Anti-virüs programı kurucusu ve yazılımcısı John McAfee, İspanya'da bir mahkeme vergi kaçakçılığı suçlamasıyla karşı karşıya olduğu ABD'ye iade edilmesini onayladıktan birkaç saat sonra Barcelona'daki hapishane hücresinde ölü bulundu.
Katalan Adalet Bakanlığı, hapishane doktorlarının 75 yaşındaki McAfee'yi hayata döndürmeye çalıştıklarını ama başarısız olduklarını söyledi.
Bakanlık yazılı açıklamasında "her şeyin McAfee'nin intihar ettiğine işaret ettiğini" belirtti.
McAfee'nin şirketi ilk ticari anti-virüs yazılımını satışa çıkaran firmaydı. McAfee, bilişim dünyasında milyarlarca dolarlık bir endüstrinin gelişiminde de ilk adımı atan kişiydi.
Ekim 2020'de İspanya'da gözaltına alınan McAfee, danışmanlık çalışmalarından, yaptığı konuşmalardan, kripto para birimlerinden ve hayatının kitap ve film olarak yayınlanması karşılığında aldığı telif ödemelerinden milyonlarca dolar kazanmasına rağmen dört yıl boyunca vergi kaçırmakla suçlandı.
ABD Adalet Bakanlığı, McAfee'nin, gelirini paravan isimlerin banka hesaplarına yatırarak ve kripto para hesapları üzerinden işlem yaparak, vergi yükümlülüklerini yerine getirmediğini öne sürüyor.
McAfee ayrıca, başkalarının üzerine kayıtlı bir yat ve bir gayrimenkul dahil mal varlıklarını saklamakla suçlandı.
Ama McAfee hakkındaki iddialar ve hayatındaki sıra dışı ve bazısı esrarengiz olaylar asla bunlarla sınırlı değil.
BBC muhabiri Leo Kelion 2013 yılında henüz ABD makamları tarafından vergi kaçakçılığı suçlamaları gündeme getirilmeden önce "Gerçek McAfee kim?" sorusuna yanıt aramış ve çok ilginç yanıtlar bulmuştu:
Gerçek John McAfee kim? Komşusunun kafasında bir kurşunla ölü bulunmasından sonra kaçmaya başlayan bir kişi. Ama aynı zamanda multi milyar dolarlık anti-virüs sektörünü kuran kişi. Son olarak internette izinizi kaybettirebileceğinizi söyleyen kişi.
Teknoloji çevrelerinde bir efsane. Ama çoğu kişi McAfee'nin adını 2012 yılında, kendisini yolsuzlukla suçlayan yetkililere ifade vermemek için Orta Amerika'daki evinden tebdil-i kıyafetle -sararmış dişler, boyalı saçlarla- kaçtığında duydu.
BBC'nin sorularını yanıtlarken, komşusunun ölümüyle hiçbir ilgisi olmadığını söyledi ama polis bu konuyla ilgili olarak onun ifadesini almak istiyor.
1987 yılında kurduğu McAfee Association adlı siber güvenlik firması, 1991 başında ortaya çıkan Michelangelo adlı bilgisayar virüsünün yarattığı paniğin ardından büyük ün kazandı. Şirketteki hisselerini 1994 yılında satarak milyoner olan McAfee'nin hayatı ise bu andan itibaren hep tuhaf olaylara sahne oldu.
2008 küresel ekonomik krizde servetinin büyük bir bölümünü kaybeden McAfee, Belize'ye yerleşti ve orada kendine bir malikane inşa etti.
Ancak komşusunun öldürülmesinin ardından polisin kendisini sorgulamak istemesi üzerine evine gelen polislerden kendini bahçesine gömerek saklanan McAfee, daha sonra Guatemala'ya kaçtı.
Burada röportaj verdiği bir gazetecinin telefonunun konum bildirimini kapatmayı unutması sonucunda, fotoğraf verisinden saklandığı yer ortaya çıkan McAfee, Guatemala polisi tarafından yakalandı ve sınır dışı edilerek ABD'ye gönderildi.
ABD'ye döndüğünde genç "kadın arkadaşlarıyla" seksi pozlarını sosyal medyada paylaşan McAfee artık NSA'nin (Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı) siber-izleme sistemlerini etkisiz hale getirmeyi planlıyordu.
Onunla bir çok defa görüşen bir gazeteci McAfee'yi "yalan dolanda çok başarılı bir manipülasyon üstadı" olarak tanımlamıştı.
Kendisi de bir keresinde "Bana Silikon Vadisi'nin ele avuca gelmez çocuğu, paranoid şizofren diyenler oldu" diyecekti.
Ama onun kendisi hakkındaki görüşü farklıydı. "Ben bir girişimciyim. Hep öyleydim. Meraklıyım ve sorun çözmekten zevk alıyorum."
Boyalı sarı saçlı ve keçi sakallı iş insanı ABD'nin güney eyaletlerinin aksanıyla konuşmasına karşın aslında yarı İngiliz. Annesi İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere'ye gönderilen bir Amerikan askeriyle tanışıp beraber oluyor.
Henüz çocuk yaştayken Virginia'ya taşınıyorlar ve burada sorunlu bir çocukluğu oluyor. Alkolik ve şiddet kullanan babası McAfee 15 yaşındayken kendisini vurarak intihar etti. İzleyen yıllarda McAfee de alkole ve uyuşturucuya bağımlı hale geldi ama yine de okulda epey başarılı oldu.
Ama 1960 yılında Louisiana Devlet Üniversitesi, tezine yardım ettiği bir lisans öğrencisiyle cinsel ilişki kurduğunun ortaya çıkması üzerine McAfee'nin doktora kaydını silince akademik hayatı da son buldu.
Daha sonra bu öğrencisiyle evlendi ve becerilerini en büyük teknoloji şirketlerinin bazılarına bir dizi programlama işi yapmaya yöneltti. Bunlar arasında NASA, General Electric, Siemens, Univac ve Xerox da vardı. Bir yandan da alkol ve uyuşturucu bağımlılığı devam ediyordu.
Olaylar, 1980'li yıllarda karısı onu terk edip, son işvereni Omex işine son verdiği ve uyuşturucu bağımlılığı yüzünden artık yardım almak zorunda kalmasıyla yön değiştirdi.
McAfee bütün sorunlarına rağmen savunma şirketi Lockheed Martin'den iş almayı başardı ve burada gizli bir şekilde sürdürülen ses tanıma programı üzerinde çalıştı.
Orada çalıştığı sırada, bulaştığı bilgisayarlara takılan bütün floppy disklere kendisini çoğaltarak kopyalayan sıra dışı bir kodla karşılaştı. İncelediğinde mesajın "Zindana (dungeon) hoş geldiniz. Bu virüse dikkat" yazdığını gördü.
"Daha önce hiç bir virüsten bahsedildiğini duymamıştım. Sadece ben değil teknoloji dünyasında kimse duymamıştı. Büyüledi beni" demişti.
Bilgisayarları virüsten temizlemenin yolunu buldu ve bu formülü internet ağının o dönemdeki öncülleri içerisinde yaygınlaştırdı.
İşte bu iş ona kendi şirketini kurma ilhamını verdi: Bu daha sonraki yıllarda, o ayrıldıktan yıllar sonra, Intel'e yaklaşık 8 milyar dolara satılan McAfee Associates şirketiydi.
"Bu işin çok büyüyeceğini biliyordum. İnsan doğasının gereği her zaman internet korsanları olacaktı. Giderek de daha kötü virüsler gelecekti. Ben bu sektörün öncülüğü olabilecek bir şeyi yapabildiğim kadar yaptım" demişti.
Fakat ilginçtir iki kendisi hiç bir zaman şirketinin ürünlerini kullanmadığını da söylüyordu.
"Sürekli saldırı altındayım ama koruyucu yazılım kullanmıyorum. Kendimi sürekli IP adresimi (internet protokolü) değiştirerek, adımı hiç bir cihaza bağlamayarak ve virüs alma ihtimali olan sitelere girmeyerek koruyorum. Mesela porno siteleri" diye açıklıyordu.
"İkinci olarak bilgisayar güvenliğine çok dikkat ediyorum. Biri bana içinde link olan bir e posta gönderdiyse, o kişiyle konuşup doğrulama imkanı bulana kadar açmıyorum. Belki tuhaf geliyordur size ama başkalarının yazılımından çok kendi yöntemlerime güveniyorum."
McAfee şirketini 1994 yılında sattıktan sonra yeni şirketler kurup satmaya devam etti. Bunlar arasında mesajlaşma sistemi, bir bilgisayar güvenlik duvarı ve planörle alçaktan uçuş yapılan bir çiftlik vardı.
Sonra güneye gitti.
2008 yılında artık normal olarak emekliliği düşünebileceği bir yaşında McAfee Belize'ye taşındı ve yeni bir bakteriye (sanal değil gerçek bakteri) çare üretmeyi hedeflediğini söyledi.
"Çoğunluğu algılama kavramını keşfettim. Bu, bakterilerin birbiriyle iletişim kurmasını sağlayan bir teknikti. 90'larda bakterilerin iletişim kurabildiğinden bihaberdik. Ama şimdi karşımıza gelişkin bir iletişim sistemi çıkmıştı. Bunu incelemek ve yeni antibiyotikler bulup bulamayacağımı görmek istedik" demişti.
Bunun için çekildiği Belize ormanlarından geçen Rio Nueva mehri kıyılarında yetişen bitki topluluklarında birbirine kimyasal sinyaller gönderebilen ve bir saldırıya koordineli bir şekilde cevap verebilen bakteriler bulunuyordu.
Burada işler planlandığı gibi gitmedi.
Sorunların ilk işaretleri, davetlisi olarak Belize'ye giden gazetecilerin, bu operasyona ne anlam verebileceklerini bilemedikleri yönünde izlenimler yazmasıyla ortaya çıktı.
Daha sonra birlikte çalıştığı mikrobiyolog Allison Adonizio işi bırakarak projeyi tehlikeye attı.
Dr Adonizio daha sonra bu konudaki soruları yanıtlamayacağını söyledi.
2012 yılının Nisan ayında Belize polisinin Çetelerle Mücadele Birimi'nin araştırma üssüne baskın düzenlemesi ise dönüm noktası oldu.
McAfee, polislerin, tesiste yasa dışı uyarıcı madde metamfetamin yapıldığından kuşkulandıklarını, baskın sırasında köpeğini vurduklarını, pasaportuna ve evdeki ruhsatlı silahına el koyduklarını ve kendisini de kısa bir süre gözaltında tuttuklarını anlattı.
Aslında herkesin burasının bir biyoteknoloji laboratuvarı olduğunu bildiğini çünkü zaten çalışanları oradaki köyden istihdam ettiklerini herkesin ne yapıldığını gördüğünü söyledi.
"Burası bir korsan cennetiydi. Çok büyük yolsuzluk vardı ve tehlikeliydi. Bunu biliyordum. Bir çok arkadaşım buraya yerleşmemem konusunda beni uyarmıştı. Ama yeterince güvende olduğumu düşündüğüm bir adımdı. Maalesef yanılmışım" diye ekledi.
McAfee 2012'de BBC'ye Belize'de başına gelenlerin ayrıntılarını anlatırken, iki hafta sonra tesisinin bir daha basıldığını, bir takım politikacıların kendisinden kampanyalarına yüklü bağışlar yapmalarını istediğini bunu yapmadığında konunun iyice siyasallaştığını söylemiş, daha zekice davranıp bunlardan kaçınamadığı için pişman olduğunu söylemişti.
Baskın yapıldığı sırada McAfee Belize'de tanıştığı 16 yaşındaki bir eski seks işçisi olan Amy Emshwiller ile ilişkideydi.
Amy Emshwiller, daha sonra McAfee'nin başlangıçta kendisinin yaşını bilmediğini söylemişti. "Ona yalan söyledim. 18 yaşındayım dedim, o da tamam diye düşündü" demişti.
McAfee'nin uzun süredir birlikte olduğu Amerikalı kadın arkadaşı onu terk etmişti. Bir gün kendisini silahla başından vuracak olan ama ıskalayan Amy için "Çok sorunlu bir çocukluk yaşamıştı. O gün çok korkmuş bir çocuk gördüm ben" dedi.
Sonuçta ikinci baskından sonra McAfee ve Emshwiller, San Pedro'daki bir başka eve geçtiler ve biri açık ilişki sürdürmeye karar verdiler.
Orada onları ziyaret eden ve McAfee'nin hayatı üzerine bir kitapla ilgili çalışmayı kabul eden çizim sanatçısı ve karikatürist Chad Essley "Önce böyle genç kızlar, muhafızlar ve silahlarla çevrili yaşlı adam tarzı bir yaşamı olduğunu anlamamıştım. Bu kızların çoğu ya eski seks işçileriydi ya da çok zor hayatlardan geliyorlardı. İçki içmem ve çarşıya inmem yasaktı. Alkol kokusuna dayanamıyordu. Kızların da uyuşturucu kullanmasını istemiyordu" diye anlatıyor.
Öte yandan McAfee'nin bitişiğindeki villada yaşayan Orlandolu bir spor barı sahibi olan Gregory Faull yeni boşanmış ve Belize'deki tatil evinde yaşamaya karar vermişti. Komşusu McAfee'nin yaşam tarzından giderek daha fazla rahatsız oluyordu.
8 Kasım 2012 gün yerel gazeteler McAfee'nin polis teşkilatına 40 şok tabancası, kelepçeler ve coplar bağışladığını yazdı.
Belediye Başkanı Daniel Guerrero bölgede suç işlenmesinin turizm sektörünü kötü etkilediğini söyleyerek teşekkür etmişti.
O gece yerel televizyondaki haber bülteninde McAfee ile yerel yetkililer arasındaki anlaşmazlıkların giderildiği ve "savaş baltalarının gömüldüğü" haberi yer aldı.
Pazar sabahı ise komşu Gregory Faull, evde çalışan kişi tarafından kan gölü içinde yerde yatarken bulundu. Polis yakında 9 milimetrelik bir mermi kovanı buldu. Faull'a ait bir cep telefonu ve bilgisayarın bulunamadığını söylediler ama eve girmek için zor kullanıldığına dair bir emare de yoktu.
Belize polisinin Çetelerle Mücadele Birimi'nin başkanı yerel bir gazeteye, soruşturma kapsamında McAfee ile de görüşmek istediklerini fakat evine gittiklerinde bulamadıklarını söyledi.
Ertesi gün Wired dergisindeki bir yazı bunun sebebini açıklıyordu.
McAfee derginin muhabirine, polislerin yaklaştığını görünce kafasının üzerine bir karton kutu koyarak saklandığını söylemişti.
Evinde çalışan biri ona komşunun öldürüldüğünü haber vermişti ve bu yüzden hayatının tehlikede olduğunu düşünmüştü.
"Tanrım hükümet sonunda benden kurtulmaya karar verdi diye düşündüm" diyordu.
Komşusunu kendisi sanarak yanlışlıkla öldürmüş olabileceklerini sanmıştı ama arkadaşları daha sonra onu yatıştırmış, böyle düşünmesinin saçma olduğuna ikna etmişlerdi.
McAfee komşusu ile geçinemediğini kabul ediyor ama, birbirlerinden nefret ettikleri ya da Emshwiller'in iki köpeğinin zehirli omletle öldürülmesinden onu sorumlu tuttuğu söylentilerini reddediyordu.
"Beş yıl boyunca onunla belki ancak 15 kelime konuşmuşumdur" diyordu.
Gelgelelim ABC Haber kanalı daha sonra öldürülen komşu Faull'un bir ay önce McAfee hakkında Belediye Başkanı Guerrero'ya bir şikayet başvurusu yaptığını ortaya çıkardı.
Bu şikayet dilekçesinde Faull, McAfee'nin köpeklerinin bir turiste saldırdığını, koruma görevlilerinin silahlarıyla etrafta dolaşarak herkesi korkuttuklarını, villaya günün her saatinde gelen taksiler ve diğer araçların huzur bırakmadığını söylüyordu.
McAfee bu şikayet dilekçesinden ABD'ye döndükten aylar sonra haberi olduğunda ısrar ediyor.
McAfee bu aşamada yakalanıp cezaevine atılırsa "susturulacağı" korkusuyla kaçmaya başladı.
Bunu yaparken de sürekli blog yazarak, sık sık mülakatlar vererek dünya medyasının gündemine girdi. Bunlarla kendisini ortadan kaldırmalarını imkansız hale getirmeye çalıştığını söylüyordu.
"Sefil bir satıcı kılığına girdim" diyordu.
"Bir kaç kirli giysi bulup bir kaç gün yıkanmayınca, saçımı da taramayınca tamam olmuştu. İnsanlar benim fotoğrafımı her yerde görüyordu. Çünkü polis ve ordu bu resimleri bir buçuk ay boyunca her yere asmıştı. Ondan farklı görünmeye çalışıyordum" diye anlatmıştı.
Belize Başbakanı Dean Barrow konuyla ilgili soruları yanıtlarken McAfee'nin resmen cinayet zanlısı olmadığını sadece ifadesi alınmak istenen biri olduğunu söylemiş ve onu paranoyak olmakla suçlamıştı.
Kaçak olduğu süre boyunca McAfee Emshwiller ile görüşmeyi sürdürdü.
Emshwiller daha sonra onunla birlikte yurt dışına kaçmadığı için pişman olduğunu söyleyecekti.
Bundan sonraki önemli gelişme ise 3 Aralık günü Vice dergisinden bir fotoğrafçı ve bir muhabirin McAfee'nin kaçak yaşadığı hayatı belgelediğinin ortaya çıkması oldu.
Muhabirler Vice internet sitesine indirilen bir fotoğraftaki konum belirleyici verinin silinmemesi yoluyla aslında bilmeden ve istemeden McAfee'nin Guatemala'ya geçtiğini ele vermiş oldular.
Bir kaç gün sonra McAfee yakalandı. Önce Belize'ye gönderileceği söylendi ama bir hafta sonra özgür bir Amerikalı olarak Miami'ye giden bir uçağa biniyordu.
Faull'un ölümü soruşturması devam etti ama çözülemedi. Bu da McAfee'nin daima zan altında kalması anlamına gelecekti. Ama o bununla yaşayabileceğini söylemişti.
McAfee Silikon Vadisi'ne geri döndü ve insanı internette görünmez hale getirecek 100 dolarlık bir cihaz üzerinde çalıştığını ilan etti.
D-Central adını verdiği bu cihazların cebe sığacağını ve aynı kişiye ait telefonlar, tabletler ve bilgisayarların üç apartmanlık bir mesafeye kadar birbiriyle iletişim kurmasını da sağlayacağını söylüyordu.
Bu cihazın üretimi hiç bir zaman gerçekleşmedi ve McAfee bir kaç yıl içinde ABD'de vergi kaçırma suçlamasıyla aranmaya başlandı.
Son Dakika › Dünya › John McAfee: Barselona'daki hücresinde ölü bulunan ABD'li anti-virüs program yazılımcısı kimdir? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?