özerklik kazandırdı ve beş yıllık bir sürenin sonunda devletin kurulmasını öngördü.
Ancak bu gerçekleşmedi.
İsrail, Filistinlileri güvenlik anlaşmalarına uymamakla suçladı ve Filistinliler, İsrail'in bölgedeki yerleşimlerini genişletmesine öfkelendi.
Bugün, BBC muhabiri Yolande Knell'in haberine göre barış görüşmelerinin çökmesinden neredeyse 10 yıl sonra Filistin Yönetimi hala varlığını sürdürse de meşruiyetini kaybettiği düşünülüyor ve İsrail'in bir aracı olmakla suçlanıyor.
Mahmut Abbas, 2005 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimiyle dört yıllık bir dönem için iktidara geldi.
Ancak bugün 87 yaşında olan Abbas, 16 yıldır iktidarda.
Filistin Yönetimi'nin Filistin Yasama Konseyi adı verilen tek meclisli bir yasama konseyi de bulunuyor.
Ancak bölgede görevdeki Abbas'ın 2005'te seçilmesinden bu yana cumhurbaşkanlığı seçimi, 2006'dan bu yana ise parlamento seçimi yapılmadı.
2006'da yapılan son parlamento seçimlerini El Fetih'in rakibi olan ve bugün İsrail tarafından işgal edilen topraklarda İslami bir devlet kurmayı amaçlayan Hamas kazandı.
Hamas, ertesi yıl El Fetih'i devirerek Gazze'deki gücünü güçlendirdi.
El Fetih, 1950'lerin sonlarında Yaser Arafat ve bir grup Filistinli Arap tarafından Filistin’i İsrail kontrolünden çıkarmak amacıyla kurulmuş siyasi ve askeri bir örgüt.
Hamas, 1987 yılının Aralık ayında, İsrail işgaline karşı çıkan ilk büyük ayaklanma dalgası Birinci İntifada sırasında, Müslüman Kardeşler'in Filistinli üyeleri tarafından kuruldu.
Hamas veya resmi adıyla İslami Direniş Hareketi, 2007'de Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi'yle (El Fetih) yaşanan askeri çatışmanın ardından Gazze'nin kontrolünü ele geçirdi.
Bunun üzerinde İsrail, Mısır ile birlikte bu bölgeye havadan, karadan ve denizden abluka uygulamaya başladı.
Bugün, Batı Şeria'daki Abbas'ın El Fetih partisi ile Gazze'de bulunan Hamas arasındaki siyasi ve bölgesel bölünme derinden kökleşmiş durumda.
2014 yılında iki grubu birleştirmek üzere bir Ulusal Mutabakat Hükümeti kurma girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.
Üç yıl sonra, Hamas'ın Gazze'nin idari kontrolünü devretmesine yol açabilecek bir uzlaşma anlaşması, silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar yüzünden sekteye uğradı.
Birleşmiş Milletler (BM), 2012 yılında Filistin'i "üye olmayan gözlemci devlet" olarak tanıma kararı aldı.
BM oylaması bir Filistin devleti yaratmasa da, 193 BM Genel Kurul üyesinin 138'i Filistin devletini tanıyor.
Kararın ardından Mahmud Abbas, "Dünyanın açıkça şunu söylemesinin zamanı geldi: Artık saldırganlığa, yerleşimlere ve işgale son" ifadesini kullanmıştı.
Abbas, BM Genel Kurulu'na seslenerek “Filistin Devleti gerçeğinin doğum belgesini yayınlayın” dedi.
"Gözlemci tüzel yapı" statüsünden "gözlemci devlet" statüsüne geçiş, Filistinlilerin Genel Kurul tartışmalarına katılmalarını ve BM kuruluşlarına ve diğer organlarına üyelik şanslarını artırmalarını sağladı.
G20 ülkelerinin 9'u Filistin’i devlet olarak tanırken, 10 ülke tanımıyor.
ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, Japonya ve Kanada gibi Filistin'i devlet olarak tanımayan ülkelerin çoğu iki devletli çözümü destekliyor.
Bu ülkelerin Filistin devletini tanımaları, İsrail ile Filistin Yönetimi arasındaki doğrudan müzakerelere bağlı.
Gazze'yi yöneten Hamas ise İsrail, ABD, İngiltere, Avrupa Birliği (AB), Kanada, Mısır ve Japonya gibi ülkeler tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor.
Hamas, bir süredir İran hükümeti tarafından destekleniyor.
Ülke yönetimi gruba finansman, silah ve eğitim sağlıyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) de Filisin'i üye devlet olarak tanıyor.
İsrail, ICC'nin yargı yetkisini reddediyor ve mahkemeyle resmi düzeyde ilişki kurmuyor.
ICC Savcısı Karim Khan henüz bölgede yaşanan saldırılara ilişkin bir açıklama yapmadı ancak Reuters'a göre ICC, bu yıl Filistin topraklarında önceki yılları kapsayan soruşturmalar için bütçesinden neredeyse 1 milyon euro ayırdı ve ek kaynak arıyor.
123 ülke ICC Roma Sözleşmesi'ne taraf.
2002 yılında Lahey'de kurulan ICC'nin üye devletleri veya bu devletlerin vatandaşları tarafından işlenen savaş suçlarını, insanlığa karşı işlenen suçları ve soykırım suçlarını yargı yetkisi var.
ABD, Çin, Etiyopya, Hindistan, Endonezya, Irak, Kuzey Kore, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi bazı ülkeler Roma Sözleşmesi'ne taraf değil.
İsrail’in Gazze’ye hava saldırıları ve ablukası sürerken bundan sonraki sürecin nasıl ve kim tarafından yönetileceği önemli bir soru işareti.
Filistin-İsrail arasındaki barış görüşmelerinin çökmesi ve Filistin’de 2006’dan bu yana seçim yapılamaması, Abbas’ın yetkisini gölgeleyebilir.
Ancak Filistin Yönetimi’nin pozisyonunun, birçok ülke tarafından terör örgütü olarak tanımlanan Hamas’a kıyasla daha tercih edilir olduğuna inanılıyor.
Son Dakika › Dünya › Mahmud Abbas, Filistinlilerin tek temsilcisi olarak öne çıkabilir mi? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?